Özgürlük dediğimizde önce KÜBA geliyor insanın aklına, devrime özgürlüğe adını yazdıran CHE GUEVARA'nın Küba da devrim müzesini gezerken. Özgürlüğün insanca yaşamanın insan olmanın anlamını gördüm orada. Halkının kurtuluşu adına ölümü göze alan Küba devriminin unutulmaz kahramanı CHE GUEVARA . hala dünyanın bir çok Üniversitesinde tez olarak kullanıldığı efsanevi kahraman, Küba halkının inancına göre '' O ölmedi biz onu gök yüzüne yolladık'' diyecek kadar seviyordu. Birileri ise benim ülkemde ona ''Eşkiya'' diyordu. Kurşunlanarak öldürülmüş, daha sonra onu sevenlerin inanması için yüzüne dokunulmamıştı, Diktatör Boriantos gücünü göstermek adına onun Bolivya sokaklarında ölüsünü sergilemeken kaçınmamıştı. Bizde denizlerin mavisi gözleriyle Che Guevara gibi gök yüzüne yolladığımız unutulmaz kahramanlarımız da var, onların da istediği sadece ÖZGÜRLÜK tü, ve onlarda bir tek insan öldürmeden halkının özgürlüğü adına katledildiler. Peki şimdi Özgürlüğün adı nasıl yazılacak gelecek kuşaklara? Özgür olduğunu düşünen bir toplum var mı? İnsan hak ve özgürlüklerinin adını sadece söylemek kolay, ama toplumsal bakışımızda özgürlüklerin ne kadar sınırlı kaldığını görmek acıtıyor insanın canını.
Madagastar ve Mozambik birer Afrika ülkesi, yıllarca yarı başkanlıkla yönetiliyor, oralarda gördüğüm tek şey, halk artık ÖZGÜRLÜK istiyor, Mozambik Üniversitesi dünyada özgürlük adına yaşanacak her şeyin içinde olmaya karar vermiş, ve bununla ilgili çalışmalar yapıyor. Katolik halkının tümü Özgür olmanın yaşamanın huzurun adı olduğunu söylüyor. ''Yaşamak için özgür olmak işte hayatın adı bu'' diyorlar. İnsan onurunun korunması, yerel ve tüm uluslararası toplumla bir arada olmak, özellikle eğitim sanat ve kültürel paylaşımında istekli bir Mozambik halkı var. Katolik üniversitesi de bu değerlerin içinde olmanın yükünü çekiyor. İnsan ve tanrı arasında tercih yapmak, birilerinin istediği için değil, buna sadece insanın kendisinin karar vermesi gerektiğini savunan bir topluluk var oralarda. ''Yani Başkanlık değil, yani bizi diktatörlerin değil, her şeyde tek başına karar veren değil, adına özgür olmak dediğimiz hayatın içinde yaşamak bunu istiyoruz'' diyor. 30 kişinin barınabileceği bir odanın içinde, 150 kişinin uyumadan sadece sırt sırta dayanarak hayata tutunmaya çalıştığı Madagastar cezaevleri. Açlık yoksulluk insanları oralara sürüklemiş, buna birde cehaleti katarsanız işte özgür olmanın önemi burada nasılda kendini gösteriyor. Dikta otoriterya çağdaşlığı aklı bilimi uygar olmayı istenen özgürlüğü özgür olmayı yok ediyor. Özgür olmayan hayatın kendisini karanlıklara teslim etmesi çok kolay. Sanat eğitim akıl bilim daima bunları yok sayan ve toplumdan saklayanların korktukları değerlerdir. Aklı vicdanı ve düşünce özgürlüğünü yok sayan bir anlayışın, zorlandıklarında sık sık kendilerinin bile söylediklerine inanmadıkları gösterilerle toplumun karşısında konuşmaları, aksine daha çok hayal kırıklıkları yaratacaktır. Özgür olmak kişinin yaşamsal hakkıdır, düşünen sadece düşünen değil, tüm nefes alan konuşan aklı olan her toplumda insanların özgürce konuşma hakkının var olduğunu yok saymak tehlikelidir. Özgürlük düşünce hakkı kişisel savunma hakkı dayanışma içinde olan bir toplum, uluslararası alanda da yaşadığı ülkenin saygınlığını dışa yansıtma demektir. İşte arzulanan var olması istenilen demokrasinin de adı budur. Özde dolaysız özgür bir deomrasi çağdaş değerleri özgür düşünceyi yaşamı içinde saklayan bir demokrasi. Şimdi getirilmek istenen demokrasinin adı bile belli değil. Hak hukuk en önemliside Adalet, her düşünceye her dine inananların dini eşitliği saygınlığı dini eşitlilik kültürel etnik ve insan onuruna yakışan bir demokrasinin özgürce yaşandığı bir toplum olabilmek. Bunu şimdi Afrika halkı bile özlüyor istiyorsa benim ülkemde özgürlüğün şimdi daha çok konuşulması gerekmektedir. Topluma şirin olmak adına sanal resimler v ermek, anlamsız içi boş söylemlerle inandırıcı olmaya çalışmak değil, Atatürk ve devrimlerine dayalı, akıl bilim eğitim sanat kültür aydınlık cumhuriyetin çağdaş anlamda toplumla paylaşılması adına kararlılık göstermek gerek. Ülkesini seven her kim olursa olsun bu inanca dayalı çalışmanın içinde olmalı.
SANATA ÖZGÜRLÜK...
Sanatçı sanatıyla eserleriyle yaratıcılığıyla toplumun aynasıdır aydınlığın çağdaş olmanın yüzüdür. Sanatçı birilerine şirin görünmek adına yalakalık yapmaz, sanatçı olabilmek kolay değildir. Sanatın ülkemizde hala sıradan sanatçı adıyla ortada dolaşanların, ucuz mağazin haberlerine konu olabilmek adına yaptıkları sanatla, gerçek anlamda akıl ve bilimle bir arada yaratılmış çalışmanın içinde yok olmasına sebep olan, sözde sanatçıların dilinde kaybolmasını kabul etmek mümkün değil. Snatçı siyasetin içinde olmamalı, '' Bu ülkede var olan özgürlük bir başka ülkede yok'' diyen bir kadın sinema oyuncusu. Bu ülkede heykellere küfredildiği tükürüldüğü yakıldığı yıkıldığı, oyunların tiyatroların kapatıldığı, kendisinin adını kullandığı sinemada sanatın yükünü çeken, ama kimseye yalakalık yapmadığı için onurunun kendi kendini yendiği gerçek sanatçıların, bir köşede ya da tek odalı bir evde parkta açlıktan donarak öldüğünün farkında mı acaba? Bugün sanata özgürlük tanınsaydı, sanat özgür olabilseydı belki de yaşıyorlardı. Yokluğu sefaleti acıları bu insanlar yaşadı o hanım değil. Düşüncesini toplumla paylaşmak adına demokratik hakkını kullanamayanların, yazar gazeteci bilim adamı hala hapsedilmiş durumda konuştuğu için. Şimdi merak ediyorum acaba yeni Türkiye diyorlar, yeni Türkiye de sanat gerçekten özgür olabilecek mi? Afrika bile tüm yaşamda hayatta diktatörlerin esaretinden kurutulup özgür olabilmeyi konuşuyorsa, benim ülkemde acaba sanat ne zaman sürüklendiği kapatıldığı çarkın orasından kurtulmayı bekleyecek?. Spotlarda tanınmış isimlerin ellerine tutuşturulmuş kitaplarla '' kitap okuyorum arkadaş'' diyenlere sorsanız, acaba en son hangi yazarın kitabını okudun, buna verecek cevabı varmı?. Biz hala onlarca Tv kanallarına yansıyan uydurma sanat içeriği olmayan boş anlamsız konularla, bir hafta da çekılmiş güzel kadın güzel adama aşık olduğu mistik dizilerle toplumu uyutmaya çalışmaya sanat diyoruz. Toplumun istediği özgür olabilmek. Saatlerce uydurma senaryolarla ortaya konulan olayları topluma yansıtmak, adı belli olmayan bacım edebiyatı yapılan kadın programları, işte bunların adına sanat demek gerek. Özgürlük kendini yaralayan acılayan bu sistemin içinde nasıl adını verdiği biçimde özgür olabilsin. Sanat ve özgürlük itibar görmediği ülkeyi terk eder. Ama birilerinin de istediği bu değil mi?. Kitapları yakan bir zihniyet Hitler Almanya sı, şimdi o Almanya kendi özgürlüğünü yakaladı, burada sanat her zaman özgür, insanlar her zaman özgür, İnsan hak ve özgürlükleri her şeyin başında geliyor, Alman halkı daima özgür düşüncenin anlamında kendini güvence de görüyor. Dünya Ekonomik Formunun gösterdiği tablo, Türkiye bugün Ruana dan bile geride 131 sırada özgür olmanın dışında kalıyor. Ruana bile dört sırada ne hazin bir tablo değil mi? Ama biz hala SURVİVOR saçmalığını seyrederek zamanı geride bırakıyoruz. Bugün Ortadoğu da günlerdir devam eden, ve gencecik insanlarımızın şehit olduğu hareketin adı da Özgürlük adına değil mi? Ben orada bulunan ve şehit olan mehmetciğin. Özgür olabilmek vatan sevdası adına gösterdiği kahramanlığa alkış tutar ayağa kalkarım. Adına Vatan için özgürlük dediğimizde şehit olmak varsa, İşte bunun anlamı büyüktür. Bu özgürlük savaşının adını ancak orada çarpışanlar koyabilir birileri değil. Kapitalist zihniyetin silah baronlarının körüklediği savaşta, birilerinin ihtirasları sonunda ölen günahsızlar masumlar garibanlar ölür. Bu daima böyle yazılmış hep böyle olacaktır. Terörden arınmış bağımsız özgür bir ülke olabailmek. Ama ihtiraslar uğruna yapılan çarpık siyaset anlayışın, ülkeye istenilen özgürlüğü sağlamayacaını bilmeliyiz. Özgür olabilmek çağdaş aydınlık bir ülke mutlu huzurlu düşünce özgürlüğüne karşı baskının olmadığı, demokrasinin insana tanıdığı hakların özgürce yansıdığı bir ülke olabilmek.Beklenen zamanın adı bu olmalı.
Prof. Dr. Levent Seçer
FACEBOOK YORUMLAR