Haftalık yazımı hazırlamaya başladığım anda Ankara'da yaşanan felaketin hala etkisinden kurtulamadım.Sözün bittiği yerdeyim,yazıma nasıl bir başlık koyacağımı bilemiyorum.Böyle bir vahşet nasıl yaşanır,nasıl bir önlem alınmaz bunca insan ölüme terk edilir göz göre.Barış ve demokrasi adına yapılan bir şölene nasıl kan bulaşır bulaştırılır,sonradan baş sağlığı dilemek,yada olmadık anlamsız içi boş açıklamalar ölenleri geri getirecek mi acaba?Bir ülkede insanlar bu kadar kolay ölüme sürükleniyorsa insan hayatına verilen değer nerede?.Bu kadar kolay ölümler yaşanan bir ülkede demokrasi var demek mümkün mü.
Siyasetin bu kadar beceriksizlerin elinde kaldığını görmedi bu millet,daha doğrusu siyaseti bilmeyenlerin yaşadığı bir ülke desek daha doğru olacak.Siyasetin içinde olan birine neden niçin siyaset yaptığını,yada milletvekili olduğunu sorsanız,bunun yanıtını verecek birine rastlamanız mümkün değil. Vigtor Hugo '' Bir ülkede doğruların gerçeğin insan haklarının demokrasinin getirisi,yalakalık dalkavukluk getirisine dönüştüğü an,o ülkede ne demokrasi,ne insan hakları,ne çağdaş düşünce, ne aydınlık, nede özgürlük kalır o ülke tükenir biter'' demiş.Peki şimdi insan hak ve özgürlükleri var mı? düşünce özgürlüğü var mı?.Yaşananlar Hugo'nun dediklerini doğrulamıyor mu? Bir ülkede medya bile gerçekleri gizleyerek topluma yanlışları paylaşıyorsa,İktidara yakın bir haber anlayışında ısrar ediyorsa,halkın haber alma özgürlüğü kısıtlanıyor,gerçek haberleri toplumla paylaşan yayın kuruluşları baskı altında tutuluyorsa.Her anından gecesinden sabahından, daha doğrusu yaşamından bile korkar hale gelmiş bir millet,ve hala nasıl bir demokrasiyle yönetildiğini bile bilmeyen,ve kendisini yönetenleri sorgulama hakkına bile sahip olmayan bir millet hiç mutlu olabilir mi?. Türkiye'de son günlerde yaşananlara baktığımda kirli siyasetin bir sonucu değil mi? Seçim sonuçlarını yenilgi olarak kabul etmemek, aksine siyasal çıkar ve hırs yüzünden bu sonuca saygı göstermeyip ülkenin bir istikrarsızlığa sürüklenmesine sebep olmak dürüst bir siyaset anlayışına yakışır mı? Kazanırsınız kaybeder siniz, ama sonuçlarına katlanmak dürüst bir siyaset yapmanın adı değil midir? Tek adam olmak, yada illaki sultan başkan son Osmanlı ruhunu canlandırmak hırsı neden ? İnanç saygınlığını siyasete alet etmek dürüst bir siyasi anlayış değildir, ülkesinin uluslararası saygınlığını, vatandaşının huzur içinde yaşamasını sağlamak esastır. En zor günlerde dahi birleştirici yapıcı paylaştırıcı olmak siyasetçinin görevidir, Ayrımcı olmak toplumları iki ayrı düşünceye bölmek kin ve ihtirastan hırstan vazgeçmemek ülkeye felaket getirecektir, şimdi yaşananlar bunun bir göstergesidir, terörün yarattığı acı tablo ortadadır, tek sebebi yanlış siyaset kişisel kin ve hırs.
BATININ DÜŞMANLIĞI...
ABD Vietnam da kendi çıkarlarını gözetmek adına uyguladığı yanlış siyasetin sonunda 1975 te,1.8 milyon insanın ölmesine sebep oldu. 2001 de Afganistan da adalet ve özgürlük gelecek diyerek 730 bin insan öldü.Bush başladı Obama devam etti, 2013 te Irak'ta ileri sürdüğü kimyasal silah olmadığı halde demokrasi özgürlük yalanıyla 2 milyon insanın ölümüne sebep oldular. Bu sadece Batı'nın yaşanmış bilinen kirli bir yüzü. Şimdi birileri kendi ülkesinde bu kirli yüzlere meydanı açmaya çalışıyor bu çok tehlikeli bir senaryonun çekimi değil mi?. Türkiye Orta doğuda yanlış siyasetin bir parçası oldu,Türkiye Orta doğu bataklığına saplanmamalı oradan çıkmak kolay olmayacak. Terör belasını bu ülke yanlış siyaset ve siyasetçiler yüzünden 40 yıldır çekiyor. Siyaseti bilmeyenler, ülkeyi yönetmekten çok kendi siyasal geleceklerini düşünerek hırs ve öfke siyasetini toplumla paylaşanlar, ne yazık ki bu ülkede farkında olmadan yaşanacak bir felaketin habercisi değiller mi?. Çözüm süreci adıyla yapılan ve millet den saklanan gerçekler, sonunda tek başına iktidar olamamanın başkanlık hayallerinin Osmanlı ruhuyla yaşanması adına tıkanması noktasında, ülke yeniden korkunç bir siyasal tıkanmaya sürüklenmiyor mu?. CHP ülkenin içinde yaşandığı bu zor dönemde biraz olsun istikrar ve huzur adına koalisyon kurmaya hazırdı, CHP lideri ''biz ülkeyi bu zor dönemde Hüküm etsiz bırakmamak adına bu çalışmayı başlatmıştık, ama bizimle bir koalisyon kurmak için gelmediler'' diye açıklama yaptı. Peki bugün bütün bu yaşananlara sebep olan kararı veren kimdi ?.Türkiye bugüne kadar sürekli yaşadığı siyasal tıkanmayı bile, bugünkü kadar hiç bir zaman bu biçimde yaşamadı.Peki ülke bu durumda nereye gidiyor ve nasıl bir sona sürükleniyor ?.Bunun yanıtını kim verecek, işte bugün ülkeyi bu duruma getirenler,yarın yaşanacak felaketlere cevap bile veremeyecekler ülkeyi terk edecekler.Siyasal hırs ve kin yüzünden toplumu yönetmek,yada tüm sisteme hakim olmak Tek adam olmak hayali felaketin habercisi bana göre.Atatürk'ün '' size akıl ve bilimi miras olarak bırakıyorum'' sözünü düşündüğümde,Şimdi bu akıl ve bilimi görebilenlerin ülkeyi yönetmesini ne kadar isterdim, buna şimdi her zamankinden ne kadar çok ihtiyacımız var.Toplum adeta patlayacak bomba gibi, iki ayrı nesil sanki düşman olarak yaşamaya zorlanıyor.İnançlar bile siyasete alet edilmiş saygınlığı kalmamış,mutsuz bir toplum yaşamaktan geleceğinden artık korkar halde,sokaktaki insan mutlu değil ve tedirgin korkuyor,kendi ülkesinde toplumu korkar hale getirmenin birileri farkında mı acaba?.Türk kimliğini unutun diyen,Atatürk'ü cumhuriyetin tüm kazanımlarını, çağdaş bir demokrasi anlayışını yok sayan bir anlayış,işte bugün Türkiye'nin geldiği nokta budur.Her seferinde insan hak ve özgürlüklerinden söz edenler,düşünen yazan yazar gazeteci bilim insanı için söylemlerinde tutarsızlıkların adına farklı bir siyaset adı koyduklarının ne zaman farkına varacaklar acaba? Gazeteci toplumu bilgilendirmek için vardır.Bugün toplum kendisini yönetenleri sorgulama yetkisine sahip değil,işte burada bunu yazar, gazeteci, düşünen bilim adamı yapar.Ama bir ülkede bu değerdeki insanlar korkuyorlarsa yada korkutuluyorlar sa bunun adına insan hak ve özgürlükleri demek mümkün mü?.
İNADINA DEMOKRASİ...
Özgür olmak insanca yaşamak toplumun istediği budur,ama siz bunu otoriter bir anlayışla kısıtlamaya çalışırsanız insan haklarına özgürlüğe tahammülünüz yok demektir.Bir ülkede toplum mutsuz ve özgür değilse korkuyorsa üçüncü bir ülke olmaktan kurtulamaz.Sanat ve bilimden uzakta bırakılmışsa üçüncü bir ülkedir,bilim ve ilmin çağdaşlığın değerlerinden uzaklaştırılmış sa üçüncü bir ülkedir.İnanç saygınlığına bile siyasetin adını koyarsanız üçüncü ülke olmaktan kurtulamazsınız.Orta doğunun kabile demokrasisinin yanında,Batı uygarlığını yok sayarsanız yanlış yapmış olursunuz.Batı'dan koparılmış bir Türkiye Orta doğu bataklığında kaybolmaya mahkumdur.Türkiye hızla Osmanlı ruhuna mahkum edilmeye çalışılıyor tehlike asıl burada,cumhuriyeti yok sayarak toplumda yaratılan Atatürk düşmanlığı sonunda felaketin habercisi olacaktır.Savaş çığırtkanlığı yapmak,kendi siyasal hakimiyetlerini düşünerek yanlış kararlara imza koyanlar üçüncü bir ülke yaratmaktan öteye geçemeyecektir.Özgürce her istediğini düşüncesini yazabilen konuşabilen eleştirebilen bir ülke olmak,üçüncü ülke olmaktan kurtulmak demektir.Kendi vatandaşının hayatını güvence altına alamayan bir iktidarın üçüncü ülke olmamak için verdiği bir mücadele var mı? çağdaş bir demokrasiyi yok saymak bunun adı bence.Kendisini yönetenleri sorgulama hakkına sahip olmayan bir toplum olmak bunun adı değil mi? Şimdi Atatürk devrimlerinden ayrı bir kimliğin içine sürüklenen ülkede, gelinen noktada yaşananlara baktığımda korkunç gerçeğin farkındayım.Türkiye nerede ve nereye sürüklenmeye çalışılıyor.Toplum bunun farkında olmalı ve yaklaşan tarihi bir seçim sürecinde, bu gerçeği görerek oyunu çağdaş demokrasi adına kullanmalı.Özgür Türkiye adına kullanmalı,aydınlık bir Türkiye adına kullanmalı,yarın karanlık her yeri kapladığı zaman,aydınlığı aramak zorunda kaldığımızda gözlerimiz kapanmış gücümüz tükenmiş olacak.
Prof.Dr.Levent Seçer
FACEBOOK YORUMLAR