Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu: (1)
"Almanya'da bir gazeteci, 'Sizin ülkenize gelen her turist tutuklanıyormuş, o yüzden gelmeye korkuyoruz' diyor. Ben de bunun zırva olduğunu söyledim. Bunun İngilizcesi, başka bir kelime. Vay efendim bunu kelime kelime çevirip ondan sonra da 'Bakan şöyle dedi'. Ben buna zırva demeyeceğim de ne diyeceğim?" "Bizim dünyanın başka bir yeriyle de problemimiz yok. Niye olsun ki problemimiz? Durup dururken bir ülkeyle, milletle, toplulukla niye kavga edelim? Ne faydası var bize? Ama bizimle problemi olanlara karşı da biz eğilmeyiz, bükülmeyiz, dik durmasını biliriz ve hiçbir zaman da eğilmeyeceğiz, bükülmeyeceğiz. Teslim de olmayacağız" "İçimden daha fazla şey söylemek geliyor da terbiyemiz müsaade etmiyor. Yaptığımız görevin sorumluluğu da var. Tabii Hollanda'dan çok içimizdeki Hollandalıları da görüyoruz"
Bakan Çavuşoğlu, Çanakkale Valisi Orhan Tavlı'yı ziyaretinde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin çok yönlü bir dış politika izlediğini belirterek, Türkiye'nin Avrupa ile bir problemi olmadığını ifade etti.
Çavuşoğlu, "Ama görüyoruz ki Avrupa'nın Türkiye ile problemi var. Bizim dünyanın başka bir yeriyle de problemimiz yok. Niye olsun ki problemimiz? Durup dururken bir ülkeyle, milletle, toplulukla niye kavga edelim? Ne faydası var bize? Ama bizimle problemi olanlara karşı da biz eğilmeyiz, bükülmeyiz, dik durmasını biliriz ve hiçbir zaman da eğilmeyeceğiz, bükülmeyeceğiz. Teslim de olmayacağız." diye konuştu.
Avrupa'nın emir vermeye ve bu emri Türkiye'nin hemen yerine getirmesine ve istedikleri karaları almasına alıştığını belirten Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Onlar karar verecek, Türkiye onların buyruğunda gidecek. Geçti o günler. Bizi eşit bir ortak gibi görmek durumundalar ve görecekler de anlayacaklar da. Anlamaya başladılar, hazmedemiyorlar ama hazmetme kapasitelerini genişletsinler. Çünkü Türkiye, daha da büyüyecek. Yani bugünkü Türkiye'yi hazmetmekte zorlanıyorsunuz ama böyle giderse yarınki Türkiye'yi böyle giderse hazmetmekte daha da zorlanacaksınız. Şimdiden daha geniş olmaya başlayın, hazır olun. Türkiye'yi, Türk milletini durduramazsınız, bize zincir vuramazsınız ama bizle dost olana biz de dost oluruz."
- "Avrupa, Orta Çağ Dönemi'ne gitmeye başladı"
Bakan Çavuşoğlu, dünyanın her geçen gün çok değiştiğini, sorunların, ekonomik krizlerin yaşandığını, ülkelerin ve bankaların battığını, çok ciddi sosyal problemlerin de yaşandığını vurgulayarak, konuşmasına şöyle devam etti:
"Göç krizi var mı? Evet, var. Dış politikası başarılı mı? Hayır, değil. Genişleme politikası başarılı mı? Hayır, değil. Entegrasyon politikası bitti, kendileri de itiraf ediyorlar. Peki en büyük tehlike ne? Irkçılık ve yabancı düşmanlığı. İslam karşıtlığı, kendisinden olmayan herkese nefretle yaklaşma. Artık bu düşünce, eyleme dönüşmeye başladı ve fiziki saldırı. Avrupa nereye gidiyor? Avrupa, Orta Çağ Dönemi'ne gitmeye başladı. Avrupa, 2. Dünya Savaşı öncesine gitmeye başladı. Avrupa'yı hep uyarıyorduk, 'Bu Avrupa'nın gidişi iyi değil. Bu ırkçı adımlara karşı sağlam duralım, Avrupa'nın değerlerini hatırlatalım. Bu değerler, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'yı birleştiren değerlerdir. Ekonomik iş birliği, insan hakları, demokrasi, hukuk gibi değerler. Şu anda Avrupa'da hepsi ayaklar altında. İki yüzlülük had safhada. Avrupa Birliği ve Avrupa ülkelerinin bazıları Hollanda'nın yaptığının kabul edilemez olduğunu söylediği halde açıklamalarında Hollanda'ya destek verdi. Niye? Dayanışma. Ne dayanışması? Batı Avrupa dayanışması, Hristiyan dayanışması."
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, eğer standart bir değer varsa, yanlışı yapan kişinin ona göre değerlendirilmesi gerektiğine işaret ederek, "Bunun Türkiye'de olduğunu düşünün, şu anda tüm dünya ayakta olmaz mıydı? Veya başka bir ülkede olduğunu düşünün, tüm dünya ayakta olmaz mıydı? Rusya'da oldu, tüm dünya ayakta olmaz mıydı? Peki Avrupa yapınca biz nasıl meşru oluyoruz? Bunu meşru gösterdiğin zaman, ben sana nasıl saygı duyacağım? Yarın sen bana demokrasi konusunda nasıl ders vereceksin? Ben bunu senin yüzüne vurmayacak mıyım? Diyorlar ki 'Sizin bakan konuşunca sert konuşuyor'. Yani içimden daha fazla şey söylemek geliyor da terbiyemiz müsaade etmiyor. Yaptığımız görevin sorumluluğu da var. Tabii Hollanda'dan çok içimizdeki Hollandalıları da görüyoruz." ifadelerini kullandı.
- "Avrupa'nın eski fabrika ayarlarına dönmesi lazım"
Almanya'da düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin kendisine çeşitli sorular yönelttiğini aktaran Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Almanya'da bir gazeteci, 'Sizin ülkenize gelen her turist tutuklanıyormuş, o yüzden gelmeye korkuyoruz' diyor. Ben de bunun 'zırva' olduğunu söyledim. Bunun İngilizcesi, başka bir kelime. Vay efendim bunu kelime kelime çevirip, ondan sonra da 'Bakan şöyle dedi'. Ben buna zırva demeyeceğim de ne diyeceğim? Bir gazeteci çıkıp, 'Sizin ülkenize gelen her turist tutuklanıyormuş' derse ne diyeceğim? Yani bir gazeteci, önce dürüst olmalı. Bugün Avrupa'daki gazeteciler, dürüst değil. Çünkü onları da yönlendiren siyasetçilerdir, derin devlettir. Bugün Almanya'daki gazetelerin hepsi, yüzde 100'ü, bu sistemin kontrolündedir. Bunu bilerek söylüyorum, çok iddialı bir şekilde söylüyorum. Alman arkadaşlarımızla görüştüğümüz zaman onların da yüzüne söylüyorum. Hiç de bir şey söylemiyorlar. Avrupa'nın kendisini tekrar gözden geçirip, tekrar eski fabrika ayarlarına dönmesi lazım. 2. Dünya Savaşı sonrası fabrika ayarlarına dönmesi lazım. Çünkü bu Avrupa'nın gidişi, felaket ve maalesef endişe verici."
"Avrupa, Türkiye'deki referandum konusunda taraf tutuyor" diyen Çavuşoğlu, bugüne kadar Türkiye'nin hiç taraf tutmadığını fakat Avrupa'nın tutması halinde Türkiye'nin de taraf tutmaya başlayacağını bildirdi.
Bakan Çavuşoğlu, "Sen orada yurt dışında yaşayan Türkler'in etkin olacağını düşünüyorsan, hiç kusura bakma, ters teper. Ama bizim herhangi bir taraf tutmamız durumunda, oradaki Türklerin nasıl oy vereceğini de onlar iyi tahmin eder. Biz bunu doğru bulmuyoruz. Bugüne kadar hiç müdahale etmedik. Biz, 15 senedir iktidardayız, bunun imasını bile yapmıyoruz. Başka ülkelerin iç siyasetlerine karışmayı doğru bulmuyoruz. Onlar, bizim iç siyasetimize karışmaya başlarlarsa biz de karışırız. Yani onların anladığı dilden konuşmasını biliriz. Bununla da kalmayız ama bu doğru bir şey olmaz." değerlendirmesinde bulundu.
(Sürecek)
FACEBOOK YORUMLAR