Başka bir şeyiz
Bir köşede unutulmuşlar, yalnızlığıyla yoğrulmuşlar, kırık gönüller, bir yerlerde sessiz sedasız yaşayanlar, görmediklerimiz, görmezden geldiklerimiz... Zaman döngüseldir ve farklı seçimler yapsan da aynı hayatı yaşarsın. Sana verilmiş bir ömür vardır.
Bir köşede unutulmuşlar, yalnızlığıyla yoğrulmuşlar, kırık gönüller, bir yerlerde sessiz sedasız yaşayanlar, görmediklerimiz, görmezden geldiklerimiz... Zaman döngüseldir ve farklı seçimler yapsan da aynı hayatı yaşarsın. Sana verilmiş bir ömür vardır. Bu dünyadaki zamanın bellidir. Ve her şey bir denge içindedir. Geleceğimize bir sürü bok atan varken , şimdinin berbat yanları sürülürken düzenli önümüze, geçmişimize kimse uzatamayacak elini. Anlam biraz da orada. Başladığından beri, yolda... Birilerinin yakıştırdığı kimliklerimizin ötesinde, bir evlat, eş, kardeş, vatandaş, meslektaş, bir şeyin mensubu olmanın çok ötesinde... Ölüm ansızın gelecek olan bir gerçekliktir. Mutluluk da öyle çok uzakta değildir aslında. Bazen sokaktaki bir kedinin gülümsemesi, bazen oltaya takılan bir balıktır. Bu yüzden kötülüğe aldırmayıp küçük şeylere sığınmalıdır insan. Çünkü umut da tam oradadır. Bununla birlikte ölümün tek kötü yanı, insanın henüz kendisini tanıyamadan ona gelmesidir. Bu yüzden insan henüz ölüm kendisine gelmeden tanımalıdır kendini. İnsanın içindekileri dile getirmesi de yüce bir görevdir. Hayat yoruyor insanı, bazı şeylerden uzaklaşmak , kaçmak , nefes almak da gerek. Kendi sesini dinlemek gerekir bazen o kadarda kötü olarak da anılmaz her zaman yalnızlık .Yüzleşmek gerekir bazen düşündüğünüz kişi olup olmadığınızla yüzleşmek, arka planda dönen oyunlarınızla tanışmak, davranışlarınızı ve takmayı en sevdiğiniz maskeleri kimlerden miras aldığınızı öğrenmek, kim olduğunuzu bilmek, kim olduğunuzu anlamak, olduğunuz kişiye dönüşmek, kimliğinizi uyumlu bir şekilde size özgü bir biçimde yapılandırmak.. Cesaret işi bu..bir şeyin ne olup ne olmadığını gösteren sihirli bir ayna. Düşündüğünüz kadar iyi olmadığınızı kabulle başlayan, dünyanın bütün bir tarihin size bıraktığı binbir düşünce ile halleşmek... Mikroskobik bir deneyimde kendi içinizde kaybolma riskini göze almak...Korkutucu... Yalnızlaştırıcı.. Huzurlu... Sadece bir sayı ve taraf olarak algılandığımız bir sistemde, bize özgü , birbirimizden farklı, minik yanlarımıza sahip çıkmalı bir yandan... Hepimizi bir savaşın bir tarafı olmaya hazırlarken tüm söylemler, basit yaşamımızın minik detaylarında, parmak izimiz kadar bize özgü minicik zevklerimizde, hüküm sürmeliyiz bir yandan. Kabuklarından arındıkça yabancılaşan insan.. Kendi varlığı ile barışan insan başkasınınkiyle de barışacaktır.Bazı şeylerden uzaklaşmak da gerekmektedir. Sadece iyi değil kötü ile de yoğrulan varlığımızı anlamak için.Çünkü neye çok yaklaşırsan, neyi çok biriktirirsen ona dönüşürsün. Umudu öldürenlerden, kitapsızlıktan, mutluluk önüne engel olarak duranlardan, nefret besleyenlerden uzaklaşmalıdır insan .Bazen bir gerekliliktir de.İnsanın akıntıya karşı kürek çekecek gücü olduğu halde bunu yapmaması zayıflıktan ya da başaramamaktan değildi. Umutsuzluktan da değildi. Vazgeçtiği için yapmıyordu bunu insan. İçinde hiçbir şey yapma isteği duymadan bekliyordu insan. Ve insan başkalarına yardım etmediği sürece yapayalnızdır.Herşey bittiğinde o küçük hikayeler bizi var edecek. Büyük kalemde yaşanan olayları bırakın tarih kitapları yazsın. Biz de geçtik usulca bu dünyadan. Kimse bilmese de çok sevdik, aşık olduk, merak ettik, incindik, özledik, doğru kelimeleri aradık aradık aradık, bulamadık, sesini duymak istedik birilerinin, eğlendik yahu üzüldüğümüz kadar..
FACEBOOK YORUMLAR