Reklam

Başbakan Yıldırım, Gönül Dağına konuk oldu

Başbakan Yıldırım: (3) "Çocuklarımıza hayatın sadece güzel taraflarını değil zorluklarını da göstermek lazım. Aksi halde bir sıkıntıyla, zorlukla karşılaştıkları zaman ona dayanma güçleri kalmıyor. O yüzden hayatın güzel yönlerini tabii ki yaşamak lazım ama her zaman güzel olmadığı, zaman zaman da zorluklar olabileceği düşüncesinin çocuklukta kazanılması lazım ki onlara karşı koyabilme, yaşama azmini devam ettirme imkanı olsun. Zaman zaman ben o yüzden çocuklarımı hep köyüme, memleketime götürürüm, oralarda geçen günlerimizi onlara anlatırım. O çok faydalı bir şey" "Cumhurbaşkanımızla Kasımpaşa'da tanıştık. Kendisi Kasımpaşalıdır. Ben de orta, lise eğitimimi Kasımpaşa'da yaptım. 70'li yılların sonunda tanıştık, Milli Selamet Partisi'nde siyaset yapıyordu gençlik kollarında ve aynı zamanda da Camialtı Tersanesi'nde futbol oynuyordu, o vesileyle tanıştık. Daha sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olunca, ben de orada İDO'nun Genel Müdürü oldum, 94-99 yılları arasında birlikte çalıştık ve orada İDO'yu Marmara'da, boğazlarda çok büyük bir başarılı şirket haline getirdik. Ben görevi 99'da bıraktığımda İDO hızlı deniz taşımacılığında dünyanın en büyük şirketiydi" "Aslında başbakanların, bakanların, bizim gibi görevdeki insanların hayatı çok parlak değil, cazip değil. Niye? Adeta kontrollü serbestlik gibi yaşıyoruz, istediğiniz gibi hareket edemiyorsunuz. Koruma, güvenlik, çok insan etrafınızda oluyor, normal sade vatandaş gibi hareket etmek istiyorsunuz, edemiyorsunuz. Tabii korumalarınız endişeleniyor bir şey olacak diye, siz de böyle etrafınızın kuşatılmış olmasından hoşlanmıyorsunuz, insanlarla kucaklaşmak istiyorsunuz, oturup çay içmek, sohbet etmek, dertleşmek istiyorsunuz; öyle zorluklar yaşıyoruz"

Başbakan Yıldırım, Gönül Dağına konuk oldu
Editör: Turkinfo.nl
10 Ocak 2018 - 05:08
Reklam
Reklam

Başbakan Binali Yıldırım, çocuklara hayatın sadece güzel taraflarını değil zorluklarını da göstermek gerektiğini belirterek, "Aksi halde bir sıkıntıyla, zorlukla karşılaştıkları zaman ona dayanma güçleri kalmıyor. O yüzden hayatın güzel yönlerini tabii ki yaşamak lazım, ama her zaman güzel olmadığı, zaman zaman da zorluklar olabileceği düşüncesinin çocuklukta kazanılması lazım ki onlara karşı koyabilme, yaşama azmini devam ettirme imkanı olsun." dedi.



Başbakan Yıldırım, TRT 1 ve TRT Haber ortak yayınında ekrana gelen "Gönül Dağı" programının özel bölümünde Hollandalı Wilco van Herpen'in konuğu oldu.



Yıldırım, yollarda konaklama tesisleri olduğunu, en lezzetli yemeklerin de tırcıların, kamyoncuların durduğu yerlerde bulunduğunu söyledi.



Yemek yapıp yapmadığı sorulan Yıldırım, "Yemek yapıyorum, yaparım. Eskiden tabii çok daha yapardım ama şimdi pek zamanım olmuyor. Güzel yemek yaparım. Arnavut ciğerini güzel yaparım, karnıyarık çok güzel yaparım, her türlü yemeği yapardım. Ama siz daha güzel yapıyorsunuz yemekleri." diye konuştu.



Herpen de mutfakta stres atmayı sevdiğini ifade etti. Yıldırım da programlarda gördüğünü, Herpen'in elinin yatkın olduğunu ifade etti.



"Yola çıkmak müzik dinlemek değil mi?" diye soran Herpen'e Başbakan Yıldırım, "Doğru, başka türlü yol bitmez. (Erzincan'a ait 'Şu yüce dağları duman kaplamış' adlı türkü) Bu bizim memleketin türküsüdür, bizim türkülerimiz hep acıklıdır. Çünkü Erzincan depremlerden çok acı çeken bir ildir. Bütün türküler umutsuzluk üzerine, acı üzerine, aşk-sevgi üzerine." yanıtını vererek bir süre türküye eşlik etti.



Çalan türkünün kendisini çocukluk, gençlik yıllarına götürdüğünü belirten Yıldırım, şöyle konuştu:



"Bu türkü bizi çocukluk yıllarımıza, gençlik yıllarımıza götürüyor, o günleri yaşatıyor. Biraz çaresizliği, hayatın zorluklarını, insanın bu zorluklar karşısında mücadele gücünün yeterli olmadığı, bunlar böyle aklımıza geliyor, hüzünleniyoruz. Çocuklarımıza hayatın sadece güzel taraflarını değil zorluklarını da göstermek lazım. Aksi halde bir sıkıntıyla, zorlukla karşılaştıkları zaman ona dayanma güçleri kalmıyor. O yüzden hayatın güzel yönlerini tabii ki yaşamak lazım ama her zaman güzel olmadığı, zaman zaman da zorluklar olabileceği düşüncesinin çocuklukta kazanılması lazım ki onlara karşı koyabilme, yaşama azmini devam ettirme imkanı olsun. Zaman zaman ben o yüzden çocuklarımı hep köyüme, memleketime götürürüm, oralarda geçen günlerimizi onlara anlatırım, o çok faydalı bir şey.



Merak ediyorlar 'Niye bizi buraya getirdi?' Burası küçücük bir yer, 30-40 tane ev var, tarlalar var, sular var, ağaçlar var. Ama biz onların yaşındayken orası bizim için büyük bir dünyaydı ve her karışında bizim mutlaka bir anımız var. Onları dolaştırıp şurada bak ben çift sürerdim, şurada kağnı arabasıyla gelirken devirdik arabayı. Mesela yaşadığımız olayları, işte şurada sığırlarımız, kuzularımız yayılırken kurt geldi, iki tanesini kaptı, çok üzülmüştük, böyle şeyler. O günlere gidiyor insan, o günleri hatırlıyor ve o günleri tekrar yaşama fırsatı buluyor."



Başbakan Yıldırım, insanın yaptığı işten memnun olduğu müddetçe hayattan zevk aldığını ancak memnun değilse mutlaka bir değişiklik gerektiğini dile getirdi.



Şu anda milletin kendilerine bu görevi, bu sorumluluğu verdiğini aktaran Yıldırım, "Biz en iyi şeklide yerine getirmeye çalışıyoruz. Ne yapıyoruz? Cumhurbaşkanımızın başkanlığında, liderliğinde ülkemizin kalkınması, gelişmesi için insanlarımızın huzur ve mutluluğu için gayret gösteriyoruz." diye konuştu.



Başbakan Yıldırım, içinden geçtikleri tünelden bahsederek, "Bak bu tünel de çok özeldir, 4 şeritli bir yol geçiyor içinden, Türkiye'de ilk defa 4 şerit aynı tünelden geçiyor. Normalde 3 şeritli tüneller var ama, bu 4 şeridin birden geçtiği bir tünel, bu çok özel bir teknolojiyle imal edildi." dedi.



Aslında başbakanların, bakanların, kendileri gibi görevlerdeki insanların hayatının çok parlak ve cazip olmadığını vurgulayan Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu:



"Niye? Adeta kontrollü serbestlik gibi yaşıyoruz, istediğiniz gibi hareket edemiyorsunuz. Koruma, güvenlik, çok insan etrafınızda oluyor, normal sade vatandaş gibi hareket etmek istiyorsunuz, edemiyorsunuz. Tabii korumalarınız endişeleniyor bir şey olacak diye, siz de böyle etrafınızın kuşatılmış olmasından hoşlanmıyorsunuz, insanlarla kucaklaşmak istiyorsunuz, oturup çay içmek, sohbet etmek, dertleşmek istiyorsunuz; öyle zorluklar yaşıyoruz. Ama ben mümkün mertebe fırsat buldukça vatandaşların arasına girmeyi tercih ediyorum."



- "Cumhurbaşkanımızla Kasımpaşa'da tanıştık"



Wilco van Herpen'in, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile nasıl tanıştıklarını sorduğu Başbakan Yıldırım, şunları anlattı:



"Cumhurbaşkanımızla Kasımpaşa'da tanıştık. Kendisi Kasımpaşalı'dır. Ben de orta, lise eğitimimi Kasımpaşa'da yaptım. İlk tanışmamız 70'li yılların sonunda tanıştık, Milli Selamet Partisi'nde siyaset yapıyordu gençlik kollarında ve aynı zamanda da Camialtı Tersanesi'nde futbol oynuyordu, o vesileyle tanıştık. Daha sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olunca, ben de orada İDO'nun Genel Müdürü oldum, 94-99 yılları arasında birlikte çalıştık ve orada İDO'yu Marmara'da, boğazlarda çok büyük bir başarılı şirket haline getirdik. Ben görevi 99'da bıraktığımda İDO hızlı deniz taşımacılığında dünyanın en büyük şirketiydi."



Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın belediye başkanlığı süresini tamamlayamadan cezaevine girdiğini anımsatan Yıldırım, şöyle devam etti:



"Cumhurbaşkanımız malum görev süresini tamamlamadan cezaevine gitti. Ben de İDO'dan ayrıldım, daha sonra serbest çalışmaya devam ettim. Sonra Cumhurbaşkanımız 2001 yılında AK Parti'yi kurarken beni de davet etti, partinin kurucuları arasında yer aldım. 12 yıldan fazla Ulaştırma Bakanı olarak görev yaptım, bütün bu köprüler, yollar, havalimanları, internet, geniş bant, demir yolları, hızlı tren o dönemde yapıldı. Türkiye'de doğudan batıya, kuzeyden güneye çok büyük bir altyapı kalkınma hamlesini gerçekleştirdik. Daha sonra malum 2016 Mayıs'ında AK Parti'de bir görev değişimi oldu, AK Parti Genel Başkanı oldum kongreden sonra, Sayın Cumhurbaşkanımız hükümeti kurma görevini verdi. O günden beri de işte 65. Hükümet'te görevimizi sürdürüyoruz, Cumhurbaşkanımızla beraber onun liderliğinde ülkemiz için, milletimiz için çalışmaya gayret ediyoruz."



- "Bu görevler gelir geçer ama insanlık bakidir"



Herpen, Yıldırım'a programın anısına bir hediye verdi. Yıldırım, hediyenin üzerindeki lale figürlerine ilişkin, "Laleler tabii Osmanlı'dan gitme biliyorsun." dedi.



Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün görünmesi üzerine Yıldırım, "Şuraya bak, muhteşem bir eser. Bu köprünün özeliğini biliyor musun? Bu dünyanın en geniş köprüsü, 60 metre açıklığı var, 4 şerit gidiş, 4 şerit geliş, ortada da bir gidiş-bir geliş tren yolu var. Yani tren yolu yaptığımız zaman ortayı da hızlı tren geçecek." dedi.



Herpen, "Eminim millet bu bölümden bayıldı, yani şimdi değişik bir Binali Yıldırım görüyorlar. O insanlar için o kadar önemli ki, çünkü resmi olarak bir Başbakan, tamam, yani çok şey, ağır bir şey." demesi üzerine Yıldırım, "Yani görevimiz ne olursa olsun her şeyden önce insanız. Yani bu görevler gelir geçer, ama insanlık bakidir." ifadelerini kullandı.



Wilco van Herpen Yıldırım'a, "Ve yol bitiyor, biz artık son durağa geldik. Ama böyle bir şeyi söylemek gerekir, saygı var, çok güzel otobüs kullandınız ya vallahi billahi gerçekten." dedi. Yıldırım da cevaben, "Ya işte gayret ediyoruz." diye konuştu.



Herpen'in, otobüsle vedalaşmanın zor olup olmayacağını sorduğu Başbakan Yıldırım, "Biraz." yanıtını verdi.



Başbakan Yıldırım, program için Herpen'e teşekkür etti.



(Bitti)



 


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Tüm gelişmelerden haberdar olmak için Turkinfo Hollanda Haber'i:

Adreslerinden takip edin!