Cumhurbaşkanı Erdoğan, canlı yayında: (4)

"Şu anda ibre yükselişte. Böyle bir durum söz konusu. Ben bunun daha iyi olacağı inancındayım. Çünkü, hayır diyenler niye hayır dediklerinin bir defa izahını yapamıyorlar" "Avrupa bizim bu gidişimizi bir defa kendisi için en büyük tehlike görüyor" "Şimdi bugünün CHP'sine soruyorum: Sizin cemaziyel evvelinizde, geçmişinizde siz il başkanlarını partinizin il başkanlarını illere vali olarak tayin ettiniz. Demokrasi anlayışınız bu mu?" "Artık 15 Temmuz darbesini sağlıklı bir şekilde görmeyenin biz sağlığından önce şüphe ederiz. Bütün belgeleri, her şey içeride. Şu anda bütün failler cezaevinde. Hala daha birçok kurumdan bu tür failler çıkmaya devam ediyor. Sen kalkıyorsun 'Arkasında onun olduğunu zannetmiyorum' diyorsun, bu olacak iş değil"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, canlı yayında: (4)
Editör: Turkinfo.nl
27 Mart 2017 - 17:06
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 16 Nisan'da yapılacak anayasa referandumu hakkında, "Şu anda ibre yükselişte. Böyle bir durum söz konusu. Ben bunun daha iyi olacağı inancındayım. Çünkü, hayır diyenler niye hayır dediklerinin bir defa izahını yapamıyorlar." dedi.

Erdoğan, Show TV-Habertürk TV-Bloomberg HT ortak canlı yayınında yaptığı konuşmada, "16 Nisan'daki halk oylamasında ne çıkacağına ilişkin tahmininiz ya da elinizde bir veri var mı?" sorusu üzerine şunları söyledi:

"Şimdi aslında henüz işin tam heyecan dolu günleri yaşanıyor. Bizler tabii şu anda sahadayız. Başbakan, bakanlar hepsi arazide. İşte ben dün İstanbul'un üç ilçesindeydim. Bugün iki ilçesindeydim, dün ve bugün aynı zamanda kapalı salon toplantıları büyük ölçekli, onları yaptım. Yağmura rağmen, soğuğa rağmen hakikaten meydanların heyecanını çok iyi gördüm. Bugün pazartesi, bugün bile meydanlar çok iyi. Dün pazar, çok çok iyi. Muhteşem. Aynı haberleri Sayın Başbakan'dan da dinliyorum, alıyorum. Şu anda ibre yükselişte. Böyle bir durum söz konusu. Ben bunun daha iyi olacağı inancındayım. Çünkü, hayır diyenler niye hayır dediklerinin bir defa izahını yapamıyorlar. Ellerinde buna yönelik bir veri yok. Yani şunun için mi 'hayır' diyecekler, Kandil'deki teröristler 'hayır' çağrısında bulunuyor diye mi 'hayır' diyecekler veya İmralı'daki terörist başı hayır diyor diye mi hayır diyecekler veya Pensilvanya'daki FETÖ'nün başı 'hayır' deyin diye çağrıda bulunuyor diye mi 'hayır' diyecekler? Niye hayır diyecekler? Bu önemli. 'Evet' demenin gerekçeleri var ama 'hayır' demenin gerekçesi yok. Ülkemizi bölmeye çalışan, milletimizi parçalamaya çalışan, 15 Temmuz'un faillerinin içinde olduğu bütün bu 'hayır' diyenlerle beraber hareket etmek, herhalde bu noktada 'hayır' ifadesini kavrama anlamına gelmez. Şu anda Almanya'da, Belçika'da, Hollanda'da, İsviçre'de bütün yapılanlar ortada. Ya seçim Türkiye'de oluyor."

Türkiye'nin yükselişinin Batı ülkeleri tarafından kabul edilmesinin mümkün olmadığını dile getiren Erdoğan, "Şimdi Türkiye çok ciddi bir sıçramanın içinde. Türkiye'nin büyüme oranlarına bakıyorsun şu anda Avrupa ülkelerinden daha iyi bir konumdayız. Yatırımlara bakıyorsun, Türkiye yatırımlarını durdurmuyor, hızla devam ediyor. Tabii bu, bunların işine gelmiyor. Ekonomik olarak bunların sipariş üzere kredi derecelendirme kuruluşlarının verdiği notlar var biliyorsunuz, bu notların hiçbirisi tutmadı. Hiçbirisi Türkiye'ye yatırımı durdurmadı." diye konuştu.

- "Çift başlılık olmadığı zaman netice alırsınız"

Geçmişte de yatırımlara hayır diyen bir kesimin olduğunu aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:

"15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne biliyorsunuz, yapıldığı zaman ne dediler, hayır. İfade aynen buydu. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'ne hayır dediler. Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne başladık, hayır dediler. Şurada 3 sene içinde içinde 200 milyon insanın geçtiği Marmaray'a bunlar hayır dediler. Avrasya Tüneli'ni yaptık hayır dediler. Osman Gazi Köprüsü'nü yaptık, hayır dediler. Bütün güzel işlere bunlar hep hayır diyerek karşı çıktılar. Biz dinlemedik, yaptık geçtik. Şimdi 18 Mart Çanakkale Köprüsü'nü yapıyoruz, temelini attık. Bakın bu yüzde 50, yüzde 50, Kore-Türk işbirliği. Hani Türkiye'ye para, ekonomi şu bu filan... Yaklaşık 11 milyar Türk lirasına mal olacak olan bir köprü. Dünyanın bir numarası. İki kule arası 2 bin 23 metre. En uzun köprü olacak. Böyle bir köprü yapılıyor. Yürüyor ve inşallah 2023'e varmadan bu köprü hizmete girecek. Bu arada da inşallah Boğaz'ın altından 3 katlı, tüneli geçeceğiz. İki katı otomobil, bir katı hızlı tren. Bu olacak. Bu arada inşallah Kanal İstanbul'a başlayacağız. Biz ekonomi filan dinlemiyoruz, bunların hepsinin altyapısı hazır. Bu adımları atacağız. Bu adımları atmak için tek adam anlayışı diyorlar ya o değil, istişareye dayalı bir otoritenin oluşması önemli. Bu olduğu zaman çift başlılık olmaz. Çift başlılık olmadığı zaman da netice alırsınız."

Avrupa'ya yönelik eleştirilerini sürdüren Erdoğan, "Avrupa bizim bu gidişimizi bir defa kendisi için en büyük tehlike görüyor. Örnek; şu anda biliyorsunuz biz dünyanın en büyük havalimanını yapıyoruz. Bu havalimanının, önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde ilk etabı açılacak. Yıllık yolcu kapasitesi ne biliyor musunuz? 90 milyon. 2023'te şu andaki planlama 150 ila 200 milyon arasındaki bir yolcu kapasitesine ulaşacak. Şimdi dünyada havacılıkta bulunanlar bundan memnun olur mu? Burası çok önemli." diye konuştu.

Kendilerinin üçüncü havalimanı konusunda hiçbir yeri dinlemediğini aktaran Erdoğan, "Buradaki 5 firmanın 5'i de Türk. Krediyi şuradan buradan bulmuşlar ama ilk etapta Türk bankalarının sendikasyonuyla bu iş başladı. Ondan sonra yabancılar da bu işe girmeye tevessül ettiler. Türkiye'nin gücü var. Bu işi başarıyor, başaracak. Çanakkale'de olduğu gibi böyle devam edecek. Ben, Boğaz'ın altından geçecek olan 3 katlıda da aynı şeydeyim. Aynı durum Kanal İstanbul'da ve bunlar hızla devam ediyor. Bu onları rahatsız ediyor."

- "Hangi hayat tarzınıza müdahale ettik"

"Hayır diye düşünenlere şunu söyleyeceğim" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kardeşim, İsviçre'de senin Cumhurbaşkanının posterini, dev bir posteri İsviçre Parlamentosu'nun önünde sergileyip, şakağına silah dayayan ve o organizasyonu yapan dikkat edin onların Sosyalist Partisi ile Türkiye'deki PKK yanlıları, DHKP-C, onların oradaki uzantıları, birlikte bunu yapıyorlar ve onların polislerinin nezaretinde yapıyorlar. Utanmayacak mısınız? Bunu yapıyorlar. Ben senin Cumhurbaşkanın olarak, beğenirsin beğenmezsin 12 yıl başbakan, 2,5 yıl cumhurbaşkanı olarak, yüzde 52 oyla seçilmiş bir cumhurbaşkanı olarak bir hizmet verdik, veriyoruz. Yaptığımız hizmetler, eğitimde, sağlıkta, emniyette, ulaşımda, enerjide, gıda tarımda hepsi ortada. Şöyle bir başımızı iki elimizin arasına alalım. Ne yaptık? Hangi hayat tarzınıza müdahale ettik. Tam aksine bizim hayat tarzımıza müdahale edildi ama biz bunları hep sabırla geçiştirdik. Birçok arkadaşımın kızları vesaire, bu ülkede, kendi ülkemde üniversitelerde okuyamadı. İnancının gereği başını örtmek istedi örtemedi. Benim kızlarım örtemedi. Mecburen ben yurt dışına gönderdim. İmkanım vardı gönderdim. Yurt dışında okudular. Oraların en kalite üniversitelerinde okudular. Başarılarıyla okudular. Benim ülkemde okuyamadı. Çünkü benim ülkemde, 'Öz yurdunda garipsin, öz yurdunda parya' muamelesi yapıyorlardı. Şimdi bakın bunların hiçbir kalmadı. Başı açık, başı örtülü bütün evlatlarımız istedikleri üniversitelere, istedikleri gibi gidiyorlar. Demek ki oluyor. Aynı sırada oturuyorlar. Kol kola işte caddelerde, parklarda her yerde görüyorum. Neydi derdiniz? Ne istediniz bu milletin evlatlarından."

- "Tutturmuşlar tek adam..."

Tek adam eleştirilerine değinen Erdoğan, "Tutturmuşlar tek adam... Tek adam arıyorsan şöyle Cumhuriyet tarihine bir bak kimlerde tek adam vardı. Şimdi Gazi Mustafa Kemal tek başına yönetmedi mi? Biz, öyle yönetelim derdinde değiliz ama İnönü ile kavgalıydı." ifadelerini kullandı.

Anadolu Ajansı'nın (AA) Atatürk döneminde geçtiği bir haberi gösteren Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bakın şimdi buradan bir tane belge vereceğim: 'Çift başlılık krizleri' diyor. Bunu bir okuyayım istiyorum: 'Atatürk, Başbakan İsmet İnönü ile Hatay, Dersim ve Atatürk Orman Çiftliği'ne ilişkin tartışmalar yaşadı'. Altta detaylar var. Bakın, Anadolu Ajansı'nda yayınlanan haberde, 'Başvekil Malatya Mebusu İsmet İnönü'ne talep ve ricası üzerine Reisicumhur Atatürk tarafından bir buçuk ay mezuniyet verilmiş ve Başvekaletine İktisat Vekili Celal Bayar tayin edilmiştir.' Yani istifasını aldı 1,5 ay. Bu kadar açık ortada. Onlar dahi bakın geçinemediler. Şu anda işte belge ortada. Şimdi, bu böyle yürümüyor. Gelelim, İnönü'ye. İnönü de aynı durumu yaptı ve Başbakanı ile geçinemedi. Ne zamana kadar bu iş böyle devam etti? Rahmetli Menderes'e kadar. Menderes'ten sonra olay 10 yıl sağlıklı bir şekilde devam etti. Onun neticesinde ne oldu? Rahmetli Menderes'i 2 arkadaşıyla beraber ipe götürdüler. Peki o zamanki ana muhalefet bu yapılanlar karşısında demokratik davranabildi mi? İnsan hak ve özgürlükleri diyebildi mi? Diyemedi ve düşünün CHP'nin tek başına iktidar olduğu yıllar manidardır. CHP'nin il başkanları, parti il başkanları, illerde aynı zamanda valiydi. Çok ilginçtir. O dönemlerden geliyoruz. Şimdi bugünün CHP'sine soruyorum: Sizin cemaziyel evvelinizde, geçmişinizde siz il başkanlarını, partinizin il başkanlarını illere vali olarak tayin ettiniz. Demokrasi anlayışınız bu mu? Ama AK Parti'nin böyle bir derdi yok, böyle bir sıkıntısı da yok."

Almanya Federal Haberalma Servisi (BND) Başkanı Bruno Kahl'ın "darbe girişiminin arkasında Gülen'in olduğuna dair kanıt bulunmadığı" yönündeki açıklaması hatırlatılması üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

"Şu anda tabii Almanya her şeyden önce bu son dönemdeki bizim bakanlarımızın, milletvekillerimizin Almanya'ya girişlerinde, çıkışlarında filan bence adeta işin koordinatörü konumunda. Tabii kendileri bunu izah edemiyorlar. Biliyorsunuz ben Şansölye buraya geldiğinde kendisine bir şey söyledim: Ben size dedim 4 bin 500 dosya verdim, PKK dosyası. Ne oldu bunun neticeleri? Cevap yok. O benden sadece bir tane çifte vatandaş olan bir terörist, ajan gazetecinin serbest bırakılmasını istedi. Dedim 'Şu anda siz onu denize nazır rezidansınızda ağırlıyorsunuz, Tarabya'da. Bir ay Tarabya'da Alman rezidansında kaldı ve siz dedim söyleyin ona çıksın mahkemeye, bizde mahkeme sizinkiler gibi de değildir daha bağımsızdır ve kararını verir ve biz de o karara göre hareket ederiz. Şimdi bizim yeni düzenlememizde bağımsızlığın yanına tarafsızlığı da koyuyoruz yargıda. Daha sonra çıktı, mahkeme tutukladı. Şu anda tutuklanmış vaziyette. Fakat, tabii Almanların yaklaşım tarzları, bakın binlerce teröristi kendi ülkesinde barındırıyor, bunlara mali kaynaklar da temin ediyorlar ve her türlü gösteri yapılıyor, daha ileri gidiyorum polis araçlarının içinde terör örgütünün mensupları oturuyor ve terör örgütünün mensupları oradan terörist başının posterlerini sallıyorlar. Araç, polis aracı. Elimizde belgeleri var. Kalkıp da BND'nin, 'biz onun arkasında onu görmüyoruz' demesi onu haklı çıkarmaz. Şimdi bunların belgeleri bizde var. Artık 15 Temmuz darbesini sağlıklı bir şekilde görmeyenin biz, sağlığından önce şüphe ederiz. Bütün belgeleri, her şey içeride. Şu anda bütün failler cezaevinde. Hala daha birçok kurumdan bu tür failler çıkmaya devam ediyor. Sen kalkıyorsun, 'Arkasında onun olduğunu zannetmiyorum' diyorsun, bu olacak iş değil."

(Sürecek)

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Tüm gelişmelerden haberdar olmak için Turkinfo Hollanda Haber'i:

Adreslerinden takip edin!