Tevazu erdeminden kopmuş yaşıyorum ama kimseye söylemeyin, beni mütevazi sanıyorlar. Çünkü ben öyle görünmek istiyorum. Mütevazi görünümümün altında dağ gibi kibir yatıyor oysa ki.
Tevazu perdesine sarılmış yaşıyorum. O perdeyi bir kaldıran olursa vay halime. Hayatımın en önemli gayesi insanların beğeni ve rızasını kazanmak. Sürekli acziyet içinde olduğumu hatırlatıyorum, övünmüyorum ! “Ben aciz bir kulum işte” vurgusu yapıyorum.
Büyükler şöyle der; “Bir toplum içinde nefsini kınayan, hakikatte kendini övüyor demektir.” Acizliğimi köpürte köpürte anlatıyorum. Aslında bunu yaparken insanların suratına suratına egomu fırlatıyorum halbuki.
Mütevazilik doğal bir hal ama ben buna niyet ederek yapıyorum, doğallığını öldürüyorum. Kimse farketmiyor sanıyorum. Fıtratımda olmadığı için, makam para imkanlar da bu halimi kolayca bozabiliyor. Kendimi mükemmel sanma hastalığı da var galiba. Kibirden beslenen bu sahte tevazü ile sürekli açık veriyorum ama çabuk toparlıyorum.
Ben kendimi çok övmem ama başkalarının beni öveceği ortamlar oluştururum. Zekice değil mi? Takdiri başkalarına bırakamış gibi görünüyorum. Bilgiye sözde değer veriyorum ama ‘bilen’den pek hazzetmem. Kendi eksikliklerimle yüzleşmek zor olduğu için başkalarının eksik ve hataları ile meşgulüm. Bu şekilde yaparak eksiklerimi kapattığımı yada tamamladığımı sanıyorum.
Mütevaziliğin altında yapılanlar yatarken, kibir yapamadıklarımın toplamı aslında. Üretmekten çok yargılamaya programlıyım.
Hep üst perdeden konuşuyorum. İsaac Asimov' un şu sözü benim gibileri nede güzel anlatıyor “Herşeyi bildiğini sanan insanlar bizler için çok can sıkıcıdırlar, herşeyi bilen bizler için”...
Ve son söz "Sahte tevazu kibirdendir"
FACEBOOK YORUMLAR