Türkiye karanlık günlerden geçiyor.
Ülkemizin doğusunda PKKya operasyonlar yapılıyor, batısında ve başkentte ise TÜRK ORDUSUna!..
Bugün Türkiyede en zor şey, aydın olmak ve öyle kalabilmek. İster gazeteci, ister yazar, ister politikacı, ister asker ya da herhangi bir meslek sahibi olsun, yurtsever bir aydın olmak çok zor.
Ülke yararına olan gerçekleri savunmak, son 7 yıldır, yani AKP iktidarı dönemleri boyunca neredeyse imkansız duruma geldi. Sağda ya da solda, hangi görüşte olduğuna bakılmaksızın işini yapabilmek artık cesaretin de ötesinde bir şey gerektiriyor.
AKPnin güzelim ülkeyi getirdiği durum, Osmanlının son döneminden de kötü!..
Bugün halkıyla, ordusuyla, medyasıyla ve yargısıyla kavga hâlinde olan bir AKP iktidarı var.. Ve, hâlâ mazlumu oynamaya çalışıyorlar..
Artık gazeteler her gün şu başlıklarla çıkıyor: Gerilim artıyor, Casusluk filmlerini aratmayacak olaylar yaşıyoruz, Zıvanadan çıktı, Savcıdan şok iddialar, Hass..tirli siyaset, Adalet bakanı savcılara emir verdi, Başbakan Yardımcısına asker suikastı, Ülke bölünüyor, vb.
AKP Elazığ Milletvekili Feyzi İşbaşaran (Özalın eski özel kalem müdürü) bile, Poliste çeteler var. Hükümet ile askeri birbirine düşürmeye çalışıyorlar diye demeç veriyor. Bu demecin ardından, Trafik polisiyle tartıştı diye AKPden ihraç ediliyor!.. İşbaşaranın gizli kamerayla mı, cep telefonu kamerasıyla mı çekildiği belli olmayan görüntüleri medyaya servis ediliyor!..
AKP milletvekilinin polise küfrettiği, görevini engellediği ileri sürülürken, eski DTPli Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir göz ardı ediliyor.
PKKnın şehir örgütlenmesi olduğu ileri sürülen KCKya yapılan operasyonlara kızan Baydemir, dindar cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Güle ve Başbakanımız Sayın R. Tayyip Erdoğana, önce sayın diyor, sonra da Hass..tir diyor!..
Ve, sayın yöneticilerimizin sesi çıkmıyor, işlem yaptırmıyor. En azından, Meclisteki parti genel başkanlarına anında cevap yetiştiren Edep ya hû diyen, Edepli olun, edepli diyen sayın Erdoğan, Baydemire bir Edepli ol sözünü çok görüyor!..
Ne demişler, Besle kargayı, oysun gözünü.. esirgemesin
sözünü!..
Diyarbakır Belediye Başkanı Baydemirin uzun konuşmasındaki ilgili bölüm şöyle:
Devleti ve hükümeti yönetenlere sesleniyorum. Bizi şahin ve güvercin olarak ayırmasınlar. Has..tir diyorum, has..tir, Başbakan ve kabine üyelerine sormak istiyorum. Meşe ağacının (yeni partileri BDPnin amblemini kastediyor olmalı-HC) hangi dalı nerenize battı?..
Hiç kimse, Türkiye Cumhuriyetini yöneten cumhurbaşkanı ve başbakana Hass..tir diyemez. Ama başbakan da, kendi milletvekilini partiden atarken, bu küfür karşısında susamaz ve Yarabbi şükür diyemez..
Bu açıkça TCK 301. maddeye girer. Hani, o ünlü maddeye. Devletin makamlarına ve manevi kişiliğine küfredilmemesi maddesine.
Görüyoruz ki, Türkiyede Atatürkçü aydınların eleştiri yapması yasak, teröristlerin ve küfürbazların her şeyi serbest!..
Bahçeşehir Üniversitesinin ayıbı
Geçen gün Hürriyette büyükçe bir ilan gördüm. İlan büyüktü ama içindeki yazılar çok küçüktü.
İlan verenin adını görünce, o küçük yazıları dikkatlice okudum.
Bahçeşehir Üniversitesi Siyaset Okulu açmıştı!.. Katılanlara 4 ay sonunda belge vereceğini ve şu şu önemli kişilerin bu okulda ders vereceğini duyuruyordu. Katılım ücreti ise 500-TL idi!..
Bu paralı organizasyonun hocaları arasında kendi adımı da gördüm.
Yalana bak dedim kendi kendime. Daha önce bana başvurmuşlar, ben hayır demiştim.
Bugüne kadar sayısız konferans ve söyleşiye katıldım. Ve hiçbirini paralı yapmadım.
Bu ayıbı kınamak için Bahçeşehir Üniversitesinin sahibini aradım.
Meşguldü!..
Meşguliyeti geçtiyse kendilerini kınadığımı buradan öğrenir artık.
Tek kişinin önemi!..
22 Temmuz 2007 genel seçimlerinde Ankaradan bağımsız milletvekili adayı olduğumda bana çok sorulan sorulardan biri şuydu:
Seni seviyoruz ama, seçilirsen tek başına ne yapabileceksin ki?
O tarihte mantıklı yanıtlar vermiştim.
Aslında en büyük yanıtı hayatın kendisi veriyor!..
Aradan iki yıl geçti.
Bugün bağımsız milletvekillerinin tek başına neler yapabileceğini hayat bize gösteriyor.
Örneğin, Kamer Genç tek başına bir parti gibi çalışıyor.
Örneğin, Ufuk Uras tek başına kurtarıcı olabiliyor ve kapatılan DTPnin yaşaması, yeni
partileri BDPnin Mecliste grup kurabilmesi için hayat damarı olabiliyor.
Sözlerin ve mantığın yetersiz kaldığı her yerde, Hayat en büyük hoca oluyor!..
Ben yine de şükrediyorum.
(Yeniçağ, 27.12.2009, pazar)
Yorumlar
Kalan Karakter: