İlk fitne film ile yaptığı çıkışın ardından, büyük ilgi gördü. İlgi diyorum, elbette tepkide gördü, ancak tepki Hollanda dışındandı ve ağırlıklı olarak da Müslüman ülkelerden geldi. İlgi ise Hollandalılardan. Sürekli İslam ve ülkede yaşayan yabancılara karşı söylemleri, zaman içinde birçok Hollandalının diline tercüman oldu. Oldu ki, 2010 haziran seçimlerinde milletvekili sayısını 9dan 24 çıkardı ve 150 milletvekilinden oluşan Hollanda parlamentosunda kilit rol alan parti oldu. Koalisyon görüşmelerinde yine akıllı çıkış yaparak, biz doğrudan hükümette olmayız ama yeter ki sol partiler hükümeti kurmasın, biz sağ hükümete dışarıdan destek veririz dedi ve ibre sağ partilere kaydı. VVD ve CDAdan oluşan azınlık hükümeti Wilders desteği ile kuruldu. Elbette ki bu destek karşılıksız olmayacaktı ve olmadı da, hükümet kuruldu ve aradan aylar geçti. Aradan 6 ay kadar zaman geçti geçmedi, Wilders ideolojisi yavaş yavaş birçok alanda hissedilmeye başlandı.
Başörtüsü takandan vergi alacağız dendi, Başörtülüyü kamu binalarına almayacağız dendi, Başörtülü olan otobüslere binemeyecek dahi dendi, Hollandanın ve Avrupanın İslamlaştırılma tehlikesi altında olduğunu her ortam ve fırsatta dile getirdi. Dahası Çölden gelen bir ideolojinin yine çölde yaşatılabilineceğini söyledi. Son günlerde gün geçmiyor ki yeni bir haber, yeni bir uygulama gündeme getirilmiyor olsun. Hollandaya evlilik yoluyla geleceklerin tabi tutulduğu uyum sınavları zorlaştırıldı. Hollanda da her hangi bir yerden ödenek alıp Türkiye ve Fas da gayrimenkulü olanların hakkında soruşturma başlatıldı. Suçlu ve suç işleyenler için her bölgeye şehir merkezinden uzak yerlere özel kamplar kurulsun ve bu kişiler oraya gönderilsin, 2-3 defa suça karışanların gerekirse aileleride götürülsün dendi.
Bütün bu söylemler ve uygulamalar en başka bu ülkede yaşayan bizleri etkileyecektir. Bu çıkışlar, birçok makamda olan Hollandalıları cesaretlendirecek ve bu kişiler keyfi uygulamalara gidebilecektir. Hollanda da 1 milyon civarında Müslüman yaşamakta ve bunların tamamına yakınını Türk ve Faslılar oluşturmakta. Toplumun her alanında yer alan ve iş hayatında da önemli yerlerde olanların bir çatı altında toplanarak güçlü ve caydırıcı özelliği olan lobi oluşturması kaçınılmaz olmuştur. Artık bireysel veya gruplaşarak, 50 parçaya bölünmüş halde, bir şeyleri değiştirmenin imkansız olduğunu herkes görmelidir.
Türk ve İsveç vatandaşlığı 2 vatandaşlık olarak eşit değil yönündeki değerlendirmeyi de hatırlatayım. Bunu söyleyen ise Başbakanımız Mark Rutte.
Yorumlar
Kalan Karakter: