Çünkü bunun tarihte aslı astarı yoktur. Ben görüşlerimi en baştan ilan edeyim: 24 Nisan 1915 olayları tarihte acı bir gündür. Ama bu acı gün kesinlikle bir soykırım değildir.
Bakınız, bu konuda dünyaca ünlü ABD’li tarih profesörü Justin McCarthy neler diyor:
Ermenistan hükümeti, bütün Türkleri ve Kürtleri öldürmesi için askerine emir vermiştir. Buna karşılık Osmanlı hükümeti de kendini savunmak için savaş emri vermiştir ve tehcir uygulamıştır.
Bu tehcir sırasında Osmanlı askeri, çantasındaki ekmeğini, matarasındaki suyunu Ermenilerle paylaşmıştır. Bunun için bu olay kesinlikle soykırım olamaz.”
(de Volkskrant, 9 Haziran 2005)
“ATALARINIZ KÖTÜ ŞEYLER YAPMADILAR”
Avusturyalı tarihçi Prof. Erich Feigl de bu tezleri destekleyen görüşleri savunuyor:
“Ermeni soykırımı iddiaları yalandır. Ermeniler Van’ı işgal ettikleri zaman Türk ve Kürt halkını katlettiler. Bunlar Amerikan parası ve Rus silahlarıyla oldu. Bunların hepsi ispatlandı.
Genç Türk neslinin tarihlerinden utanacakları hiçbir şeyi yok. Atalarınız kötü şeyler yapmadılar.”
(Hürriyet, Tufan Türenç, 22 Nisan 2005)
Bakınız, bunların hiçbirisi Türk değil. Ama gerçekleri söylüyorlar.
Ermenistan'ın ilk Başbakanı Kaçaznun da aynı tezleri savunuyor:
“Türklere karşı ayaklandık. Askerî operasyonlara katıldık. Kandırıldık ve Rusya'ya bağlandık. Türklerle savaştık. Öldük ve öldürdük. Tehcir doğruydu ve gerekliydi. Gerçekleri göremedik, olayların sebebi biziz. Türklerin Millî Mücadelesi haklıydı. ... İsyanımızın temelinde İtilaf Devletleri'nin bize vaat ettiği büyük Ermenistan hayali vardı.”
(Milliyet, Güneri Civaoğlu, 11 Ekim 2007)
Bu acıyı Türkler, Kürtler, Ermeniler birlikte yaşadılar.
Ne yazık ki bu acı, bizlere Birinci Dünya Savaşı'nın armağanıdır.
AMERİKAN BASININ BEYAZ SARAY’A ÇAĞRISI
Son bir noktayı daha bilgilerinize sunmak istiyorum.
1985 yılında Washington Post ve New York Times gazeteleri, Beyaz Saray’a ve Kongre üyelerine şu çağrıyı yaptılar:
"Bu olaylar, 1915-1923 yılları arasında olmuştur. O zaman başta Osmanlı hükümeti vardı. Oysa şimdi Türkiye Cumhuriyeti var. Öyleyse Osmanlı Devleti ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki ayrımı yapınız. Tarihsel ve hukuksal araştırmalar yapılmadan soykırım kelimesini kullanmayınız."
Ama bu sözleri kim dinleyecek? Gün birlik, beraberlik, barış ve dostluk günüdür.
Gün, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin dünya çapında millî politikalarını her alanda savunacak, güçlü donanıma sahip, çok dil bilen uzman diplomatlar yetiştirip onları sahaya sürme günüdür.
Çünkü artık diplomasinin savaştan daha etkili olduğu bir çağda yaşıyoruz.
Son bir nokta: Soykırım; ulusal, etnik, ırksal ya da dinî bir grubun bütünüyle ya da kısmen yok edilmesi demektir.
Tarihte Ermeni tehcirinde Osmanlı Devleti, İstanbul ve Batı bölgelerinde yaşayan Ermenilere hiç dokunmamıştır.
Bunun yanında, soykırımın suç olduğuna dair yasa, 9 Aralık 1948 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda kabul edilmiştir.
Bu nedenle, Almanların İkinci Dünya Savaşı’nda Yahudilere uyguladığı öldürme olaylarına soykırım değil, Holokost deniyor.
Peki, neden Osmanlı ile Ermeniler arasında çok daha önce yaşanmış bir savaşa soykırım deniyor? Neden?
Bu, tamamen yasaya aykırı bir durumdur.
Bekir Cebeci
(Eski Güney Hollanda Eyalet Milletvekili)
e-mail: info@bekircebeci.com
İstanbul, 29 Nisan 2025
Yorumlar
Kalan Karakter: