Avusturyada Müslüman mahkumlara din hizmeti

Avusturya Cezaevi Din Görevlileri Başkanı Demir: "Eğer radikalleşmeyle mücadele edilmek isteniyorsa o zaman devletin bilhassa Müslüman toplumu ile birlikte hareket etmesi gerekiyor" "Mahkumlar cezaevlerinde dine ilgi, alaka gösteriyorlar. Merak ettikleri, öğrenmek istedikleri konuları, en yakınında olan mahkum arkadaşına soruyor, onlar da eğer terör örgütü DEAŞ üyesi ya da benzer radikal görüşe sahip kişiler ise bu insanları kolaylıkla etkileyebiliyorlar çünkü mahkumların birçoğunun dini bilgisi çok zayıf" "Ben cezaevi din görevlisi olarak cezaevlerinde radikalleşmenin artışta olduğunu görüyorum. Devlete 'Bize yardım edin, bu radikalleşme ile birlikte mücadele edelim' diyoruz"

Avusturyada Müslüman mahkumlara din hizmeti
Editör: Turkinfo.nl
17 Şubat 2017 - 05:42

Avusturya Cezaevi Din Görevlileri Başkanı Ramazan Demir, ülkedeki cezaevlerinde artan radikalleşmeye dikkati çekerek aşırılıkla mücadele kapsamında Avusturya hükümetinin Müslüman toplumla birlikte hareket etmesi gerektiğini söyledi.



 



Ülkede yerleşik Müslümanların sorunlarına çözümler bulmaya çalışan Avusturya İslam Topluluğu (İGGÖ), 1996 yılından itibaren Avusturya cezaevlerindeki Müslüman mahkumlara da dini hizmet sağlıyor. 8 bin 800 tutuklunun bulunduğu Avusturya'da, mahkumların bin 800'ünü Müslüman hükümlüler oluştururken İGGÖ, 46 din hizmetlisiyle 27 cezaevinde Müslüman mahkumlara din hizmeti sunuyor.



Kurumun mahkumlara ilişkin çalışmalarıyla ilgili AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Avusturya Cezaevi Din Görevlileri Başkanı Demir, başkent Viyana'nın en büyük cezaevi Josefstadt'de, gönüllü olarak 6 yıldır din hizmeti verdiğini, haftada bir gün ve en fazla 4 saat mahkumlar ile bir araya gelebildiklerini söyledi.



Demir, Müslüman din görevlilerinin asıl mesleklerinin yanı sıra gönüllü olarak bu hizmeti verdiklerini, bu nedenle mahkumlara yeterince zaman ayıramadıklarını belirterek, devletin Katolik cemaate sağladığı imkanların, Müslüman, Budist ve Yahudi toplumlarına da sağlaması gerektiğinin altını çizdi.



Avusturya'daki İslam Yasası kapsamında yurt dışından mali destek alamadıklarına değinen Demir, Avusturya hükümetinden ekonomik destek talebinde bulunduklarını ancak şimdiye kadar olumlu bir cevap almadıklarını, görüşmelerin devam ettiğini bildirdi.



Ülkedeki farklı etnik kökenlere sahip Müslüman gruplar ile bir araya gelip, Müslüman mahkumlara hizmet veren din görevlilerine finansal destek sağlanabilmesi bakımından fikir alışverişinde bulunduklarını aktaran Demir, "Şu anda iki seçeneğimiz var. Ya devlet destek verecek, profesyonel bir şekilde çalışacağız, hem devlete yararlı olacağız hem de insanlara fayda sağlayacağız ya da devletten destek alamazsa, dernek ve camilerimizin yardımı ile inşallah maaşlı din görevlilerinin atanması için çaba sarf edeceğiz." diye konuştu.



Avusturya genelinde 27 cezaevi olduğunu anımsatan Demir, 80 ila 100 mahkum için bir din görevlisi gerektiğini, bunun için de en az 18 maaşlı personelin görevlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak şu an için böyle bir imkanlarının bulunmadığının altını çizdi.



Demir, Hollanda'da hükümetin tüm dinlere mensup mahkumlara eşit oranda din hizmetlisi tahsis ettiğine dikkati çekerek bu uygulamanın ülkedeki hükümlü sayısını düşürdüğünü vurguladı.



- Cezaevlerinde radikalleşme artıyor



Mahkumların cezaevlerinde bulundukları süreçte radikal görüşlere eğilim gösterebileceklerine işaret eden Demir, "Mahkumlar cezaevlerinde dine ilgi, alaka gösteriyorlar. Merak ettikleri, öğrenmek istedikleri konuları, en yakınında olan mahkum arkadaşına soruyor, onlar da eğer terör örgütü DEAŞ üyesi ya da benzer radikal görüşe sahip kişiler ise bu insanları kolaylıkla etkileyebiliyorlar çünkü mahkumların bir çoğunun dini bilgisi çok zayıf." dedi.



Avusturya’nın Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Dönem Başkanlığını yürüttüğünü hatırlatan Demir, Avusturya'nın radikalleşme ve aşırılıkla mücadele vurgusu yaptığını ancak kendilerine gereken desteği vermediklerini belirterek şöyle konuştu:



"Ben cezaevi din görevlisi olarak, cezaevlerinde radikalleşmenin artışta olduğunu görüyorum. Devlete 'Bize yardım edin, bu radikalleşme ile birlikte mücadele edelim' diyoruz. Ancak hala bir destek verilmiyor. Eğer radikalleşmeyle mücadele edilmek isteniyorsa, o zaman devletin bilhassa Müslüman toplumu ile birlikte hareket etmesi gerekiyor."



- "Allah beni affedecek mi?"



Mahkumların dini öğretiye ilgi gösterdiklerini vurgulayan Demir, "Dışarıda, 'Ben niçin varım?' diye düşünmeyen bir kişi, yalnız kaldığı zaman bunu sorgulamaya başlıyor. Bu da dine olan ilginin artmasına neden oluyor." dedi.



Birçok mahkumun yönelttiği ilk sorunun "Allah beni affedecek mi?" olduğunu söyleyen Demir, farklı suçlardan hüküm giyen kişilerin, işledikleri suçlardan dolayı pişmanlık duyduklarını ve bu nedenle bir arayışa girdiklerini aktardı.



Demir, mahkumlar ile kimi zaman bire bir, kimi zaman ise küçük gruplar halinde bir araya geldiklerini, hükümlülerin yaşadıkları sorunlara beraber çözümler aradıklarını belirterek "Din hizmeti verdiğim Josefstadt cezaevinde küçük bir mescidimiz var. Burada mahkumlar ile birlikte Cuma namazı kılıyoruz. Her Cuma dönüşümlü olarak 35 kişi getiriliyor. Bu durum manevi olarak o insanlara çok büyük destek veriyor." ifadelerini kullandı.



- Cezaevlerindeki intiharlar



Avusturya genelindeki hapishanelerde yılda ortalama 10 ila 12 kişinin intihar ettiğine dikkati çeken Demir, "Mahkumlara, 'Yaptıklarınızdan pişman olup tövbe ettiğiniz takdirde Allah’ın bütün günahları affedeceğini' söylediğimizde, bu onlar için büyük bir moral kaynağı oluyor." diye konuştu.



Mahkumlara karşı önyargılı yaklaşıldığını dile getiren Demir, ailelere seslenerek "Çocuklarımızı, gençlerimizi kaybediyoruz. Çocuklarınıza sahip çıkın. Siz sahip çıkmazsanız, başkaları çocuğunuza sahip çıkabiliyor ve bu da çok tehlikeli olabiliyor." değerlendirmesinde bulundu.



Bosna Hersek'in 1909 yılında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun sınırlarına dahil edilmesinin ardından 1912'de çıkarılan İslam Yasası ile İslam dini, Avusturya'da resmi din olarak kabul edildi.



Bu yönü ile Avusturya, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri arasında farklı bir konuma sahip. 600 bin Müslümanın yaşadığı ülkede, aşırı sağın yükselişi ve 2015 yılında yürürlüğe giren yeni İslam Yasası ile Müslümanlara yönelik olumsuz tutumda artış gözlemleniyor. Son olarak getirilmek istenen burka ve kısmı başörtüsü yasağı da bu kapsamda değerlendiriliyor.


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Tüm gelişmelerden haberdar olmak için Turkinfo Hollanda Haber'i:

Adreslerinden takip edin!