300 yıllık tezgahlarda dokumacılığı yaşatıyorlar
Muğla'da bir evin bahçesine kurulan 300 yıllık dokuma tezgahlarında ipek ve pamuktan ürünler dokuyan kadınlar, dokumacılık geleneğini yaşatıyor İpliklerin kök boya ile hazırlanması ve dokuma işlemlerinin yapılması için bir araya gelen dokumacı kadınlar, bir yandan yöresel türküler eşliğinde çalışırken, diğer yandan da yeni neslin de bu işi öğrenmesi için çaba gösteriyor Yeşilyurt Mahallesi'nde yaşayan dokuma ustası Karacan: "Asırlardır üretilmekte olan Yeşilyurt dokumasını hiç bozmadan annelerimizin, ninelerimizin yaptığı tekniğe bağlı kalarak ve doğal malzemelerle üretmeye devam ediyoruz"
Yeşilyurt Mahallesi'ndeki dokuma ustası kadınlar, yaklaşık 300 yıllık olduğu belirtilen 4 dokuma tezgahında yöreye özgü kumaşlar dokuyor. Yöre halkı, ipekli kumaş için ipeği, pamuklular için de pamuk ipliğini kendileri hazırlıyor.
Pamuk ve ipekten elde edilen ipler, kök boya ile kaynatıldıktan sonra 24 saat kazanda bekletiliyor. Asılarak kurutulan ipler, daha sonra tezgahlarda hünerli ellerde dokunarak, günlük hayatta kullanılan eşyalar haline geliyor.
Yeni neslin dokumacılığı öğrenmesi ve kültürün unutulmaması için öğreticilik yapan kadınlar, iplerin kazanlarda kaynatılmasından dokunmasına kadar yöredeki genç kızlara işin inceliklerini öğretiyor.
Yüzyıllardır ipek kozalarından ürettikleri iplerle yaptıkları bükmen beziyle el emeği ürünler hazırlayan kadınlar, unutulmaya başlayan halk kültürü mirasının gelecek nesillere aktarılması için de büyük çaba gösteriyor.
- "Amacımız kültürümüzü yaşatmak"
Yeşilyurt Mahallesi'nde yaşayan 70 yaşındaki Sebahat Karacan, evlerinin bahçesine kurdukları asırlık tezgahlarda, kaybolmaya yüz tutmuş el dokumacılığını mahalledeki kadınlarla el ele vererek yaşattıklarını söyledi.
Mesleğin ve asırlık tezgahların unutulmaması için son dönemde bölgedeki genç kızları da yetiştirmeye başladıklarını anlatan Karacan, "300 yıllık geçmişe sahip Yeşilyurt el dokumaları, önemli bir kültürel ürün. Kültürel bir miras olan el dokumacılığının ayakta kalması için de genç nesiller bize destek veriyor. Amacımız 300 yıllık kültürümüzü yaşatmak. Bu işi öğrenmek için gelen genç kızlarımızın da gösterdikleri çabadan mutluyuz." dedi.
Geçmişte Yeşilyurt'taki bütün evlerde dokuma yapıldığını anlatan Sebahat Karacan, geçmişte sofra bezi, hamam havlusu, çarşaf gibi ürünler dokunduğunu, şimdi ise daha çok otantik masa ve sehpa örtüsü ile perde üzerine çalıştıklarını ifade etti.
Karacan, bu emaneti artık gençlere teslim etmek istediklerini, bu nedenle tezgahlarda onları eğitmeye çalıştıklarını belirtti.
- 300 yıllık bürümcük bu tezgahlarda dokunuyor
Dokuma ustası Zeynep Karacan ise Anadolu'nun kültürel zenginlikleri arasında yer alan dokumacılığın yüzyıllardır asırlık tezgahlarda yapıldığı Yeşilyurt Mahallesi'ndeki kadınların, aile bütçelerine bu yolla katkı sağladığını söyledi.
Asırlık tezgahlar kurarak kaybolmaya yüz tutmuş el dokumacılığını yaşattıklarına işaret eden Karacan, "Yeşilyurt'ta 300 yılık geçmişi olan bürümcük ipek dokumacılığını günümüzde geliştirerek yaşatmaya çalışıyoruz. İpek böceğinden üretilen ipeklerle yapılan bürümcük kumaşlarımızla ünlü olan Yeşilyurt, günümüzde bu tarihi değerine sahip çıkıyor. Bu anlamda mesleğin de unutulmaması için mahallemizde dokuma bilen kadınlarımız da yeni nesile işin inceliklerini öğretiyor, bir anlamda yeni çıraklar yetiştiriyor." diye konuştu.
Zeynep Karacan, Muğla'ya gelen yabancı misafirlere verilen yöresel hediyeler arasında yer alan Yeşilyurt dokuma bezlerinin kendine has motifleriyle dokunduğunu dile getirdi.
Yeşilyurt dokumasını ulusal ve uluslararası fuarlarda tanıtmak istediklerini vurgulayan Karacan, şunları kaydetti:
"Asırlardır üretilmekte olan Yeşilyurt dokumasını hiç bozmadan annelerimizin, ninelerimizin yaptığı tekniğe bağlı kalarak ve doğal malzemelerle üretmeye devam ediyoruz. Unutulmaya yüz tutmuş bu tezgahları tekrar günümüze taşıyarak, yeni nesle aktarmaya çalışıyoruz. Mahallede 7'den 70'e tüm kadınlarla bu kültürü yaşatmaya çalışıyoruz. Burada özel programlar yapıyoruz. Haşır günü yapıyoruz ve ipliklerimizi kaynatıyoruz. Kurumaya bırakıyoruz ve tezgahlarımıza taşıyarak işliyoruz. Burada hem kadınları iş sahibi yapıyor hem de kültüre sahip çıkıp gelecek nesillere taşıyoruz."
Karacan, son yıllarda ciddi anlamda üretim ve tanıtım gerçekleştirdiklerini, Kanada, Fransa ve Hollanda'da festivallere katılarak Yeşilyurt dokumalarını tüm dünyaya gösterdiklerini anlattı.
Geleneksel el sanatını öğrenmek için asırlık tezgahlarda eğitim aldığını dile getiren Nurten Sinan ise "Annemden ve büyüklerimden sıkça gördüğüm dokumacılığı öğrenmek istedim. Burada dokumacılığı öğrenip, ileride kendi çocuklarıma da öğreteceğim. Burada hazırlayacağım dokumalarla hem çeyizimi hazırlayacağım hem de aile bütçeme katkı sağlayacağım." ifadelerini kullandı.
FACEBOOK YORUMLAR