İlhan Karaçay'dan Sıla yolu cazibesi

Türkiye'ye otomobil ile ilk yolculuğumu 1970 yılının mayıs başında yapmıştım.

İlhan Karaçay'dan Sıla yolu cazibesi
Editör: Turkinfo.nl
03 Temmuz 2014 - 06:47

 





Şimdiki eşim Jeanne ile nikah kıymak için Mersin'e gidiyordum. Bir talihsizlik sonucunda Niğde-Aksaray mevkiinde bir kaza geçirmiş ve ölümden kıl payı dönmüştük. 23 Mayıs'taki nikah ve düğün törenimizi alçılarla sarılı bir şekilde yaptık.



O tarihten tam 44 yıl sonra, sanırım 30'uncu kez otomobil ile yola çıkma kararı verdim. Tüm aile efradımın ve yakın dostların itiraz ve ikazlarına rağmen, çile dolu olduğu bilinen sıla yoluna yeniden düştüm. Gurbetçinin nelere göğüs gerdiğini geçmiş yıllarda gördüm ama, şu Avrupa Birliği'ne üye olmuş Bulgaristan'ı bir kez daha görmek için herşeyi göze alarak yola

çıktım. Eşim Jeanne, kızım Vahide ve torunum Esra arkamdan uçakla geleceklerdi. Mart sonu olduğu için yollar çok sakindi. Almanya'dan Avusturya'ya giderken her zaman Münih-Salzburg yolunu değil,

Nürberg'ten sonra Regensburg- Lins yolunu tercih ederim. Zira bu yol hem daha kısa hem de daha tenhadır.



Regensburg'u geçtikten sonra, hiçbir kontrol olmayan Avusturya gümrük kapısından girdim. Graz istikametine giderken kilometrelerce uzun pek çok tünelden geçtim. Hani bu yolun daha çok 'tünel yolu' olduğunu  öylesem yalan söylemiş sayılmam. Her tünel geçişinden sonra yol vergisi gişelerinde ödeme yaptım. Modern  Avusturya'dan (!) çıkarken, pasaportuma bakan polis 'geç' işaretini verdiği zaman "Ne olurdu yani, yol güzergahı üzerindeki Slovenya, Hırvatistan, Sırbistan, Bulgaristan veya Makedonya da Avusturya gibi modern olsaydı ve soygun yapmasalardı" diye düşünürken, bir Avusturyalı gümrükçünün yolumu kesmesi beni şaşırttı. Avusturyalı gümrükçü, otomobilimin ön camında 'vignet'(vinyet) olmadığı için ceza vermem gerektiğini belirtti. Memura yol boyunca vergi ödediğimi söyledim. “O BAŞKA” DEDI VE AVUSTURYA’YA GIRERKEN EN AZ 10 GÜNLÜK VINYET ALMAM GEREKTIĞINI SÖYLEYEN MEMURA, “BEN BUNU BILMIYORDUM” DEDIYSEM DE FAYDA ETMEDI. MEMUR BANA, HER TARAFTA BÖYLE BIR MECBURIYET OLDUĞUNA DAIR TABELALAR ASILI OLDUĞUNU SÖYLEYINCE, KENDISINE, TRAFIK IŞARETLERINDEN BAŞKA TABELALARIN BENI ILGILENDIRMEDIĞINI, ALMANCAYI DA IYICE ANLAYAMAYACAĞIMI SÖYLEMEM DE

IŞE YARAMADI. Aynı memur otomobilimi kenara çekmemi söyledi ve 20 metre ötedeki büroya gidip geldi. Elinde Türkçe yazılı bir kağıdı gösterdi. Bu kâğıtta motorlu taşıtlar için ne kadar ceza verileceği yazılı idi. Otomobil ibaresinin karşısında 120 Euro yazıyordu. Normalde 7,80 Euro'ya alınan bir vinyet için 120 Euro ceza ödeten bir ülke bence soyguncunun daniskası olmalıydı.



ESKIDEN AVUSTURYA’YA GIRIŞTE MEMURLAR DURDURUYOR VE VINYET SATIN ALMAMIZI SÖYLÜYORLARDI. ŞIMDI NEDEN BÖYLE BIR UYARI YAPMIYORLAR?



İlkel diye nitelediğimiz ülkelerden önce, medeni olarak nitelediğimiz Avusturya gibi bir ülkede böylesi bir soyguna maruz kalmak, uzun sürecek olan yolculuğun ilk gözdağı olmalıydı.

Avusturya için, sınıra yakın benzin istasyonlarından vinyet alırken, Slovenya için de vinyet almayı unutmayın. Graz üzerinden Maribor'a giderken çok berbat olan yollar kısmen otoyol olmuş. Bu nedenle sabah saat 07.00'de başlayan yolculuğum, 1600 km. sonra Belgrad'da saat 23.00'te virgüllendi. Çok güzel bir otelde sadece 44 Euro'ya konakladıktan sonra sabah yine saat 07.00'de yola koyuldum.

Sırbistan'dan Bulgaristan'a girerken, Pirot denen korkutucu yolların hala aynı şekilde olduğunu görünce çok şaşırdım. Bu yollar hala rezalet durumunda. Sofya'dan otoyola giderken de rezil yollardan geçme mecburiyeti var. 150 kilometrelik oto yolundan sonraki yollar da rezalet. Bence bu yollardan geçme yerine, 250 km. kadar daha uzun olan Yunanistan yollarını tercih etmek daha akıllı bir iş olacak. Dönüşte Yunanistan yolunu kullanacağımdan eminim.



Özellikle Türk TIR'larının Bulgaristan sınırındaki uzun bekleyişleri de hala sürüyor. HERŞEYE RAĞMEN TÜRKIYE YOLCULUĞUM ERTESI GÜN SAAT 14.00’TE KAPIKULE’DE NOKTALANMIŞ OLDU. KIM BILIR,

OTELDE 8 SAAT KONAKLAMAYA RAĞMEN BU BIR REKOR DÜZEYDE HIZLI YOLCULUK OLABILIR. Bir başka gerçek de, yollarda adeta tuzak kurulduğudur.

Hiç gereği olmayan yerlere 30 km. ve 50 km. sürat tahdidi koyuyorlar ve ileride bekleyip yolunuzu kesiyorlar. Böylece de suç işlemiş sayılıyorsunuz ve cezayı yiyorsunuz. Bu bir tuzak ama, tuzağa düşmemek de bizim elimizdedir. Bu nedenle yaygara koparmanın da bir yararı olmaz. "Üç saatlik bir uçak yolculuğu varken, üç günlük meşakkatli bir yolculuğa ne gerek vardı?" diye sorabilirsiniz. Ben bu soruya, "Mesleğim icabı" diye bir yanıt verebilirim.



Bu sorunun asıl muhatabı, bu meşakkatli yola düşen yüz binlerce gurbetçidir. Bana kalsa, Avrupa Birliği'ne layık görülen ilkel ülkelerde eziyet çekeceğime, üç saatlik bir uçak yolculuğu en akıllı iş olur. YOLLARDA YAPILAN MASRAF HESABA KATILDIĞI ZAMAN, BU MASRAF ILE TÜRKIYE’DE SÜPER BIR OTOMOBIL KIRALANABILIR.





DÖNÜŞ YOLUNU...



EN IDEALI YUNANISTAN YOLU



Otomobllleriyle Türkiye'ye gidip gelecek olan yurttaşlarımıza yardımcı olabilmek için düştüğüm Avrupa yollarında pek çok  badireler atlattığım gibi, hatırı sayılır güzellikler de

yaşadım.



Türkiye'ye gidiş yolunu HABER'in nisan sayısında sizlere sunmuştuk. Bulgaristan üzerinden gittiğim yolu, Yunanistan üzerinden döndüm. Yunanistan yolunun 280 km. daha uzun olduğu yazılıp duruldu. Ama bu

defa hem navigasyon ve hem de otomobildeki göstergeleri dikkatle okudum. Yunanistan yolu sadece 190 km. daha uzun. Bu 190 km. daha uzunluk da, Bulgaristan'daki kötü ve dar yollardaki meşakkati

bertaraf edecek nitelikte. Bir kere zaman kaybınız olmuyor. Ceza yeme durumu yok. Daha güvenli yolculuğun yanında, isterseniz bir de balık yeme sefası yaşayabilirsiniz.



Biz öyle yaptık. Sabah saat 07.00'de Mersin'den yola çıktık. İstanbul ve Tekirdağ üzerinden İpsala'ya geldiğimiz zaman saat 19.00'du. Yani tam 12 saatlik bir yol katetmiştik. Sınırdan 150 km mesafedeki Kavala şehrini hedeflemiştik. Saat 20.30'da Kavala'ya girdik ve limandaki bir otele yerleştik. Sonra da bir restauranta gidip balık sefamızı yaşadık. Otele dönüp, Brezilya-Hırvatistan maçını seyrettikten sonra uykuya daldık.



YUNAN'IN MAKEDONYA TAKINTISI



Yunanlılar, komşu Makendonya ile hiç sevişmediler. Makendonya'nın kendilerine ait olduğunu iddia ettiler. Makendonya ismini de sadace kendi kısımlarında kalan bölge için kullandılar. Bu nedenle yol

levhalarında, başşehri Üsküp olan Makedonya'yı hiçbir zaman kullanmadılar. 5 yıl önce yolda Mekedonya levhasını gördüğüm saman o istikamete girmiş ve yolumu kaybetmiştim. Zira Yunanlı, yol levhasına kendilerine ait Makedonya'nın ismini yazmıştı. Şimdi de aynı durumla karşı karşıya kaldık. Selanik'e yaklaşırken bir yol ayrımında kocaman bir levhada MAKEDONİA ismini gördük. Ama navigasyonumuz bizi önce Atina yoluna, sonra da Üsküp yoluna soktu. Navigasyonu olmayan sürücülerin tam bu noktada dikkat edip “EDESSA” istikametine gitmesi gerekiyor. Edessa istikametine doğru döndükten sonra ise, “SKOPJE” yazılı Üsküp istikameti belirtiliyor.



Bu olmusuz durumun dışında, Yunanistan'da bir de benzin sorunu vardı. Oto yolu üzerinde hiç benzin istasyonu yok. Yunanistan'a girmeden önce veya girince deponuzu dolduru. Aksi takdirde yoldan

çıkıp bir yerleşim yerinde benzin doldurmanız gerekecek. Bunların dışında nahatsız edici bir durumla karşılaşmadık.



Makedonya'daki yollar kısmen düzelmişti. Yol yapımı da devam ediyordu. Sırbistan, Hırvatistan ve Slovenya yolları da muhteşemdi ve sakindi. Slovenya'ya girerken Vinyet almayı unutmayın. Aynı satış noktasından Avusturya için de Vinyet alın.



Akşam Avusturya'ya girdiğimiz zaman, küçük bir köyde otel aradık ve bulduk. Otelimize yerleştikten sonra çıktığımız sokakta bir Yunan lokantasına girdik. Bize servis yapan Yunanlı kıza, 'BU SABAH

KAVALADA KAHVALTI ETTIK, ŞIMDI DE YINE BIR YUNAN LOKANTASINDA AKŞAM YEMEĞI YIYORUZ' deyince çok sevindi ve bize özel muamele yapmaya başladı.



Ertesi sabah saat 07.45'te Hollanda'ya doğru yola koyulduk. Saat 15.55'te Almere'ye vardığımız zaman çayımızı içerken bir durum değerlendirmesi yaptık. İtalya'dan gemi ile Yunanistan'ın İgoumenitsa limanına gitmek varken, bıktırıcı sınır kapıları ve yol vergisi gişelerinin kahrı çekilir miydi?



İgoumenitsa-İpsala yolu 680 km. Ama tamamen otoyolu. Hollanda ile İtalya'nın Ancona limanı arasındaki mesafe 1500 km. 680 km'lik İgoumenitsa-İpsala yolu ile birlikte 2180 km. yapıyor.

İpsala-İstanbul'u da hesap ettiğiniz zaman toplamda 2430 km. yol yapmş oluyorsunuz. Normalde Amsterdam-İstanbul arası 2650 km. 15 saatlik gemi yolculuğunda yapacağınız istirahat da cabası

tabii...



Sıla hasreti gidermek için yollara düşecek olan yurttaşlarımıza hayırlı yolculuklar dileğimiz ile...



FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Tüm gelişmelerden haberdar olmak için Turkinfo Hollanda Haber'i:

Adreslerinden takip edin!