Reklam

Biber gazı ve dayak' gerekçesiyle Rotterdam Başkonsolosluğu hakkında suç duyurusu.

Hollandalılar’ın ekmeğine yine yağ sürdük 'Biber gazı ve dayak' gerekçesiyle Rotterdam Başkonsolosluğu görevlileri hakkında suç duyurusu.

Biber gazı ve dayak' gerekçesiyle Rotterdam Başkonsolosluğu hakkında suç duyurusu.
Editör: Turkinfo.nl
03 Haziran 2018 - 07:15
Reklam
Reklam

Geçen yıl 11 mart günü ilişkilerimizin haddinden fazla bozulduğu Hollandalılar’ın ekmeğine yine yağ sürdük.

İlişkilerimizin bozulmasında önemli bir rol oymayan Belediye Başkanı Ebutalep, Başkonsolosluğumuzda yaşanan yakışıksız bir olayı kullanabilmek için elinden geleni yapacağa benziyor.

Zira, ilişkilerimizin bozulmasında önemli bir rol oynayan Ebutalep ile Başkonsolosumuz Sadin Ayyıldız arasında çok ciddi çekişmeler yaşandı. O yaşananları da haberimizin sonunda sizlere sunuyorum.



Hollanda’da yaşanan aşağıdaki olay, bana tam 42 yıl önce yaşanmış olan bir başka olayı hatırlattı.



Ama isterseniz önce, BBC’ye muhabirlik yapan dostum Yusuf Özkan ile eski başkonsoloslardan dostum Orhan Ertuğruloğlu’nun haberlerini okuyalım.

Haberin sonunda 42 yıl önce yaşanan olayı okuyabileceksiniz.



 



Akbaba



Hollanda'nın Lahey kentinde yaşayan Erdal Akbaba, Türkiye'nin Rotterdam Başkonsolosluğu'nda görevliler tarafından yüzüne biber gazı sıkılarak, ağır şekilde dövüldüğü gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.



Gördüğü şiddet nedeniyle 18 gün "iş göremez" raporu verilen Akbaba'nın, yoğun biber gazı nedeniyle kör olma tehlikesi atlattığı belirtildi.



Lahey'de telefon ve bilgisayar tamiri üzerine bir iş yeri bulunan Erdal Akbaba, Salı günü Türkiye'nin Rotterdam Başkonsolosluğu'nda yaşadıklarını BBC Türkçe'ye anlattı.



Akbaba, 41 gün önce dünyaya gelen kızını nüfusa kaydettirmek için randevu alarak, başkonsolosluğa gitmiş. Ancak bilgisayar sisteminde arıza olduğu gerekçesiyle kayıt işlemi yapılamamış.



Bir hafta sonra yeniden randevu alan Akbaba, eşi ve iki çocuğuyla birlikte yeniden Rotterdam'a gitmiş. Başkonsoloslukta 4 saate yakın bekleyen Akbaba'ya, yine sistemde arıza olduğu belirtilmiş.



Bekleyiş sırasında bebeğinin rahatsızlanması üzerine görevli memura giderek, evraklarını geri isteyen Akbaba, "Anlamıyor musun, sistem çöktü ne evrakı?" karşılığını almış.



'Tokatlayıp, gözüme sprey sıkmaya başladılar'



Erdal Akbaba'nın evraklarının geri verilmesi konusundaki ısrarı üzerine tartışma büyümüş. Akbaba'nın "Terbiyesizlik yapmayın" demesi üzerine, camekanın arkasındaki görevli zile basarak güvenlik görevlilerini çağırmış.



Yanına gelen güvenlik görevlisinin, kendisine "Ne oluyor lan!" dediğini söyleyen Akbaba, sonrasında yaşanan ve polis kayıtlarına da geçen gelişmeleri şöyle anlattı:

"Lan ne demek, doğru düzgün konuşun dememle birlikte tokatlayıp, gözüme sprey sıkmaya başladılar. O ara kendimi korumaya çalışırken 4 kişi beni içeri alıp, yere yatırdı. Karşı koyacak durumum zaten yoktu. Bu haldeyken yerde copla, tekmeyle dövmeye başladılar. Konsoloslukta işlem sırası bekleyen bir çok kişi, kapıya, cama vurarak görevlilere engel olmaya çalıştı."



Bu sırada eşinin Rotterdam polisini aradığını söyleyen Akbaba, polisin başkonsolosluk binası önüne gelmesi üzerine dışarı çıkarıldı.



Polisin çağırdığı ambulansta Akbaba'ya ilk tıbbi müdahale yapılmış. Akbaba, sağlık görevlileri ve polisin, "İnanılmaz bir şey, o kadar fazla biber gazı sıkılmış ki, zamanında müdahale etmeseydik kör olabilirdiniz" dediğini anlattı.



Polis, konsolosluktaki görgü tanıklarının da  benzer şeyler anlattığını söyledi.



Daha sonra karakola giderek ifade veren Erdal Akbaba'ya, yaşadığı şiddet nedeniyle doktor tarafından "18 gün iş göremez" raporu verildi. Raporda, sağ ve sol omuzda ağır ezik ve kas sorunları oluştuğu belirtildi.



Kendi ülkesinin temsilciliğinde ve ailesinin gözü önünde dövülüp, hakarete uğradığını belirten Akbaba, "Sorumlular bunun hesabını yargı önünde verecek, peşini bırakmayacağım" diyor.



'Şu anda bu konuda bilgi verme taraftarı değiliz'



Türkiye'nin Rotterdam Başkonsolosluğu yetkilileri ise Erdal Akbaba'nın yaşadığı olayla ilgili olarak sessiz kalmayı tercih ediyor.



Bir başkonsolosluk görevlisi BBC Türkçe'nin soruları üzerine, "Şu anda bu konuda bilgi verme taraftarı değiliz" dedi.



Bu da, eski Başkonsolos Orhan Ertuğruloğlu’nun haberi:

 



ROTTERDAM TÜRK KONSOLOSLUĞU GÜVENLİK GÖREVLİLERİ BİBER GAZI PÜSKÜRTECİ KULLANDI

Türk polisler yasa dışı silah taşımak ve kullanmakla suçlanıyor. Rotterdam Belediye Reisi Ahmet Abutalep'e göre, 29 Mayıs salı günü konsoloslukta olay çıkartan bir müracaat sahibine karşı Konsolosluğun güvenliğinden sorumlu Türk polisler, müsaadeleri olmadığı halde biber gazı kullanmış.

Hollanda polisi, Türk Güvenlikçilerin, püskürteçle biber gazı kullanarak olay çıkartan kişiyi kapı dışarı ettiklerini ifade etti. Biber gazından fenalık geçiren diğer iki kişiye ilk tedavileri ambulans personeli tarafından yapıldı.

Belediye Başkanı Abutalep, Konsolosluktaki olayla ilgili tahkikat açtıklarını belirtti. Belediye başkanına göre olayın diplomatik dokunulmazlığı olan binada geçmesi tahkikatı güçleştiriyor.

Abutalep, biber gazı püskürtücüsü bulundurmanın ve kullanmanın Hollanda yasalarına göre müsaadeye tabi olduğunu söyledi

Belediye başkanına göre sonuçta personelinin tüm davranışlarından Başkonsolos sorumlu. Hollanda polisi ve kamu düzenliği bakanlığı (Savcılık) olayla ilgili tahkikat başlattı. Düzenlenecek tahkikat raporu Hollanda Dışişleri Bakanlığı'na gönderilecek.

 



Şimdi gelelim 42 yıl önce yaşanan olaya:



Yıl 1976. Hollanda televizyonu NOS’te, ‘Pasaport’ adlı bir program yayınlıyor, TRT Hollanda ve Hürriyet Benelüks temsilciliği yapıyorum.

Utrecht’te çok büyük bir AVM içinde bulunan büroma bir vatandaş geldi.

Vatandaş, Rotterdam’daki Başkonsolosluğumuzdan bana gelmişti.

Vatandaşın anlattıkları inanılacak gibi değildi.

Konsoloslukta yapılan işlelemlerden hoşnut olmayan vatandaş, yukarı kattaki Başkonsolosun odasına gitmiş ve şikayetini anlatmak istemiş. İsmini belirtmek istemediğim Başkonsolos vatandaşa çok kızmış ve silah çekmiş. Bu da yetmemiş, Rotterdam polisini arayarak, vatandaşı Türk toprağı sayılan Başkonsolosluk binasından karakola sevkettirmiş. O zaman çok iyi dostum olan Başkonsolosu telefonla aradım ve vatandaşın yanımda olduğunu söyleyip bilgi istedim. İyi dost Başkonsolos ‘Sana hesap mı vereceğim’ diyerek beni de refüze etti.

Bunun üzerine, Büyükelçilikte Basın Müşavirliği yapan, eski Hürriyetçi arkadaşım Ajlan Akıncı’yı aradım ve durumu izah ederek, ‘Bu konuyu Hollanda televizyonunda da yayınlayacağım’ dedim Ajlan durumu Büyükelçiye aktarmış. Bu defa Büyükelçi Müsteşarı beni aradı ve konuyu yayınlamamı istedi. Ben de ‘Yayınlayacağım’ deyince, müsteşar bana ‘Ankara’da dosyan kabarır’ tehdidinde bulundu. Bu tehdide çok kızdım ve müsteşarın bu çirkin tehdidine daha çirkin karşılık verdim.

Daha sonra Büyükelçimiz aradı ve ortalığı yumuşatmak için, ‘İlhan’cığım, haberi Hürriyet’te yayınla ama Hollanda televizyonunda yayınlama, rezil oluruz ‘ dedi.

Ben de Büyükelçinin bu isteğine uydum ve haberi sadece Hürriyet’te yayınladım.

Daha sonra o Başkonsolos bir hafta içinde Ankara’ya geri döndü.



Yukarıda anlattığım 42 yıl önce yaşanan olaydan  sonra, şimdi de yine Rotterdam’da böyle bir olay yaşandı. Çok iyi bir diplomat olduğundan hiç şüphe etmediğim Rotterdam Başkonsolosumuz  Sadin Ayyıldız’ın işi zor gibi. Zira, Sadin Ayyıldız ile Belediye Başkanı Ebutalep arasında yaşanmış sıkı bir çekişme var.

İsterseniz o çekişöeyi de size hatırlatayım.



'Sorumlular hesabını yargı önünde verecek, peşini bırakmayacağım'



Akbaba, avukatları aracılığıyla Rotterdam Başkonsolosluğu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulundu.



Erdal Akbaba geçen yıl, Türk bakanlara Hollanda'da propaganda yapmasına izin verilmemesi nedeniyle düzenlenen gösterilere katılmış. Her zaman vatanına ve milletine bağlı olduğunu söylüyor.



                                                         ***********



İşte, ekmeğine yağ sürdüğümüz Rotterdam Belediye Başkanı, Fas asıllı Ebutalep’in yediği naneler…



ROTTERDAM BELEDİYE BAŞKANI EBUTALEB'İN SONU YAKLAŞIYOR.



 



* İkinci kez yalan söyleyen Fas asıllı Başkan'ın foyaları

   CNN TÜRK'de uzun uzun anlatıldı.



* Rotterdam Başkonsolosumuzu yalanlayan Abutaleb,

   Bakan Fatma Betül Sayan Kaya olayında polislere 'Vur'

   emri vermiş.



* Bir saçmalık da Amsterdam Belediye Başkanı'ndan:

   Bakan Kaya'nın muhtemel toplantısını gürültülü

   müzik ve havai fişekler ile sabote edecekti.



İlhan KARAÇAY Yazdı:



Geçtiğimiz 11 Mart akşamı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül  Sayan Kaya olayında, talimatlara göre hareket ettiğini söyleyen Rotterdam'ın Fas asıllı Belediye Başkanı Ahmet Ebutaleb'in bir yalanı daha meydana çıktı.



Daha önce, Rotterdam Başkonsolosumuz Sadin Ayyıldız için 'Çağırdım ve hizaya çektim' yalanını savuran Abutaleb, bu kez de, 'Başkonsolos bana Bakan'ın toplantı yapmayacağını söyledi' yalanını savurdu.

 



Bakan Kaya'nın otomobili içinde tecrit edilme olayı sırasında, azılı teröristlere müdahalede kullanılan bir tim ile çelik kuvvet polislerini görevlendirdiğini belirten Ebutaleb, bununla da yetinmedi ve medyaya şu saçma ve korkutucu açıklamayı yaptı: '' Türk Bakan'a 12 geniş omuzlu adam refakat ediyordu. Bu adamlardan biri yanlış bir hareket yapsaydı, vur emri vermiş olduğum kuvvetler tarafından vurulacaktı.''



 



Ebutaleb ilk yalanını, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Başkonsolosluk önünde toplanan Türkler'in Türk bayrakları taşımalarından rahatsız olan siyasetçilere hoş görünmek için, 'Türk başkonsolosu makamımda hizaya çekecektim ve hesap soracaktım', yalanını savurmuştu.

 



Bakan Kaya'nın sınır dışı edilişinden sonra, Hollanda'da genel seçimlerin yapıldığı 15 Mart günü CNN TÜRK'te yayınlanan bir programda, Ebutaleb ele alındı ve benim aylarca önce yazdığım bu konudaki yorum ekranlara getirildi.

Ekrana getirilen, aylar önce yazdığım yorum şöyleydi:

Rotterdam Belediye Başkanı Ahmet Ebutaleb, Rotterdam Başkonsolosumuz Sadin Ayyıldız'ı, 'Bana görevimi yapmayı öğretiyor' diye topa tutmuştu. Ebutaleb, Hollanda medyasındaki açıklamalarında Başkonsolosumuza veryansın ediyordu. Sonra da 'Hizaya çekmek' üzere çağırdığını beyan etmişti. Tüm medya organları, 'Başkonsolos bugün Ebutaleb'in ayağına gidecek ve hesap verecek' diye yazmışlardı. Ama olmadı. Zira, Lahey Büyükelçiliğimiz uyanık davranmıştı ve o ziyareti iptal etmişti.



İşçi Partisi'nin liderliğine soyunan ve bu uğurda popülarite arayan Ebutaleb, ne nane yemişti biliyor musnuz?

Ben öğrendim, size anlatayım:

Lahey Büyükelçiliğimizdeki Geçici Maslahatgüzar Kurtuluş Aykan, Rotterdam'da meydana gelenTürk gösterileri hakkındaki medya kargaşasını sağlıklı bir şekilde anlatabilmek için, Rotterdam Belediye Başkanı Fas asıllı Ahmet Ebutaleb ile görüşmek için bir randevu almıştı.

Ebutaleb bu görüşme için gün vermişti. Maslahatgüzar Aykan, bu ziyarete Başkonsolos Ayyıldız ile birlikte gidecekti.

Ne var ki, randevudan iki gün önce, çok yoğun işler nedeniyle çok yorulan Maslahatgüzarımız Aykan, makamında fenalık geçirdi. Bayılan Aykan'ın durumu Büyükelçiliktekileri korkutmuştu. İki ambulans, itfaiye ve polis ekipleri Büyükelçiliğe geldi. Aykan hastaneye pencereden çıkarılarak kaldırıldı. O sırada Aykan'ın sekreteri Belediye Başkanı Ebutaleb'i aradı ve durumu anlatarak randevuyu iptal etti. Çok şükür ki Aykan'ın durumu iyiye gitti ve ertesi gün çalışmamak şartıyla ayağa kalktı.



Rotterdam Başkonsolosumuz Ayyıldız, Maslahatgüzar Aykan'ı ziyaret etti ve 'Uygun görürseniz Belediye Başkanı'na ben gideyim' dedi. Aykan da bu teklifi kabul etti ve Belediye Başkanı yeniden aranarak randevu saati sabit tutuldu.



Şimdi gelelim püf noktasına:

Rotterdam Başkonsolosumuz Sadin Ayyıldız, görüşme talebinden üç hafta önce, Belediye Başkanı Ebutaleb ile birlikte, civardaki Belediye Başkanları'na birer mektup göndermişti. Bu mektupta genellikle şunlar yazılıydı: ''15 Temmuz darbe girişiminden sonra, Rotterdam'da gösteri yapan Türkler'in tutumu hakkında yaygara koparan Hollanda medyası sizi de etkilemiş görünüyor. Sanırım, yardımcılarınız bu konularda size sağlıklı bilgi vermiyor. Örneğin, sokaklarınızda gösteri yapan PKK'lılar'ın Abdullah Öcalan portresi taşıdıklarını ve PKK bayrağı açtıklarını size intikal ettirmiyorlar. Biliyorsunuz ki, PKK ülkeniz tarafından da bir terör örgütü olarak tanınmış ve her türlü faaliyeti yasaklanmıştır. Bu durumda, bizim vatandaşlarımızın yaptıkları gösterilerin abartılması da şahsınızı yanıltmıştır.''

 



Belediye Başkanı Ebutaleb, Başkonsolos Ayyıldız'ın bu mektubuna cevap verme zahmetine katılmamıştı. Ama son randevu olayını fırsat bilen Ebutaleb, medyayı kullanarak şu mesajı geçmişti: ''Türkiye'nin Rotterdam Başkonsolosu, bana işimi nasıl yapacağımı öğretmeye çalışarak boyunu aşan bir işe karışmıştır. Bu nedenle kendisini çağırdım. Bugün hizaya çekeceğim.''

Bu haber gerek Büyükelçiliğimiz ve gerekse Ayyıldız'ı çok şaşırtmı ve üzmüştü.

Bunun üzerine Büyükelçilik randevuyu yeniden iptal etti. Belediye Başkanı Ebutaleb'e de, ''Bu konularda bizim muhatabımız Dışişleri Bakanlığı'nızdır. Bu nedenle randevu iptal edilmiştir'' haberi gönderildi.



Rotterdam Belediye Başkanı Ebutaleb'in bu tavrı, 32 Türk sivil toplum kuruluşunun ortak imzası ile, nedenleri belirtilerek protesto edildi.



İkinci yalan



Rotterdam Belediye Başkanı Ebutaleb, aylar önce söylediği üstteki yalandan sonra, ikinci yalanını hafta başında yaptı. Ebutaleb, Başkonsolosumuz Ayyıldız'ın, Bakan kaya'nın toplantı yapacağından söz etmediğini ileri sürdü ve Başkonsolosumuzu yalancilikla itham ett. Kaldı ki, Bakan Kaya'nın Hollanda'ya gelmekte olduğu tüm kamuoyunun ve hatta Hollanda istihbaratının bilgisi dahilindeydi.



Bir saçmalık da Amsterdam'dan



Bakanımız ve mahiyetindekilere Rotterdam'da yapılan insanlık dışı davranışlar hepimizi kahrederken, bir açıklama da Amsterdam Belediye Başkanı Van der Laan'dan geldi. Het Parool gazetesine bir açıklama yapan Van der Laan şunları itiraf etti:



'' Türk Bakan, Amsterdam'a gelip toplantı yapsaydı yasak koymayacaktım. Türk Başkonsolosluğunun bulunduğu Muzeum Plein meydanına acilen bir podyum kurduracak ve yüksek sesli müzük v havaai fişekler ile konuşmasını dinletmeyecektim''.

Şu saçmalığa ve düşmanlığa bakar mısınız?

Allah gecinden versi ama, kanser olduğu bilinen ve ölümü bekleyen bir Belediye Başkanı nasıl olur da böylesi çocukça ve düşmanca bir hareket yapar?



 



Kısasa kısas doğru değil



Son gelişmeler hakkında yazdığım haber-yorumların hepsine övücü reaksiyonlar aldığım gibi, yerici tepkiler koyanlar da oldu. Yerici tepkilerin hepsinde, 'İyi de, Türkiye şunu yapmasaydı, bunu yapmasaydı' ifadeleri vardı. Yani Hollanda'nın kısasa kısas yaptığını belirtiyorlardı.

Peki kısasa kısas, doğru bir davranış mı?

Mademki Hollanda çok medeni, çok demokrat, çok özgürlükçüydü, neden kısasa kısas yaptı? Demokrat ve özgürlükçü davransaydı ya?



'Türkiye şunu yaptı, bunu yaptı' diyenlere şu söylenebilir: 'İyi de, Hollanda'nın yasak koyma hakkı var mıydı?''



Bu soruya 'Evet' diyenler var ama, bu sorunun en doğru cevabını yargı mutlaka vereceltir.



Bekleyeceğiz ve göreceğiz.



 



Sonu yaklaşıyor



Rotterdam Belediye Başkanı Ebutaleb'in sonu yaklaşıyor gibi. Zira, O'nun bağlı olduğu İşçi Partisi ve Başbakan yardımcısı Asscher artık hükümet olamayacak.

İleride bu konuda yapılacak olan uzlaşma faaliyetleri sırasında, Ebutaleb mutlaka kurban edilecek.



Bunu da bekleyeceğiz ve göreceğiz.

Rotterdam Belediye Başkanı Ahmet Ebutalep ile maalesef birkaç kez buluşmam olmuştu. Kendisine kitabımı hediye ettiğim Ebutaleb ile, tereciye tere satan Türk balıkçı kardeşlerin ödül kazandığı törende ve daha birkaç etkinlikte biraraya gelmiştim. Keşke görmez olaydım...



 



FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Tüm gelişmelerden haberdar olmak için Turkinfo Hollanda Haber'i:

Adreslerinden takip edin!