Duvarı nem, insanı gam yıkar derler. Gerçekten de, maddesi ne olursa olsun rutubete maruz kalan bir duvar yıpranmaya başlar ve bir süre sonra da yıkılmaya yüz tutar. Et ve kemik gibi çabuk dağılacak bir maddeden yaratılan insan ise, ihtiyaçları dağlar büyüklüğünde ve denizler genişliğinde olmasına rağmen, kendi başına hiç birini karşılamaya gücü yetmeyen aciz bir varlıktık. Adeta rüzgârın önündeki kuru yaprak gibi kaderinin onu savurduğu yere gitmek zorundadır. Çoğu zaman istediğini elde edemeyen insan, bazen de elindekileri kaybeder. Böyle zamanlarda insan gam ve keder çekmeye mahkûmdur. Ölüm, hastalık, kaza, yangın, ayrılık, kayıp, hapis ve daha akla hayale gelmedik musibetlere müptela olan insan, böyle zamanlarda azaba gark olur. Türlü türlü dertlere maruz kalan insanlar, ateş düştüğü yeri yakar misali en şiddetli acıyı kendisinin çektiğini düşünürler. Bilmezler ki, derdi ne kadar büyük olsa da, ondan daha büyük derdi olan birisi vardır. İşte bu dertlerin belki de en büyüğü, en ağırı, en şiddetlisi, en yakıcısı borçtur. Borçlu insan tabiri caizse kabir azabını daha bu dünyadayken çekmeye başlar. Bütün kuvve-i maneviyesi kırılır, psikolojisi alt üst olur, düşünme melekesi ve muhakeme gücü azalır, ne yaptığını bilmez bir hale düşer.
Ağır borç yükü, kişilerin sadece psikolojisini bozmakla kalmaz, aynı zamanda bedensel sağlığı da bozulur. Müsterilerimizle yaptığımız konuşmalara göre, aşırı borca giren kişilerde strese bağlı hastalıklar ortaya çıkıyor; kalbi, beyni ve sindirim sistemi de tehlikeye giriyor. Stres hormonu olarak bilinen kortizolün beyni devamlı alarm halinde tutması kan basıncını ve kalp atışını etkiliyor, hafıza, ruh hali, sindirim sistemi, hatta bağışıklık sisteminde fiziksel hasarlar bırakıyor. Mide ülseri gibi kişide var olan hastalıkları tetikleyip ilerlemesine neden oluyor.
Bu yüzden, iki üç yıl borç yükü çeken insan, bu süre zarfında adeta iki üç kat yaşlanır. Kısa sürede saçları ağarır veya dökülür, derisi kırışır, yüz ifadesi değişir, hatta duruşu bile bozulur. Özgüvenini kaybettiği için yüzü hiç gülmez, mütemadiyen mutsuz bir ifade takınır. Kişi doktora, psikoloğa gider ama, altta yatan neden ortadan kalkmadıkça yapılan tedavilerin etkisi kalıcı olmaz. Bir süre sonra aynı sorunlar yeniden patlak verir.
Kısacası BORÇLU İNSAN GÜNEŞİN ISISINI HİSSEDEMEZ...
FACEBOOK YORUMLAR