GRAFİKLİ - "Doğalgazda deposu olan rahat"
Rusya ile Türkiye arasında yaşanan gerginliğin ardından doğalgaz depolama tesislerinin önemi yeniden gündeme geldi. Brookings Enstitüsü Enerji Güvenliği İnisiyatifi Direktörü Boersma "Depolama tesislerine sahip olan ülkeler daha rahat olabilirler".
Brookings Enstitüsü Enerji Güvenliği İnisiyatifi Direktörü Dr. Tim Boersma, AA muhabirine, doğalgaz depolama tesislerinin olası gaz kesintilerinde öneminin ortaya çıktığını belirterek, "Depolama tesislerine sahip olan ülkeler daha rahat olabilirler. Doğalgaz depolama tesisleri, doğalgaz fiyatlandırma işlemleri sırasında bulunduğu ülkeye yeteri kadar seçeneği de beraberinde getirir" dedi .
Türkiye’de ilk yer altı doğalgaz depolama tesisi olan Silivri, TPAO tarafından işletiliyor ve tesisin depolama kapasitesi 2,6 milyar metreküp civarında bulunuyor. Türkiye’nin ikinci tesisi olacak Tuz Gölü Doğalgaz Depolama Tesisi de 2016 itibarıyla kullanıma açılacak ve ilk etapta kapasitesi 500 milyon metreküp olacak. Tesisin 2019 yılında devreye alınacak 500 milyon metreküplük ikinci kısımıyla toplamda kapasitesinin 1 milyar metreküpe ulaşması bekleniyor.
-Tarsus'ta büyük yatırım
Rusya gerginliği ortaya çıkmadan ekim ayında eski Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin, enerji güvenliğinin sağlanması için Tarsus’ta 10 milyar liralık gaz depolama yatırımının stratejik teşvik kapsamına alındığını açıklamasının ardından, söz konusu proje krizin ardından hız kazandı. Toplamda 10,5 milyar liralık yatırım teşvik belgesi düzenlenen iki depolama tesisiyle Tarsus civarında 4 milyar metreküp depolama kapasitesi hedeflendi. Yatırımlardan biri yaklaşık 7 milyar lira, diğeri de 3 milyar 500 milyon lira tutarında ve depolama tesislerinin ikisi de Tarsus’ta Bendis Enerji tarafından kurulacak.
Enerji ve Tabii kaynaklar Bakanlığı, ayrıca her yıl ithal edilen doğalgazın yaklaşık yüzde 10’luk miktarının 5 yıl içerisinde Türkiye’de depolanması için projeler geliştiriyor. Doğalgaza erişim için kaynak ülkelerle doğrudan bağlantı kuramayan ve transit ülkeler kullanan Avrupa ülkeleri için doğalgaz depolama tesisleri ayrı bir önem taşıyor.
- Tesisler Avrupa'da ihtiyacın yüzde 25-30'unu karşılıyor
Doğalgaza erişim için kaynak ülkelerle doğrudan bağlantı kuramayan ve transit ülkeler kullanan Avrupa ülkeleri için doğalgaz depolama tesisleri ayrı bir önem taşıyor.
Doğalgaz depolama sistem operatörleri, LNG terminal operatörleri ve doğalgaz iletim sistemi işletmecilerinin oluşturduğu Avrupa Gaz Altyapıları Kurumu verilerine göre, Ukrayna’nın 13 tesisle yaklaşık 32 milyar metreküplük (bcm) doğalgaz depolama kapasitesi bulunurken, aralık sonu itibarıyla bu kapasitenin yüzde 50'si kullanılıyor. Düşük kapasiteli birçok depolama tesisine sahip olan Almanya 47 aktif tesis ile dikkati çekerken, tesis sayısı 10 olan İtalya, 12 tane daha kurmayı planlıyor.
Almanya 22 bcm, İtalya 16 bcm, Fransa 12 bcm, Hollanda 10 bcm, Macaristan 6 bcm, Avusturya 5 bcm, Birleşik Krallık 4 bcm, Slovakya ve Çek Cumhuriyeti 3'er bcm, Polonya, Letonya ve İspanya 2,5'er bcm, Danimarka da 1 bcm'lik depolama kapasitesine sahip.
Geçen yıl 77 bcm doğalgaz tüketen Almanya, bunun yaklaşık yüzde 30’unu karşılayabilecek depolama kapasitesine sahipken, bu oran 40 bcm tüketimi olan Hollanda için yüzde 25 civarında seyrediyor. AB üyesi ülkeler tüketimlerinin ortalama yüzde 25-30’unu karşılayabilecek doğalgaz depolama kapasitesine sahip.
AB üyesi ülkelerin toplam depoladığı gaz miktarı 20 Aralık itibarıyla 67 bcm ve bu miktar toplam depolama kapasitesinin yüzde 70’ine denk geliyor. Toplam doğalgaz tüketimi geçen yıl 407 bcm olan AB, 83 bcm depolama kapasitesi ile bu ihtiyacın yüzde 22’sini karşılayabiliyor.
- Depolamanın önemi
Doğalgazda arz güvenliğini sağlamak ve tüketimin yüksek olduğu dönemlerde artan talebi karşılamak amacıyla yer altı ve yer üstü tesislerde saklanması, doğalgaz depolama işlemi olarak adlandırılıyor. Yer üstünde yapılan depolama sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) tanklarında gerçekleştirilirken, yer altı depolamaları ise hidrokarbon rezervuarlarında ve tuz mağaralarında gerçekleştiriliyor.
Dünya genelinde depolama faaliyetlerinin yüzde 70’e yakını tükenmiş petrol ve doğalgaz sahalarında yapılırken, yüzde 30'u da terk edilmiş maden sahaları ve tuz sahalarında gerçekleştiriliyor.
FACEBOOK YORUMLAR