TÜİK Başkan Vekili Aktaş:
"(Ulusal hesap sistemine yönelik revizyon çalışması) Eğer o ya da bu sebeple bu revizyonun tarihi 3 yıl geciktirilmiş olsaydı, revizyon miktarı yüzde 25-30 bandına kayardı" "1998'de uygulanan hesap sisteminden daha iyisi getirildi. Bu seri, bütün yönleriyle eski seriden daha iyi ve yanıltma payı daha düşük" Şuraya dikileyim ve elinize bir terzi metresi vereyim. Hepinize, birbirinize ölçtüğünü söyletmemek kaydı ile kendimi ölçtürteceğim. En az 5 farklı ölçüm olacağını garanti ediyorum. ODTÜ'deki bir fizikçi garanti etti bunu bana. Ölçme sorunu, bütün temel bilimde var"
Mehmet Aktaş, "Türkiye Ulusal Hesaplar Sisteminde SNA-2008/ESA-2010'un Uygulanması ve Ana Revizyon" kapsamında gerçekleştirilen çalışmalar ve sonuçlara ilişkin akademisyen, ekonomi yorumcuları ve köşe yazarları ile İstanbul'da değerlendirme toplantısı yaptı.
Aktaş, 3 yıl kadar önce revizyon politikaları olmadığı için AB tarafından eleştirildiklerini ifade ederek, ESA 2010 uyumu çerçevesinde AB ülkelerinin Eylül 2014'te revizyon çalışmalarını tamamladığını, en fazla revizyonun yaklaşık yüzde 8 ile Hollanda'da gerçekleştiğini kaydetti.
Veri entegrasyonunun bugün değil, Cumhuriyet'in kurulduğundan bu yana sorun olduğunu savunan Aktaş, "Ya her yıl genel sayım yapan bir istatistik kurumu olacak ve bunu düzgün yapacak, iş yerleri ve hanelerle ilgili genel sayım yapacak. Bunun şu anki maliyeti 450-500 milyon lira civarıdır ve en erken, referans yılından 2 yıl sonra sonuç üretebilirsin. İrrasyonel bir kamu kaynağı israfıdır. Ya da idarelerimiz veriyi alırken, teşvik verirken, ceza keserken, kontrol ederken, standart koyarken, herkesten veri topluyor. Ama hiçbirisi diğeri ile bunu paylaşma konusunda pek gönüllü değil veya bir diğeri ile bunu belli standartta tutma konusunda algı birliği söz konusu değil." şeklinde konuştu.
Ulusal hesaplar entegrasyonunu tamamlayamadığı için arz kullanım tablosunun nihai halini bir yıldır elinde tuttuğunu belirten Aktaş, bir yıldır eski seriye göre yüzde 14-15'lerde olan tasarrufun kendileri açısından yüzde 20'lerin üzerine çıktığını bildiğini, şu ana kadar bunu hiçbir siyasiyle de paylaşmadığını kaydetti.
- "Ben ilk karşılaştığımda zaten arkadaşlara güldüm ve geri çevirdim"
Mehmet Aktaş, o ya da bu sebeple bu revizyonun tarihinin 3 yıl geciktirilmiş olması halinde revizyon miktarının yüzde 25-30 bandına kayacağını, takip edilen veri kaynağının başlangıçtaki yanılma payının daha düşük olduğunu, zaman ilerledikçe makasın açıldığını ifade ederek, "1972'den 1993'e geldiniz yüzde 38, 1993'ten 2008'e geldiniz yüzde 30, 2008'den 2016'ya geldiniz yüzde 20..." dedi.
1998'de uygulanan hesap sisteminden daha iyisinin getirildiğini, bu serinin bütün yönleriyle eskisinden daha iyi olduğunu, yanıltma payının daha düşük kaldığını belirten Aktaş, milli gelir konusunda zaman zaman eleştiri aldıklarını söyledi.
Aktaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Veriye entegrasyon sorunu olan bir ülkenin kaderi... Yapacak bir şeyim yok. Yani bu duruma hiç kimseyi düşürmek istemem. Başta kendim... 1998 bazlıyı da TÜİK üretiyor. Bu durum, iyi bir durum değil. Ben ilk karşılaştığımda zaten arkadaşlara güldüm ve geri çevirdim, bakmadım bile... İkinci, üçüncü kez muhtelif teyitlerle geldikten sonra, didik didik ettirdim arkadaşlara. Yine tatmin olmadım. Dünyadaki bunun karşılıklarına baktım. Temeldeki şey, yatırım boyutu ile inşaatı kaçırmamız. İkincisi kayıt dışılık varsayımlarımız ve taşımacılık marjlarıyla ilgili 2002'deki yüksek oranlar... Bu tüketim tarafını şişirmiş."
- "Ölçmenin maliyeti, asgari standartları var, yapacak bir şeyim yok"
TÜİK Başkan Vekili Aktaş, uluslararası karşılığı olan bir üretimin yapılması halinde çok afaki girdi şişirmesinin yapılamayacağını belirterek, "Alana gittiğimizde çok detay çalışıldığında Maliye'ye verdiklerinin ötesinde bize daha iyimser hallerini yansıtan durumu verdikleri için arkadaşlarımızı kovdukları durumlar oldu bazı şirketlerin, girişimlerin... Adamlara 'Söz, kimseye aktarmayacağız, sadece istatistik amacıyla uğraşıyoruz' diye güven telkin ederek tekrar arkadaşlarla girdi ve çıktı kompozisyonları çalışma durumumuz oldu. Üretim bölümünün muhasebe bölümünden farklı bir raporlamasını sezdiği için girişim, bizim arkadaşları kovdular. Tekrar çalışabilmek için 15 gün uğraştım." şeklinde konuştu.
Yapılan bir çalışmaya göre hacim büyüklüklerinin tamamının gelişmekte olan ülkelerde daima yukarı yönlü revize edildiğini bildiren Aktaş, bunun Türkiye'ye özgü bir durum olmadığını, bütün gelişmekte olan ülkelerde belli bir gecikme ile mutlaka yukarı doğru bir uyarlama yapıldığını söyledi.
Aktaş, gelecekteki 20-30 yılın, son 20-30 yılın kriziyle, büyümesiyle bir daha tekrar etmesi halinde burada da revizyon olacağını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"İnşallah bu kadar büyük olmaz, bunun için uğraşıyorum. Gene yukarı yönlü olacak ama onu söyleyeyim. Bu büyüme nereden geldi, bu yoğurdun bolluğu nereden geldi diye söylüyorsunuz... 2011, 2012 ve 2013'ü de tekrar yukarı çekecekler. Ama Allah korusun savaş, iç harp vesaire onları bilemem. Çünkü ülkemiz çok kritik bir dönemden geçiyor. Yani geçmişin politik düzeneğinin iyi kötü tekrarı olursa, ben tekrardan yukarı doğru arttırılacağını iddia ediyorum, buradan taahhüt ediyorum."
Kayıt dışılık için ekledikleri oranı söylemek istemediklerini, yöntemin gerektirdiğinin minimumunu eklediklerini ifade eden Aktaş, bu kadar revizyon olmasına herkesten daha çok üzüldüğünü söyledi. Aktaş, "İlgili ülkelerin altyapısını düşündüğümde orada oluşan yüzde 8'lik revizyon, bizim çok çok üzerimizde. Eğer buradaki veri entegrasyonu tamamlanırsa buradan sonra bu boyutta revizyon olmayacak." dedi.
- "Abidin Dino değilim ki ben, resmini yapacağım bir şeylerin..."
Revizyonun sadece Türkiye'ye özgü değil, bütün ülkelerde söz konusu olduğunu belirten Aktaş, sözlerini şöyle tamamladı:
"Mevcut seri bir öncekinden daha hakikate yakın olduğundan tereddüdüm olmadığı için kamuoyuna bu seriyi çıkarttım. Bu türden büyük revizyonların altyapısı, kayıt dışılık, raporlama yanlılığı ve veri entegrasyon sorunu... İdarelerin verilerini standart tutmaması ve birbiriyle paylaşmamasıdır. Bu bahsettiğim son iki sorun, AB üyelerinin hiçbirinin sorunu değildir. Bizimle onları kıyaslarken bunları bilmek lazım. Bizim gibi toplumlarda özel alandaki doğrularımızla kamusal alandaki doğrularımız farklılaşıyor. Bunu yaşayan insanlar tarafından sürekli eleştirilmekten de üzülüyorum. Birçok sektörde zarf içerisinde ücretlerin alındığını biliyorum, siz benden daha iyi biliyorsunuz. Bunu iyi ölçemedik diye aynı kişilerden eleştiri alıyorum. Abidin Dino değilim ki ben, resmini yapacağım bir şeylerin... Bu sektörü biz oluşturuyoruz, bu ortamı biz oluşturuyoruz, niye revizyon oluyor diye bana sataşıyorsunuz. Ölçmenin maliyeti, asgari standartları var, yapacak bir şeyim yok. Şuraya dikileyim ve elinize bir terzi metresi vereyim. Hepinize, birbirinize ölçtüğünü söyletmemek kaydı ile kendimi ölçtürteceğim. En az 5 farklı ölçüm olacağını garanti ediyorum. ODTÜ'deki bir fizikçi garanti etti bunu bana. Ölçme sorunu, bütün temel bilimde var."
FACEBOOK YORUMLAR