(Rauf Atilla Polat bey´den izin alınarak Haberx.com sitesinden alınmıştır)
Onur intiharlarıymış....
Malum karanlık odalar, psikolojik operasyonlarla kendini öldüren askerlere yeni bir isim buldu.
Onur intiharları.
Yahu bunların hiç vicdanı yok.
Sanki intihar etmek çok onurlu, gururlu bir işmiş gibi, intiharın başına ´´onur´´ ismini koydular.
Herhalde bundan sonrakilere; bakın arkadaşlarınız onurlu bir şekilde intihar etti, ipin ucu size gelmeden sizde intihar etseniz iyi olur´´ işaretini veriyorlar...
Çok mu kötü niyetliyiz sizce?
Tamam.
O niyette olmasalarda, bu vatanın o değerli askerlerine yapılan planın arkasını kapatıp, farklı bir alana çekmek MOSSAD´dan başkasının işine yaramaz.
Geçenlerde karanlık oda´dan yayılan planda bunun ilk işareti oldu.
Aselsan´la başlayan ve Ergenekon intiharlarıyla devam eden bu sürecin arkasını gölgelemek açıkça o mihraklara hizmet etmekten başka bir anlam ifade etmiyor.
Oysa meselenin aslı çok farklı.
Ve bu meseleleri bilen siyaset ve bazı gazetecilerin hala daha susması ise çok garip.
Onlara sussada muhakkak birileri gerçekleri anlatacaktır.
Sırayla gidelim;
Aselsan intiharları.
Bu intiharların onurla falan hiçbir alakası yoktur.Zaten İslam´ın reddettiği bir harekettir ve ALLAH´ın yarattığı cana kıyması ise tamamen bir isyandır. Aklı başında olan bir insanın ise böyle bir gaflete dalması mümkün değildir.
Özellikle Türkiye´de üst düzey bir zekaya sahip olan bu genç vatan evlatlarının intihar etmesi ise tamamen akıl dışıdır.
Gerçek olan durum, bu intiharların arkasındaki güç ile TSK´daki intiharların arkasındaki güç alt kademelerde aynı olmasa da üst´e doğru çıktıkça aynı amaca hizmet etmektedir.
Aselsanda intihar eden;
Hüseyin Başbilen, Evrim Yançeken,Âlim Ünsem Ünal (Aselsan, Ünal için 6 ay çalışıp 2000 yılında istifa etti diye açıklama yapmıştı)...
Bu üç isminde malum, devletin savunması ile alakalı görevlerde bulunduğu ve bir şekilde intihar ettiği söylendi.
Oysa mesele sadece bu kadarla kalmıyor.
TSK´daki intihları ise bazıları kasten yaptırılmıştır. Bazıları ise Aselsan´daki taktikle intihar ettirilmiştir.
ABD, AB ve Türkiye gibi üst düzey ülkelerde devletlerin önemli kurumlarında çalışan görevlilerin istisnalar hariç intihar ettiğine pek rastlanmaz. ABD´de savaşın getirdiği bunalım sonucu intihar eden asker çoktur. Ama İsrail´de bu sayısı yok denecek kadar YOKTUR.
El-kaide ve Pkk gibi örgütlerde intihar edenlerin ise damarlarına bazı ilaçlar enjekte edilerek birer vahşi hayvan haline getirildikten sonra kendilerini patlatmaları sağlanıyor ve bir piyon gibi kullanılıyorlar.
Aselsan´daki intiharlarda ise durum çok farklıdır.O üç kişi içindeki isimler tektek ele alınmalıdır.
Mesela Hüseyin Başbilen´in eşinin Başbilenle nasıl tanıştırıldığı; ve intihar ettiği ortaya çıkmadan 2 gün önceden intiharı kadının nasıl bildiği ve bu kadının evlilik süreci boyunca kimlerle görüştüğü....
Evrim Yançeken´in üniversite de okurken kimler tarafından yönlendirilerek Aselsana gönderildiği ve sonra ki süreci...
O üç kişi içerisinde TÜRK-İSLAM düşüncesine hizmet edenlerin hangilerinin olduğu ve bu düşüncedeki mühendislerin kimlerin hedefine oturtulduğu; yine üç mühendisten birinin İsrail´e hayır dediği, diğerinin ise ABD´ye hayır dedikten bir süre sonra intihar etmesinin nikmetini....
2000 yılında istifa ettiği söylenen Ünsem Ünal´ın 2007 yılında intihar edene kadar ki ilişkilerinin kapatılması acaba hangi mihrakların işine gelmektedir?
*
Aselsan intiharlarının olduğu dönemde Adli Tıp Enstitüsünde çalışan ve Mason locası üyesi olan Ümit Sayın ile Emin Gürses´in aşağıdaki konuşmaları zincirin halkalarını devam ettirir nitelikte;
Ü.S: Ben cinayet olduğunu düşünüyorum bunların. Çünkü Adli Tıp Kurumundakiler de öyle düşünüyor.
E.G: Ama üç tane cinayet arka arkaya olunca nasıl oluyor diye şüpheleniyorlar.
Ü.S: Bir tanesi, bir tanesi en azından cinayet olarak düşünülüyor. Diğerleri ikisi intihar olabilir ama bir tanesinin cinayet olduğu konusunda kesin deliller varmış ellerinde birinci kurulun. Diğer ikisi intihar olabilir. Dolayısıyla ben cinayet olduğunu düşündüğümü söyledim de bunlar ses falan kaydedip de benim şeylerimi verirse, çünkü ASELSANdaki paşalarla konuştum geçen... ASELSANdaki paşalar rahatsız oluyorlar bu konudan. Yani ASELSAN Yönetim Kurulundan. İddianameye göre Sayın, çağırıldığı TV programına ASELSAN yöneticilerinin tepki göstermesi üzerine gitmediğini Kemal Alemdaroğlu ile de konuşmuş.
*
Burada özellikle bir tanesinin cinayet olduğu yönünde iddiası konuyu yine farklı bir boyuta taşıyor.
Sayın´ın diğer bir ses kaydında ise;
Emin Gürses: Bunlar Eşref Bitlisin ölümünde de sebep.
Ümit Sayın: Evet doğrudur. Eşref Bitlis kesinlikle suikast.
Emin Gürses: Ona bile kaza diyorlar hala. Rapor da veren işte o Tümgeneral. Bu var ya Aselsanda konuşan paşanın danışmanlarından.
*
Ne kadar garip değil mi?
Eşref Bitlis, helikopter, Aselsan, Ümit Sayın, Emin Gürses, intihar, suikast ve Ergenekon...
Unutmadan, Muhsin Yazıcıoğlu´nun helikopterininde düştüğünü hatırlatalım.
Yani diyorum ki;
Savunma sanayi, uçak, helikopter, dost unsurlar, düşman unsurlar, uçakların işlevsiz hale getirilmesi....
Daha açık yazmaya gerek var mı bilmem...
Peki biraz daha devam edelim.
Ümit Sayın , Aselsan´a çağırıldığını belirterek, Emin Gürses ´e olanları şöyle anlatıyordu:
´Bilemezliğin kontrolüyle ve de bu İnfratest´le ilgili bir sunum yaptım. İnsanlarda depresyon, intihar, ağır psikolojik bozukluklar yapmanın mümkün olduğunu kanıtlarıyla ve görsel materyalleriyle anlattım filmlerde.
Kafalar karıştı orada da. Onlar da aslında bu Aselsan ´daki olayı öyle yorumlamıyorlar zaten intihar diye.´
Ümit Sayın´ın bir diğer görüşmesi de Aselsan yönetim kurulu´nun eski üyesi Naci Karakaya ´nın eşi ile yaptığı telefon konuşması;
Ü.S: Aselsan olayı ile ilgili paşamın her dileğini ilettim, Adli Tıp ´tan olumsuz raporun çıkacağını birisi ile ilgili onu paşaya illettim. Çıkma ihtimali yüksek.
N.K´nın eşi: İddia ettiklerin doğru çıkarsa sevineceğim. Böylelikle ölenler boşa ölmemiş olacak.
*
Burada dikket edilmesi gereken husus İnfratest ile intihara sürükleme yönetimi.
İstihbarat sevisleri üniversitelerde üst görevlerde bulunan Prof. larla, zeki öğrenciler üzerinde araştırmalar yapar. Bu isimler kullanılabilecek karakterde ise hissetirilmeden yönlendirilir ve kendi çıkarları için icraat yaptırılır.
Tabii aynı taktiği Türk devletinin asıl sahipleri de yapar. Onlarda bu gençlere sahip çıkmak için belli stratejilerle hareket etmektedirler.
Kontrol altına alınamayan ve çok bilmeye başlayan üst görevlerdeki zeki bilim adamları ise İnfratest denilen bir programla ölüme yönlendirilir.
Sadece İnfratest değil, bu programa benzeyen birçok yöntem vardır.
İşaret konulan bu kişiler kontrol altına alınarak bir şekilde bunalıma sokuluyor ve gün geçtikçe bunun dozajı arttırılıyor, son bir hamle ile de kendilerini öldürebiliyorlar.
Eğer o kişi de irade varsa ve İnfratest´i alt etmişse, bu kez de intihar süsü verilerek bu kişilere farklı bir taktik deneniyor.
Yani işin içerisinde onur veya gurur gibi fantastik durumlar yok. Olay tamamen gerçekler ve dış mihraklar tarafından yönlendiriliyor.
Özellikle Aselsan ve TSK´daki intiharlarda üzerinde durulması gereken husus görünmeyenleri ortaya çıkarmaktır.
TSK´daki görünürde görünmeyenlerin önü kesilmezse bu intiharların devam edeceği açıktır. Operasyonun devamında oluşabilecek tablo, intiharlar için büyük problem teşkil ediyor.
Eğer operasyonları bekletme yönünde strateji benimsenecekse, iki arada kalan ve çok şey bilenlerin sonu diğerleri gibi intihara sürüklenme tehlikesiyle karşı karşıya kalacaklardır.
İçerideki savaşı da, sadece çürük kolu keserek durdurabilirsiniz. Bunun dışındaki seçenekler ise beyhudedir.
raufatillapolat@hotmail.com
Yorumlar
Kalan Karakter: