CHP Genel Başkan Yardımcısı Böke:
"80 milyonun isterse 'Evet', isterse 'Hayır' diyebildiği, farklılıklarını konuşabildiği ama 80 milyonun birlikte yaşadığı ve itibarını diplomasiyle korumayı kendine görev edinen bir Türkiye anlayışını yerleştirmek için 'Hayır' diyoruz" "Bu pazar günü Boğaziçi Üniversitesinde gençlerin düzenlediği bir liderler zirvesine bir davet almıştım. Ancak okul yönetiminin buna izin vermediği haberi iletildi" "Bugün bizi susturmaya çalışan herkese şunu anımsatmamız gerekiyor; gün gelecek, bu aydınlıklar bu 'Hayır' diyenlerle ve birbirleriyle konuşabilenlerle kurulacak. Bizi susturmanın mümkün olmadığını biliyorlar zaten"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, "80 milyonun isterse 'Evet', isterse 'Hayır' diyebildiği, farklılıklarını konuşabildiği ama 80 milyonun birlikte yaşadığı ve itibarını diplomasiyle korumayı kendine görev edinen bir Türkiye anlayışını yerleştirmek için 'Hayır' diyoruz." dedi.
Böke, partisinin Bursa İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'de bu dönemin herkes için çok yoğun olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin karşısına hiç gerek olmayan biçimde bir anayasa değişikliği teklifinin getirildiğini ileri süren Böke, "Türkiye'nin bunca sorununu çözmek yerine kendisi bir sorun haline gelmiş olan iktidarın bu iktidar hırsını devam ettirmek için ortaya çıkardığı bu durum, bizlerin daha çok konuşmasını, birbirine daha çok anlatmasını gerektiren bir tablo ortaya çıkardı." diye konuştu.
- "Memleket meselesi"
Böke, 16 Nisan'da sandığa giderken memleket meselesine dair herkesin görüşünün sorulduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:
"Soru çok açıklıkla şu; 'Bugün yaşıyor olduğumuz baskıcı, tehditkar, korku üzerine inşa edilmiş, birbirini yok sayan, kutuplaşmış, bölünmüş bir Türkiye düzeninin devam etmesini istiyor musunuz?' Yoksa aydınlık, özgürlük, tehdit etmek zorunda olmayan, birlikte yaşayan, bölünmeyen, birlikten güç doğuran yeni bir aydınlık Türkiye hikayesi mi yazmak istiyorsunuz? Bizler bu sandıkta sorulan sorunun, bir partinin iktidar meselesi olmadığını, bu sandıkta hepimize, 80 milyona sorulan sorunun bir memleket meselesi sorusu olduğunu açıklıkla görüyor ve bu açıklıkla ifade ediyor ve anlatıyoruz. Şunu görüyoruz ki biz anlattıkça 80 milyon da burada hayırlı bir iş yapılması gerektiğine ve hayırların çoğaltılması gerektiğine, memleket için birlikte yaşamak için yeniden güçlü bir Türkiye için ve en önemlisi aydınlık yarınlar için 'Hayır' denilmesi gerektiğinde birleşiyor. Ancak hayırlar çoğaldıkça kendi anlatacak hikayesi olmayanlar, korku salmaya, tehdit etmeye ve bu da işe yaramayınca mağduriyet yaratmaya kendini mahkum hissediyor."
- Hollanda ile yaşanan kriz
Bugün herkesin, içinde yaşadığı Türkiye'nin gücünün bu sınırların ötesinde, 80 milyonu temsil eden bir biçimde kullanılması gerektiği korusunda bir tereddüdünün olmadığını vurgulayan Böke, "Bugün yine hiçbirimizin bundan birkaç gün önce bakanlarımıza uygulanmış olan yaptırımların Hollanda'da 'kriz' diye adlandırılan durumun, Türkiye'nin itibarı açısından ortaya çıkardığı tabloya dair endişesinde bir farklılık ve tereddüt yok. Bizler bakanlarımıza yapılan bu uygulamayı kabul edilemez buluyoruz. Ancak devlet imkanlarını kullanarak parti propagandası yapmaya gidenlerin kendi koyduğu yasaları çiğneyerek Türkiye'yi itibarsızlaştıracak adımları bir iç siyasete malzeme etmek uğruna atanların da 80 milyona nasıl bir zarar verdiğini ortaya koymayı da bir görev biliyoruz." ifadesini kullandı.
- "Türkiye'nin itibarını zedeleyenler"
Böke, daha önce de dış politikanın iç politikaya malzeme edildiği günleri gördüklerini öne sürerek, şu görüşlere yer verdi:
"Bundan daha bir kaç ay önceydi bir Rus uçağı düşürüldü ve bununla ortaya çıkan kriz Türkiye'de iç siyasete malzeme edildi. Bunun sonucunda 80 milyon biz beraber kaybettik. Türkiye'nin ihracatçısı, sanayicisi, turizmcisi, çiftçisi, esnafı kaybetti. Yine biz dış politikanın iç politikaya malzeme edildiği Suriye politikasının sonuçlarını da yaşadık. Bugün 3,5 milyon mülteciyi Türkiye'de sofrasına ortak etmek zorunda olan 80 milyon var. Bizler dış politikanın iç politikaya malzeme edilmesinden nasıl 80 milyonun kaybettiğini çok iyi biliyoruz. Onun için de sanki demokrasi için bir mücadele veriyormuş gibi yurt dışında Türkiye'nin itibarını zedeleyenlere gerçekten demokrasiyse derdiniz o zaman bunu önce kendi evinize inşa edin demeyi de bir ödev biliyoruz. Bugün Türkiye'de en demokratik hakkı olan 'Hayır'ı söylemek isteyenleri susturmaya çalışanlar, sınırın ötesine geçip demokrasi hikayesi anlatıyorlar."
Böke, Türkiye'de bugün ''Hayır' diyenlerin üniversitelere sokulmadığını, sopalarla kovalandığını, en üst siyasetçiler tarafından da "Terörist" diye sınıflandırıldığını bildirdi.
- "İktidarın en temel görevi"
"Gerçek bir demokrasiyse eğer derdimiz o zaman demokratik hakkını kullanan 80 milyona özgür ve eşit bir ortamı sağlamak bu iktidarın en temel görevidir." diyen Böke, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bizim hayırlarımız da işte bu demokrasi içindir zaten. 80 milyonun isterse 'Evet' diyebildiği isterse 'Hayır' diyebildiği, farklılıklarını konuşabildiği ama 80 milyonun birlikte yaşadığı ve 80 milyonun itibarını diplomasiyle korumayı kendine görev edinen bir Türkiye anlayışını yerleştirmek için 'Hayır' diyoruz. Biz aydınlık, demokrasi, eşitlik, özgürlük için ama en önemlisi biz Türkiye için 'hayır' diyoruz. Bu yüzden bugün KHK'lar ile kendisine görev biçilmiş olan atanmış rektörlerin, kış lastiği düzenlemesinden, izdivaç programı düzenlemesi yapmaya kadar kendine görev edinmiş bakanları bugün KHK'lar ile hepimizi susturmaya çalışan bu anlayışı bir 'Hayır' ile her birimiz değiştirmeye yetkili ve muktediriz. Onun için herkesi sandığa gitmeye, sandığa giderken vicdanı ile baş başa kalmaya, sandığa gittiğinde vereceği oyun bir memleket meselesi oyu olduğu ve vereceği oyun Türkiye'nin aydınlıkları için hayırlar olması gerektiğini, hayırlar çoğaldığında birlikte yaşamanın güçleneceği bilinciyle hep beraber aydınlık yarınları inşa etmek için 16 Nisan'da bu görevimizi yerine getireceğimizi söylüyoruz."
- "Maalesef doğru"
Bir gazetecinin, "Sizin Boğaziçi Üniversitesinde yapacağınız konuşmanın rektörlük tarafından programdan çıkarıldığı yönünde haberler var. Doğru mudur?" sorusuna Böke, şu yanıtı verdi:
"Maalesef doğru. Bu pazar günü Boğaziçi Üniversitesinde gençlerin düzenlediği bir liderler zirvesine bir davet almıştım. Ancak okul yönetiminin buna izin vermediği haberi iletildi. Dolayısıyla biz liderler zirvesini özgür üniversiteleri kuracağımız mahallelerde meydanlarda, sokaklarda yapmaya devam edeceğiz. Bugün bizi susturmaya çalışan herkese şunu anımsatmamız gerekiyor; gün gelecek, bu aydınlıklar bu 'Hayır' diyenlerle ve birbirleriyle konuşabilenlerle kurulacak. Bizi susturmanın mümkün olmadığını biliyorlar zaten. KHK'larla atanmış olan rektörler Türkiye'nin yarınınI çizemezler. Daha özgürce düşünen gençler mutlaka kendi içlerinden yeni liderler, yeni yarınlar ve bir aydınlık yazacaklar. Bugün, mutlaka bitecek."
FACEBOOK YORUMLAR