Afrika halkları birlik olarak yükseliyor
Bölgesel siyasi ve ekonomik oluşumlar, Afrika'nın bağımsızlığı ve güçlenmesinde önemli rol üstleniyor Dünyadaki doğal kaynak rezervinin önemli kısmını barındıran Afrika ülkeleri, sahip oldukları zenginlikle kıtanın geleceği için umut vaat ediyor Afrika'nın farklı bölgelerinde yaşanan terör olayları, doğal afetler, yolsuzluklar ve çatışmalar ise kıta halkının hayatını ekonomik ve sosyal olarak olumsuz etkileye devam ediyor Yaklaşık 30 milyon kilometrekare alana sahip Afrika, uzun yıllar birçok Avrupa ülkesinin sömürüsüne maruz kaldı
Afrika Birliği Örgütünün kurulduğu güne ithafen kutlanan "Afrika Günü", sömürgeciliğe karşı mücadelenin en önemli sembolü olarak varlığını sürdürüyor.
Dünya genelinde 1963'den bu yana her yıl 25 Mayıs, "Afrika Günü" olarak kutlanırken bağımsızlığını kazanan Afrika ülkelerinin kurduğu yeni birlik ve oluşumlar, kıtadaki ülkelerin ve halkların, ekonomik ve kültürel sömürüden bir adım daha uzaklaşmasına katkı sağlıyor.
Örgüt, 2002'de Afrika Birliği adını alarak Afrika kıtasındaki ülkelerin bağımsızlığını kazanması ve sömürgeciliğin son bulması amacıyla etkinliğini daha da artırdı.
Kıta ülkelerinin sosyo-ekonomik entegrasyonun sağlanmasının yanı sıra iyi yönetim ve kalkınmanın geliştirilmesi için barış ve güvenlik misyonlarına sahip olan örgüt, son dönemde birbirinden önemli projeleri hayata geçirdi.
Örgüt, kıtadaki ülkelerin kendi aralarında serbest ticaret yapmasına olanak tanıyarak işsizliğin azalması ve iç ticaretin büyük oranda artmasını sağlayacak Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi (AfCFTA) anlaşması için adım attı.
Üye sayısı 55'e yükselen Afrika Birliği Örgütü, ülkeler arasında serbest dolaşımı sağlayacak Afrika Birliği Pasaportu projesiyle ilgili çalışmaları 2020'ye kadar tamamlamayı ve bu pasaportu isteyen her Afrikalıya vermeyi planlıyor.
Afrika Birliği nezdinde 2005'te gözlemci ülke statüsü kazanan Türkiye ise 2008'den bu yana Birliğin stratejik ortağı konumunda.
- Afrika halkları birlik olarak yükselmeyi hedefliyor
Örgüt, kıta genelinde önemli bir birlik oluştururken bölgesel siyasi ve ekonomik oluşumlar da Afrika'nın bağımsızlığı ve güçlenmesinde önemli rol üstleniyor.
Afrika kıtasının batısındaki 15 devletin üye olduğu, merkezi Nijerya’da bulunan Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) bu oluşumların en önemlilerinden biri.
1975'te kurulan örgüt, ilk olarak bölgede ekonomik entegrasyonu sağlamayı hedeflese de bugün üye ülkeler arasında hem siyasi hem de askeri konularda önemli roller üsleniyor.
Doğu Afrika’daki 8 ülkenin bir araya gelmesiyle kurulan Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesi (IGAD) de son yıllarda ticari bir oluşum olmanın ötesine geçerek Güney Sudan gibi iç savaş ve siyasi krizin yaşandığı ülkelerde ara buluculuk yapıyor.
Burundi, Kenya, Ruanda, Güney Sudan, Tanzanya ve Uganda’nın oluşturduğu Doğu Afrika Topluluğu (EAC), hedefleri açısından öne çıkan bölgesel ittifaklardan biri.
Kıtanın güneyindeki 16 üye ülkenin bir araya gelmesiyle oluşan Güney Afrika Kalkınma Topluluğu (SADC), sosyo-ekonomik bütünleşmenin yanı sıra bölgedeki ülkelerin siyasi ve güvenlik alanında iş birliğine öncelik veriyor.
Bu yapıların dışında kıtada Orta Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECCAS) ve Sahel-Sahra Devletleri Topluluğu (CEN-SAD) gibi ekonomik amaçlı kurulan çok sayıda bölgesel birlik bulunuyor.
- Maden zengini Afrika
Dünyadaki doğal kaynak rezervinin önemli kısmını barındıran Afrika ülkeleri, petrol, doğal gaz, elmas, altın, uranyum, kobalt, platin, altın cevheri, bakır ve tantal gibi doğal kaynaklarıyla dikkati çekiyor.
Güney Afrika ve Gana, altın madeninde ön sıralarda gelirken Botsvana, dünyanın en büyük elmas üreticileri arasında yer alıyor.
Nijerya ve Angola, Afrika kıtasındaki petrol üretiminde başı çekerken doğal gaz üretiminde de Cezayir, Mısır ve Nijerya ön sıralarda geliyor.
Nükleer enerjide ve savaş sanayinde son derece önemli bir yere sahip uranyum madeninde de Afrika ülkeleri ön plana çıkıyor. Dünya uranyum üretiminde yüzde 18’lik paya sahip kıtada Nijer, Güney Afrika ve Namibya en çok uranyum rezervine sahip Afrika ülkeler arasında yer alıyor.
Yeraltı kaynakları kadar yer üstü kaynakları ile de öne çıkan Afrika'nın birçok ülkesi, geniş ve verimli tarım arazileri, zengin ormanları ve bitki örtüsü, doğal parkları ve turistik bölgeleri ile cazibe merkezi kabul ediliyor.
- Seçim ve darbelerle iktidar değişimi
Son bir yıldır Afrika kıtası, yıllardır iktidarda bulunan liderlerin seçimler ya da darbelerle iktidarı devretmek zorunda kalmasına sahne oldu.
Gambiya’da 1994'te iktidarı devralan eski devlet başkanı Yahya Jammeh, 1 Aralık 2016'daki cumhurbaşkanı seçiminde rakibi Adama Barrow'a yenilerek 22 yıllık iktidarını kaybetti.
Liberya’da Aralık 2017'de düzenlenen devlet başkanlığı seçimi, eski futbol yıldızı George Weah'ın galibiyetiyle sonuçlanırken Sierra Leone’de Mart 2018’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde asker kökenli aday Julius Maada Bio iktidara geldi.
Kenya'da 8 Ağustos 2017’de yapılan devlet başkanlığı seçimi, muhalefetin itirazı üzerine 26 Ekim'de yeniden düzenlendi ve mevcut Devlet Başkanı Uhuru Kenyatta, oyların yüzde 98,26'sını alarak güven tazeledi.
38 yıl boyunca Afrika kıtasında en uzun süre iktidarda kalan ikinci lideri olan Angola Devlet Başkanı Jose Eduardo dos Santos, 2017'nin Ağustos ayında düzenlenen seçimde aday olmadı ve iktidarını Joao Lourenço'ya devretti.
Zimbabve’yi 37 yıl boyunca yöneten eski devlet başkanı Robert Mugabe ise askeri müdahaleden bir hafta sonra 21 Kasım 2017’de görevinden istifa etmek zorunda kaldı.
- Çatışmaların, yolsuzlukların, doğal afetlerin ve terörün gölgesinde Afrika
Afrika'nın farklı bölgelerinde yaşanan terör olayları, doğal afetler, yolsuzluklar ve çatışmalar, kıta halkının hayatını ekonomik ve sosyal olarak olumsuz etkilemeye devam ediyor.
Batı Afrika ülkesi Sierra Leone’de Ağustos 2017’de meydana gelen sel ve toprak kaymasında binden fazla kişi yaşamını yitirdi. Felaket, yaklaşık 30 milyon dolarlık zarara yol açtı.
Güney Sudan’da devam eden kıtlık ve çatışmalardan kaçarak Uganda’ya sığınan mülteci sayısı 1 milyonu aşarken Nijerya'da yüz binlerce insan terör nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kaldı.
Yaşanan terör saldırısında 300 kişinin öldüğü Somali ise terör saldırılarının hedefinde bağımsız ve özgür bir ülke olmak için mücadele ediyor.
Nijerya, Burkina Faso, Kamerun, Etiyopya ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti gibi ülkelerde etnik çatışmalar ve terör saldırıları engellenemiyor.
Birleşmiş Milletler verilerine göre, Afrika genelinde her yıl yaklaşık 148 milyar dolar yolsuzluk yapılırken, kıtanın birçok ülkesinde yaşanan yolsuzluklar nedeniyle ülkelerin ekonomik büyümesi, yatırımları, devlet kapasitesi ve halkın devlet kurumuna olan güveninde de ciddi oranda azalma yaşanıyor.
Dünyadaki fakirlerin neredeyse yarısı Afrika'da yaşarken istatistiklere göre, bu oran dünya fakirlerinin yüzde 41'ine tekabül ediyor. Çok fakir insanların yarısı ise Sahra Çölü'nün güneyinde yer alan Sahra Altı Afrika bölgesinde yaşıyor.
- 500 yıllık sömürge kıtası
Yaklaşık 30 milyon kilometrekare alana sahip Afrika, uzun yıllar birçok Avrupa ülkesinin sömürüsüne maruz kaldı.
15. yüzyılda Portekiz, İspanya ve Hollanda ile başlayan sömürge dönemi, 16. yüzyılda İngiliz ve Fransızların dahil olmasıyla devam etti.
Sömürgeciler, kıtada köle ticareti başta olmak üzere baharat, fildişi ve altın ticareti yaparak yeraltı ve yer üstü kaynaklarının yanı sıra insan kaynaklarını da sömürdü.
Avrupalı sömürgecilerin köle ticareti, kıtadaki genç nüfusun azalmasına neden olurken işgallerin kolaylaşmasına ve insanların fakirleşmesine yol açtı.
19. yüzyılla İngiltere Sudan, Güney Afrika, Nijerya, Gana gibi ülkelerde etkili olurken Fransa Senegal, Gine, Nijer ve Mali gibi ülkelerde sömürge yönetimi kurdu.
Sömürge yarışına geç giren Almanya ise Togo ve Kamerun gibi ülkelerde hakimiyet kurmaya çalıştı.
Tunus'ta Fransa ile sömürge mücadelesine giren İtalya, bir süre Eritre ve Somali’yi ele geçirdi.
17. yüzyıldan itibaren Afrika kıtasının birçok yerinde sömürge oluşturmaya başlayan Hollanda, Fildişi Sahili, Gana, Güney Afrika, Angola, Namibya ve Senegal'de çok sayıda koloni kurdu.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında birçok Afrika ülkesi bağımsızlığını kazandı ancak başta ABD, İngiltere, Fransa ve Çin olmak üzere birçok ülkenin bu kıtadaki ekonomik, kültürel ve siyasi etkisi devam ediyor.
- Afrika'nın dört bir yanında askeri üsler
Kıtadaki hakimiyetini güçlendirmek isteyen yabancı devletler, ekonomik varlıklarının yanı sıra askeri varlıklarını da arttırıyor.
Başta ABD ve Fransa olmak üzere birçok ülkenin kıtada askeri gücü bulunuyor. Afrika'nın farklı bölgelerindeki yabancı asker varlığı, yoğun olarak Sahel bölgesi ve Afrika Boynuzu'nda yer alıyor.
Afrika Boynuzu, dünyanın en yoğun deniz trafiğinin olduğu Kızıldeniz’i Yemen körfeziyle bağlayan Bab el Mandib Boğazı'na ev sahipliği yapmasıyla yabancı güçlerin ilgisini çekiyor.
Bölge ülkelerinden Cibuti'de ABD, Çin, İtalya, Fransa, Almanya, Japonya ve İspanya olmak üzere 7 ülke askeri varlık gösteriyor. Suudi Arabistan’ın da kısa süre içinde ülkede üs açması bekleniyor.
Çin’in tek yurt dışı askeri üssü, Cibuti’deki Obock limanında bulunuyor.
Fransa’nın Çad’da Barkhane Operasyonlarına ev sahipliği yapan karargahı bulunuyor. Üsdeki yaklaşık 3 bin 500 Fransız askeri Burkina Faso, Çad, Mali, Moritanya ve Nijer’de faaliyet gösteriyor. Fransa’nın ayrıca Fildişi Sahili, Cibuti ve Gabon’da askeri varlığı bulunuyor.
Almanya’nın Nijer’in başkenti Niamey’deki uluslararası havalimanı içinde hava üssü bulunuyor.
Hindistan, ilk yurt dışı askeri üssünü 2007'de Madagaskar’ın kuzeyinde kurdu. Japonya’nın kıtadaki tek askeri varlığı de Cibuti’de bulunuyor.
Suudi Arabistan, Cibuti’de yeni bir askeri üs inşa etme girişimlerini sürdürüyor.
Türkiye’nin ise Somali’de askeri eğitim üssü bulunuyor.
Eritre, Libya ve Somaliland’de askeri varlığı olan Birleşik Arap Emirlikleri, Somali’deki askeri varlığına geçen ay son verdi.
İngiltere’nin Kenya’da eğitim destek birimi, ABD’nin de Burkina Fason, Kamerun, Çad, Orta Afrika Cumhuriyeti, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Cibuti, Etiyopya, Gabon, Gana, Kenya, Nijer, Somali, Şeysel Adaları, Senegal, Güney Sudan ve Uganda’da askeri gücü bulunuyor.
FACEBOOK YORUMLAR