Sevgili ve değerli okurlarım,
Siyaset, dünyanın her tarafında aynı dokulara sahip olan bir kavramdır. Dokular, maalesef olumsuzluk taşır. Siyaseti olumlu hale getiren politikacı hemen hemen yok gibidir.
Siyaset, başlı başına çirkindir.
Ama siyaseti izleyenler de bazen etki altında kaldıklarından çirkinleşmektedir.
Ben şahsen 55 yıllık gazetecilik yaşamımda, siyasete hiç bulaşmak istemedim. Haber, yorum ve TV programlarımda bunu başardım.
Ne var ki bir defasında, ister istemez siyasete bulaşmış oldum.
1984 yerel seçimlerinde, Mersin belediye başkanlığı için aday olmuştum. Hoş, ben yine de siyasete bulaşmış görünmemek için, ‘Belediye Başkanlığı, siyasetin dışında bir görevdir ve bu görev halkın her kesimine hizmet etmektir’ dediysem de pek inandırıcı olamadım.
Benim, CHP kökenli bir ailenin ferdi olarak CHP’li olduğumu herkes bilir. Ağabeylerim Ocak, Bucak Başkanlıkları, naçizane şahsım ise Mersin İl Gençlik Kolu Başkanlığı yapmışımdır.
Buna rağmen, 1984 yılındaki Belediye Başkanlığı seçiminde, Mersin için Doğru Yol Partisi adayı olmayı kabul etmiştim. Kabul edişimin en büyük nedeni, rahmetli Süleyman Demirel’in etkisidir.
Siyasetin çirkin olduğunu o zamanlar anlamıştım.
Her şey geçmişte kaldı ama, Sizlere yine de iki çirkinlik anlatacağım.
Seçimler öncesinde yapılan propaganda programlarında, işçi haklarından, ırk ve din ayrımcılığından, Hollanda modeli belediyecilik yapacağımdan söz ediyor ve seçmenler üzerinde iyi bir etki bırakıyordum. O zamanki hükümetin başı rahmetli Turgut Özal, kendi adaylarının kazanması halinde Mersin’e para akıtılacağını anlatıyordu. Ben ise o zaman, ‘Mersin’in limonunu Özal’a yedirmem, Hollanda’ya satarım, yine de para kaynağı bulurum’ diyordum.
Mersin’de Arap kökenli seçmenlerin bana oy vereceğinden korkan rahmetli Özal, o zaman tam üç defa Mersin’e gelmişti. Hatta son seçim konuşmasını dahi Mersin’de 15 dakika gecikmeyle yapmıştı.
Özal’dan, ‘ Bu Hollandalıyı alt etmek için ne lazımsa yapın’ talimatını alanlar, öncelikle Doğru Yol Partisi’nin yönetimindeki pek çok kişiyi, tavuk yemeği ile ünlü Dalakderesi’nde toplamışlar ve orada satın almışlardı. Yani, Doğru Yol Partisi yönetimin yarısından çoğu, partiye ihanet etmişti. Aynı gece sokaklara dalan ekipler, kapıları teker teker çalarak, ‘İlhan Karaçay, ANAP lehine feragat etti’ yalanını yaymışlardı. Çok yakın arkadaşım Ergun Dinçkal’ın annesi bana bizzat atlatmıştı. Rahmetli olan anne, ‘Dün akşam evime gelenler, senin ANAP lehinde feragat ettiğini söylediler. Ben de sana çok kızdım ve oyumu sana vermedim’ demişti.
Siyaset işte böylesine çirkindir.
Bir başka çirkinlik de şöyle yaşandı: Mahallemizin saygın ailelerinden biri benim çok yakın arakadaşımdı. Çalışmalar sırasında yanımdan ayrılmadı ve hep destek oldu. Neden sonra, kendisinin Belediye Meclisi’ne girmek istediğini söyledi. Ben de bunu parti yöneticilerine aktardım. Parti yöneticileri bu arkadaşı listenin dördüncü sırasına koymuşlardı. Arkadaşım buna çok kızmış ve ‘Neden birinci sırada değilim’ diyerek istifasını vermiş. Benim girişimim fayda etmediği gibi, bu arkadaşım istifasını medyaya da duyurarak, aleyhimde laflar bile etmişti.
Eeee, siyaset böylesine çirkindir işte.
Haaa, unutuyordum. 1984 seçimlerinden birkaç yıl sonra Amsterdam’a gelen rahmetli Turgut Özal ile, bir toplantıdaki masada yan yana oturmuştuk. Özal, elini bacaklarıma vurarak, ‘Mersin’de durum nasıl Karaçay’ diye sorarken, ‘Mersin’de seni nasıl yedim’ demek istediğini anlamıştım tabii.
2019 SEÇİMLERİ
Çoğunuz duymuşsunuzdur. 31 Mart 2019’da yapılacak olan yerel seçimler için, Mersin’de yine benim adımdan söz edildi. Ama bu kez çok değişik bir şekilde söz edildi.
İsterseniz bu söz edilişi, medyaya yansıdığı şekliyle vereyim:
1984 yerel seçimlerinde, Mersin Belediye Başkanlığı’na adaylığı sırasında yayınlanan 32 sayfalık broşürde, Hollanda tipi belediyeciliği ve Mersin’in sorunlarına nasıl çare bulacağını detaylı bir şekilde anlatan İlhan Karaçay, üstü açık kabriolet bir arabada, ailesi ile birlikte Amerikanvari bir kampanyaya imza atmıştı.
MERSİN, - 31 Mart 2019’da yapılacak olan yerel seçimlerdeki yarış kıyasıya devam ediyor. Siyasi partilerin, özellikle büyük şehirlerde kazanabilmek için, şapkadan tavşan çıkarma gibi atraksiyonları da hızla devam ediyor.
Siyasi partiler, İstanbul, Ankara ve İzmir gibi, Adana ve Mersin’i de ciddiyetle ele almış durumdalar.
Bize gelen bir duyuma göre, AK Parti Mersin’de, CHP’nin muhtemel bir Fikri Sağlar adaylığına karşı, İlhan Karaçay silahını kullanmaya hazırlanmış.
AK Parti’nin Ankara’daki kurmaylarına verilen bir rapora göre, CHP’nin Fikri Sağlar’ı aday göstermesi halinde kazanmasına kesin gözüyle bakılıyor. Fikri Sağlar’ı Mersin’de zorlayacak tek ismin ise İlhan Karaçay olduğu belirtiliyor.
Hollanda’da yaşayan ve son yıllarda yarı Hollanda ve yarı Mersin’de yaşamını sürdüren İlhan Karaçay, aslında CHP kökenli ünlü bir gazeteci. İlhan Karaçay’ın CHP kökenli olmasına rağmen AK Parti adaylığını kabul etme ihtimali de çok yüksek. Zira, aynı İlhan Karaçay, 1984’te yapılan yerel seçimlerde Doğru Yol’un adaylık teklifini kabul etmiş ve seçimlere katılmıştı.
Herkesin bildiği ve AK Parti’ye giden raporda belirtildiği gibi, Mersin CHP’nin kalesidir. CHP, 1984’de kadar her seçimde Mersin’de en büyük parti olmuştur. 1984’te yapılan seçimlerde Halkçı Parti’nin adayı Kaya Mutlu ile SODEP’in adayı Aklan Yürekli CHP kökenlilerin oylarını bölerken, Doğru Yol’un adayı İlhan Karaçay da, özellikle Arap kökenli CHP’li seçmenlerin oylarını parçalayınca, ANAP’ın adayı Okan Merzeci aradan fırlamış ve seçimi kazanmıştı.
Mersin’de yapılan son anketlere göre, CHP ile AK Parti’nin oyları başa baş gidiyor. CHP’nin Fikri Sağlar’ı aday göstermesi halinde, seçimi kıl payı kazanma ihtimali ağırlık kazanıyor. İşte, böyle bir ortamda AK Parti’nin seçim düşünürlerinin aklına İlhan Karaçay adı gelmiş. AK Parti’nin Ankara’daki seçim düşünürleri, şu anda Mersin’de bulunan İlhan Karaçay’a, aday adayı olması için teklifte bulunmuşlar. Ne var ki deneyimli İlhan Karaçay, ‘1984’teki seçimlerde Doğru Yol’un aday adaylığı için 10 isim vardı. Bana Ankara’dan rahmetli Demirel’in garanti vermesi sonucunda aday adayı olmuştum. Şimdi de Ankara’dan kesin bir onay gelmesini isterim. Kendimi gülünç duruma düşüremem’ dediği söyleniyor.
Konuyla ilgili olarak, arayıp sorduğumuz İlhan Karaçay çok ketum davranıyor. Haber portalımızın yazarı da olan İlhan Karaçay’ın ağzından laf almak imkansız oldu ama, duyumlarımızın aksinde de bir şey duymadık.
*****
Benim hakkımdaki haberin bu şekilde yayılmasından sonra, özellikle Mersin ve Hollanda’da büyük bir yankılanma oldu. Tabii ki her kafadan da çeşitli yorumlar ve dedikodular yapıldı.
Bana gelen mesajların çoğu olumlu ve övücüydü tabii.
Ama akıl verenler de çoktu.
‘Şaşırdım’ diyenler de vardı.
Ben de mesaj gönderenlere özelden email mesajları gönderdim ve durumu anlatmaya çalıştım.
Birileri bana, ‘Aday adayı ol’ demişti. Ben de bu deyişlere karşı nasıl hareket etmem gerektiğini araştırmaya başladım.
AK Partiye çok yakın bir arkadaşım bana şunu anlattı: Geçtiğimiz milletvekili seçimleri öncesinde, bir arkadaşımıza ‘aday adayı ol’ denilmiş. O arkadaş da, ‘Garanti olmazsa aday adayı olmam’ demişti. Bunun üzerine AK Parti’nin ağır toplarından Hayati yazıcı bizzat arkadaşımızı aramış ve ‘Tayyip bey senin adaylığını onaylayacak’ demiş. Bu arkadaşımız aday adayı olmuş ama, verilen sözler tutulmamış ve o arkadaş aday yapılmamış.
Siyaet işte böyle çirkinken, benim aday adayı olmamı isteyenlere karşı verilecek bir cevabım olmalıydı.
İşte bu cevap da, Hayati Yazıcı örneğiydi.
Sonunda Mersin’de hangi sürprizlerin yaşanmakta olduğunu da görüyorsunuz.
Kalın sağlıcakla…
FACEBOOK YORUMLAR