Günümüzden yaklaşık 700 yıl önce yaşamış büyük şair ve düşünür İtalyan DANTE ALİGHİERİ (1265-1321),´´İlahi Komedi´´ adlı üç çiltlik kitabında,bugünün dünyasını ve geleceği anlatmış.Dantenin bu çalışması edebiyat dünyasında tarihe yön vermiş en muhteşem eserler arasındadır.Dante,´´insanlara eziyet edenler,dini istismar edenler,rüşvetci politikacılar,toplumu kendi çıkarları adına korkular içinde bırakanlar,kendi vatandaşına haksızlık edenler,kendi menfaatleri uğruna topluma zulmeden despotlar,onların yalakalarını yarın ahrette nelerin beklediğini burada yazmak istemedim´´ diyor.Dante,´´halkı yönetenlerin,hırsları kinleri ve ihtirasları devam ettikçe,bir gün o devlet parçalanmaya mahkumdur´´ diyor.Dante´nin 700 yıl önce söylediği bu sözler,şimdi benim ülkemde gerçekten yaşanıyor.Demokrasi, insan haları ve özgürlük isteyen halkın sokaklarda öldürüldüğü, ve katledildiği bir ülkede siz demokrasiden söz edebilirmisiniz? Bugün Mısır´da yaşananlar birgün Türkiye´de yaşanacak olursa,bunun sorumluluğunu kimler alacak acaba?Başbakan ´´ Ben yüzde elliyi zor tutuyorum´´ dediğinde kanım dondu sanki,bir Başbakan böyle bir açıklamayı nasıl yapabilir diye düşündüm.Bu resmen iki ayrı yaratılmış toplumu karşı karşıya getirmek,ve sonrasında tüm dünyanın seyrettiğ korkunç olayların yaşanmasının adı değilmidir?İşte Gezi parkı gerçeği,buradan çıkaracağımız çok önemi dersler olmalıydı,ama ülkeyi yöneten zihniyet, sadece kendi ihtiraslarının öfke ve kin dolu duygularının yansımasının nelere mal olcağını bile düşünmediler.
DEMOKRASİNİN ADI NE...
Özde dolaysız çağdaş bir demokrasi,başka bir demokrasi anlayışının Türkiye için yaşanılır olacağını sanmıyorum.laik çağdaş bir ülke modeli,başka bir modelin Türkiye için kalıcılığını düşünemiyorum.İnançların siyasete alet edildiği bir sistem içinde,Atatürk devrimleri,laik çağdaş cumhuriyetten ve dolaysız özde bir demokrasiden söz edemezsiniz.Kimse kimsenin inançlarına bu ülkede söz edemez,herkesin ibadet etme hakkını kimse elinden alamaz,ama siz şimdi bunu kendi ihtiraslarınız ve siyasal çıkarlar adına kullanmaya kalkarsanız rejim orada yara alacaktır.Türban serbestliğinin bunca yıl sorun olarak işlendiği bir ülkede,şimdi bunun siyasal getirisini düşünerek kullanmaya kalkmak,bunuda demokrasi paketi senaryosuyla kullanmak,asıl demokrasinin burada yara almasına sebep olmaktır.İnançları gereği örtünmek isteyene hiç bir kimse karışamaz,ama siz bunu şimdi duygusallaştırmak adına yaratılmış bir senaryoyla gösteri haline getirirseniz bu büyük tehlikedir.Cumhuriyet Türkiye´sinde bu karanlık resim bana göre çağın gerisinde kalmanın adıdır.Şimdi tüm kamu kurumlarına türban serbestliği geldi istenen buydu,benim korkum bunun yaklaşan seçimlerde bir siyasal çıkar uğruna yapılmış olması.Türk halkı duygusaldır söylenen her şeye inanır,millete yalan söyleyen,ve dinsel saygınlığı kullanarak burada siyaset yapmak,asıl tehlikenin buradan çıkacak olmasıdır.
NASIL BİR PAKET...
Adı demokratik paket,Başbakanın her seçimden sonra,hiç bir ülkede benzerini görmediğim devasa bir parti binasından balkon konuşmalarını anımsıyorum,her keresinde insan hakları ve özgürliklerden söz ediyordu,ama aradan geçem 12 yıl sonrasında değişen hiç bir şey yok demokrasi adına.Kadın hakları,özgürlük ve düşünce hakları serbestliği,bilimsel değişimin varlığı,sanat ve sanatçıya verilmeyen değer,Atatürk ve Türk´lük kavramları,ulusal bayramların anlamsızca iptal edilmesi,bayramlarda Atatürk anıtlarına çelenk bile konulmasına izin verilmemesi,andımızın kaldırılması,özel hayata müdahale edilmesi,en çok canımı yakansa içkiyi yasaklama konusunda Başbakanın ´´ onlar iki ayyaş´´ derken Atatürk ve İnönüden söz etmesi,kendi halkına ´´ananıda al git lan,çapulcular´´ vs buna benzer tehlikeli söylemler.Bunlar bir ülke Başbakanına yakışmayan davranışlardır.Başbakanın yıllar önce katıldığı bir toplantıda,şimdi nato Genel sekretseri olan dönemin Danimarka Başbakanı Rasmussen´le birlikte,kendisine sorulan sorulara bile yanıt vermeden salonu terketmesi.Konuk olduğu bir ülke de o ülkenin Başbakanını, tüm dünyanın seyrettiği bir sırada hiç bir gerekçe göstermeden terketip yalınız bırakması,bugün Batı´da hiç bir benzeri görülmeyen davranıştır,kaldıki o sırada karikatür krizi yaşanmıştı.Ama her şeye rağmen bir Başbakan bir siyaset adamı,üstelikte uluslararası bir görüntüde bu biçimde bir davranış içinde olmamalı,Davos resmide bunun bir başka yansıması,yani burada aslında Başbakan kurnaz bir siyasetcinin resmini veriyor.İşte Türk halkı bu modeli seviyor,içinde demokrasi olmasada,içinde aydınlık bilim ve çağdaşlık olmasada bunu seviyor.Başbakan bunu çok iyi biliyor,ve iyi bir hatip olmasıda buradan geliyor.Demokrasi paketini açıklarken yaptığı bir saatlik konuşmanın içinde,paket açıklanmadan bunu çok iyi becerebildi,hala narkoz verilip uyuyan halk gerçeklerin farkında değil.Demokrasi paketi sonuç olarak AKP´nin kendi anlayışının bir yansımasıdır,hiç bir getirisi olmayacaktır.Tüm dünyanın eleştirdiği bir Başbakan,şimdi yaklaşan seçimler adına kurnaz siyasetin topluma yansımasını otoriter bir anlayışla geri almaya çalışacak,Le Figaro (Fransa)Financıal Times(İngiltere) New York (Amerika) Observer (İngiltere) Haaretz (İsrail) Eleftherotypia (Yunanistan) Dail Telegraph (İngiltere) Usa Today (Amerika) The Guardıan (İngiltere) sanki hepside birlik olmuşcasına yazılarında Başbakan erdoğanı (RTE)´ nı,Otoriter bir siyaset anlayışıyla kendisine biat etmeyenlere karşı baskıcı bir tutum sergilediğini,Atatürk Türkiyesinde laik cumhuriyetin tehlike içinde olduğunu yazıyordu.Bir ülkede bir Başbakanın, medya Tv ve diğer kanallarda bukadar göz önünde olması bana rahatsızlık veriyor.Ben bunu bunca yıldır yaşadığım gezdiğim Batı ülkelerinde görmedim.Şimdi Türkiye´de halkın bilmediği gerçekleri öğrenmesi adına sadece bir kaç Tv kanalı,ve diğer sayısı az kalan gazeteler kaldı,şimdi acaba bunun adı açıkladığınız demokrasi paketinde nasıl yazıldı?Polise verilen sınırsız yetki bir otoriter rejim anlayışının adı değilmidir? ben şimdi demokrasinin adının bu ülkede çağdaş anlamda yansıtılacağını sanmıyorum,Dante,Ariston,Sokrates,Platon gibi değerlerin aradığı,gerçek demokrasi ve bağımsız karar verecek adaletin yansımasını arıyorum.Siyasi gücün etkisinde kalacak bir adalet değil.Demokrasiyi bilimi savunan Sokrates, Adil yargılanmayıp baldıran zehri ile ölüme nahkum edilmişti,onun baldıran zehri ile ölüme mahkum edildiğini gördüğümde,ben demokrasinin bu ülkede baldıran zehriyle zehirlendiğini,artık birdaha ayağa kalkamaycağına inanıyorum.Ne Mutlu Türküm Diyene.
Not:Tüm okurlarımın Kurban Bayramını kutluyorum.
Prof.Dr.Levent Seçer
FACEBOOK YORUMLAR