"Avrupa, sığınmacılar üzerinden insanlığa savaş açtı"
Uluslararası Mülteci Hakları Derneği Başkanı Yıldırım: "Mültecilere karşı sorumluluğunu bir türlü yerine getirmeyen Avrupa, son zamanlardaki yaptırımlarıyla mülteciler üzerinden insanlığa savaş açıyor. Bugün mülteciliği doğuran drama son vermek yerine, sınırlara askeri sevkiyat yapan bir anlayış ile karşı karşıyayız" "Geldiğimiz noktada merhametini kaybetmiş devletlerin, vicdanın yitirmemiş insanlarına seslenmek gerekiyor. Zira bugün oluşan politikalar, insanları göz ardı ediyor, hayat şansı tanımıyor. Yaşam hakkını korumak için mücadele edenlerin de yollarda can verdiklerini görüyoruz"
Macaristan, Yunanistan, İtalya, Kanada ve Bulgaristan'ın, mültecileri sınırlarının dışında tutmak için son günlerde aldıkları tedbirleri AA muhabirine değerlendiren Uluslararası Mülteci Hakları Derneği Başkanı Uğur Yıldırım, bu ülkelerin büyük bir ayıba imza atarak, insanlık suçu işlediklerinin altını çizdi.
Yıldırım, "Mültecilere karşı sorumluluğunu bir türlü yerine getirmeyen Avrupa, son zamanlardaki yaptırımlarıyla mülteciler üzerinden insanlığa savaş açıyor. Bugün mülteciliği doğuran drama son vermek yerine, sınırlara askeri sevkiyat yapan, mülteci kabul etmemek için referanduma giden bir anlayış ile karşı karşıyayız." ifadelerini kullandı.
Yıldırım, hak ihlallerine neden olan uygulamalarıyla dikkat çeken ülkelerin başında Yunanistan'ın geldiğini söyledi. Olası bir mülteci gelişine karşı sınıra 2 bin askeri sevk eden bu ülkenin ardından Bulgaristan'ın da benzer bir uygulamaya geçeceğini açıkladığını hatırlatan Yıldırım, Avustralya'da ülkeye teknelerle ulaşmayı başardıktan sonra yakalanan sığınmacılara ömür boyu vize yasağı getirilmesini öngören tasarının da mecliste oylandığını belirtti.
Kanada'da ise hükümetin Suriyeli ailelere bir yıl boyunca ödeme sözü verdiği aylıkların kesildiğini hatırlatan Yıldırım, "Yetenekleri ve mesleki değerleri gözetilerek seçilen birkaç mülteciyi büyük bir şovla kabul ettiğini bütün dünyaya duyuran kimi devletlerin bu popülist tutumun, diğer devletlerin politikalarından farksız olmadığını vurgulamak gerekiyor." diye konuştu.
Bazı ülkelerde ise küçük bir grup mülteci için referanduma gitme kararı alındığına dikkati çeken Yıldırım, seçim masrafı yapmayı göze alan Avrupa'nın 50 mülteciyi kabul etmemesi için seçtiği bu yolun oldukça düşündürücü olduğunu dile getirdi.
Mültecilerin nerede barınacağı, nasıl eğitim alacağı ve yaşama yeniden nasıl tutunacağı gibi konulara öncelik verilmesi gerektiğini vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti:
"Birleşmiş Milletlerde veto hakkı olan ülkelerin, en çok silah satışı yapan ülkeler olması şaşırtıcı değil mi? Sivillerin tepesine bomba yağdırıldığında susmayı tercih edenler de aynı ülkeler. Sömürü için askeri operasyon yapmaya geldiğinde bu güçlerin yüksek sesle konuşmak için birbiriyle yarıştıklarını görüyoruz. Halep'te ve Musul'da operasyon yapılmasıyla iki milyon insanın topraklarından kopup nereye gideceklerini, nasıl yaşayacaklarını ise konuşan yok. Maalesef insanlar ölmemek için kendi ülkelerinden istenmedikleri bir ülkeye, oradan da başka ülkelere savrulmak zorunda bırakılıyor."
- "Savaşı körükleyenler, Türkiye'nin teklifini kabul etmiyor"
Cenevre ve Avrupa İnsan Hakları sözleşmelerinde yaşam, seyahat, iltica, eğitim ve sağlık gibi temel insani hakların teminat altına alındığını ancak uygulamada bunun karşılık bulamayarak sadece kağıt üzerinde kaldığını vurgulayan Yıldırım, "Geldiğimiz noktada merhametini kaybetmiş devletlerin, vicdanın yitirmemiş insanlarına seslenmek gerekiyor. Zira bugünkü o devletlerin politikaları, insanları göz ardı ediyor, hayat şansı tanımıyor. Bu hakkı kazanmak için mücadele edenlerin yollarda can verdiklerini görüyoruz." diye konuştu.
Suriye'deki iç savaşın ilk gününden bu yana Türkiye'nin ısrarla uçuşa yasak bir bölgenin oluşturulmasını teklif ettiğini ancak bunun savaşı bizzat körükleyen devletler tarafından kabul görmediğini hatırlatan Yıldırım, ülkenin önemli bir bölümü boşaltılarak belli bir etnik grubun tasarrufuna bırakılmak istendiğini ifade etti.
Dünya genelinde 65 milyon insanın savaş, açlık ve baskı nedeniyle yurtlarından edilerek, mülteci konumuna düşürüldüğünü anlatan Yıldırım, şu ifadelere yer verdi:
"Afrika'da sömürü, Arakan'da katliam, Halep'te her gün ölüm... Bütün zulümlere rağmen bir kıtadaki insanlar, daha refah içinde yaşamak için bu sistemi devam ettiriyor. Aslında Orta Çağ'daki gibi adı konulmamış bir kölelik sistemi devam ettiriliyor. Seçilerek toplumlarına hizmet etmek için alınan mültecilere ise 'efendilerine aşık köleler' muamelesi yapılıyor. Bir Alman'ı, Hollandalıyı, İsveçliyi yerleri süpürürken, ya da ağır iş gücü gerektiren bir fabrikada çalışken göremiyorsunuz. Bu alandaki ihtiyaçları modern köle muamelesi yaptıkları mülteciler üzerinde gideriyorlar." sözlerine yer verdi.
Yıldırım, Ruanda'dan Afrika'ya, Orta Doğu'dan Güney Asya'ya kadar uzanan bir zülüm haritası çizildiğini belirten Yıldırım, bu coğrafyadaki insanların maruz kaldıkları ayrımcılık ve hak ihlalleri nedeniyle içlerinde biriktirdikleri öfkenin tehlikeli olabileceği uyarısında bulundu.
FACEBOOK YORUMLAR