Hollandadan yaşayan 1. kuşak dediğimiz insanlar hızlı bir şekilde uçağın kanadında Türkiyeye geri dönüyorlar. Bazıları sorabilir. Neden uçağın içerisinde yer olmuyor mu? Veya ayrımcılık mı yapılıyor diye. Yok iki şıkta yanlış. Doğrusu tabutların ancak uçağın kanat altında ki bağaj kısmında taşındığını duydukta ondan.
Belki aklınıza gelebilir. Bu yaşa kadar orada yaşamış ve tüm aile fertlerinin Avrupada yaşadığı vatandaşlarımız neden cenazelerini buraya gönderiyor diye bir soru sorulabilir. Her halde insanların birgün vatana geri dönüleceği inancını hâlâ korumalarından olsa gerek.
Neyse biz asıl konumuza gelelim.Yukarıdaki anlatılanların elbetteki şekerle alakası yok. Ama şimdiki anlatacağım bilgilerin var.
Hollandada özellikle Türkler arasında şeker hastalığı çok yaygın. Özellikle birinci kuşakta hemen hemen her evde bir kişide bu hastalık var. Ben gerçeği söyleyeyim, doğup büyüdüğüm yer olan Akören ilçesinde bu hastalığın ne olduğunu bilmiyordum. Konyada da çok yaygın olan bir hastalık değil. Peki Hollandada niye bukadar yaygın diye bir soru akla gelebilir.
Ben ilim adamı değilim. Ancak kendimden ve çevremden yola çıkarak bir analiz yapmaya çalışacağım.
Holandada 1. kuşak dediğimiz insanların büyük bir kısmı emekli. 2. kuşak olarak bilinen bizim yaşımızdaki insanların yani 30-45 yaş grubu insanların ise yine büyük bölümü işsiz veya hastalık kasasından maaş alıyor. Yada düşük ücretlerle çalışıyorlar. 3. kuşak olarak bilinen grupta da durum pek parlak değil. Ya büyük çoğunluğu hiçbir diploma almadan okulu bırakmış. Yada hasbelkader bir meslek diploması almış.
Hal böyle olunca çalışan insanlarımız düşük gelirli. Akşam oldumu evlerinde aileleriyle birlikte televizyonun karşısına geçiyorlar kanaldan kanal geziyorlar. Yaşlılar haber kanallarını, gençler türkçe dizileri, kadınlarımızda Serap Ezgi türü programları takip ediyor.
Büyük çoğunluğunda sosyal faaliyet adına birşey yok. Akşam olsada şöyle bir stres atalım denecek yerler bizim vatandaşlar için yok denecek kadar az. Olanlarda çok pahalı. Bizdeki gibi aile çay bahçeleri, balkon sefası yok. Lokantalarda oldukça pahalı. Dört kişilik bir aileyle girseniz. Yaklâşık 100 avro ödemeniz lazım. Oda düşük gelirli insanlar için çok pahalı.
Yani sizin anlayacağınız, akşam oldumu, insanlar perdelerini kapatıp, evlerine kapanıyorlar. Tabi bu arada bayanlardan hiç bahsetmedik. Onlar için sıkıntı daha fazla. Çok fazla gidip gelecekleri yerleri yok. Onlarda sıkıntı ve stres daha fazla.
Peki bu kadar sıkıntı ve stresin üzerine birde yanlış beslenme de diyebileceğimiz, bol hamur içili yiyecekler eklenince sonuç ortada.
İşte yeni geldik yukarıda attığımız başlığa. Maalesef buradaki insanların şekerleri çok kötü. Hemen hemen her evde yukarda da behsettiğimiz gibi şeker hastası insanlar var. Birinci kuşak yılın yarısını Türkiye de geçirmeye başladı. Türkiyeden dönen insanlardan aldığımız bilgiler, bu insanların Türkiyede bu hastalıktan neredeyse yok denecek kadar az rahatsız olduğunu duyunca; insan düşünmeden edemiyor. Acaba bu insanları Hollandanın havası mı, yoksa suyu mu hasta ediyor? Elbette havası ve suyununda etkisi de var ancak asıl problem daha derinlerde.
Peki akla hemen bir soru gelebilir. Türkiyede sık sık karşılaştığımız bir soruya. Daha gavuru ne kadar bekleyeceksiniz? Diye. Kimsenin gavur beklediği falan yok. Ancak 1. neslin tüm ailesi burda. Türkiyeye dönse gözü arkada. 2. neslin ise çocuklar eğitim yaşında. Biraksalar gelseler onların eğitimleri ne olacak. Yani sizin anlayacağınız, yukarısı bıyık, aşşağısı sakal.
Selam ve du ile
I.Gulkara/Hollanda
Yorumlar
Kalan Karakter: