Cumhurbaşkanı Erdoğan canlı yayında
Cumhurbaşkanı Erdoğan: (2) "Hollanda diyor ki oradaki beyefendi, 'bu ülkenin patronu biziz' diyor. Altına da bu fakirin resmini koymuş, üstüne de çarpı işareti... Ya ben patron değilim zaten. Benim ülkemin patronu millettir, millet ey Rutte. Sen daha demokrasiyi anlamamışsın, bence demokrasiyi öğren. Hiçbir başbakan, patron olamaz. O ülkelerin patronu, demokrasilerde millettir. Bir defa 'patron benim' demek, milletine saygısızlıktır. Zaten bunlarda saygı yok ki ve biz bu ülkede hiçbir zaman patron olmadık, biz bu ülkede efendi de olmadık" "Hollanda'daki olayda, bırakın siz merkezi yönetimi, belediye, belediye... Belediye birkaç saat içerisinde oturuyor, olağanüstü hal ilan ediyor. Niye? Benim Bakanımı oradan itfaiye aracıyla mı götürecek? Gelip makaslarla aracın kapılarını kesip öyle mi dışarı çıkaracak? Sınır dışı nasıl edecek? Ya bir bayan be, hani siz kadın haklarından bahsediyordunuz ya? Ve bu bayan Türkiye Cumhuriyeti'nin Bakanı, kendi toprağına girecek, diplomatik araç içerisinde, başkonsolosluk binasına girecek. Kendi başkonsolosluk binasına girmesine müsaade etmiyorsun, içeriden başkonsolosun çıkmasına müsaade etmiyorsun" "Türkiye'de olağanüstü hal ilan ediyoruz biz darbe sebebiyle, Avrupa, hepsi ayakta. Kim geldiyse Türkiye'ye, güya bizi ziyaret ediyordu, ziyaret ederken de 'Bu olağanüstü hal ilanını ne zaman kaldıracaksınız?' Sordukları soru bu. Biz ne zaman darbe girişimini neticeye kavuşturursak o zaman"
Erdoğan, Mabeyn Köşkü'nde gerçekleştirilen A Haber ve Atv ortak yayınında Salih Nayman ve Banu El'in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde cumhurbaşkanının görev süresinin 5 yıl olduğunu ve ancak iki kez seçilebildiğini anlatarak, şu andaki mevcut cumhurbaşkanının süresi dolana kadar iş başında olduğunu ve süresi dolduktan sonra ise iki kez daha aday olma şansının bulunduğunu söyledi.
"İlk kez aday olduğunda, eğer aday yaparlarsa ne ala. Tabloyu milletim nasıl takdir ederse neticesi o olacaktır. Ama ondan sonra gelişmeleri yine milletim takdir edecektir." diyen Erdoğan, "Bugün bir şey oldu. Bu Hollanda hadiseleri sebebiyle ona geleceğim. Hollanda diyor ki oradaki beyefendi, 'Bu ülkenin patronu biziz.' Altına da bu fakirin resmini koymuş, üzerine de çarpı işareti... Ben patron değilim zaten. Benim ülkemin patronu millettir, millet ey Rutte. Sen daha demokrasiyi anlamamışsın. Bence demokrasiyi öğren. Hiçbir başbakan patron olamaz. O ülkelerin patronu demokrasilerde millettir. Bir defa 'patron benim' demek, milletine saygısızlıktır. Zaten bunlarda saygı yok ki. Biz bu ülkede hiçbir zaman patron olmadık. Biz bu ülkede efendi de olmadık. Biz hep kuruluşumuzdan bu yana meydanlarda şunu söylemişizdir; 'Biz millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geliyoruz.' demişizdir. Rutte, bunu öğren." diye konuştu.
- "Yeni sistemde başbakan yok"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun değişikliği eleştirirken dile getirdiği "Başbakan ile Cumhurbaşkanı ayrı partilerden olursa, ne olur?" sözlerinin hatırlatılması üzerine, "Oraya şöyle bir açıklama getirmemiz lazım. Hani diyorum ya dersini çalışmamış. Burada da hala bu dersi çalışmadığı çok net ortada. Bir defa başbakanlık, cumhurbaşkanlığı... Peki niye başkan yardımcılığını anlatıyorsun? Bir de onu anlatıyor. Bir defa başbakanlık, cumhurbaşkanlığı birleştiriliyor, sadece cumhurbaşkanı oluyor." dedi.
Yeni sistemde artık başbakan olmayacağını, cumhurbaşkanın altında bir veya iki tane başkan yardımcısıyla bakanlar olacağını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu bakanlar da malum, dışarıdan atama ağırlıklı olarak burada söz konusu. Eğer parlamentodan atayacak olursak, o kişinin parlamentodaki milletvekilliği düşecek. Böyle bir durum söz konusu burada. Buradan ana muhalefetin başındaki zata ve ona gönül veren kardeşlerime, vatandaşlarıma sesleniyorum. Bakın artık başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı bu sistemde yok. Burada sadece cumhurbaşkanlığı var. Bu neyi getiriyor? Bu bir defa insicamı getiriyor. Çok başlılık, çok seslilik özellikle yönetimde çok tehlikelidir. Burada bu yok, bu kalkacak. Sadece cumhurbaşkanıyla beraber diyelim bir veya iki yardımcısı ve yeteri sayıda, nasıl takdir ederse orada da bakanları olacak, kabineyi o şekilde oluşturmuş olacak. Burada tabii şu anda dinlediğimiz tablo, gerçekten bir ana muhalefet partisinin başkanının ağzından duymayı hiç arzu etmediğimiz bir şeydi. Ne yazık ki bunu da bize tekrar tekrar, yaptığı yanlışlardan bir tanesinde böyle bir halk oylaması arifesinde sağ olsun yaşattı. Bu da tabii isabetli oldu aslında. Bu kişi çok farklı bir şey yapmış. Şu çalışmalar esnasında yatıp kalkıp bunlar şunu söylediler; 'tek adam da tek adam.' Hep buradan girdiler. Takip ettiniz. Eğer bu ülkede tek adam varsa sensin ya. 7 seçim kaybettin, 7 seçim kaybettiğin halde, partisinin kongrelerini kastediyorum ve kendi seçimlerini kastediyorum. Kongreleri öyle veya böyle, alavere dalavere işin başında duruyor ama millete gittiği zaman, seçimde böyle bir şey yapamıyor. Ve 7 seçimi de ne yaptı? Millet nezdinde kaybetti ama yine hala partisinin başında. Batı'da bir seçim kaybettiği zaman, bilemedin iki seçim kaybettiği zaman bir kişi partinin başında durmuyor. Hemen istifa edip çekiliyor ve yerine bir başkası geliyor. Çok başarılı tanıdığım siyasetçiler bile, bir seçim kaybetmiş ve çekilmiştir. Böyle liderler tanıdım ama bu kişiyi anlamak mümkün değil."
- "Şimdi milletin adamlığı var"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda cumhurbaşkanının sadece vatana ihanetten yargılanabildiğini aktararak, "Ama vatana ihanet dışında bir sorumsuzluk söz konusudur." bilgisini verdi.
Erdoğan, şu anda sadece vatana ihanetten Yüce Divana gidilirken, bu defa cumhurbaşkanının işlenilen her suçta, bunun parlamentoda belli oranlara ulaşarak, salt çoğunlukla Mecliste gündeme getirilebildiğini ifade etti.
Bunun ardından da 5'te 3 ile bir soruşturma açılabildiğini ancak 3'te 2 çoğunlukla da Yüce Divana gönderebildiğini anlatan Erdoğan, "Her işlem ona sorumluluk yüklüyor. Böyle bir sürecin içerisinde cumhurbaşkanı. Şu andaki mevcut durumdan, cumhurbaşkanı yeni süreçte çok daha sıkıntılı bir, sorumluluk noktasında söylüyorum bunu, bir sürecin içine giriyor. Böyle bir süreç başlıyor. Onun için öyle zannettiği gibi tek adamlık mek adamlık öyle bir şey yok. Şimdi milletin adamlığı var. Eğer millet sahipleniyorsa eyvallah, millet sahiplenmiyorsa, sen de millete layık olamıyorsan kolay kolay o makamda kalamazsın. Hukukun içerisinde, anayasa ve yasalar çerçevesinde Yüce Divan her an bu noktada açık ve oradaki salt çoğunluk, beşte üç ve üçte iki bu noktada Demokles'in kılıcı gibi başındadır." ifadelerini kullandı.
Öte yandan, cumhurbaşkanının hükümeti kurmak suretiyle, sadece kendisine karşı sorumlu başkan yardımcısı veya iki yardımcı, bunun yanında bakanları atama yetkisi bulunduğunu dile getiren Erdoğan, "Bunlar da tabii kendisi açısından bir rahatlık getirecek. Eğer parlamentodan böyle birisini almak istiyorsa, alması halinde o kişinin de parlamentodaki milletvekilliği düşecektir. Böyle bir durum söz konusudur." değerlendirmesini yaptı.
- "OHAL yetkisi cumhurbaşkanına verilecek, sıkı yönetim uygulaması kaldırılacak"
Başka önemli bir meselenin de şu anda hala Bakanlar Kurulunun yetkisi dahilinde olan OHAL yetkisinin, yeni sistemde cumhurbaşkanına verildiğini ancak sıkıyönetim uygulamasının kaldırıldığını belirten Erdoğan, şunları söyledi:
"Şimdi bakın Türkiye'de biz OHAL ilan ettik. Niye ilan ettik OHAL'i? Bir darbe olayıyla karşı karşıya kalan, 15 Temmuz darbe girişimiyle karşı karşıya kalan ve 249 şehit veren, 2 bin 193 gazisi olan ülkemizde biz niye olağanüstü hal ilan ettik? Çünkü bu FETÖ terör örgütünü, Silahlı Kuvvetlerimizin imkanlarını kullanarak, milletimin ödediği vergilerle alınmış uçakları, helikopterleri, her türlü tankı, topu vesaireyi kullanmak suretiyle bunlar ne yaptılar? Milletimin üzerine geldiler. Ve bütün bunlara karşı, bunlar kimler tarafından idare ediliyor, hangi merkez tarafından idare ediliyor, bizim tüm bunları ne yapmamız lazım dı? Meydana çıkarmamız lazımdı. Bu öyle ağır aksak gitmek suretiyle olmaz. Mevcut yasayla da olmazdı. Ne yapmamız lazımdı? Dedik ki 'Olağanüstü hal ilan edeceğiz.' Olağanüstü hal ilan ettik ve olağanüstü hali ilan etmek suretiyle... Dün akşamki olayda, Hollanda'daki olayda bırakın siz merkezi yönetimi, belediye, belediye, birkaç saat içerisinde oturuyor, olağanüstü hal ilan ediyor. Niye? Benim bakanımı oradan itfaiye aracıyla mı götürecek, gelip makaslarla aracın kapılarını kesip öyle mi dışarı çıkaracak? Sınır dışı nasıl edecek? Ya bir bayan be. Hani siz kadın haklarından bahsediyordunuz? Ve bu bayan Türkiye Cumhuriyetinin bakanı, kendi toprağına girecek ve diplomatik araç içerisinde. Başkonsolosluk binasına girecek. Kendi başkonsolosluk binasına girmesine müsaade etmiyorsun. İçeriden başkonsolosun çıkmasına müsaade etmiyorsun. Bütün bunların önünü açmak için ne yapıyor? Olağanüstü hal ilan ediyor. İki saat içerisinde ve hala Avrupa Birliğinden, dünyada Helsinki hikayeleri var bizim ülkemizde. Bunların hiçbirinden bir ses çıkıyor mu? Yok. Ama Türkiye'de olağanüstü hal ilan ediyoruz biz darbe sebebiyle, Avrupa, hepsi ayakta. Kim geldiyse Türkiye'ye, güya bizi ziyaret ediyordu, ziyaret ederken de 'Bu olağanüstü hal ilanını ne zaman kaldıracaksınız?' Sordukları soru bu. Biz ne zaman darbe girişimini neticeye kavuşturursak o zaman."
(Sürecek)
FACEBOOK YORUMLAR