Kursağımızda kalmış hevesler, içimize akan göz yaşları, sessizce uğurladıklarımız, kağıda değil kalbimize yazdığımız mektuplar var bizim. Ve nasip deyip sustuklarımız...
Kurduğum hayal yerle bir olur bazen. Onlarca parçaya bölünür... Ve ben her bir parçayı yeniden yeşertir, büyütür; bir hayalden onlarca hayal çıkartırım. Ne demişler "ümitvar olunuz" Allah var, gam yok der susarım.
Sessizlik en güzel sestir ama duyabilene… İnsan susmaktan yorulur mu? Evet sessizliği anlaşılmıyorsa yorulur.
Bazen gitmek gerekir, sağlam adımlarla geri gelebilmel için. Uzaklaşmak gerekir, daha yakın olmak için. Bir süre susmak gerekir, konuşabilmek için.
Konuşmanın faydasını anlayabilmek için susmak, kelimelerin anlam kazanabilmesi için susmak gerekir. Gereksiz konuşmaların boşluğunu doldurmak için susmak. Konuşarak sohbeti karartmamak için susmak. Sessizliğin aydınlığını görmek için susmak.
Sığ bir söz yerine, derin derin susmak. Anlamını yitiren harfler yerine, harf kullanmadan suskunluğumuzla konuşmak. Saatlerce konuştuklarımızı anlamayanlar yerine, kısacık sessizliğimizi anlayanlara susmak.
Bir elif miktarı değil, dört elif miktarı susmak. Dilinle değil, gönlünle susmak. Duymak için susmak. Bazen zaruriyet olduğu için susmak.
Sus gönlüm. Her susmaların sabrın olsun, dua’n olsun, yakarışın olsun, umudun olsun. Nasibin sana ulaşıncaya kadar, duanın kabulunun sebepleri oluşuncaya kadar sus…
Gönlüm sus…
Gülsemin Konca
FACEBOOK YORUMLAR