Hollanda’daki Türk toplumu için kıymetli bir eğitim gelişmesi var:
Liselerde yapılan bitirme sınavlarında, artık Türkçe de, yabancı dil seçeneği olarak tercih edilebilecek. Bu gelişme, yıllardır süren çabaların, başvuruların, yazışmaların ve fedakârlıkların bir ürünü.
Geçen yıl bu hakkı, 35 okulda 225 Türk öğrenci kullandı. Öğrenciler, Türkçe sınavına girerek hem kimliklerine sahip çıktılar hem de aldıkları yüksek notlarla mezuniyet puanlarını yükselttiler. Öğrencilerimiz, Fransızca veya coğrafya gibi zorlandıkları dersler yerine Türkçeyi seçerek
bir avantaj kazanabilecekler.
Bu yıl katılım sayısı artacak. Ancak hâlâ bu haktan habersiz birçok veli ve öğrenci var.
Türkçe dersi hâlâ okul yönetimlerine bildirilmiyor, öğretmenler teşvik edilmiyor.
Türkçe dersinin sadece dil değil, başarıya açılan bir kapı olduğunu göstermek için yıllardır sahada. Sınav sistemine Türkçenin girmesiyle ilgili yapılan çalışmalarda başı çekti. Okul idarelerine ulaşan, veli bilgilendirme toplantılarını düzenleyen, öğrencilerin haklarını savunan bir eğitim neferi. “Türkçeyi sadece konuşulan bir dil olarak değil, akademik bir değer olarak görmek zorundayız,” diyor.
Yaşayan Diller Türkçe Bölümü’nün önemli isimlerinden Canan Gönençay’ın dediği gibi:
“Haklarımızı öğrenmez, istemez, savunmazsak kullanamayız. Bu nedenle öğrenci ve veliler, okul yönetimleriyle daha şimdiden iletişime geçmelidir.”
Canan Hoca’nın bu hayati uyarısı, Türk toplumunun ne kadar farkındalık eksikliği içinde olduğunu da gözler önüne seriyor. Ancak bu sevindirici haberin ardından gelen gerçek bir başka yönüyle içimizi burkuyor: “Çocuklarımız Türkçe sınavına girebiliyor, ama bu dili öğrenebilecekleri Türkçe dersleri hâlâ okullarda yasak!”
Canan Gönençay, önümüzdeki eğitim-öğretim yılında bu haktan yararlanacak öğrenci sayısını artırmayı hedeflediklerini ve bu bağlamda bilgilendirme toplantıları düzenlediklerini zira pek çok veli ve öğrencinin bu haktan haberdar olmadıklarını belirtiyor. Yaz tatilinin ardından VMBO 4, HAVO 5 ve VWO 6 seviyelerinde eğitime başlayacak öğrenciler için okul yönetimleriyle şimdiden iletişime geçilmesi gerektiğini vurgulayan Canan Gönneçay, öğrenci ve velilerin okul yönetimine bu talebini iletmesi durumunda okulları ikna sürecinin kolaylaştığını ifade ediyor. Okulların, öğrencilere Türkçe seçme hakkıyla ilgili bilgi aktarmadığına dikkat çeken Gönençay, ailelere sosyal medya, STK”lar ve WhatsApp grupları aracılığıyla ulaşmaya çalıştıklarını ve paylaşılan afiş ve bilgilendirme metinleriyle farkındalığın artmaya başladığını da belirtiyor.
2004: TÜRKÇEYE VURULAN DARBE – BİR HAK NASIL GASP EDİLDİ?
2004 yılı, Hollanda’daki Türk toplumunun eğitim tarihinde kara bir leke olarak yer aldı. O yıl, Hollanda hükümeti, “OALT” yani “Onderwijs in Allochtone Levende Talen” (Yabancı Uyrukluların Yaşayan Dilleri Eğitimi) programını ani bir kararla kaldırdı. Gerekçe oldukça basitti: 70 milyon euroluk bir tasarruf planı.
Ama gerçek, çok daha karmaşıktı. Bu karar, sadece bütçeyi değil; bir halkın kimliğini, çocukların dilini, nesillerin hafızasını hedef aldı. 600’e yakın anadil öğretmeni işsiz kaldı, yüzlerce okulda verilen Türkçe dersleri bir anda sona erdi. Çocuklar, sabah okula gittiklerinde artık kendi dillerinde eğitim alacak öğretmenlerini bulamıyordu.
Hollanda hükümetine göre bu, entegrasyonu teşvik eden bir adımdı. Ama gerçekte olan şuydu: Türk çocuklarının hem anadillerini öğrenme hem de kendilerini tanıma hakları ellerinden alınmıştı.
Bu kararın ardından Hollanda hükümetinden gelen açıklamalar, sorumluluğu Türkiye’ye yöneltiyordu: “Eğer Türkiye bu dersleri finanse ederse, verilsin.”
Bu ifadeyle anadil hakkı, bir devletin ‘bağışına’ indirgenmişti. Oysa bu, Hollanda’nın sorumluluğuydu. Çünkü bu çocuklar Hollanda’da doğmuştu, Hollanda’nın çocuklarıydı.
MÜCADELE KRONOLOJİSİ: DİRENİŞİN SESSİZ ÇIĞLIĞI
Anadil derslerinin kaldırılması kararına karşı, Türk toplumu sessiz kalmadı. Aksine, 2004 yılının Mart ayında Nijmegen şehrinde binlerce kişinin katıldığı tarihi bir toplantı düzenlendi.
O gün, “Eğer devletimiz destek vermiyorsa, biz kendi aramızda fon oluşturarak Türkçe derslerini yaşatırız” kararı alındı. Bu karar, sivil toplum tarihine bir direniş belgesi olarak geçti.
EĞİTİMİN ADSIZ KAHRAMANLARI: KURUMLAR, ÖĞRETMENLER, DESTEKLEYENLER
Devletimiz:
‘Türkçe eğitime destek’ denildiği zaman, tabii ki en başta, devletimizin yurt dışında başlatmış olduğu bir destekten söz etmek gerekiyor.
Öğretmen görevlendirilemeyen ülkelerde yaşayan vatandaş ve soydaşlarımızın çocuklarına yönelik, 2022 yılında başlatılan ‘Çevrim içi Türkçe ve Türk Kültürü’ dersleri, 2024-2025 ders yılında da devam ediyor.
2022 yılında, Amerika Birleşik Devletleri’nde başlatılan ve pek çok ülkeye yayılan Türkçe dersleri, daha sonra İsveç, Norveç, Finlandiya, Danimarka, Bulgaristan ve Çin gibi ülkelerde de başlamıştı.
Hollanda’da ilk kez bu yılın şubat ayında başlatılan dersler, Eğitim Bakanlığı bünyesinde görevli, alanında uzman öğretmenler tarafından, hafta sonları uzaktan eğitim yoluyla verilmekte olan Türkçe derslere çocuklarını kaydetmek isteyen veliler, alttaki afişte görülen karekodları okutarak kaydolmuşlardı.

Ücretsiz olan derslere, vatandaş ve soydaşlarımız, Türkçe öğrenmek isteyen 5- 16 yaş aralığındaki çocukları için başvuruda bulundular.
Köklerden geleceğe köprüler, “dil” ile kurulur. Türkçemize sahip çıkmak isteyen veliler, çocuklarımızın Türkçe ve Türk Kültürünü öğrenmesi için sunulan bu fırsatı kaçırmadılar.
Türkler kabullenmedi:
Eğitim sisteminden bir ders çıkarıldığında, sadece bir program sona ermez. Onunla birlikte yılların emeği, uzmanlığı, hafızası da silinmeye çalışılır. Ama Hollanda’daki Türk toplumu bu silinmeyi kabul etmedi. Tam aksine, bir halkın dili, kültürü ve kimliğine sahip çıkan bir gönüllüler zinciri kuruldu. Bu zincirin halkalarını bugün tek tek saymak, bu mücadeleye vefa borcudur.
Hollanda’da 2004 yılında müfredattan kaldırılan Türkçe eğitimin eksikliğini telafi etmek için, Türk toplumu kendi arasında büyük bir dayanışma örneği sergilemiştir. Kurulan dernekler, vakıflar ve gönüllü oluşumlar, çocukların ana dillerinde eğitim alabilmeleri için özveriyle çaba göstermektedir. İlk yıllardan itibaren büyük bir kararlılık ve inançla bu sürecin öncüleri olan dernekler, Türkçeyi bir aidiyet ve kültür dili olarak korumak amacıyla etkinlikler düzenlemiş, dersler vermiş ve destek programları hazırlamışlardır.
Kutlay Yağmur: Özellikle Tilburg Üniversitesi eğitimcilerinden Prof. Kutlay Yağmur‘un öncülüğünde başlatılan ‘Türkçe İçin Ele Ele’ oluşumu, bu çabaların en çarpıcı örneklerinden biridir. Naçizane şahsım da, dilimize sahip çıkmak için bu oluşumun içinde yer almış olmaktan büyük onur duydum. Bu gibi gönüllü kuruluşların ve bireylerin, sınırlı imkânlara rağmen gösterdikleri bu azim ve fedakarlık, yalnızca Türk çocuklarının eğitimine değil, dilin ve kültürün yaşatılmasına yönelik bir bağlılık simgesidir.
Türkçe ders programları hazırlayarak nesilden nesile aktarılacak bir değer yaratan bu kahramanlar, Hollanda’daki Türk toplumunun köprüleri olan dil ve kimliğin koruyuculuğunu üstlenmişlerdir. Onların emekleri ve katkıları, toplumumuzun bugün ve yarınları için en değerli hazinelerden biridir.

Rahime Gülcü: Hollanda’da Türk dili ve kültürünün eğitim alanında gelişmesi için öncü çalışmalar yapmış değerli bir eğitimcidir. 1970’li yıllarda Türkiye’den Hollanda’ya göç eden Gülcü, öğretmenlik kariyerini burada sürdürmüş ve özellikle Türk çocuklarının eğitim hakları konusunda aktif bir rol üstlenmiştir.
Güçlü, Hollanda’nın merkezi sınav kurumu CITO’da Türkçe sınavlarının hazırlanmasında uzman olarak görev yaptı.
Türkçenin, Hollanda’daki resmi eğitim yapısına daha iyi entegre edilmesi için çaba harcadı.
Levende Talen Türkçe Bölümü‘nün kurulmasında ve gelişmesinde etkin bir rol aldı.
Öğretmen yetiştirme ve Türkçe ders materyallerinin geliştirilmesi konularında öncülük etti.
Hollanda’da yaşayan Türk toplumunun eğitimle entegrasyonunu savundu.
Rahime Gülcü, 27 Haziran 2016 tarihinde vefat etti. Ardında, eğitim alanında iz bırakan bir miras bıraktı. HOTİAD (Hollanda Türk İşadamları Derneği) tarafından “Hollanda’da iz bırakan birinci nesil Türkler” içinde ödüllendirilmiştir. Onun anısına çeşitli anma programları düzenlenmiştir.

Hikmet Gürcüoğlu: Türkçe eğitim konusundaki pürüzlerin ortadan kaldırılması için mücadele edenlere destek verenler arasında, önsıralarda bulunan Gürcüoğlu, “Hollanda Türk İşadamları Derneği HOTİAD’ın başkanı olarak, bu konuda söyleyeceklerim azdır ama, bu konuda yaptıklarım çoktur. Yaptıklarım tabii ki maddi destektir. Bu konuda faaliyet gösteren pek çok kuruluş ve gönüllü insana sponsorluk yapmayı bir görev addettik.
Her Türk yurttaşının istediği gibi, ben ve arkadaşlarım, haklarımızı alana kadar mücadele edenlere destek olacağız.” diyor.

Faruk Halıcı: Sivil toplumun mali yükünü üstlenerek gönüllü öğretmenlerin destekçisi oldu. Dersliklerin, kitapların, ulaşımın ve organizasyonun bir kısmını finanse etti. Bu süreçte hem sembolik hem somut katkılar sundular. “Yapılan araştırmalarda, ana dilini iyi bilen öğrenciler, eğitim hayatında daha başarılı oluyor. Hollanda Karaliyeti’nin gelini Kraliçe MAXİMA hanımefendi, çocuklarının anadilleri İspanyol’cayı (Arjantin) öğrenmeleri gerektiğini söylemiş ve bunu gerçekleştirmiştir.”

Cezmi Doğaner: O dönemde Hollanda Eğitim Bakanlığı ile görüşen isimlerden biriydi. 1995’ten itibaren başlayan yasa hazırlıklarına karşı Türk toplumunun ortak mücadelesinde sözcü olarak öne çıktı. Hatırladığı söz çok çarpıcıydı:
“Bakan, ‘Biz sizin örgütlerinizle anlaştık, anadil derslerini onlar organize edecek’ dedi. Oysa biz, 9 federasyonla birlikte hareket ediyorduk ve böyle bir anlaşmayı kimse yapmamıştı.”

Mustafa Ayrancı: Bu konudaki mücadelesini sadece sokaklarda değil, mahkeme salonlarında da verdi. Defalarca dava açtı. Mahkemelere başvurarak anadil hakkını hukuki zemine taşıdı. “Sanmayın ki eşitlik mücadelemiz sadece meydanlarda sürüyor,” diyordu. “Bu mücadelenin bir boyutu da hukuksaldır.”

Latif Tuna:1985’ten itibaren anadil eğitiminin eğitim politikalarının parçası olduğunu hatırlatıyordu. 1990’larda gelen değişim sinyallerini şöyle anlatıyordu: “1985 yılında Temel Egitim Yasası’nın yürürlüğe girmesiyle, yabancı ailelerin gidici değil, kalıcı oldukları üzerinde durulmuş, dolayısı ile Hollandalı çocukların da, yabancı çocukların dilleri, dinleri ve kültürleri hakkında eğitim almaları ve böylece gelecekte birlikte yaşayacak olan bu çocukların iş arkadaşı, meslektaş, aynı sektörde çalışan iş insanı, yüksek öğrenim yapıp profesyonel olanlar, seçilip sandalye sahibi politikacı, bilim insanı gibi alanlarda bu ülkede yaşayacaklar. 1990’lı yılların başında ise, yeni bir değişiklik tartışması başladı. “Zamanın Eğitim Devlet Sekreteri, ‘Beni Türkiye’nin ovaları ilgilendirmiyor, bu çocuklar Hollandaca öğrenmeli’ dedi. Bu söz, 14 yıl sonra gelecek olan yasağın ilk habercisiydi.”
Anadili iyi bilen çocukların ikinci dili daha iyi öğrendiği bilimsel olarak kanıtlanmışken, bu karar bilime de pedagojik gerçeklere de aykırıydı.

Adil Akaltun (Yunus Emre Enstitüsü)
Kitaplar, kültürel etkinlikler, öğretmen buluşmaları ile Türkiye’den gelen desteklerin yerelleşmesini sağladı. Çocuklara yönelik yapılan okuma atölyeleriyle, Türkçeyi sadece bir ders değil, bir yaşam parçası hâline getirdi
2021’de kurulan enstitü, 60 farklı lokasyonda Türkçe dersleri veriyor. 35 öğretmenle çalışıyor. 7–12 yaş grubundaki çocuklara haftada belirli saatlerde Türkçe dersi sunuyor. Materyal desteği, yıllık planlama, eğitim koordinatörlüğü gibi birçok profesyonel unsur bu gönüllü çabanın içinde yer alıyor. Birçok eğitimci ve dil bilimcinin ısrarla altını çizdiği bir konu olan ana dil eğitimi, çocukların duygusal, dilsel ve bilişsel gelişimi için yadsınamaz bir öneme sahiptir. Tulip Enstitüsü 7-12 yaş aralığındaki çocuklara Türkçe ana dili eğitimi sağlamak ve aynı amaç için hizmet veren diğer kurum ve kuruluşlarla ortaklaşa kültürel etkinlikler gerçekleştirmeyi hedeflemektedir.

İsmail Ercan (STOC) Stichting Turks Onderwijs Centrum
Bugün hâlâ gönüllü dersleri sürdüren kurumlardan. Hem pedagojik program hazırlıyor, hem materyal temin ediyor, hem velilerle iletişim kuruyorlar. STOC, yalnızca çocuklara değil, velilere de CITO sistemini anlamaları için bilgilendirme yapıyor.
Amsterdam merkezli bu kurum, yalnızca Türk çocuklarına değil, Mısırlı, Faslı, Çinli, Rus çocuklara da anadil temelli eğitim sunuyor. Eğitim danışmanlığı, anne-baba bilgilendirme toplantıları, kültürel etkinlikler ve müzik dersleriyle zenginleştirilmiş bir sistem kurmuş durumda.
Ve isimsiz yüzlerce öğretmen, binlerce veli, on binlerce öğrenci…
Hepsi Türkçeye bir hayat borcu hissederek bu mücadelede bir yer tuttu.
Yaşayan Diller Derneği
Levende Talen (Yaşayan Diller Vakfı), Hollanda’da faaliyet gösteren, farklı dillerin öğretmenlerini bir araya getiren ulusal bir öğretmen derneğidir. Vakıf içerisinde 22 ayrı dil bölümü temsil edilmektedir ve Türkçemiz de bu vakıf içerisinde yer almaktadır. Bu vakıf hem dil öğretmenleri hem de dil eğitimiyle ilgilenen diğer profesyoneller için bir ağ ve bilgi paylaşım platformu işlevi görür. Vakıf hem öğretmenlerin mesleki gelişimini destekler hem de eğitim politikalarına katkıda bulunur.
Levende Talen Türkçe, Hollanda’da Türkçe’yi ana dili veya seçmeli ders olarak veren öğretmenleri temsil eder. Bu bölümün amaçları şunlardır:
-
Türkçenin Hollanda’daki çokdilli eğitim ortamında güçlü ve saygın bir yer edinmesini sağlamak,
-
Türkçe öğretmenleri arasında bilgi, deneyim ve materyal paylaşımını teşvik etmek,
-
Türkçe dersleri için öğretim programları ve sınav uygulamalarında kaliteyi artırmak,
-
Türkçe’nin hem kültürel hem de akademik boyutunu destekleyen projeler üretmek.
-
Levende Talen Türkçe Bölümü’nün başlıca amaçları şunlardır:
-
Türkçe’nin eğitim kurumlarında ve toplumda daha etkin bir şekilde kullanılması için farkındalık yaratmak.
-
Eğitim materyali desteği: Türkçe eğitimi için nitelikli öğretim materyalleri geliştirmek ve öğretmenlere destek sağlamak.
-
Çok dilliliği teşvik etmek: Türkçe’nin yanı sıra, Hollanda’da konuşulan diğer dillerle birlikte çok dilliliğin avantajlarını vurgulamak.
Faaliyetler ve Projeler
-
Öğretmen Seminerleri ve Çalıştaylar: Türkçe öğretmenlerine yönelik pedagojik eğitimler, yeni öğretim yöntemlerinin tanıtımı ve öğretmenler arası bilgi paylaşımı etkinlikleri
-
Dil ve Kültür Günleri: Türkçe’nin zenginliği ve Türk kültürünün tanıtılması amacıyla öğrencilere ve ailelere yönelik etkinlikler organize edilmektedir.
Eğitim Programları Geliştirme: CVTE kurumuyla işbirliği sağlayarak Hollanda’daki Türkçe eğitimi için müfredat geliştirme ve mevcut programları iyileştirme çalışmaları.
Kampanyanın Hedefleri:
-
Türkçenin resmi bir seçim dersi (keuzevak) olarak daha fazla okulda sunulmasını sağlamak
-
Öğrenci ve velileri Türkçeden mezuniyet sınavı yapma hakkı konusunda bilgilendirmek
-
Okulları bu hakkı sunmaya teşvik ve ikna etmek
-
Eğitimciler ve karar vericiler nezdinde farkındalık oluşturmak
Yorumlar
Kalan Karakter: