Türkiye'de genel seçim yorumları
Türkiye'de genel seçim yorumları
Financial Times birinci sayfasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için "Halkın Adamı" ifadesini kullanmış, bugün analiz sayfasını da seçimlere hazırlanan Türkiye´ye ayırmış. David Gardner imzalı yazının başlığı, "Gözler daha büyük ödülde".
David Gardner, yeni İslamcı Adalet ve Kalkınma Partisi´nin üçüncü kez iktidara geleceğini söylüyor. Gardner´a göre bunun nedeni, ulusal refah düzeyinin hızla ve rekor oranda artması. Financial Times yazarı, AKP´nin anayasada değişiklikler yapmak istediğini, bu nedenle ne oranda bir çoğunlukla seçimi kazanacağının hayati önemde olacağını belirtiyor.
Türkiye´nin sosyal dönüşümünün tedirginliğe yol açtığından, yeni AKP elitlerinin kapitalizmi daha saygıdeğer kıldıklarından ancak Türkiye ekonomisinin aşırı ısındığı yolunda işaretler olduğundan söz ediyor David Gardner...
Yazısını şöyle sürdürüyor:
"Şimdi gündemdeki soru şu: Sayın Erdoğan, yeni bir ulusal uzlaşmanın mimarı olabilir mi? Yoksa zaferini, yürütme yetkileri olmasını hedeflediği bir cumhurbaşkanı olmadan önce, şekillendireceği bir anayasa hazırlamaya çalışmak için mi kullanacak? Bu konuda sinyaller karışık.".
David Gardner, yeni hükümetin gündeminin en üst sırasında Kürtlerin şikayetleri olacağını söylüyor. Gardner ayrıca ordunun da hala Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu´nun 35. maddesi uyarınca siyasete karışma hakkı olduğunu belirtiyor. Financial Times yazarı bu boyutta sorunlarla mücadele için parlamenter sistemin mi yoksa başkanlık sisteminin mi daha uygun olduğunun tartışılacağını vurguluyor.
Yazı şöyle noktalanmış:
"Türkiye´nin dönüşümünün ilk aşamalarında köprü vazifesi gören Avrupa Birliği ise üyelik müzakerelerinin yavaşlaması ile baskı gücünü kaybetmiş durumda. Avrupalı bir büyükelçinin de gözlemlediği gibi, Sadece motor çalıştığında, reformun motoru olabilirsiniz.".
´Economist´i suçlamak Erdoğan´a saygınlık kazandırmaz´
Haftalık Economist dergisi de son sayısında "Son turda" başlıklı bir yazı ile Türkiye´nin kendi ifadesi ile "sert" seçimini değerlendirmiş. Dergi, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi´nin kutuplaştırıcı bir kampanya sonrası yeniden iktidara koştuğunu belirtiyor.
Economist´teki yazıda Erdoğan´ın kadın bakanlığını kaldıracağını ve yerine "Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı" kuracağını söylemesi hatırlatılıyor. Bunun, onun hükümetinin zinayı suç kapsamına alma çabalarını hatırlayan çevrelerde alarm zilleri çalmasına neden olduğu belirtiliyor.
Yazıda yine de AKP hükümetinin kadınlara bugüne kadar görülmemiş oranda hak verdiği, evlilik içi tecavüzü suç kapsamına alıp, "namus cinayeti" işleyenlere verilen cezaları artırdığı hatırlatılıyor.
Erdoğan´ın giderek daha otoriter bir eğilim gösterdiği ise Economist´in kaygı yarattığını belirttiği konulardan. Türkiye´nin hemen hemen en fazla gazeteciyi hapse atan ülke olduğunun vurgulandığı yazı, Başbakanın dergi ile ilgili sözlerine yanıt ile noktalanmış:
"Bu yayın organı geçen hafta boyunca, 4 Haziran tarihli sayısında Türklerin CHP´ye oy vermelerini önerme cüretinde bulunduğu için hedef oldu. Önerinin nedeni, AKP´nin anayasayı tek başına hazırlaması için mecliste gerekli üçte iki çoğunluktan yoksun bırakılmasıydı. Sayın Erdoğan ardı ardında mitinglerde Economist´i "küresel bir çeteyle" uyum içinde hareket etmekle ve İsrail´den talimat almakla suçladı. Bu kendisine ülkesinde oy kazandırabilir. Ancak onun Batı´daki saygınlığını hemen hemen hiç artırmayacaktır.".
Kürtlerden sivil itaatsizlik uyarısı
Guardian´ın iç sayfalarındaki haberin başlığı ise "Türkiye´nin Kürtleri seçimden sonra sivil itaatsizlik uyarısında bulunuyor".
Gazetenin muhabiri Helen Pidd, Diyarbakır´dan gönderdiği haberde, Kürt azınlığın dillerine ve özerkliğe yönelik talepleri olduğunu söylüyor. Pidd, Kürtlerin, yeni hükümetin bu yöndeki taleplerine yanıt vermemesi halinde, sivil itaatsizlik kampanyası başlatma tehdidinde bulunduğunu aktarıyor. Guardian muhabiri, İstanbul ve Diyarbakır´da şiddet hatta iç savaş tehdidinde bulunan Kürtlerle de karşılaştığını yazmış.
Barış ve Demokrasi Partisi´nin desteklediği bağımsız adaylarından Ahmet Tan ise Guardian´a yaptığı açıklamada, Başbakan Erdoğan´ı, Kürt Sorunu´na siyasi bir çözüm bulma sözünü tutmamakla suçlamış.
´Suriye rejimi çöküyor´
Guardian´ın bugünkü manşeti ise "İnsanlar rejimin yalan söylediğini görebiliyorlar. Rejim çöküyor".
Bu sözler, gazetenin Antakya´ya gönderdiği muhabiri Martin Chulov´un görüştüğü Suriyeli mültecilerden Ebu Mecit´e ait. Martin Chulov, mültecilerin, kaçtıkları diktatörlüğün çöküşün eşiğine geldiğinden emin olduklarını söylüyor.
39 yaşındaki Ebu Mecit, Cumartesi günü bir çatışmada yaralandıktan sonra, eşi ve çocuğu ile Cizr el Şuhur kasabasından Türkiye´ye kaçtığını söylüyor. Cumartesi´ye dek 41 bin kişi yaşıyormuş Cizr el Şuhur´da...Kasaba büyük oranda terk edilmiş. Ebu Mecit ayrıca şunları söylemiş Guardian muhabirine:
"Biz tüm bu olanlar öncesi asla mezhebe dayalı düşünmezdik. Şimdi ise insanlar Sünnilerden, Alevilerden, Şiilerden, Hıristiyanlardan söz ediyor. Bizim hakkımızda çok şey söyleyebilirdiniz. Ancak hiç Suriye´nin Irak ya da Lübnan gibi olduğunu söyleyemezdiniz. Şimdi ise yaşananlar ülkeyi bilinmezliğe sürüklüyor.".
´Türkiye kendisini insani krize hazırlıyor´
Times ise ilk sayfasına da taşıdığı haberde, Suriyelilerin kaçışı ile birlikte bir mülteci krizinden korkulduğunu aktarıyor. Gazetenin Antakya yakınlarındaki Güveççi Köyü´ne gönderdiği muhabiri James Bone´un da imzasını taşıyan haberde, Türkiye´nin de dün gece itibarı ile kendisini bir insani krize hazırladığı belirtiliyor.
Times´ın haberinde, Türkiye´ye giden mültecilerin sayısının 2500´ü aştığı, Türkiye-Suriye sınırı yakınında ikinci bir çadır kent kurulduğu bildiriliyor. Sınırı aşıp Güveççi´ye ulaşan Suriyeliler, güvenlik güçlerinin refaketinde çadır kentlere yerleştiriliyor. Bu kişiler, binlerce Suriyelinin de, hükümet güçlerinin saldırması halinde Türkiye´ye sığınmak için sınır yakınında beklediğini söylüyor.
FACEBOOK YORUMLAR