Önceden yaptığımız plan gereği 26 öğrenci ile bu öğrencilere muvaffakat etmek üzere üç öğretmen, 29 kişiyle çiftliğe hareket ettik. Yaklaşık Amsterdamın 10 km. dışında olan Monikandamdaki çiftliğe vardığımızda bizi çiftliğin sahibi ve sahibesi birlikte karşıladılar. Önce tanıştıktan sonra saman balyalarından oluşan bir oturma gurubu hazırlanmış. Herkes yerini aldıktan sonra çifliğin sahibesi bize çiftlikte neler yapacağımızdan kısaca söz etti.. İlk olarak yeni doğan kuzuların yanına gittik. Artık ahır kokusu burnumuza iyice gelmeye başlamıştı. Kuzular yeni doğduğu için ayrı bir yere koymuşlardı. Daha sonra içeriye biraz daha büyük kuzuların yanına gittik. Çocuklar şehir havasına alışık olduklarından artık burunlarını kapatmışlardı. Çiftlik sahibesi bunu fark edince hemen çocuklara ağızlarını kapatarak derin nefes almalarını söyledi. Çocukların burnu biraz daha alışmaya başladı. Daha sonrada içerde olan koyunların yanına girdik. Yani tam ahır kokusu her tarafımıza sindi. Ama hem çocukların hemde bizim hoşumuza gidiyordu. Daha sonra çiftliğin bahçesinde bulunan traktörün üzerine öğrenciler sırasıyla çıkarak fotoğraf çektirdiler. Peşinden de sütün sağıldığı bölüme girdik. Çiftlik sahibesi makineyi çalıştırdı. Çocuklar makinenin içerisine parmaklarını sokarak sütün nasıl sağıldığını gördüler.
Çiftlikte 500 adet süt koyunu beslenmektedir. Çiftlik 50 hektarlık bir alana sahip. Çiftlik sahibinin söylediğine göre; standartlarının çok yüksek olmadığını, normal bir yaşam seviyesine sahip olduklarını, eğer 50 hektarlık bu alanı elden çıkarırlarsa, o zaman tabii ki zengin sayılmaları gerektiğini anlattı. Ayrıca Hollanda Hükümetinin çiftlikleri desteklediğini çiftçiden öğreniyoruz.
Hollandada çobana gerek yok. Yani 500 süt koyunun bakım ve sağımını toplam 3 kişi yapıyor.Çiftliklerin etrafında kanallar var. Yağmur bol yağdığı için otları sulamaya da gerek yoktur. Fazla suyu da kanallara alıyorlar. Bundan dolayı kanalllarda da bol su var. Otlakta bulunan ot koyunlara biçilip veriliyor. Hatta bu çayırlardan fabrikalarda kurutularak bizim pamuk küspesi gibi de veriliyor. Yine 50 hektar araziyi üçe bölmüşler. Bir bölümünde koyunlar yayılırken, diğer iksinde de kışlık ot yetiştirilmektedir.
Öğrencilerin büyük çoğunluğu herhalde daha önce tatilde de olsa koyun gördükleri için pek ürkek değillerdi. Çiftlik sahibide bize bunu iletti. Çocuklar kuzularla bol bol fotoğraf çektirdi. Daha sonra modern saman balyalarından oluşan koltuklarımıza geri oturduk. 500 koyundan haftalık 5 ton süt alınıyormuş. Çiftlik sahibi sütünü bir peynir fabribkasına veriyormuş. Bize fabrikanın peynirlerinden ikram etti. Malum Hollanda peyniri meşhur ama bu peynirler daha lezzetli geldi.
Daha sonra 10.30da vardığımız çiftlikten 14.00te ayrıldık. Peki bu gezi için okul kaç para ödedi derseniz. Hiç para ödemedi. Çünkü bu tür faaliyetlere birçok kurum destekleyici oluyor. Umuyorum Türkiyemizdeki ilköğretim okulları da bu tür faaliyetlerde bulunuyorlardır. Böyle örnek projelerden faydalanarak bu tür uygulamaların mutlaka ülkemizde de yaygınlaştırılması gerekir. Çocuklar okulda öğrendikleri teorik bilgileri kısa zamanda unutmalarına rağmen bu güzel günü unutmaları mümkün değil sanırım. Belediyeler şu seçim arafesinde bol bol seçim vaadinde bulunuyorlar. İşte fırsat, belediye otobüsleri ile çocuklar anlaşmalı çiftliklere taşınarak özellikle şehirde ki çocuklara hayvanları yakından görme imkanlarına ulaşırlar.
Yorumlar
Kalan Karakter: