Çok kısa bir zaman içinde Hollanda’da iki seçim yapılacaktır: 19 Mart yerel seçimleri ve 22 Mayıs Avrupa Parlamentosu seçimi.
Türkiye’de olduğu gibi sokakaklarda afişler, bayraklar gibi seçim belirtileri görünmese de yavaş yavaş partiler ve adaylar şimdilik yerel seçimler için meydana indiler. Medenice ve hiç kimseye zarar vermeyecek bir şekilde çalışmalarını herkes yürütmekte.
Türk toplumu bu seçimleri kucaklarken birden kendisini seçimlerin içinde buldu. Hollanda siyasetinden uzak olsa da, partiler hakkında genel fikirleri olmasa da ister istemez bu seçimde şimdiden yerini almış oldu. Nasıl mı? Nihayetinde kendisine “oyunuza talibim” diyerek ayağına gelen Türk adaylar. Bu sebepten Allah’tan Türk adaylar var demek çok yerindedir. Yoksa seçim yapılacağından bile genelimiz habersiz kalırdı.
Bu seçimler yapılacakta biz Türkler bu seçimlerde ne kadar hakkımızı kullanacağız sorusu çok önemlidir. Herşeyden evvel insanımız ne yapıp edip sandığa gitmeli. Keşke o sandığa şuurlu bir biçimde oy vereceği parti ve adayı iyi etüd ederek gidebilse.
Yaşamış olduğumuz toplumdan uzak olmamızın en büyük sebeplerinden biri de seçimlerde gereken ilgi ve alakayı göster(e)memizden kaynaklanmakta. Bir türlü ne olup bitiyor gibi konulara eğilmeyip sanki inat edercesine Hollanda siyasetinden uzak durmaktayız. Oysa inanın yapılan seçimler uyum için kaçırılmayacak bir fırsattır. Bu fırsatı artık değerlendirmek lazım.
Maalesef seçime uzak kalmak için mazeret uyduranlar da az değil. Zaman zaman sohbetlerde dile getirilen mazeretlerden bazıları şöyle:
- Aday olan Türkler sadece kendilerini düşünüyor, toplumu bilmezler bile;
- Rotterdam gibi bazı şehirlerde doğru gerekçeler de olmasına rağmen Türkler’i siyasette istemiyorlar;
- Seçilen Türkler seçilince zaten bizi unutacaklar;
- Partiler hepsi aynısı, hepsi yabancıların haklarını kısıtlamak için yeri geldiğinde birleşiyorlar;
- Vs………..
Çok ilginçtir ki sunulan gerekçelerin çoğu Türk adaylarla ilgili. Herhangi bir partinin programını eleştirme gibi bir şey yok. Gerçi nasıl eleştirecek, partiler doğru dürüst bilinmiyorlar bile.
İnsanımızın Türk adaylar için bu kadar karamsar olmasına hiç bir gerekçe yoktur, bilakis memnun olması gerekmektedir. Doğrudur gerçekten seçilipte Tük insanını hayal kırıklığına uğratanlar oldu! Örneğin Ermeni sorununu bana fırsat tanıyın Türklere ben anlatır ve kabul ettiririm diyenler bile oldu. Ama çok şükür gerçekten çok kaliteli adaylarımız var artık. Şahsen ben seçimlerde ki kaliteden dolayı bazen bir kaç oy hakkım olsa diyorum artık. O kadar kendini iyi yetiştirmiş, bu toplumda ne olup bittiğini takip edebilen ve kendi özünden kopmayan güzel adaylarımız var ki, bunlara artık sahip çıkmamız gerekir. Bugün Hollanda Parlamentosunda gerçekten çok değerli arkadaşlarımız var, hemde birden fazla. Geçmişe kıyasla Türk siyasilerin bugünlerine bakarak önlerinin açılması için fırsatları artık değerlendirmemiz lazım. Yerel yönetimlerde de gerçekten çok başarılı olanlar var ve seçilirlerse başarılı olacak niceleri sıra beklemektedirler.
Bir parantez açıp şunu paylaşmak isterim; şahidim ki bundan yıllarca önce bir kelime dahi Hollandaca konuşamayan büyük bir şehirin alt belediyesine seçilen Türk encümen bile vardı. Abartı değildir bu, çünkü Hollandaca yazıları bana okutuyordu.
Düne baktığımızda gerçekten geleceğe umut ile bakmak yerinde olacaktır. İşte bu sebepten de hak edenleri artık gereken yerlere bu seçimde oylarımızla taşıyalım, yoksa taşımamanın vebali seçmenlerin omzunda kalacaktır.
Türk adlarına bakıpta oy vermenin de vebalı vardır, bunu da unutmayalım. Her Türk adını taşıyana da sarılmamak lazım. Hatta tekrarlamakta fayda görüyorum, “Keşke imkan olsa da önce partileri etüd edebilsek, sonra adaylara bakabilsek.” Fakat bu araştırma işi için herhalde bir kaç seçim daha geçirmemiz gerekecek. Ama olsun biz biz olalım şu oyumuzu artık kullanalım.
Hollanda’da seçimleri kucaklarken biz nasıl seyretmede kalabiliriz ki?
Murat Gedik, 23 Şubat 2014
E-posta: muratgedik@muratgedik.nl
FACEBOOK YORUMLAR