Bir akil adamlar furyası aldı başını gidiyor. Sanki sihirli bir değnekle yola çıktılar ve Anadoluya huzur ve barış için halkın içine girip çözüm üretimine katkı sağlayacaklar. Şu ana kadar yapılana bakılırsa çözüm değil, Türk Devletinin ve milletinin çözülmesi için, birlik ve beraberliğin bozulması için ellerinden gelen her türlü çalışma içindeler.Çoğu şahsi çıkar ve hatır uğruna bu işe koyulan sözde akiller ne ve nasıl yapacaklarını dahi bilmiyorlar. Kapalı kapılar ardında, devlet koruması altında sözde toplantılar. Davet edilenler yandaşlar, soru sormak yok, fikir beyan etmek yok.
Bir zamanlar toplumun bütün değerlerinden uzak insanlar kendilerine aydın diye hitap ederlerdi. Bunlar özellikle marksist, leninist, stalinist, maocu gibi Türke uzak fikirlerin mensuplarıydılar. Bugün var olan akillerin de fikri işte bu sözde aydınlarla aynıdır. Hedef aynı, fakat maske başka. Gerçi o aydınlar şu an akillerin içindedir, tabii bilene.Hollandaya da bir akil geldi geçti, yanında tabii siyasi iradenin temsilcisi ile. Yine kapalı kapılar ardında, tedirgin bir ortamda, bir otelin yüksek katlarından birinde nasihat etti. Gidenler yandaşlar, etnik ayrımcılar ve beş parmağı bulmayan yandaş grubun dışından iyi niyetli kişiler. Bir sınıfı doldurmayacak kadar bir katılım ile akilimiz geldi geçti. Devletimizin Hollandadaki resmi temsilcileri de tabii hazır bulundular.
Ben de davet edildim fakat katılmadım. Davetlere mümkün olduğu kadar katılmaya çalışıyorum, fakat Türk ile sorunu olanları dinlemeyi kabul edemem. Kimse kusuruma bakmasın, benim midem o kadar geniş değil. Topluma kapalı, söz hakkı yok, ne işim var oralarda. İnanıyorum ki yapılan bu toplantıya ev sahibi ekip pek taraf değildi, ama ne yapsınlar emir büyük yerden gelince onlar da mecbur kaldılar ve Türkiyenin çözülme siyasetinin içinde kendilerini buldular. Durup dururken kim tedirginlik içine düşmek ister ki? Son saatlere kadar davetlilere toplantının yeri dahi belli edilmemişti.
Hollandada Türk kuruluşları ve toplumu içinde az da olsa gayet güzel bir diyalog ve huzur mevcut. Bütün kuruluşlar bu huzurun sorumluluğunu omuzlarında taşımalılar. Türkiyede huzursuzluğa katkı sağlayan bir oluşumu kalkıp buralara getirmek Hollandada huzuru bozmak için birileri tarafından istismara açık bir kapıdır. Birilerinin oy kaygısı için buraları huzursuz etmek kimsenin hakkı değildir. Sessiz sedasız bu toplantı yapıldı ve bitti. Sessizce yapılmasına bilinmeyen birilerinin elbette katkısı olmuştur, fakat bu katkı başka zamanlarda da sağlanır mı bilinmez? Türk gençliğinin heyecanının, azminin ve atılganlığının her zaman önüne geçilir mi, o da bilinmez? Kısacası Türkiyede yaşanan gerilimi buralara taşımamalıyız, yoksa bunun altından bu toplum zor kalkar. Zaten bir İslamofobi ve Türk insanına karşı bir karalama eğilimi mevcut, bir de bu toplumu birbirine düşürüp el alemin ekmeğine yağ sürülmemeli.
Avrupa Türklüğünün aklı, fikri ve hür düşüncesi zaten var ve maalesef bunu tam olarak değerlendiremiyor. Gelin hep beraber bir olup bu gücü harekete geçirelim. Hem yaşamış olduğumuz toplum, hem de insanımız kazançlı çıksın. Buralarının birileri tarafından sıfat yakıştırılıp ısmarlama akil insanlara ihtiyacı yoktur artık. Türkiyede kan durmasın mı laf ebeliğine de girilmesin artık? Allahın laneti bu kanın durmasını istemeyenlerin ve bunu istismar edenlerin üzerine olsun!
Hollandaya bir akil gelip geçti; ve o iş geçti de kalsın! Gelin hep beraber var olan huzuru yaşatmaya devam edelim.Taşımış olduğumuz sorumluluk birbirimizi yeri geldiğinde uyarmak olmalıdır. Yoksa kimse kimseye akıl vermeye kalkmasın.
Murat Gedik, 3 Haziran 2013 E-posta: muratgedik@muratgedik.nl
FACEBOOK YORUMLAR