Hollanda Kral ve Kraliçesi 'Yarım Ay' adlı ve armalı gemiyi ziyaret etti
Kral ve Kraliçe, Hoorn şehrindeki Haliç-Altın Boynuz’da tekne turu yaparak halkı selamladılar ve alkış aldılar
Hollanda Kralı Willem Alexander ve eşi Kraliçe Maxima, Kuzey Hollanda’nın Hoorn ve Enkhuizen liman kentlerini ziyaret programı çerçevesinde, bir zamanlar dünyaya korku salan 'Halve Maen' (Yarım Ay) isimli ve armalı gemiyi de ziyaret ettiler.
Bir zamanlar Hollandalılar hesabına çalışan denizci kaşif Henry Hudson'un, etrafa korku salmak için kullandığı, Osmanlı'ya ait 'Yarım Ay' adlı ve armalı gemiyi, özellikle ziyaret eden Kral ve Kraliçe, el sallayarak selamladıkları halktan coşkulu alkışlar topladılar.
Hollandalılar, 80 yıl süren İspanya savaşını, yine Osmanlı armaları sayesinde kazanmışlardı. Bu nedenle Prens Maurits, Belçikaya yakın bir bölgede, savaşın kazanıldığı bölgeye 'Türkiye' adını vermişti. Günümüzde turistler tarafından çokça ziyaret edilen Türkiye Köyü'nün öyküsünü, Youtube'de, TRT BELGESEL için hazırladığımız 'Uzaktaki Dostlar' serisinde bulabilirsiniz.
Bazı Hollandalılar'ın bugün de hala boyunlarına astıkları yarım ay biçimindeki gümüş kolyeler işte o dönemin mirasıdır. Yarım ay üzerinde ‘’Papa taraftarı olmaktansa Türk olmayı yeğlerim’’ ibaresi yer almaktadır.
Osmanlılar'ın Hollanda'nın varoluşundaki etkinliği sadece bunlarla sınırlı değil.
Hollanda'yı devlet olarak tanıması için İstanbul'a gönderilen Büyükelçi Haga, uzun bir bekleyişten sonra Sultan Ahmet tarafından kabul edilmiş ve Almanlar'ın, Venedikliler'in, Fransızlar'ın istememesine karşın, Hollanda 'devlet' olarak tanınmıştı.
Daha sonra lale, seramik ve tütün gibi zenginliklerimiz ile zenginleşen Hollanda, ne yazık ki şimdilerde bize düşman gibi davranıyor.
YARIM AY GEMİSİ ve HENRY HUDSON
Karal ve Kraliçe'nin ziyaret ettiği Yarım Ay gemisinin asıl kahramanı, Henry Hudson adında bir İngilizdir.
Kaşif olan Hudson'un, sosyal medyada da yayılan hikayesi şöyledir:
Hudson'un çocukluk ve gençlik yıllarına ilişkin bilgi yoktur. Ailesinin bir kuşak önceki bazı üyelerinin, Hudson’ın keşif gezilerine mali destek sağlayan
Kuzeydoğu Geçidini araması.
Hudson 1607 ilkbahannda, oğlu John ve 10 yol arkadaşıyla birlikte Kuzey Kutbu üzerinden Japonya ve Çin’e geçişi sağlayacak bir geçit bulmak amacıyla Moskova Kumpanyası adına denize açıldı. Kuzey Kutbu çevresinde buzlarla kaplı olmayan bir deniz bulabileceği inancıyla kuzeye doğru yöneldi. Kutup bölgesindeki buz kütlelerine ulaştıktan sonra,
denizbuzunun kıyısını izleyerek Svalbard (Spitsbergen) Takımadalarına
varıncaya değin doğuya doğru ilerledi. Asya’ya kuzeydoğudan geçişi sağlayacak bir geçit aramış olan Felemenkli denizci Willem Barents’in (1550-97) daha önce dolaştığı bölgede yeni yerler keşfettikten sonra İngiltere’ye döndü.
Bir yıl sonra gene Moskova Kumpanyasından, bu kez Barents Denizinin doğusundaki Novaya Zemlya Takımadaları ile Svalbard arasında bir Kuzeydoğu Geçidi arama görevi alarak yeniden denize açıldı. Ama buzlar ilerlemesini engelleyince seferi yarıda keserek ülkesine döndü.
Hudson İngiltere’ye dönüşünden kısa süre sonra, Hollanda Doğu Hindistan Kumpanyası’yla yaptığı anlaşma gereğince üçüncü kuzeydoğu seferine çıkmak üzere Amsterdam’a gitti. Amsterdam’da bulunduğu sırada, Kuzey Amerika’dan Büyük Okyanusa geçişi sağlayan iki ayrı geçit olduğuna ilişkin haberler duydu. Bunlardan birinin yaklaşık 62° kuzey enleminde bulunduğu söyleniyordu; bu geçit İngiliz kâşif Kaptan George Weymouth’un 1602’de çıktığı seferin seyir defterinde anlatılıyordu. 40° kuzey enlemine yakın olduğu söylenen ikinci geçidin varlığını ise İngiliz asker, kâşif ve kolonici Kaptan John Smith, Virginia’dan yeni bildirmişti. Bu haberler Hudson’ın ilgisini çektiyse de, kuzeydoğuya yapacağı yolculuğun başarısızlıkla sonuçlanması durumunda doğrudan Hollanda’ya dönme konusunda kumpanya yöneticileriyle anlaştı.
Hudson 6 Nisan 1609 günü “Half Moon” (Yarım Ay) adlı bir gemiyle Hollanda’dan denize açıldı. Rüzgâr ve fırtına yüzünden yolculuğunu yarıda kesmek zorunda kalınca, kumpanya yöneticileriyle anlaşmasını çiğneyerek mürettebatına Kuzeybatı Geçidini aramak için yola devam etmeyi önerdi. Mürettebat öneriyi kabul etti. Hudson Atlas Okyanusu kıyılarında seyrederken, Floransalı denizci Giovanni da Verrazano’nun 1524’te keşfettiği ve sonradan Hudson Irmağı adını alacak büyük ırmağa girdi. Bugün New York eyaletindeki Albany kentinin bulunduğu bölgeye kadar yaklaşık 240 km ilerledikten sonra, ırmağın Büyük Okyanusa geçişi sağlamadığı sonucuna vararak Hollanda’ya dönmeye karar verdi.
Dönüş yolculuğu sırasında İngiltere’nin Dartmouth limanına uğradı. Burada İngiliz yetkililer ona ve gemisindeki İngiliz mürettebata yabancı ülkeler adına yeni keşif gezilerine çıkmaktan vazgeçmelerini emrettiler. Ama Hudson’ın seyir defteri ve tuttuğu notlar Hollanda’ya gönderildi, yaptığı keşifler kısa sürede bu ülkede de öğrenildi.
Hudson bundan sonra, Kaptan Weymouth’a dayanarak varlığı öne sürülen geçidi aramak için Amerika’ya yeni bir sefer düzenlemek üzere hazırlıklara başladı. Weymouth seyir defterinde, gelgit nedeniyle suların her çekilişinde büyük bir su baskınına uğrayan bir geçitten (bugün Hudson Boğazı) söz ediyor, bu ise boğazın ötesinde büyük bir su kütlesi bulunduğunu düşündürüyordu. Hudson bunun Büyük Okyanus olduğundan emindi. İngiliz Doğu Hindistan Kumpanyası, sefer masraflarını karşılaması için ona 300 sterlinlik bir yardımda bulunmayı kabul etti. Moskova Kumpanyasından da buna yakın bir yardım aldığı sanılan Hudson’a mali destek sağlayanlar arasında beş soylu ile 13 tüccar da vardı.
Hudson Körfezine yolculuk.
17 Nisan 1610’da “Discovery” adlı 55 tonluk bir gemiyle Londra’dan yelken açan Hudson, İzlanda’da kısa bir mola verdikten sonra Kuzey Amerika’ya doğru ilerlemeye başladı. Hudson Boğazından geçip Hudson Körfezine girdikten sonra batıya doğru gitmek yerine, körfezin doğu kıyısını izleyerek güneye yöneldi. Sonunda Hudson Körfezinin güney ucundaki James Koyuna vardıysa da buradan Büyük Okyanusa çıkışı sağlayacak herhangi bir geçidin olmadığını görüp kış bastırıncaya değin bölgede dolaştı.
Çok geçmeden, sert iklim koşullan nedeniyle hareket edemez duruma gelen gemide mahsur kalan mürettebat arasında hoşnutsuzluk baş göstermeye başladı. Soğuktan ve yiyecek kıtlığından kaynaklanan sorunların yanı sıra, Hudson’ın kayırdığı kişilere gizlice yiyecek sağladığına ilişkin söylentiler gerginliği daha da artırdı. Sonunda tayfalar, Hudson’ın görevden aldığı ikinci kaptan Robert Juet önderliğinde ayaklandılar; dönüş yolculuğunun başlamasının hemen ardından Hudson’ı ve aralarında oğlunun da bulunduğu sekiz kişiyi yakalayıp küçük bir sandala bindirerek Hudson Körfezinde denize bıraktılar (22 Haziran 1611). Ayaklanmanın elebaşılarının ve mürettebattan çok sayıda kişinin Eskimolarla çıkan bir çatışmada ölmesine karşın, geride kalanlar “Discovery”yi İngiltere’ye döndürmeyi başardılar. 1631-32 yıllarında Hudson Körfezi dolaylarında dolaşan bir kâşif, kazazedelerin yaptığı sanılan bir kulübenin kalıntılarına rastladıysa da Hudson’la yanındakilerden bir daha haber alınamadı.
Hudson’ın Verrazano, Davis ve Barents’in keşfettikleri bölgelerde yaptığı yeni keşifler coğrafya bilgisinin zenginleşmesine önemli katkılarda bulunmuştur. Bu keşifler ayrıca Felemenklilerin Hudson Irmağı çevresindeki bölgeyi kolonileştirmelerine, İngilizlerin ise Kanada’nın büyük bölümü üzerinde hak iddia etmelerine ortam hazırlamıştır.
Hudson’dan bir daha haber alınmadı. Gemi mürettebatından sağ olarak İngiltere’ye varmayı başaranlar, suçlu olduklarının anlaşılmasından sonra tutuklandılar. Ölümünden sonra Hudson’un adı verilen Hudson Nehri’nin, Hudson Boğazı’nın ve Hudson Körfezi’nin varlığı, kendinden önceki denizciler tarafından biliniyordu.
FACEBOOK YORUMLAR