Türkiye'nin cömertliğini takdir ediyoruz
Hollanda'nın İstanbul Başkonsolosu Bart van Bolhuis, "Mülteciler, hem çıktıkları ülke hem de onları misafir eden ülke için zorluk oluşturuyor.
Hollanda'nın İstanbul Başkonsolosu Bart van Bolhuis, "Mülteciler, hem çıktıkları ülke hem de onları misafir eden ülke için zorluk oluşturuyor. Türkiye'nin cömertliğini takdir ediyoruz. Siz komşularınızı ve onların geleceklerini korumak için elinizden geleni yapıyorsunuz. Türkiye ile Hollanda'yı karşılaştırdığımızda biz çok az sayıda mülteciye ev sahipliği yapıyoruz." dedi.
İstanbul'da bir otelde, Hollandalı sivil toplum kuruluşu SPARK ve İslami Kalkınma Bankası iş birliğinde düzenlenen "Genç Mültecilerin Ekonomik Katılım ve Geçim Kaynaklarının Desteklenmesi" başlıklı konferansta mültecilerin iş hayatına katılımının önemi ve uygulanan stratejiler ele alındı.
Konferansta, Ortadoğu ile Kuzey Afrika'da genç mülteci ve geçici koruma altındaki bireylerin iş bulması ve sosyal hayata dahil olmaları için çalışmalar yürüten sivil toplum örgütleri ve aktivistler bir araya geldi.
Mültecilerin ve geçici koruma altındaki bireylerin mesleki becerilerinin geliştirilmesinin ulusal kalkınma ve mültecilerin uyum sürecine katkı sağladığına vurgu yapılan konferansta, Türkiye, Ürdün ve Hollanda gibi göç alan ülkelerdeki genç mültecilere sağlanan imkanlara değinildi.
Konferansta konuşan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Uluslararası İşgücü Genel Müdürü Sadettin Akyıl, Türkiye'nin istihdam alanında mültecilere yönelik uyguladığı politikaları anlattı.
Türkiye'nin son yüzyılda birçok defa göç alan hedef ülke olduğunu anımsatan Akyıl, 2011 sonrasında ise tarihte hiç karşılaşmadığı kadar yoğun bir göç akınıyla karşı karşıya kaldığının altını çizdi.
Suriye'de patlak veren savaşın mülteci göçü anlamında en çok etkilediği ülkenin Türkiye olduğunu belirten Akyıl, "Suriyelilerin Türkiye'ye gelmeye başladığı ilk zamanlarda krizin kısa bir süre sonra biteceğini düşündük. Sadece biz değil tüm dünya benzer düşüncelere sahipti. Onlar gelmeye başladıkça biz birçok yasal düzenleme yaptık. Ama mülteci sayısı 200 bin olarak öngörülen sayının kat kat fazlasına çıktı. Bu, Türkiye'nin tüm bakış açısını değiştirdi. İlk başlarda birincil yaşam alanları kurduk ama zamanla bunun yeterli olmadığını anladık ve istihdam için daha ciddi politikalar ürettik. Burada ikamet eden Suriyelilerin hem mesleklerini unutmamaları hem de yeni meslekler edinmeleri için birçok proje ürettik. Şimdi de hala tüm kurumlarımızla beraber çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.
Akyıl, mültecilerin Türkiye için zorlu birçok süreci başlattığının altını çizerek, şunları kaydetti:
"Mültecileri, ikinci bir ülkeyi yönetir gibi yönetmeye çalıştık. Birçok yasal düzenleme yaptık ve yasalarımızı revize ettik. Şimdi yasal olarak iş gücüne katılmalarını önünde bir engel yok. Bakanlık olarak tüm Türkiye'de araştırmalar yaptık ve istatistikler oluşturduk. 940 bine yakın kişinin çalışma hayatına katılmasının kriterlere uygun olduğunu hesapladık. Sosyal yardımlarla iş gücü piyasasının dengesini oluşturmaya çalışıyoruz. Mültecilerin iş hayatına katıldıklarında ne gibi haklara sahip olacaklarını anlatıyoruz. Broşürler hazırladık ve yoğun olarak yaşadıkları yerlerde dağıttık. Sivil toplum kuruluşları ile bir araya geldik. İşverenlerle bir araya geldik. Kayıt dışı çalışmanın önüne geçmek ve Türkiye için faydalı olmaları için çalışıyoruz. Mesleklerini unutmamalarını, ülkelerine döndüklerinde mesleklerine devam edebilmeleri ve bu süreçte Türkiye'de çalışabilmeleri için mücadele veriyoruz."
"SPARK sayesinde 800 kişi iş hayatına atıldı"
Hollanda'nın İstanbul Başkonsolosu Bart van Bolhuis ise çok sayıda Suriyeli girişimci olduğunu belirterek, bu kişilerin kişisel yeteneklerinin geliştirilmesi için mücadele edilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Bolhuis, "Mülteciler, hem çıktıkları ülke hem de onları misafir eden ülke için zorluk oluşturuyor. Türkiye'nin cömertliğini takdir ediyoruz. Siz komşularınızı ve onların geleceklerini korumak için elinizden geleni yapıyorsunuz. Türkiye ile Hollanda'yı karşılaştırdığımızda biz çok az sayıda mülteciye ev sahipliği yapıyoruz. Mültecilerin ekonomik ve sosyal hayata katılmaları çok önemli ve bunun için daha fazla proje üretmeliyiz. Mültecilerin kapasitelerini geliştirip iş gücüne katılmalarını sağlamalıyız. Kendi ülkemizde de çeşitli dersler var ama sorunları ortadan kaldıracak gümüş kurşunumuz var. Ülkemiz insan hakkı olan çalışma hakkının ön plana alması gerektiğini düşünüyor." diye konuştu.
Mültecilerin resmi işlerde çalışmasının her zaman avantajlı olduğunu kaydeden Bolhuis, "Gayri resmi işlerde çalışırlarsa sömürülmeleri gibi durumlar ortaya çıkabilir. Mültecilerin çalışmaları hem kendileri hem de toplumlar için son derece önemlidir. Bu kişilere dil eğitim ve yetenek kazandırılması da bir o kadar önemli. İstanbul'da ve Hollanda'da çok fazla yeri gezdim ve şunu gördüm, mülteciler dil ve meslek eğitimi buralarda alabiliyor. Bu tecrübelerden yararlanmalıyız. Tabii sadece mesleki bilgi verilmesi yeterli değil, aynı zamanda işverenlerin de eğitim önemli. SPARK sayesinde 800 kişi iş hayatına atıldı." şeklinde konuştu.
Mültecilerin eğitim ve çalışma hayatında işverenlerin de önemli bir rol oynadığına vurgu yapan Bolhuis, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Hollanda'nın Türkiye'de sponsor olduğu 'United Work' çalışmaları sayesinde 3 bin Suriyeli'ye eğitim verildi. Bunun yanı sıra işveren ve işçilere de eğitim verildi. Eğitimler sonucunda mülteciler 500 farklı şirkette işe girdiler."
SPARK Direktörü Yannick Du Pont, Batı'dan Doğu'ya birçok ülkenin en önemli sorunlarından birisinin gençlerin istihdam konusunun çözülmesi olduğunu söyledi. Amsterdam'da öğrenciyken, maddi durumu iyi olmayan öğrencilere yardım etme hayali olduğunu ve bunun üzerine SPARK'ı kurduklarını belirten Pont, gençlerin istihdam edilmesi için çalıştıklarını söyledi.
"Mültecilerin kendi işlerini kurmalarına yardımcı oluyoruz"
Pont, "25 sene oldu ve 15 ülkede aktif bir şekilde çatışmadan etkilenmiş ülkelere yardımcı olmaya başlıyoruz. Genç mültecilerin kendi işlerini kurmaları ve iş piyasasına girişleri için yardımcı olmaya çalışıyoruz. 8 ülkede yaklaşık olarak 55 farklı grubumuz var. Türkiye, en iyi uygulamalardan birine sahip. Özellikle mültecilerin kabulü açısından, öğrencilerin üniversiteye giriş konusunda çok iyi ve esnek sistemler var. Eğitim ve çalışma alanındaki sistemleri iyi." dedi.
SPARK olarak Gaziantep'te ilk olarak 5 sene önce 100 öğrenciye burs verdiklerini belirten Pont, şimdi 450 öğrenci olduğunu ve bunların mezun olduğunu dile getirdi. Pont, mezun olan bu öğrencilerin iş aradıklarını, bazılarının ise kendi şirketlerini kurduklarını ifade etti. Ayrıca çiftçilere de yardımcı olduklarını kaydeden Pont, kadın çalışma gruplarına da destek verdiklerini anlattı.
Programa katılamayan İslami Kalkınma Bankası (IsDB) Başkanı Yardımcısı Mansur Muhtar'ın mesajı IsDB Baş Uzmanı Abdimajid Moalin Abdullahi tarafından okundu. Bölgede Türkiye, Lübnan ve Ürdün'ün mültecileri ağırladığını hatırlatan Abdullahi, IsDB'nin mülteciler için insani müdahalelerde bulunduğunu belirtti. Abdullahi, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Ekonomik gelişmeler açısından mültecileri misafir eden ülkeleri destekliyoruz. Kriz başladığından bu yana IsDB 5 milyon dolar katkı sağladı. Bu finansal yardım, insani yardımları, eğitim, çalışma alanları, enerji, ulaşım, eğitim ve sağlığı da içeriyor. Sadece mesleki açıdan iş bulmak için değil aynı zamanda sosyal ve ekonomik açısından gelişmeler için de desteklendi. Bu yatırımların yeni çalışma fırsatlarının oluşturulmasına katkı sağlayacağını düşünüyoruz."
Konferansın yarınki bölümünde istihdama erişimin sağlanması, mesleki eğitim geliştirme, girişimcilik olanakları, finansal kaynaklara erişim gibi çeşitli konular ele alınacak.
FACEBOOK YORUMLAR