Ergenekon, Balyoz ve diğer operasyonlarla muhalif Atatürkçüler ezilip yok edilirken, şu Kızılderili Atasözünü çok yazdım, çok söyledim:
“Kimin kimi yiyeceğini suyun akışı belirler. Sular yükselirken balıklar karıncaları, sular çekilirken ise karıncalar balıkları yer!”
İki gün önce, Başbakan Erdoğan, “Cemaatçi”, “Paralel devletçi”, “Haşhaşi”, “Kan emiciler”, “Derin yapı” ve “Paralel yapı” olarak nitelediği grubun “polis kesimine” operasyon başlattı…
İstanbul Polisi sahur saatlerinde 200’e yakın polise “casusluk”, “yasadışı dinleme”, “sahte belge düzenleme”, “suç uydurma” ve “sahte kanıt üretme” gerekçeleriyle operasyon yaptı, gözaltına aldı…
Zaman Gazetesi saatler öncesinde operasyonu haber alarak internet sitesinde haber olarak duyurmuştu…
Gözaltına alınan polisler arasında vaktiyle Ergenekon operasyonlarını yapan; Hırant Dink’in öldürülmesinde görevini kötüye kullandığı ileri sürülen; 17 ve 25 Aralık’ta (2013) Erdoğan, ailesi ve 4 bakana yönelik büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonunu düzenleyen polisler var…
*
Erdoğan “Cadı avıysa cadı avı… İnlerine gireceğiz” demişti.
*
Yıllarca Atatürkçülere kan ağlatan, sahte kanıt üreten, muhalifleri susturan yapının “polis kanadı” –şimdilik- kelepçelenirken çeşitli tepkiler de geldi doğal olarak.
CHP’nin –Zaman Gazetesi ve Cemaat tarafından da desteklenen- Cumhurbaşkanı adayı Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, operasyonu kınayıcı bir açıklama yaptı:
“Suç uyduruyorlar!… Kanun kitaplarında tarifi olmayan suçlarla suçlanıyorlar. Bugüne kadar hiçbir makam bunlarla ilgili bir delil ortaya koymadı.” (Kaynak: Yurt Gazetesi, 23.07.2014, Çarşamba, s.10-11.)
Tam bir ibretlik durum!
Türkiye’nin sorunlarını (yaşadığı eziyet ve zulümleri) işte bu kadar biliyor “koskoca” Profesör Ekmel Efendi…
OYUN BİTİYOR
Ergenekon ve benzeri operasyonlar yapılırken, sürekli olarak yazmıştım:
“Oyun bitince şah da piyon da aynı kutuya konur!” (Bakınız: Lanetli Yıllar, Çok Garip Şeyler ve Sen Uyu Beni Bekleme adlı kitaplarım.)
Güç kendisinde iken kendisini tanrılaştıranların “Zamanını bekleyen ölümlü tanrılar” olduğunu vurgulamıştım.
Güç öyle afyonlayıcı, uyuşturucu bir şey ki, kimse aldırmamıştı!
Kimin kimi yiyeceğine suyun yönü karar veriyordu. Sular yükselirken balıklar karıncaları, sular alçalırken karıncalar balıkları yiyordu…
*
Yüzlerce sayfa yazdım, kitaplara sığmadı.
Kimi başlıkları hatırlayalım:
Canlı yayınlar eşliğinde yapılan toprak kazıları…
Asit kuyularına atılan insanların araştırılması!...
Ceset silolarından çıkarılması beklenen insanlar (Bu özellikle, Fehmi Koru’nun iddiasıydı)…
Ergenekon Konseyi…
1 Numara’nın aranması…
Toprağın altı bomba…
İntihar ettirilen komutanlar…
Ve; “İntihar etmek suçsuzluk karinesi değildir” diyebilecek kadar alçalan (Ali Bayramoğlu) gibi yazarlar…
*
Unutanlara inat, unutmadık, unutmayacağız.
Dün destek olanlar farklıydı, bugün destek olanları da…
*
GÜNÜN SÖZÜ:
- Yarın sana göz açtırmayacak olanlar, dün göz yumduklarındır! –Can YÜCEL (Bir kez daha yinelemiş oluyorum.)
- Bugün Lozan Antlaşması’nın 91. Yıldönümü… Lozan’a sahip çıkmak, Türkiye’ye sahip çıkmaktır.
(Yurt Gazetesi, 24.07.2014, Perşembe)
Yorumlar
Kalan Karakter: