TBMM Dışişleri Komisyonundan kınama mektubu
TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Taha Özhan, Hollanda ve Almanya hariç AB'ye üye ülkelerin parlamentolarında bulunan dışişleri komisyonları ile başkanlarına kınama mektubu gönderdi Mektuptan: "Türkiye olarak; demokrasinin Avrupa için bir samimiyet testine dönüştüğünü üzülerek izlediğimiz bu günlerde, Avrupa siyasetine yeniden demokrasinin ruhu, özgürlükler, fikir ve ifade hürriyeti ile legal siyasete saygının ve aklıselimin hakim olması en büyük temennimiz"
Özhan, Hollanda ve Almanya hariç, AB'ye üye ülkelerin parlamentolarında bulunan dışişleri komisyonları ve başkanlarına dış misyonların yoluyla iletilmek üzere kınama mektubu gönderdi.
Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanan mektupta, Türkiye'de 16 Nisan'da yapılacak referandumun, sistemin daha da sivilleşmesini, demokratikleşmesini, temsilde çoğulculuk ile yönetimde istikrarı hedeflediği ve Türkiye kadar bir parçası olduğu Avrupa için de önem taşıdığı belirtildi.
Türkiye'deki tüm siyasi partilerin ülkedeki seçmenleri kadar Avrupa'da yaşayan yaklaşık 3 milyon Türk vatandaşı seçmenin de oyunu alabilmek için çabaladığının, bu amaçla özellikle batı Avrupa ülkelerinde referanduma yönelik legal çalışmalar yürütüldüğünün anlatıldığı mektupta şu ifadeler yer aldı:
"Son bir hafta içerisinde önce Almanya, ardından da Hollanda makamlarının son derece nezaketsiz, antidemokratik ve diplomatik teamüllere aykırı uygulamaları yoluyla bazı çalışmaların engellendiğine şahit olmuş durumdayız. Türkiye'de iktidardaki AK Parti'li bakanların, bu ülkelerde gerçekleştirecekleri demokratik ve legal çalışmalar sudan sebeplerle engellendi. Özellikle Hollandalı makamların, önce Türk Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'na, ardında da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sayın Fatma Betül Sayan Kaya'nın ve Türk diplomatların demokratik çabalarını engellemeye yönelik söylem, tavır ve yöntemleri bardağı taşıran bir noktaya ulaştı. Hollanda yönetiminin siyasi nezaketsizlikle başlayan tavrı hızla faşizan uygulamalara dönüştü, ardından da saçmalama boyutuna ulaştı. Tüm diplomatik teamüller ve uluslararası hukuk kuralları şiddetle çiğnendi, ayaklar altına alındı."
- "Her türlü faşizm dalgasının hızla sorgulanması ve önünün alınması gerekiyor"
Söz konusu tablonun son yıllarda Avrupa siyasetinde görülen AK Parti ve Türkiye karşıtlığının geldiği akıldışı noktayı somut şekilde bir kez daha ortaya koyduğu vurgulanan mektupta şunlar kaydedildi:
"Yükselen yabancı ve İslam karşıtlığı ile ötekileştirici söylemlerin ve eylemlerin ulaştığı endişe verici boyutu da yeniden gösterdi. Akıldan çıkartılmamalıdır ki Avrupa'da 20. yüzyılda yaşanan son 'ötekileştirme dalgası' milyonlarca Yahudi'nin katledilmesine, on milyonlarca insanın savaşlarda hayatını kaybetmesine yol açtı. İnsanlık tarihinin görmediği ölçekte kan dökülen Avrupa'da son yıllarda yeniden yükselişe geçen her türlü faşizm dalgasının hızla sorgulanması ve önünün alınması gerekiyor. Zira kıtanın ana akım siyasetinde yaşanan eksen kayması, güncel sonuçlarıyla, çok kültürlülüğe düşmanlık, sürgün ve yasak tehditleriyle dünyanın geriye kalanını tedirgin eder boyutlara ulaşmış durumdadır. Bilinmelidir ki bütün bunların ismi dünyanın her yerinde ayrımcılık, faşizm ve nefret suçudur. Avrupa'da bu ötekileştirmeye 'popülizm' denmesi de gerçeği izahtan uzaktır.
Türkiye olarak; demokrasinin Avrupa için bir samimiyet testine dönüştüğünü üzülerek izlediğimiz bu günlerde, Avrupa siyasetine yeniden demokrasinin ruhu, özgürlükler, fikir ve ifade hürriyeti ile legal siyasete saygının ve aklıselimin hakim olması en büyük temennimiz. Tarafımızca kınanan Alman ve Hollanda makamlarının söylem ve uygulamalarının, benzer tabloların yeniden yaşanmaması adına, tüm AB üyesi ülkelerin parlamentolarında bulunan dışişleri komisyonlarının uyarı ve kınamalarına muhatap olmayı hak ettiğini de takdirlerinize sunmak isterim."
FACEBOOK YORUMLAR