Murat Gedik

Murat Gedik


Türkiye yerel seçimleri'nde oy hakkım olsa

25 Mart 2014 - 00:00

 

Bu sene Nevruz’u Türkiye’de kutlamak nasip oldu.

Türk Dünyası’ndan çok değerli dostlarla beraber Nevruz’u kucakladık, Ergenekon’u gönüllerde canlandırdık.

Yoğunluk içinde geçen Nevruz günleri Hollanda’da yapılan 19 Mart yerel seçimlerini iyi analiz etmeme engel oldu ve düşüncelerim böylelikle kağıda dökülemedi. Analizlerine güven duydum dostların yazıları sağolsunlar bizleri yeterince bilgilendirmiş oldu.

Türkiye’de bulunduğum zaman içinde elbette 30 Mart günü Türkiye’de yapılacak olan yerel seçimlerle ilgili bizlerde sohbetlere iştirak ettik. Gündemde konuşulan sadece iktidar ve iki muhalefet partisi var; AKP, CHP ve MHP. Özellile MHP her ne kadar medya sansürü görsede toplum içinde çok konuşulmakta ve Devlet Bahçeli beyin ilçelerde bile yapmış olduğu açık hava toplantıları dillerde dolaşmakta.

Sohbetlerde Hollanda’da yapılan seçimler ile Türkiye’de yapılan seçimleri kıyas ettim. Özellikle Türk basınının yandaşlığı üzerinde durup gündemde olan Twitter kapatmaları gibi örnekleri verdim. “Alo Fatih” gibi olayların ise ihtimal dışı olduğunu söyledim. Avrupa’da rüşvete, yolsuzluğa ve diğer yüz kızartıcı işlere bulaşan siyasilerin akıbetinin ne olacağını söyledim. Montaj ve dublaj gibi konulara ise girme fırsatım olmadı, bunlar zaten diğer sohbete katılanların dillerinden düşmüyordu.

Henüz fazla dışa vurmasada Türkiye’de yaşayan insanımızın huzursuzlukları sohbetler uzadıkça dışa vurmaktaydı. Yolsuzluklar, rüşvet, milli varlıkların hırsızlıkları ve ülkenin bölünme noktasına geldiği ortak tasalardan bazıları. Hele dini bütün olanlarda yapılan bütün olumsuzlakların din maskesi ile örtülmek istenmesi çok büyük bir manevi huzursuzluk vermekte. Türk demenin adeta suç, etnik antropolojik ayrımın ise teşviki belki de huzursuzluğun en büyüklerindendi.

Girmedim fazla Türkiye siyasetine; dinledim, dinledim ve zaman zaman fikirlerimi söyledim. Kimilerine göre keskin, kimilerine göre diplomatik kısa sözlerimle. Ne yapalım yani bizde bir Türk’üz ve Anavatan ile ilgili elbette bizimde görüşlerimiz olacaktı. Ayakkabı kutuları, paralel yapı, ayetlerle dalga geçmeler, ülkenin bölünmeye sürüklenmesi gibi konuları yeni tanış olduğum dostlar dile getirdiler, bizlerde kafa sallamakla kaldık. Salladık ama içimiz hep cız ederek. Ne de olsa bütün bu olumsuzluklar benim ve benim gibi Türklüğü bir kader sayıp Türkiye’nin önemini iyi bilenlerin umut bağladığı bir ülkeyi kapsamaktaydı. Ve maalesef sanki hiçbir şey olmamış gibi her şeye at gözlüğü ile bakanlarda az değildi.

Nadir olarak söz aldıklarımda hep vurguladım. “Oy hakkı” önemsenmesi gereken demokratik bir haktır. Nasıl yönetilmek istendiğini bu hakkı ile tercih etmektedir insanoğlu. Yani bu işte vebal var, ona göre hakkı değerlendirmek lazımdır diye.

Soranlar oldu yerel seçimlerde oy hakkınız olsa oyunuzu kime verirsiniz diye. “Aslında oy kullanmanın tercih kriterlerini milli ve dini değerlerimiz veriyor. Ben tepedeki insana, yani lider vasfında olana bakarım. Sözünün eri, toplumun değerlerine saygılı ve özellikle Türklükle sorunu olmamalıdır. Daha da önemlisi oy vereceğim partinin başında olanın şaibesi olmaması gerekmektedir, yani Devlet gibi omurga sahibi olmalıdır.” diye bende cevapladım.

Düşüncemi böyle kısa bir cevapla verdim. Verdim ama tercih konusunda alternatif bırakmadığımı da hemen anladım. Hele şaibesiz bir lider portrem adeta bomba gibiydi. Dedik ya bu oy işinde vebal vardır diye!

Bu arada Nevruz vesilesiyle Türk Dünyası’nın çeşitli yerlerinden gelen çok değerli dostların Ankara’nın Türk Dünyası ile ilgili çok acılar taşıyan tutumunu da maalesef tekrar tekrar duymuş oldum. Gün olur bunları da yazarız inşaallah.

Milletimizin geçmiş Nevruz Bayramı’nı tekrar kutlar, ülkemizde yapılacak olan yerel seçimlerin yeni bir Ergenekon’a vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ederim.

 

Murat Gedik, 24 Mart 2014

 

E-posta: muratgedik@muratgedik.nl

 

 

 

  

   

 

  

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum