Emansipasyon: Eşit haklar, kurtuluş, sosyal özgürleşme, kanun önünde eşitlik; tüm baskılardan, her türlü ayrımcılıktan, dışlanmışlıktan, ezilmişlikten ve tüm korkulardan kurtuluştur. Bağımsızlıktır, özgürlüktür. Kendi anadilini ve dinini öğrenme hakkı ve özgüven kazanmaktır.
AZINLIKLARIN EMANSİPASYONU
Bugün Hollanda’da emansipasyonun gereği olarak, okullarda verilen din derslerinde Katolik, Protestan ve Ortodoks gibi mezhepler eşit bir şekilde öğretiliyor. Çünkü bu durum, laikliğin, mezheplerin emansipasyonunun ve eşit haklara sahip olmanın bir gereğidir.
Ayrıca Avrupa Konseyi’nin 1 Şubat 1995 tarihinde kabul ettiği “Ulusal Azınlıkları Korumaya Dair Sözleşme”yi Hollanda Hükümeti’nin Meclis’te kabul etmesiyle, Hollanda’da ulusal azınlık olarak tanınan Frizyalılar okullarda anadili eğitimi almaya başladılar. Oysa o tarihten önce Frizyalıların anadilleri yasaktı.
18 milyon nüfuslu Hollanda’da 600 bin Frizyalı, 500 bin Türk yaşamaktadır. Frizyalılara tanınan bu hakların bizlere de tanınmasını istiyoruz. Çünkü bizler de azınlığız. Böylece okullarda Türkçe anadili ve din dersleri verilmeye başlanacaktır.
Ama hepimizin bildiği bir gerçek var. O da haklar verilmez, alınır. Öyleyse önce bizler bu hakkı istemeliyiz.
AZINLIK KİME DENİR?
Bir ülkede ulusal azınlık olarak tanınmak için üç kategoriden birisine dâhil olmak ve farklılık göstermek gerekmektedir. Bunlar:
-
Etnik
-
Dinsel
-
Dilsel azınlık.
Avrupalı Türkler tam da bu kategoriye girmektedir.
Bunun yanında Türkiye’deki Kürtler (dilsel), Aleviler ise (dinsel) farklılık gösterdiği için onlar da azınlık statüsüne alınıp, onların da dil ve dinlerini öğrenme hakkı devletin güvencesinde olabilir. Kaldı ki farklılıklar bir zenginliktir. Böylece Türkiye’nin üniter yapısı daha da güçlendirilmiş olur.
Türkiye Cumhuriyeti, 1923 tarihinde imzaladığı Lozan Antlaşması ile Atatürk’ün talimatıyla ülkedeki Rum, Ermeni ve Yahudi cemaatlerine azınlık haklarını sağlamıştır. Bu çok önemli bir olaydır.
TÜRKİYE’DE EMANSİPASYON
Eğer Türkiye, Avrupa Konseyi’nin kabul ettiği “Ulusal Azınlıkları Korumaya Dair Sözleşme”yi TBMM’de onaylayıp bu kapsama Kürtleri ve Alevileri alırsa, gerek Kürt gerekse de Alevi meselesi çözüme kavuşturulmuş olur.
Kürt vatandaşlarımızın okullarda anadilleri, Alevilerimize de Alevilik dersleri öğretilecektir. Böylece gerek Kürtler gerekse Alevilerin emansipasyonu, yani eşit haklara kavuşmaları sağlanmış olacaktır.
Kaldı ki Türkiye’de Kürt kardeşlerimiz ve Alevi kardeşlerimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit ve özgür vatandaşlarıdır. Bu bakımdan Türkiye’de bir sorun yoktur. Çünkü Kürtler ve Aleviler milletvekili, bakan, başbakan ve cumhurbaşkanı da olabilir. Bürokraside de hak ettiği yeri alabiliyor. Bu konularda hiçbir sorun yoktur, olamaz da.
AZINLIK SÖZLEŞMESİ NE DİYOR?
Ulusal Azınlıkları Korumaya Dair Sözleşme’nin 32 maddesi vardır. 5. maddesi bakınız azınlıklara ne gibi haklar sağlıyor:
Madde 5
-
Taraflar, ulusal azınlıklara mensup kişilerin kendi kültürlerini yaşatmaları ve geliştirmeleri ve kimliklerinin asli öğeleri, yani dinlerini, dillerini, geleneklerini ve kültürel miraslarını korumaları için gerekli koşulları sağlamayı taahhüt ederler.
Bu sözleşmeyi Türkiye kabul ettiği zaman, Kürtçe anadili dersleri (anadilinde eğitim değil tabii) ve Alevilik bilgileri de okullarda verilecektir.
Ayrıca: “Bu Sözleşme, devletlerin egemen eşitliğine, ülke bütünlüğüne ve siyasal bağımsızlığına aykırı şekilde yorumlanamaz.” (Madde 21)
Hollanda ve Avrupa’daki hükümetler de bu sözleşme kapsamına biz Türkleri aldığı zaman, bizlerin Türkçe anadili dersleri ve İslam din dersleri okullarda güven içinde verilebilecektir.
Ama unutmayalım: Haklar verilmez, alınır.
Bekir Cebeci
(Eski Güney Hollanda Eyalet Milletvekili)
e-mail: info@bekircebeci.com
13 Nisan 2025
Yorumlar
Kalan Karakter: