Kocaeli'nde toplu açılış töreni
Cumhurbaşkanı Erdoğan: (3) "(CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu) Tutturmuş bir tek adamlık, tek adamlık... Varsa yoksa tek adam sensin. Yedi seçim kaybettin hala partinin başında duruyorsun. Tek adam sensin. Öyle mi? Eğer senin, partinin mensuplarının iradesine saygın olsa bırakıp gitmen lazım. Partinin tabanına saygın olsa bırakıp gitmen lazım. Aldığın oylar ortada. Hala partinin başında duruyorsun." "Batı'da bir parti başkanı bir seçim kaybetse, iki seçim kaybetse hemen istifasını verir, gider ama bunda böyle bir nezaket yok. Anlamaz bu işten ama er veya geç Kemal gidicidir" "Şu anda kim 'hayır' diyor? Kandil 'hayır' diyor, İmralı 'hayır' diyor. Şu anda o 'hayır' diyenlerle beraber kimler hareket ediyor, söylememe gerek var mı? Hepsini biliyorsunuz değil mi? Bakın, sevgili Peygamberimizin hadisi ortada: (Kişi sevdikleriyle beraberdir)"
Erdoğan, Kocaeli'nde Perşembe Pazar Yeri'nde düzenlenen toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, bugünün tarihinin 12 Mart olduğuna dikkati çekerek, bu tarihin, 2 önemli olayla anıldığını dile getirdi. Bunlardan birincisinin İstiklal Marşı'nın kabulü olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Bu vesileyle Kurtuluş Savaşımızın tüm şehitlerini, bu savaşı yürüten Gazi Mustafa Kemal'i ve Büyük Millet Meclisimizin tüm üyelerini, hassaten İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy'u rahmetle yad ediyorum." diye konuştu.
İstiklal Marşı'nın "Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?/Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!/Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda,/Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda", "Ruhumun senden, İlahi, şudur ancak emeli:/Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli./Bu ezanlar -ki şehadetleri dinin temeli/Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli." dizelerini seslendiren Erdoğan, vatandaşlara, "Evet... Milletimiz, 15 Temmuz'da vatanının uğruna gerekirse kendini feda edebileceğini tüm dünyaya gösterdi mi? F-16'lar bomba yağdırıyordu. F-16'lar bomba yağdırırken, bizim gençlerimiz kaçtı mı? Tanklar, toplar üzerine gelirken kaçtı mı? Bizim gençlerimiz tankların altına kendilerini attı mı? Modern silahlarla ki milletin silahlarıydı, o Feto'nun uşakları, alçaklar, kalkıp da onların üzerine kadın, genç, yaşlı demeden ateş ederken, onlar yıldı mı?" diye seslendi.
Konuşmasına "Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın./Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın./Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk'ın.../Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın." dizeleriyle devam eden Erdoğan, "Ne yaptı? Göğsünü siper etti. Neye? F-16'lara, helikopterlerden yağan bombalara. O bombalar, bizim hanım kardeşlerimizi yıldırmadı, gençlerimizi yıldırmadı. Neden? Çünkü onlar 'Şehadet' dediler. 'Şehitler tepesi boş değil' dediler. O tepeye doğru yürüdüler. 'Ölürsem şehit, kalırsam gazi olacağım' dediler ve böyle yürüdüler. 249 şehidimiz oldu. 15 Temmuz, mabetlerimize namahrem eli değmesin diye, ezanlar yurdumuzun üstünde ebediyen inlesin diye, 249 kardeşimiz şehadete yürüdü. Allah'tan tüm şehitlerimize rahmet diliyorum. 2 bin 193 gazimize şifalar diliyorum. Milletimizin bu cesareti, bu iradesi, bu kahramanlığı karşısında bizlere düşen daha çok çalışmaktır." dedi.
Erdoğan, gazilerle dün yaşadığı diyaloğa değinerek, "Gaziler, dün akşam baktım ki İstanbul'da, Beyoğlu'nda, Hollanda Konsolosluğunun önüne yürüyorlar. Bana da telefonda diyorlar ki 'Reisim neredeyiz biliyor musun?', 'Hayırdır, neredesiniz?', 'Biz şimdi Hollanda Konsolosluğunun önüne gidiyoruz', 'Ne işiniz var?' Verdikleri cevap; (Rotterdam'da ne varsa burada da o var)" dedi.
Mehmet Akif Ersoy'un "Allah, bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın" sözünü aktaran Erdoğan, "Çünkü bu marşın her kelimesinde, her satırında, her kıtasında koskoca bir milletin çektiği acıların izi vardır, kanı vardır. Kardeşlerim! 15 Temmuz'da milletimiz elbette yeni bir İstiklal Marşı yazmamıştır ama herkese şunu göstermiştir, Türk milleti gerektiğinde İstiklal Marşı'nın ifade ettiği ruhu diriltme konusunda en küçük bir tereddüt sahibi değildir. Yurdumuzun üstünde tüten en son ocak sönmeden, kimsenin bayrağımıza, ezanımıza, özgürlüğümüze, geleceğimize el uzatamayacağını, 15 Temmuz gecesi 7 düvele gösterdik. Ben bu milletin bir ferdi olmaktan, Cumhurbaşkanları olmaktan, evladı olmaktan Rabbime ne kadar hamdetsem azdır." ifadelerini kullandı.
12 Mart 1971'in ülke tarihinin utanç günlerinden birisi olduğunu kaydeden Erdoğan, "Darbeler, cuntalar ve muhtıralar silsilesinin bir halkasıdır. Demokrasimizin üzerinde kara bir leke olan 12 Mart Muhtırası, milletimiz için tıpkı 1960 darbesi, tıpkı 1980 darbesi, tıpkı 28 Şubat darbesi gibi hatta 27 Nisan bildirisi gibi bir ibret vesikasıdır. Kendilerini milletimizin iradesinin, tercihlerinin, halkı yetki verdiklerinin üzerinde görenler, 12 Mart'ta bir kez daha sahneye çıkmışlardır. 1969 seçimleri sonrasında yaşanan sorunların, yönetim sistemi içinde çözülememesi, darbecilerin eline koz vermiştir." diye konuştu.
- AK Parti ve MHP'ye teşekkür
12 Eylül öncesinde de cumhurbaşkanlığı seçimi krizinin sonuçlandırılmamasının benzer bir bahaneye imkan sağladığını anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Türkiye artık böyle demokrasi ayıplarına muhatap olmasın diye yönetim sistemini değiştiriyoruz. 16 Nisan'da milletimizin takdirine sunulan anayasa değişikliği işte bu amaçla hazırlanmıştır. Kardeşlerim! Şimdi komşularımıza, anlatmanız lazım, bu 18 madde nedir, biz 16 Nisan'da neyi oylayacağız... Bunu anamuhalefetin başındaki zat bilmiyor ama siz bileceksiniz ve bunu herkese anlatacaksınız. Şimdi biraz sonra geleceğim, dün akşam Sultanbeyli'de bunları anlattım, bilmiyorum izleme imkanınız oldu mu? Bu mesele ülkemizin gündemine yeni gelmiş değil ta Osmanlı döneminden başlayarak, Cumhuriyet dönemi de dahil olmak üzere yönetim sistemi meselesi hep tartışılmıştır. Hep bir arayış içinde olunmuştur. Biz hem tarihi tecrübeleri hem son 14 yılda kendi yaşadıklarımızı özellikle de 15 Temmuz darbe girişimiyle ortaya çıkan durumu göz önünde bulundurarak, böyle bir adım attık. Öncelikle AK Parti Genel Başkanı ve milletvekillerine, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı ve milletvekillerine, Cumhurbaşkanı olarak şahsım ve milletim adına çok teşekkür ediyorum. Zira her iki partinin lider kadrosu, milletvekillerinin böyle bir dayanışmayı göstermesi, parlamentodan 339 oyla referandumun geçmesi, önemliydi. Niye? Bu çok önemli; milli iradeye gidip vizesini bu iki partinin mensupları verdi. Çünkü onlar, milli iradeden yanaydı."
- "Bu terazi bu kadar sıkleti çekmez"
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Diğerlerine bakınca, kardeşlerim, şu anda kim 'hayır' diyor? Kandil 'hayır' diyor, İmralı 'hayır diyor. Şu anda o 'hayır' diyenlerle beraber kimler hareket ediyor, söylememe gerek var mı? Hepsini biliyorsunuz değil mi? Bakın, sevgili Peygamberimizin hadisi ortada: 'Kişi sevdikleriyle beraberdir.' Şimdi, kim kimi seviyorsa onunla haşrolunacak. Bir başka güzel söz, 'Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu.' Senin arkadaşın Kandil ise Kandil'dekilerle berabersin. Bunlar kan kusanlar değil mi? Bunlar, bu ülkeyi bölmek, parçalamak isteyenler değil mi? Şimdi çıkmış, anamuhalefetin başındaki zat, milleti aldatmak için elinden gelen yalanı söylüyor. Dürüst ol. Artık bu millet senin yalanlarından bıktı. Tutturmuş bir tek adamlık, tek adamlık... Varsa yoksa tek adam sensin. Yedi seçim kaybettin hala partinin başında duruyorsun. Tek adam sensin. Öyle mi? Eğer senin, partinin mensuplarının iradesine saygın olsa bırakıp gitmen lazım. Partinin tabanına saygın olsa bırakıp gitmen lazım. Aldığın oylar ortada. Hala partinin başında duruyorsun. Batı'da bir parti başkanı bir seçim kaybetse, iki seçim kaybetse hemen istifasını verir, gider ama bunda böyle bir nezaket yok. Anlamaz bu işten ama er veya geç Kemal gidicidir. Zira, mensubu olduğu parti bu yükü daha fazla taşıyamaz. Zira bu terazi bu kadar sıkleti çekmez."
(Sürecek)
FACEBOOK YORUMLAR