Gülsemin Konca

Gülsemin Konca


Birçok yarın bilirim ! Biri dündü mesela

02 Aralık 2015 - 13:57

Dünü düşünüp pişman olmaktan , yarını düşünüp telaşlanmaktan bugünü yaşayamaz olduk. Yarının telaşı, dünün pişmanlığı hep bugün yaşandı; Ama bugünü hiç yaşayamadık. Geçmiş günlerde kaybettiklerimize ağlamak yerine, gelecek günlere ulaşacak hayaller kurma zamanı gelmedi mi artık?

Hayatın bize ne gibi sürprizler hazırladığını bilemeyiz. Bizim bitti sandığımız yerden yeni bir hikaye başlayabilir. Bizi bekleyen yeni bir umut, uğruna savaşacağımız yeni bir hedef, yaşam tutkumuzu yeniden körükleyecek birileri, ayağa kalkabileceğimiz yeni bir hayal, mutsuzluklarımıza nakavt yumruğu savurabileceğiniz bir şans daha... Kim bilir...

Taptuk Emre'nin dediği gibi; Tırtılın "yolun sonu" dediğine, usta "kelebek" dermiş...

Unutmayın ki noktadan sonra yeni bir cümle başlar. Umutlarımız hiç bitmeyen bir hazinedir. Ümitlerimiz tükendiğinde, aynı kaldığımız yerden devam etmek istemeyiz. Vazgeçmiştik, boş vermişlik boğazımıza kadar gelebilir. Bulunduğumuz konumdan memnun değilsek eğer, virgül değil nokta koymanın zamanı gelmiş demektir. Noktayı koymalıyız ki yeni bir konum, yeni bir hayata başlayabilelim. Sürekli virgüllerle uzattığımız yaşam cümlemizi değiştiremeyiz sadece mutsuzluğa devam etmiş oluruz. Bitti sandığımız yerden yeniden var olabiliriz yeter ki kendimize bu şansı verelim.

Ruhsuz duvarlarda çerçevelenmiş hayatlar,  ertelenmiş umutlarda mutluluk aramayın.

Ötelediğimiz her memnuniyetsizlik katlanarak büyüyor ve gün gelir altından kalkamaz hale geliriz. Olumsuzlukları biriktirmeyelim, saklamayalım. Gün gelir karşınıza tekrar çıkar ve en kötüsü de baş edemeyeceğimiz bir ruh halinde iken yüzleşmemiz mutsuzluklarımızla. Yeni başlangıçlar yapabilmemiz için eskiden süregelen mutsuzluklarımızı onarmak, onaramıyor isek silip atmak gerekir. Aynı kovanın içinde temizlenmeyi bırakın. Dökün gitsin suyu, kovamızı tertemiz su ile dolduralım. Berrak bir zihinle yeni başlangıçlar yapabiliriz. Zihnimizi ve yaşadıklarımızı arındırmak ile işe başlamalıyız. Aksi takdirde aynı hatalar üzüntüler, bıkkınlıklarla yeni ama farklı olmayan eskinin devamı bir yaşamama başlarız.

Geçmişe takılıp yeni günümüzü ziyan etmenin bir manası yok. Eşimizi, dostumuzu, ailemizi dinleyerek bir hayat sürüyoruz ama oturun sakin bir köşeye. Şimdi sıra kendinizi dinlemede, kendinizi dinleyin. Herkes bir şeyler söylüyor ama siz ne söylüyorsunuz? Siz ne istiyorsunuz? Yaşadığınız hayat sizin istediğiniz gibi mi? Aslında herkesi memnun etmeye çalışmakla geçip giden ömrünüzde kendinizi ne kadar memnun ettiniz?

Herkesin çok saçma dediği bir televizyon programına siz aslında gülüyor musunuz? Bırakın o zaman başkalarını izleyin ve gülün doyasıya, çoğunun beğenmediği bir müzik sizi eğlendiriyor mu? Dinleyin ve eğlenin. Bazen saçmalama hakkımızda kullanalım. Kimseye zarar vermedikten, inancımıza ters düşmedikten sonra kime ne ! Bir süre kimseyi görmek istemiyor musunuz, görmeyin. Kendinizle baş başa kalın, kendinizi dinleyin. Neler istediğinizi ve neler istemediğinizi iyi tahlil edin. Yaşadığınız hayat ile ilgili derin düşünün, yüzeysel değil.

Yeni başlangıçlar için büyük cesaret gerekebilir ama küçük adımlar atın ilk başta ve o istediğiniz kişi olun. Umutsuzluğu arkanızda bırakın. Her başardınız şey için kendinizle gurur duyun. Kendinizi ödüllendirin, şımartın. İllaki tasarım harikası icatlar, hayaller olmayabilir. Herkes karakterinin içinde bulunduğu yaşam koşullarının kapasitesi ölçüsünde yenilikler gerçekleştirebilir. Sahip olamayacağınız büyük mutluluklar yerine ufak başarılar ve yeniliklere sevinin. İşte mutluluk budur. Siz istemiyorsunuz diye Dünya dönmekten, akreple yelkovan yarışmaktan vazgeçmeyecek. Engel olamayacağınız şeyler için oturup üzülmek yerine hayata karşı daha hevesli olun.

" Bir Hint masalına göre, kedi korkusundan devamlı endişe içinde yasayan bir fare vardır. Büyücünün biri fareye acır ve onu bir kediye dönüştürür. Fare, kedi olmaktan son derece mutlu olacağı yerde bu kez de köpekten korkmaya başlar. Büyücü bu kez onu bir kaplana dönüştürür. Kaplan olan fare, sevineceği yerde avcıdan korkmaya baslar. Büyücü bakar ki, ne yaparsa yapsın farenin korkusunu yenmeye imkan yok. Onu eski haline döndürür... "  

Küçük bir pencereden bir dünyayı yaşamak yerine cıkın balkona, bahçeye. kendinizi duvarda ki bir takvime mahkum etmeyin. Vakitsiz vakitler yaşama zamanı gelmedi mi artık?

Asıl son;  son umudunuzun bittiği andır!

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum