YUMUŞAK TİFTİKLER DUYGUSUYLA BİR PAZAR GÜNÜ GEÇİRMENİZ DİLEĞİYLE: ANGORA TİFTİĞİ LALE'YE RAKİP Mİ OLACAK?
Yayınlanma :
04.12.2022 09:33
Güncelleme
: 04.12.2022 09:33
Tam 53 yıl önce yazmıştım Leiden’in Ömer Ağa’sını…
Doğu Akdeniz Ticaret Yöneticileri Kurulu’nun bir üyesi olan zengin tüccar Jan Le Pen, Osmanlılar’ın, Leiden’de Angora tiftiğinden üretilen parlak renkli Hollanda yünlülerine gösterdiği ilgiden çok memnundu.
400 YILLIK İLİŞKİLER
İşte, önceki gün Leiden şehrinin ünlü müzesi ‘De Lakenhal’da yapılan sempozyumda, Türkiye-Hollanda ilişkilerinin ‘Angora tiftiği’ konusu işlendi.
Amsterdam’ın dünyaca ünlü Milli Müzesi’nden Eveline Sint Nicolaas şunları anlattı:
Ankara ve çevresinde halk tiftikten ipek gibi kumaşlar dokuyordu. Türklerin dokuduğu tiftik kumaşının ünü Ankara’dan tüm dünyaya yayıldı ve tiftik keçisi Avrupa’da, Ankara Keçisi (Angora Goat) adıyla anılmaya başladı.
1771’de güneybatı Almanya’da Pfalz bölgesinde bir Ankara keçisi çiftliği kurma girişimi keçilerin iklime uyumsuzluğu nedeniyle başarısız olurken, 1740’ta Ankara keçisinin İsveç’e götürülme girişimi önlenmiş ve 1778’de Venedikliler Ankara keçisi besiciliğinde (yine iklim uyumsuzluğu nedeniyle) düş kırıklığına uğramışlardı.
1830’larda içinde 12 teke (erkek keçi) ve 1 anaç (dişi keçi) de bulunan bir kafile başka bir kıtaya, Afrika’ya varmak için açık denizlere yelken açmış, ancak bu 12 tekenin yolculuktan önce Osmanlılar tarafından kısırlaştırılmış olduklarının farkına varılamamıştı. Osmanlı çok kötü alay etmişti İngiliz damızlık avcılarıyla.
“Bulunmaz Hint Kumaşı” deyimi dilimizde paha biçilmez değerde olup bulunması çok güç olan varlıkları anlatmakta kullanılır, “Kendini bulunmaz hint kumaşı sanıyor” demek, kendisini Hint kumaşı kertesinde değerli görüyor demektir. Bunca değerli Hint kumaşının “bulunmaz” olması 1700’lerde gerçekleşmiştir.
İngiliz emperyalistlerin 1760’lı yıllarda gerçekleştirdikleri, dünya döndükçe unutulmayacak olan Hintli dokumacıları üremez duruma getirmek için başparmaklarını kesme vahşeti, Komünist Karl Marx tarafından “ilerici bir devrim” ! olarak alkışlanmış ve Marx 10 Haziran 1853’te yazıp 25 Haziran 1853 günlü New-York Daily Tribune gazetesinin 3804.sayısında yayınlattığı köşe yazısında, bu konuda İngiliz emperyalizminin vahşetine alkış tutarak şöyle demiştir:
“Sorun, İngilizlerin Hindistan’ı fethetmeye hakları olup olmadığı değil, daha önce Türkler, Persler, Ruslar tarafından fethedilmiş Hindistan’ı, İngilizler tarafından fethedilmiş Hindistan’a yeğleyip yeğlemeyeceğimizdir.” (…)
İlk yayınlanışının üzerinden 70 yıl geçtikten sonra yeni basımını yaptığım “Çıkrıklar Durunca”’ya yazdığı sunumda, Atilla İlhan da bu gerçeği belirterek şöyle diyordu:
İşte “Çıkrıklar Durunca”…daha 1930’lu yıllarda bu yakıcı gerçeği kavramış, sayfalarına dökmüştü. (…) “Çıkrıklar Durunca”’nın yeni basımı için yetmiş yıl beklemiş olmamız, ayrı ve havsalarının alamayacağı bir utanç değil mi? (Atilla İlhan , 24 Ocak 2000,Maçka-İstanbul)
TiftikM.Ö. 11.,12, ve hatta 14.asra kadar eski kayıtlarda Ankara keçisinin varlığından izler vardır. Bu dönemde, Türkmenistan’da, Sümerler olarak bilinen bir antik medeniyet çiviyazısını icat etmişti. Işte bu yazı ile yazılan tabletler anaç keçi ve yavrularının, giysilik beyaz yünlerin varlığından bahsetmektedir. O’nun kesin olarak ortaya çıkışını Kutsal Kitap’tan takip edebiliriz. Isa’dan 1500 yıl önce, Exodus’ün kitabında Mısır’dan kaçan Israil oğullarının “sunaklarda örtü olarak kullanılmak üzere, tiftiklerinden kumaş dokudukları keçileri de beraberlerinde götürdükleri” nakledilmektedir.
Ankara’da tiftikçilik, bu nadide hayvanların Türkistan’dan Anadolu’ya binlerce kilometrelik uzun ve zorlu , inanılmaz bir yolculuğundan sonra başlamıştır. Yolculuk 13. Asırda Cengiz Han’ın Süleyman Şah’ı ve halkını Türkmen topraklarından sürüp çıkarması ile başladı. Süleyman Şah, keçi sürüsünü her gün kısa mesafeler sürerek Hazar Denizi’ni geçip nihayet Fırat nehrine ulaştı. Ne yazık ki nehri geçmeğe çalışırken boğularak öldü.
Nihayet Ingiltere kraliçesi Victoria Osmanlı padişahına baskı yaparak ham tiftik ihracı üzerindeki yasaklamanın kaldırılmasını sağladı. Ancak hızla yükselen ham tiftik talebi Ankara keçisi yetiştiricisinin melezlemeye gitmesine yol açtı ve bir ara, Ankara keçisi, kendi neslinin tükenmesi tehlikesiyle yüz yüze geldi.
Bir zamanlar Türk Sultanı tarafından ateşli bir kıskançlıkla korunan tiftik, emsalsiz güzelliği, ipeksi dokusu ve nihayet dayanıklılığı ile bir nadir ve lüks elyaftır.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: