Yabancı basında seçimler
Yabancı basında seçimler
Editör: Turkinfo.nl
13 Haziran 2011 - 21:08
Özdemir: CHP geç kaldı
Türkiyedeki seçim sonuçlarını değerlendiren Alman Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir, Erdoğanı elde ettiği başarıdan dolayı kutladı. Özdemir değişimin geç başladığını ve bunun sandığa yansımadığını söyledi.
Alman Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir, Türkiye´deki milletvekili genel seçiminde alınan sonuçların ardından yaptığı açıklamada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan´ı başarısından dolayı tebrik etti, CHP´nin değişime geç başladığını savundu.
Özdemir, AA´ya yaptığı değerlendirmede, "Başbakan Erdoğan´ı bu başarısından dolayı kutluyorum. Muhalefet partilerinin, sivil toplum örgütlerinin ve tüm sivil toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak bir iktidarın yönetime gelmesini diliyorum" diye konuştu.
CHP´nin ise değişime başlamakta geç kaldığını savunan Özdemir, "Sayın Kılıçdaroğlu´nun başa gelmesiyle CHP´deki yeni değişim oy sandıklarına fazla yansıyamadı. Kafalardaki yeni CHP ile eski CHP çelişiyor. Yine de CHP´ye şans vermek gerekir" dedi.
Ekonomi büyük rol oynadı
AK Parti´nin gelecekte AB üyeliği konusunda ısrarla diretmesi gerektiğini ifade eden Özdemir, "AKP´nin birinci parti olmasında ekonomik nedenler büyük rol oynuyor. Türkiye´deki büyüme oranı Çin ve Hindistan ile yarışmakta. İnsanlar istikrardan yana oy kullandı. AKP, bir taraftan istikrarlı ekonomiden yana iken, diğer taraftan statükoya karşı politika izledi. İnsanlar ekonomiden yana oy kullandı. CHP de statükocu bir politikadan uzaklaşmalı" şeklinde görüş belirtti.
Türkiye´nin en önemli sınavını bundan sonra vereceğini kaydeden Özdemir, "Türkiye AB fikrinden uzaklaşmamalı. AKP´nin bu başarısı hem başarı, hem de risk olarak tanımlanmalı. Mecliste bu kadar çoğunlukta olmak riski de beraberinde getirebilir. Seçim başarılarının hiç birinin kalıcı olmadığını unutmamak gerekir. Türkiye en önemli sınavını bundan sonra verecek. AKP dışında da geniş kesimlerin olduğu dikkate alınmalı" dedi.
Reform uyarısı
Baden-Württemberg Eyaleti Uyum Bakanı Bilkay Öney de seçim sonuçlarının beklediği şekilde çıktığını ifade ederek, "Ancak AKP tahmin ettiğimden daha yüksek, CHP de daha düşük oy aldı. İnsanların tercihine saygı duymak gerekir. Türkiye´nin ekonomik çizgisi çok iyi bir yolda. Bu aynen devam etmeli. Demokratik reformlar da gerçekleşirse çok iyi olacak" şeklinde değerlendirmede bulundu.
Alman Sosyal Demokrat Parti (SPD) Hamburg Eyalet Meclisi Üyesi Ali Rıza Şimşek, Türkiye´de demokrasinin daha iyi işlemesi ve AB üyeliği konusunda
Türkiye´nin bundan sonra da çalışmalarını sürdürmesi gerektiğini belirterek, "AKP çok organizeli çalıştı. Basın özgürlüğü, insan hakları, demokrasi konusunda kuşkularımızı seçimden önce dile getirmiştik. Bu kuşkularımız seçim sonrasında da devam edecek. Bir partinin tek başına iktidara gelmesini doğru bulmuyorum. Bence koalisyon hükümeti olmalıydı. CHP alternatif bir politika üretemedi" diye konuştu.
--------------------------
İngiliz gazetelerinde bugün öne çıkan haber arasında Türkiye´de dün gerçekleşen genel seçimler de yer aldı.
Seçim sonuçlarının kesinleşmesinden önce basılan Guardian gazetesinde yer alan haberin başlığı "Erdoğan genel seçimde zafer bekliyor".
Haber seçim sonuçlarına göre oluşacak yeni meclisin, 1982´den bu yana yürürlükte olan Türkiye Anayasası´nı ele almasına kesin gözüyle bakıldığı ve seçimlerin bu sebeple hayati bir önem taşıdığı tespitiyle başlamış.
Bu önemli ve zor görevi iktidardaki AKP´nin tek başına yapıp yapamayacağının belirleneceği kaydedilen genel seçimlerde AKP´nin zaferi konusunda hemen her kesimin hemfikir olduğu izlenimine yer verilen haberde Başbakan Erdoğan´ın giderek artan otoriter duruşunun ülke içinde ve dışında endişe yaratmakta olduğu, hükümete muhalif kesimlerin Erdoğan´ı "Putinleşmekle" suçladıkları söylenmiş.
Haber şöyle sona ermiş:
"Sonuçlar kesinleştiğinde, AKP anayasayı tek başına değiştirecek çoğunluğu elde etse bile, önünde zorlu bir yol uzanıyor.
Zira uzmanlar, aşırı hararetlenmiş ekonomiye ve Türkiye´nin sıfır-sorun hedefli dış politikasının bölgedeki ayaklanmalarla sarsıldığına dikkat çekiyorlar."
"Piyasalar sevinir"
Türkiye seçimlerini bu sabahki baskısına yetiştirebilen bir diğer İngiliz gazetesi ise Financial Times.
Ankara muhabiri Delphine Strauss imzalı haberin başlığı "Erdoğan üçüncü dönemi garantiledi".
Başbakan´ın net bir zafer kazandığının altbaşlıkta vurgulandığı haberin ikinci alt başlığı ise AKP´nin anayasayı tek başına hazırlayabilecek milletvekili sayısına ulaşamadığı olmuş.
AKP´nin 2007 seçimlerindeki yüzde 47´lik oyunu artırmasının Erdoğan´ın ülke siyasetindeki ağırlığını bir kez daha ortaya koyduğu anlamına geldiği söylenen haberde şöyle denmiş:
"Erdoğan´ın popülist söylemi, otoriter davranışları ve muhafazakar değerleri şehirli seçkinleri ve liberalleri endişelendirse de, başbakan yoksul mahallelerde ya da köylerde yaşayanların ve orta sınıfların büyük kısmı için bir kahraman"
Sonuçların Erdoğan´ı, muhalefet partileriyle diyaloğa girip uzlaşmak durumunda bırakacağı yorumunu yapan Financial Times haberi, bu durumun AKP´nin tek başına anayasayı yazması ihtimalinden endişe duyan yatırımcıları rahatlatacağı iddiasıyla devam etmiş.
Haberin sonunda Eurosia Group isimli siyasi risk danışmanlığı firmasından, uzman Wolfgang Piccoli´nin şu sözlerine yer verilmiş:
"330´un altıda milletvekili çıkarması, AKP´yi muhalefetle bir ara yol bulmak zorunda bırakacaktır. Ve bu senaryo, ülkedeki kutuplaşmanın artmasına engel olabilir."
"Erdoğan ve Economist Dergisi"Financial Times gazetesinin internet sayfasında yer alan Türkiye ile ilgili dikkat çekici bir yazının başlığı "Erdoğan ve Economist Dergisi".
Financial Times´in baş dış habeler yorumcusu Gideon Rachman´ın blogunda yayınlanan yazıda, Başbakan Erdoğan´ın büyüyen ekonomi ve sıradışı politik tarzı sayesinde üçüncü dönem zafere yürüdüğü günlerde Economist dergisiyle tuhaf bir çatışmaya girmeye zaman bulduğu söylenmiş.
Economist´in Erdoğan´ın başarılarını övdükten sonra, dengeli bir demokrasi için muhalefetteki CHP´ye oy verilmesi çağrısında bulunulan baş yazısını özetleyen Rachman şöyle devam etmiş:
"Economist´in yaptığı tür bir çağrı bazılarına tuhaf gelse de uluslarası yayınların sıklıkla yaptığı bir şeydir bu.
Financial Times olarak biz de bunun gibi şeyler yaptık, yaparız.
Başbakan Erdoğan´ın cevabı ise çok sertti, Economist´i İsrail´e hizmet etmekle suçladı ve Erdoğan´ın sözleri diğer AKPliler tarafından hemen sahiplenildi.
Aslında tam da bu davranış, yani eleştirilmeye karşı tahammülsüz olması, Economist´in dikkat çektiği problemdi."
Basın özgürlüğü endişeleriTimes gazetesi, Türkiye´deki seçim sonuçlarını şu başlıkla haberleştirdi: "Türkiye´de iktidar değişmedi, basın özgürlüğü endişeleri de".
Başbakan Erdoğan´ın kısa hayat hikayesini ve AKP´nin son üç seçimlerde değişen önceliklerinin özetlendiği haberin son kısmında, Türkiye´nin tıkanmış durumda olan Avrupa Birliği üyelik sürecine, tutuklu olan gazeteci sayısındaki artışa ve Ağustos ayında uygulamaya girecek internet filtresine dikkat çekilmiş.
Erdoğan´ın Fransız başkanlık sistemine benzer bir model hayal ettiğinin belirtildiği yazı, gazeteci Soli Özel´in "dünkü zaferden sonra basın ve ifade özgürlüğü sınırlamaları artacaktır" yorumuyla sona ermiş.
Times bu haberin ardından Suna Erdem imzalı bir yorum yazısına yer vermiş.
Yazıda, Erdoğan´ın Suriye politikası gibi kimi konularda tutarsız ve asabi davranışlarının gözlemlendiği, ayrıca ilk dönemlerdeki reformcu çizgisinden eleştiriye tahammül edemeyen milliyetçi bir pozisyona savrulduğu anlatılmış. Yazı şöyle sona eriyor:
"Ülkedeki liberaller Erdoğan´ın sertleşen duruşunun seçimlerde oy toplamak için kaçınılmaz olduğunu ve seçimlerden sonra reformcu çizgisine geri döneceğini düşünüyorlar.
Eğer böyle olmazsa, Türkiye tarihinde sıkça yer bulmuş sayısız, vizyon sahibi olmayan, diktatör lider gibi, o da tarihin çöplüğündeki yerini alacaktır."
-------------------------------
Yabancı analistler seçim sonuçlarını yorumladı
Batılı uzmanlar seçim sonuçlarının AKPnin kendine güvenini artıracağı konusunda hemfikir.
Ian Lesser German Marshall Fund
Bu oranlar benim için sürpriz olmadı. Bütün partiler bu sonuçlarda kendilerini yüreklendirecek bir şey bulacaktır. Ak Partinin oyları beklenenin üzerinde oldu, CHP geçen seçimdekinden daha fazla oy aldı, MHP barajı geçti. Öte yandan Ak Partinin 330 ve üzeri sandalye almasından endişe edenler de rahat bir nefes aldı.
Anayasa değişikliği sürecinde Ak Parti referanduma gidebilmek için meclisteki bağımsızların desteğini almak isteyecektir.
Ak Partinin iç siyasete yönelik bir ajanda yürütmeyi tercih edeceğini düşünüyorum ancak Türkiyenin sınırlarında yaşanan kriz bu koşullar altında bile Ak Parti için dikkat dağıtıcı olacak.
Türkiye-Avrupa Birliği ve Türkiye-ABD ilişkileri açısından bakarsak, bu ülkelerdeki gözlemcilerin hazırlıklı olduğunu söyleyebilirim. Burada asıl soru seçim sonuçlarıyla kendine güveni artan Ak Parti ABD ve AByle daha yakın bir ilişki mi geliştirecek, yoksa eskisinden de bağımsız bir dış politika mı sürdürecek? Ben ilkini daha güçlü bir olasılık olarak görüyorum. Türkiye, Batıyla daha koordineli bir dış politika yürütecek. Özellikle AB konusunda adaylık sürecinde doğrudan bir ilerleme olmasa bile daha yakın bir dönem bizi bekliyor.
Ortadoğudaki durum ise Türkiyenin tek başına karşısında durması için çok zor. İran, Ortadoğu barış sürecindeki tıkanma ve özellikle de Suriyede sürmekte olan kriz Türkiye için sığınmacılar krizini ve bazı güvenlik çıkarımlarını beraberinde getiriyor. Türkiyenin bunlarla tek başına karşı karşıya kalmak istemeyeceğini düşünüyorum.
Beni en çok şaşırtan şeylerden biri de seçim öncesi süreçte dışarıdan Türkiyeye gösterilen ilgi oldu. Bu da bize özellikle Batının her zaman her konuda uzlaşma halinde olmasa bile Türkiyeyi bir ortak olarak gördüğünü gösterdi.
Katinka Barysch - Center for European Reform
Ak Parti´nin oylarını artırması partinin bundan sonra daha da kendine güvenli bir siyaset izlemesinin önünü açacaktır. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan´ın partisi güçlendikçe giderek kapsayıcı olmayan bir politika benimsiyor ve fikir birliği sağlamaya çalışmaktan uzaklaşıyor. Bu sonuçların demokrasi açısından "tehlikeli" olabileceğini düşünüyorum.
Türkiye´nin giderek daha fazla bölünmeye gitmesi de ayrıca "tehlikeli" bir durum. Erdoğan´ın tüm toplumu kapsayan bir dil kullanması ve muhalefetle görüşmesi gerek.
Buna karşın AKP´nin sandalye sayısının azalması anayasa değişikliği konusunda kritik öneme sahip.
CHP ise çok geleneksel ve kapsayıcı bir kampanya yürütmedi, azınlık hakları ve ekonomiye yeterince değinmedi.
Wolfango Piccoli Eurasia Group
Bu oranlar, CHPnin artan gücüne ve Güneydoğu Anadoludaki yabancılaşan seçmenin tepkisine rağmen Ak Parti için önemli bir zafer. Ak Parti hem mecliste üst üste üçüncü dönemini kazandı hem de 2002 ve 2007 seçimlerine kıyasla oy sayısını artırdı. Kendilerinden çok memnun olduklarını düşünüyorum.
Piyasalar açısından da bakılırsa bu elde edilebilecek en iyi sonuç oldu. Ak Partinin elde ettiği güçlü çoğunluk devamlılık anlamına geliyor ancak ezici bir çoğunluk olmaması da partinin anayasa değişikliğini hayata geçirmeye kararlı olması durumunda bazı tavizler vermek zorunda kalacağı anlamına geliyor.
Bu oy oranı Ak Partinin ekonomiye özellikle de büyümekte olan cari açığa odaklanmasına izin verecektir.
Öte yandan CHP de her zamanki kalelerinin dışında birçok yerde önemli oranda oy elde etti.
Marco Vicenzino - Global Strategy Project
Beklenmedik bir sonuç değil. ABD dış politikası bu sonuca hazırlıklıydı. ABD´nin başta Ortadoğu ve Suriye´deki insani kriz konuları olmak üzere ortak stratejik çıkarları için Türkiye´yle tam bir işbirliğine gitmesi gerekiyor.
Suriye krizinde baş aktör Türkiye. Diplomatik girişimde bulunması gereken ülke de o. Uluslararası kamuoyu Türkiye´ye bu konuda yardımcı olmalı ve bu krizin çözümü için gerekli tüm kaynakları sağlamalı.
Türkiye, ABD´nin Ortadoğu politikası açısından çok önemli bir müttefik. Türkiye´nin desteği olmadan ABD daha büyük zorluklarla karşılaşır.
Bağımsız Kürt adayların meclise girmesi önemli. Kürt meselesi ciddi bir konu. Ve bu sorunu kendi içinde izleyeceği uzlaşma süreci sonucunda sadece Türkiye çözebilir. ABD ve uluslararası kamuoyu sadece kapalı kapılar ardında tavsiyede bulunabilir.
Stephen Kinzer - Boston University
Bu sonuçlar beni şaşırtmadı ancak bu tablonun Türk demokrasisi için bir zafer olduğunu söyleyebilirim. Özellikle de Türkiyenin komşularının demokrasi yoksunluğu dolayısıyla büyük bir kriz dönemde bu çok önemli bir sonuç. Dünyanın bu bölgesinde demokrasi olasılığını göstermesi açısından çok önemli bir sonuç.
Bu seçimde Türk halkı Ak Partiye bir dönem daha ülkeyi yönetme yetkisi verdi ancak bununla birlikte bir de mesaj gönderdi: Yeni anayasayı uzlaşmayla oluşturun. Türkiyenin yeni anayasası farklı grupların anlaşmalarının ürünü olacak.
Erdoğan aynı zamanda iç politikadaki bazı engelleri de çözme fırsatı elde edecek. Türk halkını uzlaşmaya açık olduğu konusunda ikna etme fırsatına da sahip olacak. Siyasetçilerin söylemleri Türkiyedeki kutuplaşmaya katkıda bulunmuştu. Bu sonuçlarla Türkiyede siyaset daha uzlaşmacı bir hal alacak.
Türkiyenin şu an karşı karşıya olduğu dış politika meseleleri temelde ABD ya da AByle ilgili değil. Türkiyenin önümüzdeki 10 yıl için çözmesi gereken üç sorun var. Birincisi Kıbrıs sorunu, ikincisi Ermenistanla yaşanan açmazdan çıkılması, üçüncüsü de İsraille ilişkilerin yeniden kurulması. Bu Ortadoğu için çok önemli.
Dimitar Bechev European Council of Foreign Relations
Ak Partinin 330 sandalyenin altında kalması bence olabilecek en iyi senaryo oldu. Çünkü böylece anayasa değişiklikleri için Ak Partinin bazı tavizler vermesi gerekecek. Hatta 367 ve üzeri sandalye alması durumunda beklendiği üzere anayasayı doğrudan değiştirip başkanlık sistemini getiremeyecek.
Kürt sorununun çözümü birincil öncelik oldu. Seçim kampanyaları sırasında herkes anayasa değişikliğinden bahsetti ancak hiç kimse değişiklik teklifini masaya koymadı. Hiç kimse değişiklik derken neyi kastettiğini belirtmedi. Dolayısıyla asıl ilginç gelişmeler seçimlerden sonra yaşanacak.
Dış politika açısından önemli bir değişim beklemiyorum. Türkiye için en büyük mesele bugün Suriyedir. Erdoğan en sonunda Esada sert eleştiriler yöneltmek zorunda kaldı. Bugüne kadar Esad rejimi üzerindeki etkilerini abartmışlardı. Ancak son dönemde Türkiyede kamuoyu da rejime muhalif oldu. Suriye, Türkiyenin diyalog politikasını sürdürmesinin ne kadar zor olduğunu gösteriyor.
--------------------------------
ERDOĞAN DÖRT YIL DAHA KAZANDI
Reuters Habaer Ajansı:
Tayyip Erdoğan´a üçüncü kez başbakanlığı veren pek çok Türk, Erdoğan´ın bir sonraki durağının başkanlık mı olduğunu sorguluyor.
Erdoğan son on yılda Türkiye´nin siyasi manzarasına hakim oldu.
Erdoğan´ın önceliği yeni bir anayasa yazmak.
Tayyip Erdoğan´ın başkanlık tarzı bir yönetimden yana olduğu herkesin bildiği bir sır, ancak meclisteki milletvekili sayısının düşmesi ihtimali göz önüne alındığında umduğunu başarması kendisi için zorlu bir iş olabilir.
Pek çok kişi, Erdoğan´ın; başbakanlık ve İstanbul büyükşehir belediye başkanlıklarından sonra kendisini başkan yapmayı amaçladığından ve bu görevde 2023 yılına kadar kalmayı planladığından şüpheleniyor.
Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk´ün aksine içki içmeyen Erdoğan´ın kökeni, siyasi İslama dayanıyor.
Ülke dışında Erdoğan´ın yıldızı en fazla Orta Doğu´da parladı.
NATO´daki ortakları, Erdoğan´ı uyumlu olmaktan ziyade anlaşılması güç bir müttefik olarak görüyor. Batı ülkeleri, Erdoğan´ın özellikle de İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejat ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat ile olduğu gibi bazı dostluklarına şüpheyle bakıyor.
Washington merkezli Pew Araştırma Merkezinin yayımladığı son araştırma, Mısırlı, Ürdünlü, Lübnanlı ve Filistinlilerin Erdoğan´a güvendiklerini ortaya koydu.
Ancak Fransa, Almanya ve İspanya´da halkın çoğu, Türkiye´nin AB´ye katılımı konusunda, Türklerin umutlarına ket vuran bir muhalefet içerisinde.
--------------------------
AK PARTİ TÜRKİYEDEKİ SEÇİMLERİ YİNE KAZANDI
Alman Frankfurter Neue Presse gazetesi
Türk Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın İslamcı-muhafazakâr AK Partisi, Parlamento seçimlerini üst üste üçüncü kez kazandı. Haber kanalı CNN-Türkün verdiği bilgilere göre, AK Parti oyların yüzde 50,3ünü aldı. Erdoğan böylelikle hükûmeti başka bir partiye gereksinim duymadan yeniden kurabilir. Ancak Anayasayı tek başına değiştirebilmesi için gereken Parlamentodaki 550 sandalyenin üçte iki çoğunluğunu elde edemedi.
--Muhalefet Partisi Cumhuriyet Halk Partisi Oylarını Yükseltti--
Muhalefet Partisi Cumhuriyet Halk Partisi, yeni lideriyle oyların yüzde 27,1ini alarak yükselişe geçti. Milliyetçi MHP ise oyların yaklaşık yüzde 13ünü aldı. Böylelikle yüzde 10 barajını da aşmış ve Parlamentoya yeniden girmeyi başarmış oldu. Kürt parti BDP de yaklaşık yüzde beş oranına ulaştı. Ancak BDPnin adayları seçimlere bağımsız girdi, onlar da Parlamentoya girmeyi başardı. Seçimler büyük olaylar çıkmadan sonuçlandı.
Erdoğanın AK Partisi dört yıl önce oyların yaklaşık yüzde 47sini almıştı. Erdoğanın siyasi karşıtları, onun güç kazanmasını endişeyle izliyor. Karşıtları, AK Partinin, yeni Anayasa çalışmasını güç kazanmak için kullanacağını düşünüyor.
--Gücü Kuvvetlendirmek--
52 milyondan fazla seçmen oy kullanmaya çağırıldı. Seçmenlerin desteği için 15 parti ve birçoğu BDP yanlısı olan 203 bağımsız aday çalıştı. Oy kullanmak isteyenler arasında, birkaç hafta önce Türkiyeye gelen 2,5 milyon seçmen de bulunmakta. Onlar için havaalanlarında sandıklar kuruldu.
Erdoğan, yeni Anayasa çalışmasının, seçimden sonra en önemli çalışma olduğunu açıklamıştı. Bu, Türkiyenin, AB üyeliği için de başka bir çaba unsuru sayılmakta. Türkiye son yıllarda üyelik müzakerelerinde fazla ilerleme kaydedemedi. Ancak Erdoğan iç siyasette özellikle de ekonomik canlanmayı kendine mal edebilir.
--Erdoğanın Büyük Projeleri Var--
Erdoğan önümüzdeki yıllar için büyük projeler açıkladı. İstanbulda depreme dayanıklı iki yeni şehir kurmayı ve Karadeniz ile Marmara arasında bir kanal açtırmayı planlıyor. Bu kanalın, Boğazı rahatlatması hedefleniyor. Ayrıca iş adamlarına faizsiz kredi ve ailelere ev alma imkânı sunulacak. Türkiyenin ekonomisinin 2023 yılına kadar üç katına çıkması da AK Partinin hedefleri arasında.
----------------------
HÜKÛMET PARTİSİNİN ZAFERİ
Alman ARD televizyonu
JAN HOFER: İyi akşamlar sayın seyirciler Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğanın AK Partisi üçüncü defa art arda Parlamento seçimlerinden zaferle çıkıyor. Yapılan son açıklamalara göre, dinî-muhafazakâr AK Parti 2007 seçim sonuçlarını artırmayı başardı. Ancak ilk verilere göre AK Parti hedeflediği üçte iki çoğunluğa ulaşamayacak gibi gözüküyor. Üçte iki çoğunlu sağlaması Erdoğan´a diğer partilerin onayı olmaksızın Anayasa değişikliği yapma imkânını sağlayacaktı.
Normalde seçimlerde zafer veya mağlubiyet söz konusudur. Ancak Türkiye´de bugün yapılan seçimlerde böyle olmadı çünkü buradaki seçimlerde günün galibinin kim olacağı önceden belliydi: Boğazın ekonomi mucizesinin babası, eski ve yeni Başbakan Recep Tayyip Erdoğan. Ancak o da bugün oyunu kullanırken, onun için her oyun ne denli kıymetli olduğunun farkındaydı. Ne de olsa o ve AK Partisi bundan çok daha fazlasını istiyor. Onların istedikleri, hâlen 1980 yılındaki askeri darbenin izlerini taşıyan Türkiye´nin Anayasasını tek başına değiştirebilecek üçte iki çoğunluk. Bu nedenle olsa gerek onun için de ilk resmî açıklamalar polisiyeyi andırıyordu. Devrim niteliğindeki yüzde 50 tahmini, hiç olmadığı kadar yüksek olmakla birlikte, hükûmet partisi AK Partinin Parlamentodaki milletvekili sayısını azaltacağa benziyor. Bunun başlıca nedenleri arasında Parlamentoya giremese de daha az oy kaybına uğrayacak olan partiler ve seçim bölgelerinin yeniden bölünmesi yer aldı. Rakip sosyal demokrat parti CHPnin lideri Kemal Kılıçdaroğlu zafer elde edemese de oylarını üçte bir oranında artırmak suretiyle dikkate değer başarı sağlayabildi.
MICHAEL SCHRAMM: Her ne kadar kulağa aykırı gelse de AK Parti üçüncü defa art arda Türkiyede hükûmeti kuracak ve bu sefer hiç olmadığı kadar oy ve oranda. Ama yine de her şey eskisi gibi olacak. AK Parti, Anayasa değişikliği gibi büyük projelerde halk oylamaları yapmak zorunda kalacak. Kim bilir belki de bu da kötü bir şey değildir.
-------------------------------
TÜRKİYE´DE SEÇİMLER
Amerikan Haber Kanalı CNN
SUNUCU: Türk seçmenler seçim sonuçlarını beklerken, seçimle ilgili son gelişmeleri almak üzere İstanbul´dan Ivan Watson´a bağlanıyoruz. Ivan, seçimler AK Parti için zaferle sonuçlanmış gibi görünüyor ancak bu yeterince büyük bir zafer değil mi?
IVAN WATSON: Türk demokrasisi için bir başka başarılı test oldu. Oyların yüzde 96´sı sayıldı ve bu sonuçlara göre kimin kazandığı açıkça görülüyor. Tahmin edildiği gibi AK Parti, oyların yüzde 50,5´ini alarak çoğunluğu kazandı. 2007´deki oylarını artırmış görünüyor ve üçüncü defa tek başına iktidar olması neredeyse garanti. Bu büyük bir olay. Geçtiğimiz yıldan bu yana Erdoğan ve partisi, Türkiye´de siyaseti yeniden tanımladı.
Laik ana muhalefet partisi CHP, 2007´deki oylarını yeni lideriyle az da olsa artırmayı başardı. Aşırı milliyetçi MHP de bazı partililerin adları seks skandalına karışmasına rağmen oylarını çok az artırdı. Bir diğer önemli nokta da Kürt partisi BDP´nin Meclisteki sandalye sayısını 10 artırmış olması.
Şu anda Ankara´daki AK Parti merkezinin önünde yapılan kutlamaları görüyorsunuz. İnsanlar, seçim sonuçlarını kutluyor. Ancak bu Erdoğan´ın istediği kadar büyük bir zafer değil. Çünkü Erdoğan´ın askerî darbe sonrası hazırlanan mevcut Anayasayı değiştirmek istemesi, bir sır değil. Değiştirilmesi gereken bir Anayasa. Erdoğan bu sonuçlarla, Anayasanın yeniden yazılması konusunda muhalefet partilerine danışmak zorunda kalacak. Ayrıca Anayasanın halk oylamasına da sunulması gerekecek. Oylarında artış olsa da ileriki günlerde uzlaşma arayışına girmek zorunda kalacak.
---------------------
TÜRKİYE´DE OYLAMA BİTTİ
BBC World News TV
Halkın Anayasa değişimine yol açabilecek bir seçimde oy verdiği Türkiye´de sandıklar kapandı. Eğer Başbakan Recep Tayyip Erdoğan görevde üçüncü bir döneme hak kazanırsa 30 yıl önce askerî bir hükûmet tarafından oluşturulan Anayasayı yeni baştan yazmayı taahhüt etmişti. Şimdi İstanbul´daki muhabirimiz Jonathan Head´a bağlanıyoruz. Jonathan bu seçimlerde ilk belirtiler nelerdir?
HEAD: Büyük ihtimalle Erdoğan´ın AK Partisinden oldukça büyük bir zafer bekliyoruz. Oyların yüzde 40´ından fazlası sayıldı, şu anda Erdoğan´ın partisi oyların yüzde 50´den fazlasını alıyor. Tabii bu oranlar küçük miktarlarda değişebilir ancak hiç kimsenin, şimdi de seçimden önce de Erdoğan´ın kazanacağından şüphe duymadığını düşünüyorum. Şu anki tahminlere göre çoğunluğu elde edecek, yani diğer bir deyişle tek parti hükûmeti kurabilecek ve geçtiğimiz sekiz yıl içerisindeki politikalarına devam edebilecek. Anayasayı değiştirmeye yetecek üçte ikilik mutlak çoğunluğu elde edecek gibi gözükmüyor.
SUNUCU: Türkiye son yıllarda ekonomik açıdan çok başarılıydı. Bu durumda Erdoğan´ın öncelikleri ne olacak acaba?
HEAD: Anayasa, ilgilenmesi gereken ilk konulardan biri çünkü şu anki Anayasanın askerî bir hükûmet tarafından yazılmasından dolayı değiştirilmesi gereken otoriter bölümleri var. Bu kendisi için bir öncelik mi bilmiyorum ama Kürt sorunu ile de ilgilenmesi gerekiyor. Kürtler nüfusun yüzde 20´sini oluşturuyor, Kürt partisi güneydoğuda çok iyi sonuçlar alıyor. Talepleri bağımsızlık olmasa da Kürt ulusu ve kimliğinin tanınması ve özerkliğin, aslında yeni anayasa görüşmelerine dâhil olmasını istiyorlar. Ekonomi çok da öncelikli değil, Türk ekonomisiyle ilgili bazı kaygılar var çünkü çok iyi gidiyor ancak aşırı ısınma sorunundan kaynaklanan enflasyon riski de var. Ancak şu anda ekonomideki başarısı çok iyi gözüküyor, sanırım şu anda yapması gereken Türk demokratik kurumlarını, bugünün toplumsal gelişmelerinin seviyesine çıkarmak olacaktır. Sanırım şu anda muhalefet de daha uzlaşmacı, daha az çatışmacı olmasını istiyor.
--------------------
Seçimler Almanya´da manşetlerde
Türkiye´deki genel seçimler Alman medyasında da geniş bir şekilde yankı buldu. AKP´nin seçim zaferi televizyon kanallları ve haber portallarında birinci haber olarak verildi.
Frankfurter Allgemeine Zeitung´un internet sitesinde "Erdoğan üçte ikilik çoğunluğu elde edemedi" başlığıyla yer alan haber-analizde, beklenildiği üzere AKP´nin sandıktan açık ara birinci çıktığı, ancak olası bir anayasa değişikliğini referanduma götürecek üçte ikilik çoğunluğa erişemediğini belirtildi. Aynı değerlendirmeyi Süddeutsche Zeitung da yaparken Die Welt gazetesi "Erdoğan´ın anayasayı tek başına değiştirme planları tutmadı" ifadesini kullandı.
Almanya´nın en yüksek tirajlı gazetesi Bild´in internet sitesinde manşetten verilen haberde "Erdoğan üçüncü iktidar döneminde" başlığı kullanıldı. Haber-analizde, Erdoğan´ın laik elitlerin siyasi etkinlik gücünü kademe kademe azalttığı saptamasında bulunuldu. Gazete ayrıca AKP liderinin geniş bir portresine de yer verdi ve "Çocukken aile ekonomisine katkı sağlamak için sokakta tatlı ve su satan, amatör kulüplerde futbol oynayan Erdoğan´ın ´Halkın içinde gelen lider´ şeklinde güçlü bir profil çizdiği belirtildi.
Önemli haber dergilerinden Spiegel´in internet portalında ise "Erdoğan´ın halefi yine Erdoğan" ifadesi dikkat çekti. "Türkiye´de ilk kez bir Hrıstiyan politikacı milletvekili seçildi" bilgisine de yer verilirken analiz bölümünde şu değerlendirme yapıldı: "NATO üyesi Türkiye, Erdoğan´ın liderliğinde Ortadoğu ve Asya´da büyük bir etkinlik kazandı ve muazzam bir ekonomik büyüme hızı yakaladı. Ayrıca Erdoğan, ülkesinin AB´ye üye olması için de çaba harcadı. Ancak AKP iktidarı döneminde aynı zamanda üç tehlikeli gelişme de başgösterdi: Toplumsal kutuplaşma arttı, muhalefet sindirildi ve basın özgürlüğü kısıtlandı. Ayrıca Erdoğan´ın izlediği dış politikaya yönelik gerek içte gerekse yurtdışında eleştirel sesler giderek yükseliyor."
Bir başka haber dergisi Stern´in internet portalında ise Ergenekon soruşturması çerçevesinde cezaevinde bulunan Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal gibi isimlerin de CHP listesinden milletvekili seçildiğine dikkat çekilerek "Erdoğan karşıtları da mecliste" ifadesi kullanıldı.
Haber ajansları ise seçim sonuçlarını farklı yönleriyle aktardı. Alman DPA haber ajansı "AKP büyük fark attı" derken AFP ise "Efsanevî Kürt politikacı Leyla Zana yeniden Meclis´te. Ayrıca ilk kez bir Süryanî aday TBMM´ye girdi" denildi. Reuters ise seçim sonuçlarını "Erdoğan açık ara kazandı" ibaresiyle abonelerine duyurdu.
Kaynak: Dw-Bbc-Hürriyet,
FACEBOOK YORUMLAR