Likya Yolunda her yıl 30 bin kişi adım atıyor

Türkiye aşığı Kate Clow'un 4 yıl süren uğraşları sonunda tamamı ortaya çıkartılan ve dünyanın en iyi 10 uzun mesafe yürüyüş rotasından biri olarak kabul edilen Likya Yolu'nda yılda yaklaşık 30 bin doğa tutkunu yürüyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığının, Fethiye ilçesinden başlayarak Antalya'ya kadar uzanan yaklaşık 540 kilometre uzunluğundaki Likya Yolu'nun tanıtımı için düzenlediği 5 günlük özel turda yabancı gazetecilere eşlik eden Clow, katılımcılara yolla ilgili bilgiler verdi.

"Likya Yolu'nu keşfeden kişi" olarak kabul edilen ve bu nedenle yöre halkının saygıyla yaklaştığı İngiliz asıllı Türk vatandaşı Clow, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1989'dan beri Türkiye'de olduğunu bir süre İstanbul'da yaşadıktan sonra Antalya'ya yerleştiğini söyledi.

Daha sonra eski yolları keşfetmeye başladığını belirten Clow, "Uzun mesafeli bir yürüyüş yolu araştırıyordum ve Likya Yolu'nu ortaya çıkartma fikri aklıma geldi. O zamanlar yolunuzu bulmanız çok zordu. Sadece askeri haritalar vardı ancak kesinlikle bir yabancıya vermiyorlardı. Bundan dolayı tek bir şansım vardı, o da köyden köye giderek insanlarla konuşmak. Köylülere 'Bu yol nereye gidiyor, eski yolunuz var mı, tepenin arkasında neler var?' gibi sorular sordum. Yolları tek tek yürüyerek güzergah belirlemeye çalıştım. Bu nedenle Likya Yolu'nun ortaya çıkması uzun zaman aldı." dedi.

Bu çabalarının sonucunda özel bir bankanın sponsorluğunda yol işaretleme ve yön levhalarının yerleştirilmesi çalışmasını gerçekleştirdiklerini ifade eden Clow, ardından ise yürüyüş yolunu anlatan rehber niteliğindeki kitabının yayımlandığını kaydetti.

- "İlk 5 yıl bütün yürüyüşçüler yabancıydı"

Kitabın Türkçe yayımlanması isteklerine karşı çıktığını dile getiren Clow, "Çünkü biliyordum ki Türkiye'de öyle bir pazarımız yok. Türkler yürümek istemiyordu. Ancak yabancılar sayıları az da olsa yürümeye başlamıştı. Yaptığımız çalışmalarla 1999'da yolu tamamen ortaya çıkardık. İlk 5 yıl bütün yürüyüşçüler yabancıydı. İlk olarak Belçika'dan geldiler. Daha sonra Fransa, Hollanda, İngiltere, ABD'den gelmeye başladılar. Her sene yeni bir ülkeden gelenler olmaya başladı. Gelen turistleri gezdirdik ve Likya Yolu kısa sürede Avrupa'da çok ünlü oldu." diye konuştu.

Clow, Almanya ve ABD gibi ülkelerden yaşayan Türklerin de bölgeye gelerek yürümeye başlamasıyla Türkiye'deki Türklerin de yürüyüşlere çıktığını bildirdi.

- 7 olan pansiyon sayısı 75'e yükseldi

Likya Yolu'nda yürümek için gelen turist sayısı artınca yol üzerindeki köylerde pansiyonlar açılmaya başlandığına işaret eden Clow, şöyle devam etti:

"İlk zamanlar yol güzergahında 7 pansiyon vardı. Şu anda ise 75 pansiyon bulunuyor. 3 sene önce Kültür ve Turizm Bakanlığının yardımıyla dernek kurduk. Birinci amacımız Likya Yolu'nu tescil ettirmek. Bakanlık bu prosedürlere yavaş yavaş başlıyor. Bu sene sonuna kadar yolun yüzde 30'nun tescil işleminin tamamlanacağını düşünüyoruz. Kalan kısımların tescil olabilmesi için kanun değişikliğine ihtiyaç var. Bu biraz daha zor olacak. İkinci amacımız ise köylülere gelir sağlamak istiyoruz. Konaklama yerlerinin bir zincir halinde olması lazım. Çadır taşımaya gerek duymadan ulaştığınız her noktada konaklama imkanı bulmanız gerekiyor. Bu nedenle insanlara diyoruz ki, 'Lütfen yandaki köyde başka bir pansiyon daha açılsın.' Bazı yerde 30 tane bazı yerde ise 2 tane konaklama yeri var. Bu konuda bir denge olmalı."

Kültür Rotaları Derneğinin kurucusu ve başkanı da olan Clow, 80 turizm acentesinin Likya Yolu'nda yürüyüş turları düzenlediğini ve yılda yaklaşık 30 bin kişinin yolda yürüyüş yaptığını belirtti.

- Likya Yolu

Tarihte "Likya" olarak adlandırılan Türkiye'nin güney kıyısında Akdeniz'e doğru çıkıntı yapan Teke Yarımadası'ndaki patikaların işaretlenerek haritalanması ile oluşturulan yürüyüş rotası, her yıl binlerce yerli ve yabancı yürüyüş tutkununa ev sahipliği yapıyor. Türkiye'nin ilk uzun mesafeli yürüyüş yolu olan Likya Yolu'nu yürümesi ortalama 29 gün sürüyor ve dünyanın en iyi 10 uzun mesafe yürüyüş rotasından biri olarak kabul ediliyor. Likya Yolu, Akdeniz'in huzurlu doğasında denize hakim bir yürüyüş yolu olma özelliğinin yanı sıra antik kentlere, tarihi kalıntılara, dağ ve ova köylülerinin misafirperverliklerine de ev sahipliği yapıyor.