"Türkiye, AB'nin göçmen politikası kararlarında yer almalı"
Akdeniz Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gümrükçü: "Batı'da bazı çevrelerde Suriye'den gelen göçmenler Müslüman olduğundan 'Avrupa'yı Müslümanlaştıracak' diye bir korku oluştu" "Avrupa kalifiye olmayan Suriyeli mültecileri Türkiye'ye hapsetmek, yaşlılar, sakatlar, travma geçirenler gibi kadroları Türkiye'ye bırakmak istiyor. Güney Afrika'nın 1970 ve 80'lerdeki gütmüş olduğu politikayla aynı" "En önemli Gümrük Birliği sürecini, Türkiye'nin ekonomik politikasını AB belirlemektedir ancak biz bunu belirleyen komisyonların içerisinde yokuz. Yine AB'nin göçmen politikasını belirleyen kurumların içerisinde yokuz. Dolayısıyla 17-18 Mart'ta Türkiye temsil edilmeli, söz söylemeli, karara katılmalı"
Düzensiz göçmenler üzerine çalışmalar yürüten Gümrükçü, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Suriye krizi çıktığı zaman bir süre sonra ülkede sorunun çözülerek, geri gideceği düşüncesiyle Türkiye'nin misafir olarak mültecilere kapısını açtığını, bunun için de Batı'dan büyük bir beklenti sergilenmediğini ifade etti.
Savaşın uzun sürmesi ve krizlerin devam etmesi, gelen mülteci sayısının sürekli artmasının ardından, göçmenlerin bir kısmının asıl hedeflerinin Almanya, Hollanda, Norveç gibi ülkeler olduğunun ortaya çıktığını anlatan Gümrükçü, böylece Türkiye üzerinden Batı'ya doğru göçmen hareketinin başladığını söyledi.
Gümrükçü, Suriyeli mültecilerin dünya göç tarihinde önemli bir hareket olduğunu dile getirerek, bunun "Kavimler hareketinden sonra en büyük göç hareketi" olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin dünyada en fazla göçmen alan ülke konumunda olduğuna işaret eden Gümrükçü, bu yükü AB'nin baştan beri Türkiye ile paylaşması gerektiğini ve gerekli desteği vermesi gerektiğini anlattı.
Gümrükçü, Almanya'da göç hareketinden sonra alternatif partinin beklenmedik bir şekilde oy oranını yüzde 4'ten, yüzde 13'e kadar çıkardığını, göçmenlerin bir ülkenin sadece yönetimini değil, sistemini kültürünü de değiştirdiğine dikkati çekti.
Göçmen hareketinin Batı'nın tamamen hazır olmadığı, İslam düşmanlığının Batı'nın belli çevreler tarafından körüklendiği bir dönemde geldiğini belirten Gümrükçü, "Batı'da bazı çevrelerde Suriye'den gelen göçmenler Müslüman olduğundan Avrupa'yı Müslümanlaştıracak diye bir korku oluştu" dedi.
- "Göçmenler için fon önerisi"
Gümrükçü, Macaristan, Polonya gibi bazı Doğu Avrupa ülkelerinin mülteci kabul etmediğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Almanya da iş gücü ihtiyacını karşılamak için İngilizce bilen, teknoloji yakından takip eden belli vasıflardaki göçmenleri kabul ediyor. Avrupa kalifiye olmayan Suriyeli mültecileri Türkiye'ye hapsetmek, yaşlılar, sakatlar, travma geçirenler gibi kadroları Türkiye'ye bırakmak istiyorlar. Güney Afrika'nın 1970 ve 1980'lerdeki gütmüş olduğu politikayla aynı."
Prof. Dr. Gümrükçü, Türkiye'de herkesin gelirinin yüzde birini, göçmenlerin topluma entegre olmaları için sokaklarda dilenci olmalarının engellenmesi için vermesi gerektiğini belirterek, bunun bir fonda toplanıp, göçmenlerin entegre edilmesine harcanmasını önerdi.
- "AB'de temsil edilmeden çıkan kararlara 'hayır' denmeli"
Türkiye'nin 1963'te imzalamış olduğu anlaşmayla AB'nin tam üyeliğine dönük ön üyelik sürecine girdiğini, Avrupa Birliği nezdinde kullanması gereken haklarının olduğunu vurgulayan Gümrükçü, şunları kaydetti:
"En önemli Gümrük Birliği sürecini, Türkiye'nin ekonomik politikasını AB belirlemektedir ancak biz bunu belirleyen komisyonların içerisinde yokuz. Yine AB'nin göçmen politikasını belirleyen kurumların içerisinde yokuz. Dolayısıyla 17-18 Mart'ta hükümetimiz yeni bir teklif edilmeli, 'Türkiye'yi direkt ve indirekt ilgilendiren tüm konularda Türkiye temsil edilmeli, söz söylemeli, karara katılmalı'. En azından bu boyutu sağlamamız gerekiyor. Hem ekonomi politikamızı belirleyen Avrupa komisyonunda hem bu insani boyutuyla göçmenler konusunda Türkiye artık Avrupa Birliği içerisinde temsil edilmeden çıkan kararlara 'hayır' demeli. 17-18 Mart'ta bunu gündeme getirmeli, gündemin birinci maddesi yapılmalı."
FACEBOOK YORUMLAR