Hollanda'da sağ popülizmine karşı 15 Mart seçimi büyük bir fırsat
Yeneroğlu: “Hollanda’da sağ popülizme aktif bir tavır sergileme adına seçimler büyük bir fırsat.”
Hollanda’da 15 Mart 2017 tarihinde gerçekleşecek olan parlamento seçimleri öncesi bir açıklama yapan AK Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu, “Hollanda siyasi partilerinin seçim programları dikkate alındığında, ülkede yaşayan azınlıkların seçimlere katılması vatandaşlık hakkının daha da ötesinde bir anlama sahip.” dedi. Yeneroğlu şunları kaydetti:
“15 Mart 2017 tarihinde Hollanda’da parlamento seçimleri gerçekleşecektir. Partilerin seçim programları dikkate alındığında, bu seçim ülkenin kaderinin ve azınlıkların ülkedeki konumunun belirlenmesinde önemli bir rol oynayacaktır.
Aşırı sağcı Özgürlük Partisi (PVV) aylardır anketlerde en büyük partilerden biridir ve anketlere göre parlamentoda 21 ila 25 sandalyeye sahip olacağı öngörülmektedir. Mülteci barınma merkezleri ve camilerin kapatılması, Kur’an’ın yasaklanması gibi irrasyonel vaatleri seçim programına dâhil eden bir partinin parlamentonun oluşmasında yüzde 15’lik bir oran elde etme ihtimali endişe vericidir. Bu endişeyi Hollanda’daki bütün demokratik güçlerin paylaşması gerekmektedir.
Aşırı sağ söylemlerin büyüsüne kapılan diğer siyasi partilerde de katı göç politikaları söz konusudur. Bu tehlikeli dilden sadece göç politikaları değil, aynı zamanda Türkiye’ye yönelik politikalar da etkilenmekte, Türkiye’ye yönelik bakışa kültüralist söylemler damga vurmaktadır. Hollanda’da Türkiyeli yetkililerin referanduma dair bilgilendirme toplantılarının iptal edilmesi bu durumun en açık örneğidir. Oysa oy devşirme amaçlı aşırı sağ söylemlere kayma kolaycılığı yerine temelinde empati ve çok kültürlülük barındıran bir siyasi dil Avrupa Birliği’nin bizatihi kendi öz değerlerinin gereğidir. Çok kültürlülük modeliyle anılan Hollanda’da, siyasi kültürün zehirlenmesine karşı gerekli farkındalığın kamuoyu nezdinde oluşturulması elzemdir. Bu nedenle çoğulcu bir demokrasi adına kendisini aşırı sağda konumlandırmayan tüm partilerin üzerindeki sorumluluk büyüktür.
13 milyon seçmenin yüzde 2.3’ünü Türkiye kökenliler ve toplamda yüzde 17’sini ise göçmen kökenliler oluşturmaktadır. Bu kitlenin sandığa gitmesi durumunda parlamentonun şekillenmesinde ne tür bir etki gücüne sahip olduğu ortadadır. Yabancı ve göçmen düşmanlığının, Müslümanlara yönelik ayrımcılığın ve dışlayıcı söylemlerin arttığı bir dönemde, parlamento seçimlerine katılım ırkçı partilere karşı aktif bir tavır sergileme adına önemlidir. Bu noktada sivil toplum kuruluşlarımızın vatandaşlarımızın seçime katılımını teşvik ve artırma için faaliyetler yürütmeleri gerekmektedir.”
FACEBOOK YORUMLAR