Dünya üzerinde yapılan anlaşmaların en önemlisi; insanların kendileri ile yaptıkları anlaşmalardır. Ve kendime söz verdim; Bana yeni bir ‘ben’ lazım …
Yaşım kaç olursa olsun, mutluluğa geç kalmış sayılmadığımı anladım. Hayat tuvalimi en güzel renklerde boyayacağım. Sadece pembenin değil mavinin de güzelliğini farkettim.
Tekdüze yaşamın huzuruma ket vurduğunu anladım. Rutinimde ufak değişiklikler yaparak işe başlıyorum. Her gün gittiğim yol güzergahını değiştireceğim. Ekmek aldığım marketi, kahvaltı saatimi mesela.
Oturup düşündüm; hayatım hayallerimle aynı eksende mi? Yaşam tarzım ideallerimle aynı eksende değilse değişim vakti gelmiş demektir. Haydi değişim zamanı.
Kendimden sıkıldığım günler olmadı mı? Oldu elbet. Kendimi tekrar ederek yaşamaktan vazgeçtim.
Nedensiz bir mutsuzluk hissi çöktüğünde içime, çok fazla kaygılar yaşadığımı anladım. 'Neden?' sorusunu attım bir kenara. Hiçbirşey sebepsiz değil, hizmet ettiği bir amaç var mutlaka. Duygusal bir yük oluşturan kötü duyguların kalemini kırdım beynimde. İyiye dair ne varsa hoşgeldi, sefalar getirdi dünyama.
Diğerlerine göre değil, değerlerime göre bir yaşamı hakediyorum. Öyleyse sıvıyorum kolları.
Elimden geldiği halde içimden gelmeyen hiçbirşeyi yapmıyorum artık.
Kalıcı olanların hepsini değil, kalıp acılı olanları çıkarmam gerektiğini anladım.
Sürekli birşeylerden şikayet edenler bana ne katabilirler ki? Yada beni aşağı çeken, moral bozan, negatif enerji yayanlar? Temizlik imandandır dedim, sosyal çevremi temizledim. Duvarlarımdaki kirli isimleri sildim. Bana ışık olanlara yer açıldı.
Hayatımda olmayı haketmeyen herkesi alıp bir kenara koydum. Dışardaki insanların dışarda kalması gerektiğini kabul ettim. Israrla varolduklarına inanmayı bıraktım. Herkes hakettiği yerde olmalı sonuçta…
Sosyal bağlantılarımı büyük ama dünyamı küçük tutmaya karar verdim.
Kimseyi üzmeyim, kimseyi kırmayım derken. Herşey mükemmel ve kusursuz olmalı derken. Hata kabul etmeyen tutumumla hayatı hep önden borçlanarak yaşadığımı gördüm.
Yenilmezlik hırkamı çıkardım artık. Yenilebilirim, yeter ki daha güçlü tekrar ayağa kalkabileyim.
Nasıl yapmam gerekire odaklanıp, nasıl yapmamam gerektiğini kaçırmışım. Insanları nasıl sevmeliyimle uğraşırken nasıl sevmemeliyimi kaçırdığım gibi.
Yokluğunu istemediğim şeyler olduğu gibi, çokluğunu istemediğim şeyler olduğunu farkettim.
Yıkıldığı zaman altından kalkamayacağım hayaller kurmaktan vazgeçtim.
Kendi önümden çekiliyorum, ve…
…Kendime “Ben” i armağan ediyorum…
Gülsemin Konca
FACEBOOK YORUMLAR