Türkiye'nin üyeliği AB bütçesini 'patlatır'
Türkiye'nin üyeliği AB bütçesini 'patlatır'
Editör: Turkinfo.nl
14 Nisan 2011 - 21:12
Avrupa Parlamentosu Hıristiyan Demokrat Grubu üyesi Alman Markus Pieper,Türkiye´nin üyeliğinin AB bütçesini patlacağını söyledi.Avusturya gazetesi Die Presse´in konuyla ilgili haberi şöyle:
Türkiye AB Üyesi Olsaydı Şu An 125 Milyar Avro Tutarında Yapısal Teşvik Hak Edecekti. Bu Meblağ, Mevcut Fonun Üçte Birinden Fazlasına Tekabül Ediyor
Türkiye ve Hırvatistanın şu an Avrupa Birliği´ne katılmalarının maliyeti ne kadar olacaktı? Almanyanın CDUlu Avrupa Parlamentosu üyesi Markus Pieper bu soruyu, Birliğin bölgesel ve yapısal politikaları konusunda uzman, Münster merkezli danışmanlık şirketi Gefraya sordu. Soru, cevabını kendi içinde barındırıyor: Türkiye, içinde bulunduğumuz 2007-2013 mali döneminde Yapısal Fondan 124,9 milyar avro tutarında sübvansiyon talep etme hakkı kazanacaktı. Hırvatistan ise Brükselden 7,6 milyar avro talep edebilecekti.
Sırf hâlihazırda çok uzak bir ihtimal olarak görülen Türkiyenin AB üyeliği bile, böylelikle anılan zaman diliminde 346 milyar avroluk fonun üçte birine mal olacaktı. Pieper salı günü, Bu rakam göz önüne alındığında, ABnin üye kabul kapasitesinin tahrip olacağı hemen anlaşılacaktır. diye konuştu. Ancak bu hesaba, yeni üye olacakların ödeyecekleri katılım payı dâhil değil.
Türkiyeyle 2005 yılından beri müzakere yürüten AB Komisyonu, bu rakam üzerinde yorum yapmak istemiyor. Genişlemeden sorumlu üye Stefan Fülenin sözcüsü, Presse gazetesine, Türkiyenin üye olduğu takdirde alacağı desteğin miktarı hakkında spekülasyon yapmak için henüz vakit erken. Bu soruya dair tartışmalar, katılım müzakerelerinin son aşamasına dâhildir. dedi.
Komisyonun istatistiklerine göre, Türkiye 2007den beri katılım desteği olarak yaklaşık 3 milyar avro aldı. Bu yıl 781,9 milyon avroyu bulan yardım, 2012de 900 milyon avroya yaklaşacak.
Destek Sistemi Son Raddesine Dayandı
Bu araştırma, ne Fülenin ne de onun bölgesel ve sosyal politikalardan sorumlu mesai arkadaşları Avusturyalı Johannes Hahn ve Macar Laszlo Andorun inkâr edebileceği bir gerçeği ortaya çıkarıyor: Yeni caddelerin ve atık su kanallarının inşasına, istihdam piyasası programlarına ve yerel yapının ıslahına ilişkin bunlara benzer tedbirlere yönelik AB sübvansiyon sistemi, yeni bir genişleme için elverişli değil. Yani araştırmayı kaleme alanlar, Türkiye ve Hırvatistanın hak ettikleri yardımların hesaplanmasında, 2004-2007 yılları arasındaki genişleme dalgasında yeni üye olan 10 AB ülkesiyle aynı muameleyi gördüklerini farz ederek bu sonucu çıkarıyorlar.
Politik açıdan bakıldığında bu durum mantıklıdır. Çünkü Bulgaristan yahut Romanya gibi birbirine yakın derecede yoksul ülkelere tanınan haklardan ne Türkiye ne de Hırvatistan feragat etmek isteyecektir. Fakat ekonomik durgunluk sonrası sancılar ve Birliğe karşı giderek büyüyen kuşkular yüzünden, üye ülkelerin hükûmetleri ABnin bütçesini artırmaya istekli değiller. Sırf Türklere de Yunanlılarla aynı muameleyi göstermek için Yapısal Fonu üçte bir oranında genişletmek tasavvur edilemez.
Türkiye AB Üyesi Olsaydı Şu An 125 Milyar Avro Tutarında Yapısal Teşvik Hak Edecekti. Bu Meblağ, Mevcut Fonun Üçte Birinden Fazlasına Tekabül Ediyor
Türkiye ve Hırvatistanın şu an Avrupa Birliği´ne katılmalarının maliyeti ne kadar olacaktı? Almanyanın CDUlu Avrupa Parlamentosu üyesi Markus Pieper bu soruyu, Birliğin bölgesel ve yapısal politikaları konusunda uzman, Münster merkezli danışmanlık şirketi Gefraya sordu. Soru, cevabını kendi içinde barındırıyor: Türkiye, içinde bulunduğumuz 2007-2013 mali döneminde Yapısal Fondan 124,9 milyar avro tutarında sübvansiyon talep etme hakkı kazanacaktı. Hırvatistan ise Brükselden 7,6 milyar avro talep edebilecekti.
Sırf hâlihazırda çok uzak bir ihtimal olarak görülen Türkiyenin AB üyeliği bile, böylelikle anılan zaman diliminde 346 milyar avroluk fonun üçte birine mal olacaktı. Pieper salı günü, Bu rakam göz önüne alındığında, ABnin üye kabul kapasitesinin tahrip olacağı hemen anlaşılacaktır. diye konuştu. Ancak bu hesaba, yeni üye olacakların ödeyecekleri katılım payı dâhil değil.
Türkiyeyle 2005 yılından beri müzakere yürüten AB Komisyonu, bu rakam üzerinde yorum yapmak istemiyor. Genişlemeden sorumlu üye Stefan Fülenin sözcüsü, Presse gazetesine, Türkiyenin üye olduğu takdirde alacağı desteğin miktarı hakkında spekülasyon yapmak için henüz vakit erken. Bu soruya dair tartışmalar, katılım müzakerelerinin son aşamasına dâhildir. dedi.
Komisyonun istatistiklerine göre, Türkiye 2007den beri katılım desteği olarak yaklaşık 3 milyar avro aldı. Bu yıl 781,9 milyon avroyu bulan yardım, 2012de 900 milyon avroya yaklaşacak.
Destek Sistemi Son Raddesine Dayandı
Bu araştırma, ne Fülenin ne de onun bölgesel ve sosyal politikalardan sorumlu mesai arkadaşları Avusturyalı Johannes Hahn ve Macar Laszlo Andorun inkâr edebileceği bir gerçeği ortaya çıkarıyor: Yeni caddelerin ve atık su kanallarının inşasına, istihdam piyasası programlarına ve yerel yapının ıslahına ilişkin bunlara benzer tedbirlere yönelik AB sübvansiyon sistemi, yeni bir genişleme için elverişli değil. Yani araştırmayı kaleme alanlar, Türkiye ve Hırvatistanın hak ettikleri yardımların hesaplanmasında, 2004-2007 yılları arasındaki genişleme dalgasında yeni üye olan 10 AB ülkesiyle aynı muameleyi gördüklerini farz ederek bu sonucu çıkarıyorlar.
Politik açıdan bakıldığında bu durum mantıklıdır. Çünkü Bulgaristan yahut Romanya gibi birbirine yakın derecede yoksul ülkelere tanınan haklardan ne Türkiye ne de Hırvatistan feragat etmek isteyecektir. Fakat ekonomik durgunluk sonrası sancılar ve Birliğe karşı giderek büyüyen kuşkular yüzünden, üye ülkelerin hükûmetleri ABnin bütçesini artırmaya istekli değiller. Sırf Türklere de Yunanlılarla aynı muameleyi göstermek için Yapısal Fonu üçte bir oranında genişletmek tasavvur edilemez.
FACEBOOK YORUMLAR