Türkiye ile Almanya birbirlerini görmezden gelebilecek aktörler değil
Başkent Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mercan: ''Almanya Dışişleri Bakanı'nın yaptığı çıkış, Gümrük Birliğinin revizyonu ve gözden geçirilmesi ile alakalıydı. Bu çıkış, imtiyazlı ortaklık teklifinden farklı değil. Rasyonel bir zemini yok ve çok değişen bir şey de yok. İçten içe olumsuzluk devam ediyor'' "İki tarafın da rasyonel bir diyalog zeminine ve iş birliğine ihtiyacı var. Türkiye ile Almanya birbirlerini öyle kolayca görmezden gelebilecek aktörler değil" "Bölgesel etkinlik konusunda Almanya ile Türkiye'nin karşı karşıya geldiğini görüyoruz. Çünkü öncelikler farklı. Güvenlik tehditleri aynı derecede ciddiye alınmıyor"
Başkent Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Süleyman Sezgin Mercan, Türkiye ile Almanya'nın rasyonel bir diyalog zeminine ve iş birliğine ihtiyacı olduğunu belirterek, "Türkiye ile Almanya birbirlerini öyle kolayca görmezden gelebilecek aktörler değil." dedi.
Mercan, Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Maria Adebahr'in "Türk hükümetiyle görüşmeleri devam ettirmeye ve ilişkilerdeki gerilimin azaltılmasına hazır olduklarına" ilişkin açıklamasını, AA muhabirine değerlendirdi.
İki ülke arasındaki gerginliklerin bir anda ortadan kalkamayacağının altını çizen Mercan, Almanya’nın son çıkışını kurumsal ilişkilerin varlığına bağlamak gerektiğini, olumlu bir zeminde değerlendirmek için çok erken olduğunu anlattı.
Mercan, Almanya Dışişleri Bakanlığı'nın yaptığı çıkışın, Gümrük Birliğinin revizyonu ve gözden geçirilmesi ile ilgili olduğunu ifade ederek, "Bu kapsamda şöyle bir tablo ortaya çıkıyor; Biz 2000’lerin ortasında Almanya'nın, Sarkozy Fransasının desteği ile imtiyazlı ortaklık talebini görmüştük. Türkiye bunu reddetmişti. Almanya’nın bu yeni çıkışı, imtiyazlı ortaklık teklifinden farklı değil ve rasyonel bir zemini de yok. Türkiye’ye karşı çok değişen bir şey yok. içten içe olumsuzluk devam ediyor.'' diye konuştu.
- ''Türkiye, İngiltere gibi model çıkarabilir endişesi''
Süleyman Sezgin Mercan, Almanya'nın,Türkiye'ye olumlu yönde mesaj göndermesinin diğer bir sebebinin ise Türkiye'nin de İngiltere gibi AB dışında yeni bir model arayışına girebileceği kaygısından kaynaklandığını anlattı.
Almanya'nın, İngiltere’nin AB'den ayrılışı ve Brexit sürecinin örnek alınmasıyla, bundan sonra AB ile ilişkilerin nasıl gideceği ile ilgili model oluştururken Türkiye’ye de bir model çıkacak olması gibi bir durumdan hareket ettiğini anlatan Mercan, Almanya'nın bunu kendi siyaseti kapsamında araçsallaştırdığının altını çizdi.
Türk ve Alman iş dünyalarının birbirine son derece eklemlenmiş olduğunu anımsatan Mercan, Almanya'nın çıkışı ile ''imtiyazlı ortaklığın'' tekrar canlandırılmasının mümkün olabileceğine işaret etti.
- "Son siyasi kriz iş dünyalarına yansımadı"
İki ülke arasında son dönemde yaşan krizlerin iş dünyasını fazla etkilemediğini belirten Mercan, şunları söyledi:
''Bugün Türkiye’de 7 bine yakın Alman firması var. Bu önemli ve nitelikli iş birliğine işaret ediyor. Gelişim sürecine baktığımız zaman 1980’lerde bunun sayısı 30 olmamışken bunun gitgide gelişiyor. Yine Türkiye’den Almanya’ya yatırımların gittiğini görüyoruz. Almanya’daki Türklerin işlerinin gittikçe yoğunlaştığını, yatırımların ve karşılıklı ticari ilişkilerin yoğun olduğunu görüyoruz. Son siyasi kriz zaten iş dünyalarına yansımadı. Rasyonel bir tutum sergilendi. Türkiye’den yine yatırımlar etkilenmeyecek, geri çevrilmeyecek diye açıklamalar gitmişti. Almanya’da da iş dünyasının siyasete bununla ilgili baskısı var. Bu son hamlenin, ekonomik gerekçelerle dönüşümün sağlanmasına yönelik olduğunu görmek mümkün."
- ''Birbirini görmezden gelecek aktörler değil''
Yrd. Doç. Dr. Sezgin Mercan, Türkiye ile Almanya’nın tam anlaşamadığı konuların başında terörün geldiğini ifade ederek, Almanya'nın, Türkiye'nin güvenlik hassasiyetine tam olarak karşılık vermediğini söyledi.
Almanya'nın PKK, FETÖ gibi terör örgütleriyle ilgili daha etkin önlemler alacağına dair son mesajının oldukça önemli olduğuna vurgu yapan Mercan, ''Son dönemlerde PKK eylemlerinin, PYD temsilcilerinin veya sempatizanlarının eylemlerinin biraz daha geri püskürtülmeye çalışıldığına dair hamleler var. İki tarafın da rasyonel bir diyalog zeminine ve iş birliğine ihtiyacı var. Türkiye ile Almanya birbirlerini öyle kolayca görmezden gelebilecek aktörler değil. Köklü bir iş birliği var. Diğer Avrupa ülkeleriyle iş birliğine, yakınlığına benzemiyor Türkiye Almanya yakınlığı." değerlendirmesini yaptı.
Almanya'da henüz hükümetin kurulmadığını hatırlatan Mercan, kurulacak bu yeni yönetimin, ilişkileri daha netleştirmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Sosyal demokratlarda Türkiye'ye karşı daha yapıcı, daha olumlu bir bakış açısı bulunduğunu anlatan Mercan, şöyle devam etti:
"Fakat son dönemlerde sosyal demokratlarda da izlediğimiz kadarıyla bir sağ söylemin ortaya çıktığını, adeta bir ’sağlaşmanın’ olduğunu vurgulayabiliriz. O eski sosyal demokratik çizginin biraz da özellikle popülizmin etkisiyle Avrupa’nın yaşadığı krizlerin, güvenlik tehditlerinin etkisiyle biraz daha içe kapanmacı bir politikaya yönlendiğini söyleyebiliriz. Merkel liderliğinde bir koalisyon hükümeti olacak. Sosyal demokratların da devreye girdiği süreç işletiliyor sonuca ulaşmak için. Bunu da gördükten sonra artık Türkiye-Almanya, Türkiye-AB ilişkileri kapsamında nasıl bir gidişatın olacağını netleştirilmesi gerekiyor."
Mercan, bölgesel etkinlik konusunda da iki ülkenin karşı karşıya geldiğinin görüldüğünü ifade ederek, "Çünkü öncelikler farklı. Güvenlik tehditleri aynı derecede ciddiye alınmıyor. Dolayısıyla bu çerçevede iki ülkenin zıtlaşabildiğini ve çıkar ortaklığı noktasına gelinmediğini görüyoruz. Bu da iki ülke arasında gerginlik yaratıyor.'' değerlendirmesini yaptı.
- ''Gerginlik Türkiye-AB ilişkileri ile endeksliydi''
İki ülke arasında yaşanan gerginliğin en önemli sebeplerinden birinin de Türkiye'nin AB üyelik süreci ilgili olduğunu söyledi.
Almanya'nın son dönemlerde Türkiye'nin AB üyeliğini sorgulamaya başladığı görüşünü dile getiren Mercan, şöyle devam etti:
''İki ülke arasındaki gerginliğin Türkiye-AB ilişkilerine endeksli niteliği olduğu açık. Türkiye bir devlet politikası olarak başından beri AB’ye tam üye olmak istiyor. Yani Ankara Anlaşması'yla süreç başladı. Daha sonra çeşitli aşamalar kaydedildi, birtakım kırılma noktaları oldu ama adaylık statüsü alındı 1999’da. 2004’te müzakerelere başlama kararı alındı. 2005’te de müzakereler başladı o gün bugündür her ne kadar aksamalar olsa da, askıda olan fasıllar olsa da, donukluklar olsa da devam ediyor. Fakat tam üyelik vurgusu var. AB Türkiye üye olamaz dediği noktada gerginlik ortaya çıkıyor. Son zamanlarda bu üyeliği sorgulayan ülke olarak özellikle Almanya’nın öne çıktığını görüyoruz. Hemen arkasında Avusturya ve Hollanda geliyor. Tabii bu ülkeler üzerinden aşırı sağın yükselişini mutlaka hatırlamamız gerekiyor."
FACEBOOK YORUMLAR