Gramofonun
Nevşehir'de yaşayan Hüseyin İnce, günümüzde de hala dinlenen ilk müzik çalar kutusu olan gramofonun, çocukluğundan bu yana koleksiyonunu yapıyor 60 yıldan bu yana gramofon ve taş plak toplayan İnce, bir odasını koleksiyonunu yaptığı malzemelere ayırdığı evinde, günün her saatinde müzik dinlediği için çevresinde "gramofon dede" olarak anılıyor İnce: "400'e yakın plak ve 15 gramofonum var. Plak bulabilmek için hala köy köy geziyorum. Evimden her gün plakların o güzel sesi yükseliyor"
Nevşehir'in Derinkuyu ilçesinde yaşayan 78 yaşındaki Hüseyin İnce, çocukluğundan beri koleksiyonunu yaptığı gramofonlar ve taş plaklardan yükselen "büyülü" sesten vazgeçemiyor.
60 yılı aşkın süredir karşılaştığı çalışır durumdaki gramofon ve plakları alarak koleksiyon yapan İnce, sahip olduğu 15 gramofon ve 400'e yakın taş plaktan yükselen sesi dinlemeye devam ediyor.
Müzeyyen Senar, Zeki Müren, Refik Başaran, Safiye Ayla başta olmak üzere yerli ve yabancı sanatçıların taş plaklarını özenle koruyan İnce, gezdiği şehirlerde antika malzemelerin bulunduğu iş yerlerini ziyaret ederek arşivine yenilerini eklemeye gayret ediyor.
İnce, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Çocukluğumdan beri müziği seviyorum. Yeni çıkan cihazlarla muhatap olamıyorum. Bir tane plak bile bulsam çok mutlu oluyorum." diye konuştu.
Eski plakların kendisini maziye götürdüğünü aktaran İnce, müzik dinleme aletlerinin, teknolojiyle birlikte gelişmesiyle çalışır durumda gramofon ve plak bulmakta zorlandığını, bulunduğu çevrede uzun süre köy köy gezerek sağlam plak aradığını anlattı.
- "Gramofon dede" olarak anılıyor
Evinin bir odasını koleksiyonu için ayırdığını belirten İnce, günün neredeyse her saati plak dinlediğini, bu nedenle dostları ve yakınlarının kendisini "Gramofon dede" olarak andığını dile getirdi.
Son dönemde sağlam durumda bulduğu taş plakları 100 lira ile bin lira arasında değişen fiyatlara alabildiğini, gramofon fiyatlarının ise en az bin 500 lira olduğunu söyleyen İnce, şöyle konuştu:
"Birisi bana taş plak getirse, mesela Refik Başaran'ın, istediği parayı gücüm nispetinde veririm. Torunlarıma bırakabileceğim en neşeli miras bu. Çocuklarım ve torunlarım da benden etkilenerek gramofonlara ilgi duymaya başladı. 60 yıldır gördüğüm temiz ve sağlam gramofon ve taş plakları topluyorum. Plakları genelde İstanbul ve Ankara'dan, gramofonları ise Hollanda'da yaşayan torunlarım aracılığıyla yurt dışından topladım. Çalışır durumda olan 400'e yakın plak ve 15 gramofonum var. Plak bulabilmek için hala köy köy geziyorum. Evimden her gün plakların o güzel sesi yükseliyor. Beni tanıyanlar 'Gramofon dede' diyor. Herkesin kendine göre bir mazisi var, tüm plaklarımı seviyorum ve hiçbirinden vazgeçemem. Bir kişi gramofonu bir kere dinlese bana göre bir daha ayrılamaz."
İnce, gözü gibi baktığı gramofonlarının bir parçası arızalandığında tamiratının zor olduğuna işaret ederek, böyle bir durumla karşılaştığında yarım asrı aşkın süredir dostluk kurduğu İstanbul'daki gramofon ustalarını ziyaret ettiğini sözlerine ekledi.
FACEBOOK YORUMLAR