Hollanda'da Din İşleri görevlimizin sınır dışı edilmesi
Hollanda parlamentosunda sınır dışı edilmesi tartışılırken, Din İşleri Ataşemiz Yusuf Acar Ankara'ya uçtu
HOLLANDA SINIR DIŞI ETMEDEN ÖNCE, TÜRKİYE UYANIKLIK YAPTI VE ANKARA'YA ÇAĞIRDI
* Hollanda parlamentosunda sınır dışı edilmesi tartışılırken, Din İşleri Ataşemiz Yusuf Acar Ankara'ya uçtu
* Türk İslam Federasyonu kurucusu ve eski başkanı İbrahim Görmez, ''Hollanda'da öksüz kaldık'' dedi
* Fırtınayı De Telegraaf gazetesi başlatmıştı
Hollanda'da Türkiye ve Türkler aleyhine yaptığı yayınları ile başımıza bela olan De Telegraaf Gazetesi, birnci sayfada yayınladığı ve iç sayfalarda sürdürdüğü haberlerinde, Diyanet teşkilatının tamamına dinamit koyarcasına asılsız iddialarda bulundu.
Haberlerde, Lahey Büyükelçiliğimiz nezdinde Din İşleri Müşavirliğini yürütmekte olan ve aynı zamanda Hollanda'da Diyanet Vakfı Başkanı olan Yusuf Acar'ın, uluslararası casusluk nedeniyle köşeye sıkıştırıldığı iddia edildi.
Gazetenin iddialarında, Diyanet Vakfı Başkanı'nın, Ankara adına, Hollanda'daki Gülen hareketi hakkında istihbari faaliyette bulunduğu belirtildi.
Haberde Güen cemaati mensuplarının Türkiye'de terörist olarak takibata uğradıklarına da yer verildi.
Aynı haberde, Türkiye'deki fişleme listesinde, Hollanda'daki Gülen Cemaati mensuplarından çok sayıda kişinin yer aldığına dikkat çekildi.
Hıristiyan Demokrat Partisi CDA'nın, Türkler tarafından, Gülencilerin Hollanda'daki Kalesi olarak nitelendirilmesi sonrasında, CDA Grup Başkanı Buma, Büyükelçimiz'in Dışişlerine çağrılmasını ve Yusuf Acar'ın da sınır dışı edilmesini istedi.
De Telegraaf gazetesi, "Camilerin şemsiye kuruluşu Başkanı, Ankara'nın uzun kolu olarak çalışıyor'' ve Büyükelçilik ateş altında'' başlıkları ile yayınladığı haberlerde şöyle denildi:
(Deventer eski Başkonsolosumuz Orhan Ertuğruloğlu'nun çevirisi ile.)
''Türkiye Büyükelçiliği görevlisinin istihbari faaliyette bulunması, Hollanda ile Türkiye arasında yeni bir diplomatik krizle sonuçlandı. Hıristiyan Demokrat Parti CDA, Gülenciler'in Kalesi imiş. Partinin Meclis Grup Başkanı Buma son derecede tepkili: 'Bu iddia şaşırtıcı ve kabul edilemez.'
Diyanet ve Türkiye Büyükelçiliği casusluk suçlamasını sert bir dille tekzip etmişti. “Ankarayı hedef alan ihbar raporları kesinlikle yanlıştır” denilmişti.
Fakat bugün artık inkarın anlamı kalmadı. Hollanda’daki Gülen hareketi sempatizanlarının adlarını Ankara’ya sızdıranın, Diyanet Vakfı Başkanı’ndan başkası olmadığı ortaya çıktı.
Gazetemizin araştırmasından bu ayan beyan belli oldu. Sorumuza cevaben Hollanda’da görevli olduğu Türkiye Büyükelçiliği'ndeki makamında konuşanYusuf Acar, bunu kendi ağzından ikrar ediyor. Vakıf Sözcüsü Ayhan Tonca, “Şahıs Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı olduğundan, yönetimle arasında “ciddi bir sorun var” diyor. Tabii Türkiye Büyükelçiliği de zor durumda kalıyor. Bir diplomatik kaynak Acar’ın “Faaliyetlerini büyükelçinin bilgisi dışında sürdürdüğüne”işaret ediyor.
Buma, iftiraya tepkili
Buna rağmen CDA lideri Sybrand Buma çok tepkili. Partisi, raporda Gülen Hareketi’nin Kalesi olarak itham ediliyor.
“Sözkonusu iftiralar gülünç ve gerçek dışı. Ankara’nın propaganda konusunda ne kadar aşırı gittiğini gösteriyor. Türkiye hükümetinin, Hollanda’nın iç işlerine karıştığının yeni bir kanıtı. Bu müdahale şaşırtıcı ve kabul edilemez. Kabine, büyükelçinin dikkatini çekmeli” diyor Buma.
Bununla birlikte, listede sadece CDA’nın adı geçmiyor. Acar, Türkiye’de terör örgütü olarak nitelendirilen İslami ruhani Fethullah Gülen’in denetimindeki birçok şirketi,yardım kuruluşlarını, okulları ve diğer örgütleri de tadat etmiş.
Diyanet, Hollanda dışında da tartışma konusu. Türkiye’deki Cumhuriyet Gazetesi'nde ve Alman Die Welt’de yer alan haberler vesilesiyle diyanete bağlı 38 ülkedeki camilerde görevli imamların “casus” oldukları açığa vurulmuştu.
Temmuz ayındaki başarısız darbeden sonra kurulan Parlamento Araştırma Komisyonu'na sunulan elli kadar rapor, fotoğrafları, isimleri ve örgüt yapılarını içeriyordu.
(Bu raporların Diyanet Müşaviri tarafından mı, yoksa Cumhuriyet ve Die Welt gazetesinde yer alan haberlerden hareketle mi hazırlandığı Telegraaf’ın inceleme yazısında açıkça belirtilmiyor)
Ankara, Fethullah Gülen’i habis bir zeka olarak görüyor ve taraftarı olduğundan şüphelendiği kişilere karşı ülkesinde cadı avı başlatmış durumda. Darbeden sonra 125.000 kişi ya işten atıldı veya hapsedildi. Bunların arasında askerler, hakimler, gazeteciler ve bilim adamları var.
Başarısız darbenin Hollanda’da da etkileri oldu. Geçen yaz yüzlerce Erdoğan taraftarı sokaklara döküldü. Hollanda’daki Gülen taraftarları tehdit edildi. Boykot edilecek şirketlerin listeleri dağıtıldı. Hollanda parlamentosu burada “Ankara’nın uzun kolu” olduğundan şüpheleniyor.
Sefaret çalışanı ve Diyanet Vakfı Başkanı Yusuf Acar’ın raporu, bu yangını körüklüyor. Ancak, Acar işin içinde “casusluk” olduğu iddiasına şaşkınlıkla bakıyor. ”Listeyi internetteki verilere göre yaptım Türkiye’den Hollanda’daki camilerde görevlendirilmek üzere gönderilen 145 imam da istihbari faaliyette bulunmuyor'' diyor.
Acar “Bu konuda İmamlar’a herhangi bir çağrı yapılmadı” diye ekliyor.
Türkiye Büyükelçiliği’nden bu konuda bir açıklama yapılmadı Gülen hareketi sözcüsü ise, duruma çok şaşırmış: “Fişleme listesi haberleri doğruysa bu çok yanlış ve kabul edilmez” diyor".
CDA Partisi Gülenciler'in kalesi
Gazete haberi şöyle devam ediyor:
''Diyanet Vakfı Başkanı Acar, Ankara'ya yazdığı raporunda, “CDA ve InHolland Yüksek Okulu da Gülenciler’in kalesidir” diyor.
Raporda Parlamentodaki CDA (Hıristiyan Demokrat Partisi) içinde, “Diyanet ve Türkiye aleyhine kanun tasarıları hazırlama çalışması yapan" bir dizi Gülen sempatizanının ismi sayıldı. Acar, siyasileri etkileyen beş Türk’ün ismini verdi. Bunların arasında Rotterdam CDA partisinde siyaset yapan Turan Yazır’ın ve Alaattin Erdal’ın isimleri var. Keza Zaman Vandaag gazetesi baş redaktörü Mehmet Cerit de siyasi çevrelerde etkili olabilecek şahıslardan biri. Ayrıca Acar’a göre InHolland yüksek okulunun tümü hareketin kontrolü altında. Acar, Ankara’ya verdiği raporunda “Bu üniversite Hollanda’da imam yetiştirmek üzere kurulduysa da ancak bir sınıf mezun edebildiğinden yakında lağv edilecektir” şeklinde görüş bildirdi.''
Gazetenin iddiasına göre, Hollanda Dışişleri Bakanı, dünkü haberi okuyunca arı sokmuş gibi tepki göstermiş ve “ Türkiye’nin kurallara aykırı olarak , Hollanda’nın iç işlerine müdahale etmesine asla fırsat vermiyor ve derhal buna benzer tüm olaylara el koyuyorum” demiş.
Öte yandan Hıristiyan Demokrat Partisi lideri Buma, Dışişleri Bakanı Koenders’den, casusluk faaliyetinde bulunduğu için Acar’ın sınırdışı edilmesini istemiş. Düzenlediği raporda Müşavir Acar, Hıristiyan Demokrat Partisi CDA’yı, Türkiye’yi sistemli olarak kötüleyen, Gülencilerin bulaştığı parti olarak nitelendirmiş.
De Telegraaf'ın yayınları ertesi günlerde de devam ederken, konu Hollanda parlamentosunda ele alındı. Konu mecliste tartışılırken, Yusuf Acar'ın iki gün önce Türkiye'ye uçtuğu öğrenildi.
Hollanda sınır dışı etmeden önce, daha uyanık davranan Türkiye, Yusuf Acar'ı Ankara'ya çağırdı. Böylece de Lahey parlamentosundaki tartışmanın ateşi düşmüş oldu.
Hollanda'da büyük üzüntü
Diyanet görevlisi Yusuf Acar'ın Ankara'ya geri çağrılması, 145 caminin yöneticileri ve müdavimleri arasında üzüntü yarattı.
Konuyla ilgili olarak görüşlerini belirten, Türk İslam Dernekleri Federasyonu'nun kurucusu ve eski Başkanı İbrahim Görmez, ''Nedir bu başımıza gelenler. Hollanda'da tamamen öksüz kaldık. Aylardır Büyükelçimiz yok. Aylardır Din İşleri Müşavirimiz yok. Büyükelçimizin yerine maslahatgüzar, Din İşleri Müşavirimizin yerine Din Ataşesi bakıyor. Burada derdimizi anlatacağımız kimse kalmadı. Bizi dinleyecek olan Ankara'ya da ulaşmak zor.
Dilerim, Ankara bizim buradaki zorluklarımızı çabuk anlar ve sorunlarımıza bir çözüm getirir.'' dedi.
Yusuf Acar'ın veda mesajı
Hollanda'dan Türkiye'ye geri çağrılan Din İşleri Ataşemiz Yusuf Acar, hafta içinde çarşamba akşamı, Amsterdam Tartışmaları toplantısında yurttaşlarımız ile biraraya gelmiş ve 'Avrupa'da Müslümanlık' konusunu işlemişti. O toplantıda ben de vardım.
Endülüs'ten başlayan Avrupa'daki Müslümanlığı, geldiğimiz bugünlere kadar detaylı bir şekilde anlatan Acar, ne yazık ki bu anlatımı haber olarak yayınlanmadan önce, Hollanda'dan ayrılmak mecburiyetinde kaldı.
Bu duruma çok üzülen Acar, Ankara'dan alttaki mesajı gönderdi.
Muhterem Dava Arkadaşlarım, Aziz dostlarım,
Hollanda’daki görevim sona ermiş ve Türkiye’ye dönmüş bulunmaktayım. Siz aziz dostlarımdan haklarınızı helal etmenizi ve size göre bir kusurum olmuşsa affetmenizi istirham ediyorum. Ben her bir arkadaşıma, varsa şayet bütün haklarımı helal ediyorum. Allah var, keder ve gam yok.
Avrupalı Müslüman kardeşlerimin misyonunun “Hâl ve kâl ile İslam’ın kardeşlik ve paylaşım ruhunu Batıya taşımak” olduğunu ve bu görevin fevkalade onurlu ama bir o kadar da sorumluluk gerektirdiğini anlatmaya çalıştım her fırsatta. Bugün Avrupalı Müslümanlar, “ya baban ya annen” tercihine zorlanmak isteniyor. Anavatanınız Türkiye’den de, babavatanınız Hollanda’dan da asla vazgeçmeyin. Medine’ye göç eden ve Medine’de yaşamaktan şikayet eden Mekkeli göçmenlere Hz. Hz. Peygamber'in tavsiyesi şu olmuştu: “Ya Rabbi, Ana vatanımız Mekke’yi bize sevdirdiğin gibi Medine’yi de sevdir, hatta anavatanımızdan daha fazla sevdir! Bu toprakları bize sıhhatli ve bereketli eyle!”
Bütün Hollandalı Müslüman kardeşlerime hep bunu salık verdim: Sevin Hollanda’yı lütfen! Severseniz daha fazla faydanız dokunur Hollanda’ya! Zira sizin geleceğiniz Hollanda’dadır. Bütün konuşmalarımda, “Döneceğiz döneceğiz dediniz ama dönemediniz, dönemezsiniz ve inşallah da dönemezsiniz” diye dua ettiğim malumlarınızdır. Bu duayı, imanınız ve ahiretiniz için yaptım hep. Çünkü yegane rehberimiz Hz. Muhammed (sav) göçmen olarak yaşadı Medine’de ve dönmedi ana vatanı Mekke’ye, 120.000 sahabeden 80.000’nin kabri gurbet ellerdedir, Anadolu erenleri Yunus’undan Mevlana’sına varıncaya kadar hepsi anavatanları dışında vefat etmişlerdir. Dostlarım, Avrupa’nın size ihtiyacı var ve siz orada değerlisiniz! Komşuluk ilişkilerinden iş ahlakına varıncaya kadar Hz. Peygamberin kardeşlik anlayışını o topraklarda yeşertmek gerek! Müslümanların, sorun çıkartan değil, sorun çözen; etrafını rahatsız eden değil, topluma huzur veren; içinde yaşadığı ülkeye yük olan değil, değer katan “güzel insanlar” topluluğu olduğunu göstermek gerek! Buna hepimizin ihtiyacı vardır.
Hayatta en önemli görevimiz, Dinimize zarar verecek ve Aziz Milletimizin boynunu eğdirecek bir eylem-söylemde bulunmadan bu hayatı tamamlamaktır.
Bilge Kral İzzetbegoviç'in ifadesiyle "rahatsız etmek" görevimizi yerine getirdik demekki hamdolsun. Hedef adam olmak, silik adam olmaktan evladır.
Sakın Kader deme,
Kaderin üstünde bir kader vardır!
Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar vardır.
Selam, dua ve muhabbetlerimle…
FACEBOOK YORUMLAR