Hollandadaki Türklerin huzuru bozuluyor...
* Kıyıma ve horlanmaya mahkum edilmek istenen Türklerin
mücadele gücü azaltılmak isteniyor.
* Karanlık güçler, Türklerin en önemli savunma gücü olan Türk
medyasını
da karıştırıyor.
* Dünyanın dört bir yanında Türkçe eğitim veren okullar
açan ve
Türkçe
Olimpiyatları düzenleyen Cemaatın Türkçeye alerjisi
olabilir
mi?
* Demokratik hak mücadelesi veren kuruluşlar Atatürk
posteri
yasağına
mı kızdılar?
* Bazı eleştiriler, hak mücadelesinden çok, kişisel
saldırı niteliğinde.
* Akil Kişiler, hem medya ve hem de dernekler arasında barış yolu
arayacak.
AMSTERDAM,- Hollandanın Amsterdam kentindeki bir okulda yaşanan Bir Türkün okuldan kovulma gelişmesini, farklı boyutlarda ele alan bazı medya mensupları ile, onların destekçisi konumuna düşen Sivil Toplum Kuruluşlarının açıklamaları, ülkede yaşayan Türkler arasında üzüntü yarattı.
Birkaç gündür, gerek gazetelerde ve gerekse sosyal medyada yer alan haber ve
yorumlar, haber ve yorum olmaktan çıktı ve suçlama-aşağılama şekline dönüştü.
Bu tatsız durum karşısında, Medyada bir
ağabey olarak aşağıdaki uyarıyı
Facebookta yayınlama gereği duymuştum:
Sevgili gazeteci ve dernek yöneticisi dostlarım,
45 yıldır gazetecilik yaptığım Hollandada, hiç bir zaman, bugünlerde
yaşanmakta olan talihsiz atışmalar yapmadık. Göçün ilk yıllarında, naçizane
şahsım, meslektaşlarım Şadi Tatlı, Kamuran Sümercan ve Ali Okşak ile,
Türklerin sorunlarının çözümü için hep ortak stratejiler ürettik. Resmi
mercilerde etkili olmak için, Hollanda medyasından destek aradık ve aldık.
Gazeteciliği yaparken ombudsman gömleği de giydik.
Meslektaşlar arasındaki tek çekişme, çok önemli gelişmelerde Haber atlatma çekişmesi olurdu ki, bu
da çok tatlı bir çekişmeydi.
Şimdi, iki meslektaşımızın Amsterdamdaki bir okulda gelişen bir tatsız olaya
bakış açıları nedeniyle başlayan tatsız bir çekişme ve buna bağlı olarak dernek
yöneticilerinin bu çekişmeye dahil olmaları, Türk toplumu içinde üzüntüye
yolaçtı.
Bu neye benzedi biliyor musunuz?
Birkaç yıl önce bir Hollandalı araştırmacı, Hollanda Devletinin kurucusu olan
Willem van Oranjenin din değiştirerek Müslümanlığa geçtiğini ileri sürmüştü.
Buna karşın bir başka araştırmacı da, Hayır,
Willem van Oranje Müslüman olmadı demekle kalmadı ve tartışmayı mahkemeye
taşıdı. Ama mahkeme bu konuda hiçbir karar vermeden konuyu kapattı.
Aslında bu tatlı bir çekişmeydi. Bu çekişmeyi, bugünlerde piyasaya çıkan ve 400
yıllık Türk-Hollanda dosluğunu ele alan kitabımda, Wel is, niet is !!! Willem van
Oranje was bekeerde moslim- Wıilem van Oranje toch geen moslim (Evet mi, hayır mı !!! Willen van Oranje Müslüman olmuştu - Hayır,
Willem van Oranje Müslüman olmadı) başlığı ile değerlendirmiştim.
Şimdi de, Amsterdamda bir okulda yaşanan kovulma
olayı da Wel is, niet is (Evet mi,
hayır mı?) olarak tartışılıyor.
Rahatsız edici bu tartışmaya bir son vermek için bir şeyler yapmak gerek.
Yangına kürekle gitmek doğru olmuyor.
Bu mektubu, Facebookkta tartışmaya katılan herkesin mesajının altına
ekleyeceğim.
Yukarıda Facebookta yayınladığım mesajıma çok sayıda
olumlu reaksiyon geldi. Pek çok yerden, Haydi
Karaçay, bu gereksiz sürtüşmeyi ancak sen önlersin şeklinde mesajlar
geldi.
Bu konuda ikiye ayrılmış olan medya mensubu dostlarımı bir araya getirmek
istedim ama maalesef taraflardan biri, özür dileyerek bu girişimime olumsuz
cevap verdi.
Aslında iki tarafla yaptığım konuşmalar sonucunda ortam biraz yumuşamıştı. Ama
ne var ki, temas kuramadığım bazı Sivil Toplum Kuruluşlarının, taraf olarak yayınladıkları bildiriler,
yangına körükle gidişe neden oldu.
Sonradan öğrendiğime göre, iki medya mensubu dostum bir araya gelmişler ve
konuyu tatlıya bağlamışlar.
Tartışma artık iki medya mensubu arasındaki bir sürtüşme olmaktan çıktı ve
topluluklar içinde bir siyasi çekişmeye dönüştü.
Bakınız, hiç kimseyi ve hiç bir kuruluşu incitmemek için hiç isim vermedim.
Siyasi çekişmenin şeklinden ve boyutundan da söz etmeyeceğim.
Zira bunlar çoğumuza göre teferruattır.
Geçen hafta piyasaya çıkan ve tam 8 bin adrese posta ile gönderilen (okuyucu
ile direkt buluşan) AVRUPA DÜNYA gazetesinde yayınladığım uzun yorumumda, Hollandada
geçmişte yaşanan Türklerarası çekişmelerden söz etmiş ve o tür gelişmelerin
şimdiki modern çağda artık yaşanmaması gerektiğini belirtmiştim.
Ne ilginçtir ki, geçen hafta yorumladığım konu ile bu haftabaşında patlayan
konu arasında bir benzerlik var. Bugünlerde yaşanacak olanlar sanki içime
doğmuştu. Herkese çağırıda bulunmuş ve ortak çıkarlar için birlikte mücadele
etmemiz gerektiğini yazmıştım. Siyasi görüşlerimiz ne olursa olsun,
Hollandadaki Türklerin ortak çıkarları için el ele vermemiz gerektiğini
vurgulamıştım.
Ama ne yazık ki, bu haftabaşında böylesi talihsiz bir olay yaşandı ve Türkler
adeta ikiye bölündü.
Hoş, Türkler içinde sağduyulu olanlar çoğunlukta ama, çatışma gazetelerde ve
sosyal medyada sürdüğü için, bazılarını taraf
olmaya sevketti.
Okurlar arasında belki de konuyu hiç bilmeyenler vardır. Buna rağmen ben konuya
burada uzun uzun değinmeyeceğim. Googleda Hollandada
okuldan kovulan Turk şeklinde arandığı zaman bir yığın haber ve yorum
görülecektir.
Hiçbir gazeteci dostumu ve Sivil Toplum Kuruluşu mensubunu haklı veya haksız
diye ayırmıyorum.
Hepsi ülkemiz için ve Türk toplumu için yararlı faaliyetlerde bulunuyor.
Ama insanın aklına şu noktalar da takılıyor.
Sanki, kıyıma ve horlanmaya mahkum edilmek istenen Türklerin mücadele gücü
azaltılmak isteniyor.
Sanki, bazı karanlık güçler, Türklerin en önemli savunma gücü olan Türk medyasını
da karıştırıyor.
Bu karanlık güçler aramıza nasıl girebiliyor?
Şunu da sormak lazım: Dünyanın dört bir yanında Türkçe
eğitim veren okullar açan ve Türkçe Olimpiyatları düzenleyen Cemaatın
Türkçeye alerjisi olabilir mi?
Öte yandan, demokratik hak mücadelesi veren kuruluşlar Atatürk posteri yasağına
mı kızdılar?
Bazı eleştiriler, hak mücadelesinden çok, kişisel saldırı niteliği almaya
başladı.
Her biri güzide ve yararlı faaliyetlerde bulunan demokratik örgütlerimiz ve kuruluşlarımız arasına
nasıl nifak sokabiliyorlar?
Bu durumda şunu söylemek gerekiyor:
Hollandadaki Akil Kişiler, Türk
medyası içine sokulmak istenen nifaka karşı harekete geçmeli ve yıllardır omuz
omuza birlikte çalışan medya mensubu kardeşlerimizi biraraya getirmeli.
Zira, Hollandadaki Türklerin, böylesi çekişmelerden bıktıkları şeklinde sinyaller
de geliyor.
Yazmakta olduğum bu yorumu medya dostlarıma göndereceğim sırada, okuldan
kovulan öğrencimiz ve ebeveynlerinin katılacağı bir toplantı davetiyesi geldi.
Toplantıyı organize edenlerin, iki
meslektaşımızın bu toplantıya giremeyeceği şeklindeki beyanını okuyunca dondum
kaldım. Zira, medya dostlarımıza yasak uygulanıyordu. Pek çok meslektaş aradı
ve kısa bir durum değerlendirmesi yaptık. Bu yasağa karşı medyanın katılım
boykotu bile gündeme geldi. Ama taraflara karşı da taraf olmak istemedik.
Demokrasi mücadelesi veren kardeşlerimizin böylesi antidemokrat bir yasak
koyuşları doğru olmadı tabii.
Şimdi anlaşılıyor ki, bu konu değişik mecralara
taşınıyor. Amaç, Türkçe yasağına karşı ortak mücadele yerine, Türkçe yasağını
koyduğu iddia edilen ve cemaat
olarak adlandırılan oluşum ile mücadele etmekmiş.
Bu durumda bizim işimiz zorlaştı tabii.
Cemaat olarak adlandırılan
oluşumun yönetimi altında bulunan
Cosmicus Okulunun çok başarılı olduğu ifade ediliyor. Cemaatin dünyanın dört bir yanında
Türk okulları olduğu ve bu okulllarda Türkçe konuşulduğu ve öğretildiği
biliniyor. Hatta Türkiyede geleneksel bir şekilde Türkçe Olimpiyatları organize ediliyor. Olimpiyatlara katılan
yüzlerce yabancı öğrenci, hünerlerini hep Türkçe yapıyorlar. Türkçeden hiç
rahatsız olmadığı anlaşılan cemaate
ait olan Amsterdamdaki okulun Türkçe yasağı koyması akılları
karıştırıyor. Bu akıl karışıklığına verilen cevapta, Dünyanın her tarafında okul içinde başka dil konuşmak yasak
deniliyor. O zaman insanın aklına şu soru geliyor: Peki, İngilizce, Almanca, Fransızca ders olan okullara ne demeli?
Bunun da bir cevabı vardır elbet.
Ama, Cemaate ait olan okulun
Hollandadaki başarıları da biliniyor.
Bakınız, Cosmicus Vakfına ait bu okulların seceresinde neler yazılı:
Cosmicus Vakfı ülkesel eğitim , kültürel, sosyal ve bilimsel projeler organize eden bir kurumdur.
Bu vesile ile toplumsal entegrasyona katkı sağlamak ilk hedeftir.
1995 yılında Türk kökenli öğrenciler
tarafından kurulmuş ve faaliyete başlamıştır. Zamanla farklı
kültürlerden ve milletlerden insanların da katılımıyla bugünkü halini almıştır.
Cosmicus Vakfının Hollanda genelinde 5 eğitim kuruluşu var:
* Cosmicus College (Rotterdam)
* Cosmicus Montessori Lyceum (Amsterdam)
* Basisschool Cosmicus (Rotterdam)
* Basisschool Cosmicus (Arnhem)
* Basisschool Cosmicus (Den Haag)
2008-2009
Eğitim Yılı
Cosmicus Montessori Lisesinin eğitim izni 2008 şubat ayının sonunda, okul
binasının izni de aynı yılın temmuzunda verildi. 65 talebe, 5 öğretmen ve 2
stajer ile eğitime başladı. O sene göstermiş olduğu başarılar sırasıyla şöyledir:
- 20.000 talebenin katılmış olduğu Matematik
Olimpiyatlarında 4 talebe ilk 30da dereceye girdi.
- Het Parol Gazetesinin Amsterdam genelinde yaptığı Veli ve öğrenci memnuyeti araştırmasına
göre
birinci geldi.
- Amsterdam Okullararası Yazarlık Yarışmasında okul ögrencileri birincilik kazandı ve kazanan
hikaye film olarak çekildi.
2009-2010 Eğitim Yılı
- Öğrenci sayısı 65ten 148e, öğretmen sayısı da 16ya
yükseldi.
- Hollanda genelinde yapılan Robot Yarışmasında
ikinci olup, daha sonraki yıllarda kardeş okul
olan Rotterdam Cosmicus Kolejiyle hep
birincilik elde etti.
- Amsterdam geneldinde yapılan Matematik Olimpiyatlarında birinci, ikinci ve
üçüncülüğü yine
Cosmicus Montessori Lisesi ögrencileri
kazandı. O zaman ödül dağıtan Eğitim Bakanı,
Amsterdamda başka okul yok mu diye
latife yaptı.
2010-2011 Eğitim Yılı
- Öğrenci sayısının 148den 217ye artmasıyla ve 20
öğretmeniyle üçüncü eğitim senesine başladı.
- Hollanda Milli Eğitim ve Bilim Bakanlığının 271 okul arasında yapmış olduğu
kıyaslama ve
değerlendirmesine
göre, sıralamada ilk 10a girdi.
- Başarılarından dolayı Amsterdam Universitesi ve Amsterdam Hür Universitesinden
ortaklık
teklifleri alındı ve birlikte eğitim
ve öğretim projeleri gerçekleştirdi.
2011-2012 Eğitim Yılı
- Öğrenci sayısı 217den 328e, öğretmen sayısı da 40a
yükseldi.
- Cosmicus Montessori Lisesi, Unesco
Okulu olma ünvanını kazandı.
- O yıl, İtalyada düzenlenen Inespo
Olimpiyadında Hollandayı temsil etti.
2012-2013 Eğitim Yılı
Öğrenci sayısını 670e, öğretmen ve personel sayısını da 80e yükselten Cosmicus Montessori Lisesi Amsterdamda artık bir markaoldu. Öğrenciler 30 farklı milliyetten oluşuyordu.
Şimdi, bir yanda mesleğini icra etme mecburiyetinde olan
meslektaşlarımız, diğer yanda demokratik mücadele veren kardeşlerimiz.
Hollandada demokratik ve hak mücadelesi veren Türk örgütlerinin de
başarılarından uzun uzun söz edebiliriz. Hollandadaki Türk medyası ile Türk
örgütlerinin etkinliği ve gücü, diğer Avrupa ülkelerindeki benzerlerinden çok
fazladır. Bu nedenle hem Türk medyasını ve hem de Türk örgütlerini tebrik etmek
yerinde olacaktır.
İşte, böyle bir ortamda talhsiz bir olay yaşanmıştır.
Geçmişine bakıldığı zaman, siyasi faaliyetlerde ve hak arayışlarında hep önde
olmaya çalışan 18 yaşında bir Türk gencinin okuldan kovulması tabii ki üzüntü
vericidir. Okuldan Türkçe konuştuğu iddiasıyla kovulan bu gencimizi savunmak
her Türkün ve Türk kuruluşunun görevidir. Okuldan kovuluş nedeninin, sadece
Türkçe konuşmak olmadığını, değişik displinsizliklerin de kovulma nedeni
olduğunu iddia eden okul yönetimi de hak arıyor.
Belki, öğrencisi ile, okulu ile, medyası ile ve Türk sivil toplum kuruluşları
ile taraflar yanlış yapıyordur.
Şimdi yanlışları düzeltmenin zamanıdır.
Hak mücadelesi ortaklaşa yapılmalı.
Bölünmüşlük zaafiyet getirir.
Bunun için bir şeyler yapmak lazım.
Ama ne yapmak gerektiğini de henüz bulabilmiş değilim.
Arayışa hep birlikte devam edeceğiz.
Bakalım gelecek günler ne getirecek?
Bir kez daha Haydi hayırlısı !!!
diyelim.
Yorumlar
Kalan Karakter: